Zahide UÇAR,
19 Aralık 2014
Çok Sayın(!) Beyler ve Bayanlar; Kimliğinizi Düşürdünüz…
F-CİA’ya yapılan operasyonlar; turnusol kağıdı görevi yaptı. İşbirlikçilerin hepsi iyot gibi ortaya çıktı.Hatırlayın!. Türk Milleti’ne; Türklerin var olma destanı olan Ergenekon ismi üzerinden kumpas kurulmaya başladığında “hukuka saygılıyız” diyenler kimlerdi?
17-25 Aralık tarihleri arasında patlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları süreciyle, karanlık bir tünele daha girdik. CİA, MOSSAD, M16 gibi örgütlerin tepe tepe kullandığı isimler çöp kutusuna atılırken, deşifre olmayanlar yer altına çekiliyor olabilir mi?
Dün Türk Milletine kurulan tuzağın tek sorumlusu nasıl F-CİA değilse, 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarını yapanlar da tek başına F CİA değildir. Erdoğan’a mesaj verenler bu mesajlar üzerinden ne aldı ona bakmak lazım. Topuğundan yediği merminin, kafasında patlamaması karşılığında ne verdi?
CİA, MOSSAD, M16 gibi istihbarat örgütlerinin; Türkiye Cumhuriyeti Devletini dönüştürmek için, tepe tepe kullanıp, çöpe atmaya hazırlandığı isimlere kimler sahip çıkıyor, bir bakalım;
CHP ve MHP…
F CİA hizmet hareketiymiş(!).. Doğru da, kime hizmet?
F-CİA kanser hücresi gibi bütün bedeni sarmıştır. AKPKK ile el ele verip ülkeyi ayrıştırmış, milli unsurları tasfiye operasyonunda görev almıştır. CİA ve MOSSAD ile birlik olup Türk Ordusu’na kumpas kurmuştur. Peki, o süreçte CHP ve MHP ne diyordu?
“Hukuka saygılıyız” diyorlardı efendim(!)..
Ergenekon’un kasası denilen Kuddisi Okkır öl(dürül)düğünde, cenazesini kaldıracak parasının bile olmadığı ortaya çıktı. Ergenekon tertibinin ne olduğunu en başından beri yazan benim gibi birkaç yazarın dışında herkes, CİA merkezli Ergenekon tertibine çooook saygılıydı. Toplumsal uyanış başladığında, CHP tabanın zorlamasıyla çark etmek zorunda kaldı. Silivri zindanları ziyaret edildi. Ya MHP? MHP üst kesimi bu tertibin en başından beri içinde olmalı ki, ilk alınanlar MHP tabanlı insanlar olmasına rağmen, asla sahip çıkmadı. Hatta; Ergenekon ve türevi davaların kumpas olduğu bizzat AKP tarafından açıklandıktan sonra bile Bahçeli bir konuşmasında; “Ordu içindeki darbeciler ayıklanmalı” dedi(!)..
O gün olmayan hukuka saygılı olanlar, bu gün; F-CİA’yı sahiplenmek için sıraya girdi.
Kuddisi Okkır esaretten ölüme yollandı. Kaşif Kozinoğlu yurt dışından gelip teslim olmasına rağmen tutuklanıp öl(dürül)dü. F-CİA ile AK Çete’nin gazete ve televizyonları hedefe koyduğu insanları günlerce linç etti. Yalan-en iğrenç iftiralar üzerinden aileler tarumar edildi. Ergenekon kumpası ile başlatılan süreçte;
Kahramanlık madalyası olan Gazi Emekli Jandarma Albay Abdülkerim Kırca, Deniz Yarbay Ali Tatar, Albay Berk Erden, Kıdemli Yüzbaşı Olgun Ural, Emekli Albay Belgütay Varımlı saldırılara dayanamayarak intihar etti. Hiçbirinin cenazesinde CHP ve MHP’li vekiller yoktu. Ailelerini ziyaret ettiklerini duymadık.
Özel Harekât Dairesi Başkanı Behçet Oktay şaibeli bir şekilde öldü. Emekli Albay Birol Atakan İstanbul-Ankara yolunda şüpheli bir trafik kazasında yaşamını yitirdi. Uçkun Geray diyaliz hastasıydı. Uzun sorgulama sürecinde hasta olduğu bilinmesine rağmen, ilaçlarını kullanmasına izin vermediler. Sorgu sürecinden sonra vefat etti.
Şimdi F-CİA ve avukatları utanmadan uzun tutukluluktan bahsediyor. 70 yaşın üzerindeki insanlar uzun tutukluluk sürecinden geçirildi. Sabahın beşinde evleri basıldı. Şimdi F-CİA’ya sahip çıkmak için göğsünü siper eden CHP VE MHP o dönem neredeydi acaba?
ERHAN GÖKSEL: Pek çok Başbakan’a danışmanlık yapan bir isimdi. Verso Araştırma Şirketi’nin sahibiydi. 22 Ocak 2009 tarihinde gözaltına alındı. Gözaltıyla beraber şirketinin tüm altyapısına el konuldu. Şirket iflas etti. Göksel’in babası gözaltından üç ay sonra kalp krizi geçirerek öldü. Erhan Göksel ise aldığı iş teklifi nedeniyle ABD’ye çalışmaya gitti. 21 Mayıs 2010 günü kaldığı otel odasında ölü bulundu. Ergenekon 4. İddianamesi Göksel hakkında “kovuşturmaya gerek yok” kararı veriyordu. Göksel suçsuz bulunmuştu.
İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet başsavcısı olarak görev yaparken makamında gözaltına alınarak tutuklandı. Dosyası Erzincan, Erzurum, İstanbul üçgeninde gezdirildi. Yani kaçırıldı.
Kumpas davalar üzerinden insanlar esir alındı. Esaret sürecinde bazıları şaibeli bir şekilde evlatlarını kaybetti. Annelerini-babalarını-yakınlarını kaybettiler. Mesleklerinden atıldılar. Parçalanan aileler oldu. Madden çökertildiler.
İşte bu aşağılık süreçte MHP’yi ortalarda hiç göremedik.
Türk Ordusu esir alındı. Deniz Kuvvetleri komuta kademesi resmen yok edildi. Savaş pilotları istifaya zorlandı. Türk Hava Yolları pilotlarından asker kökenli olanların çoğunun işine son verildi. Yerlerine kimi aldılar dersiniz? Yunan Pilotları işe aldılar.
Hukuk ne der bilmiyorum ama;
Bir milletin savunma gücüne; yabancı istihbaratlarla birlikte tuzak kurarak hareket edemez hale getirmek, “vatana ihanet suçudur.” İşte o ihanet sürecine sessiz kalanlar, şimdi F-CİA’ya sahip çıkıyor.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Öcalan’a karşılık esir alındı. İlker Başbuğ’u söylem ve uygulamaları nedeniyle ençok eleştiren yazarlardan biriyim. Yalnız, İlker Başbuğ İlker Başbuğ olduğu için değil, Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı olduğu için esir alındı. Türk ordusu terör örgütü, Genelkurmay Başkanı terör örgütü başı olarak kayıtlara geçirildi. MHP bu durumdan da pek rahatsız olmadı. En acısı da neydi biliyor musunuz? Türk Askerinin esir edilme sürecinde gizli tanıklar PKK’lılardan seçildi. Hem de en aşağılık suçlardan sabıkalı olanlar gizli tanık yapıldı. 33 silahsız askerimizi şehit eden Şemdin Sakık gizli tanık yapıldı. Türk askeri savaştığı PKK’nın gizli-açık tanıklığıyla esir hücrelerine tıkıldı. F-CİA’ya sahip çıktıkları gibi, Ergenekon ve türevi davalarda esir edilen insanlara sahip çıkmadılar. Oysa bu alçak tertip, Türk milletinin bekasına karşı kurulmuş bir tuzaktır. PKK’lılar, tecavüzcüler, katiller, sapıklar, kadın satıcıları gizli tanık yapılarak Türk Ordusu üzerinden Türk Milleti aşağılanıyordu.
Şimdi CHP ve MHP’nin var güçleriyle sahip çıktığı F-CİA kimmiş bir bakalım;
“Cemaat, FBI ile işbirliği içinde. Ege’nin sesi / 2003
Amerikan İç İstihbarat Örgütü FBI, yaptığı açıklamada, Gülen ile temas içinde olduklarını doğruladı. FBI, resmi internet sitesinde ilişkili olduğu grupları açıklarken, Gülen Enstitüsü’nü de listeye aldı. Açıklama sosyal medyada ve haber sitelerinde olay yaratırken, yıllardır iddia edilen Gülen - FBI işbirliği de kanıtlanmış oldu.”
Maalesef bu gerçek CHP ve MHP’yi ilgilendirmiyor.
F-CİA bütün kurumlardan tamamı ile temizlenmelidir. Yalnız bu şekilde değil. Uyduruk yöntemlerle yapılan gözaltılar F-CİA’yı temizlemez. Tam tersi mağduriyet yaratarak AKLAR. Doğru duydunuz. F-CİA’ya şu anda yapılan operasyonlar sadece F-CİA’yı aklamaya yarar.
Peki operasyon nasıl yapılmalıdır?
Başbakanlık teftiş kurulu harekete geçirilmelidir. F-CİA’ya yabancı bir devletin istihbarat örgütüyle birlik olup, Türk Ordusu üzerinden Türk milletine kumpas kurmaktan dava açılmalıdır. Sahte delil üretmekten, devlet sırrı olan bilgileri iddianamelere koyarak yayınlamaktan, casusluk yapmaktan dava açılırsa, F-CİA’nın terör örgütü ilan edilmesi sağlanır. Mal ve paralarına el konur. Operasyon gerçek deliller üzerinden sürdürülürse, sağlam hukuk zeminine oturur. F CİA elemanları bütün kurumlardan temizlenir. [b]Erdoğan bu yolu izleyemez. Çünkü suç ortağıdır. Erdoğan’ın “Ne istediniz de vermedim” sözü, gerçeği bütün çıplaklığı ile açıklamaktadır.[/b]
Şimdi yapılan operasyonlar ise; 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu karartmak için bir düşman yaratmak ve artık sırtlarına yük olan bazı isimlerden de kurtulma operasyonudur.
Erdoğan 17-25 Aralık operasyonunu F-CİA’nın tek başına yapamayacağını biliyor. F-CİA üzerinden Erdoğan’a bir mesaj verildi. Üstelik sahte deliller üzerinden değil, Erdoğangiller’in gerçekleri üzerinden mesaj verildi. Erdoğan kendisine F-CİA üzerinden gönderilen ihtarı aslında çok iyi biliyor. Bildiği için de F-CİA’ya olması gereken yöntemle operasyon yapılmıyor. Pazarlık payı açık bırakılarak operasyon yapılıyor. Bizi ilgilendiren kısmı, bu ihtar üzerinden nelerin verildiğidir.
Bu gerçeklerin peşine düşemeyen-düşmeyen CHP ve MHP, oynanan oyunu milletin gerçek sanmasını sağlıyor. Küresel sahnenin figüranları…
F-CİA’yı tepe tepe kullanan yabancı istihbaratlar, çok fazla deşifre olanları final sahnesine sürerek bitiriyor. Yani, üzerlerinde bomba patlatıyor. Bu demektir ki, deşifre olmayanlar yeraltına gömülecek, zamanı gelince kullanılmak üzere uyumaya bırakılacaktır…
Karanlık isimlerden al haberi…
Akil Abdurrahman Dilipak dile geldi. Şeytanın dile gelmesi gibi…
Dilipak AKP’nin bir proje olduğunu ve Deniz Baykal ile Bahçeli’nin bu projede rol aldıklarını söylüyor…
Daha önce de;
“–Ergenekon ve Balyoz bir yalandı. Gerçek bir operasyon değildi. Ilımlı İslamcıların önündeki engellerin kaldırılması ve sisteme enjekte edilmesine karşı çıkanların kontrol altına alınma operasyonu idi…” demişti.
Aynı Dilipak Balyoz davası sonuçlanıp esirler afaki cezalar aldığında;
“Balyoz uydurma diye yazan gazeteciler hakkında dava açılmalıdır” demişti(!).. Ergenekon ve türevi kumpasların basın ayağından biri olan Dilipak, hiç utanmadan 180 derece farklı açıklamalar yapabiliyor. Bu açıklamalarıyla; “başından beri kumpas olduğunu bildiği davaları destekleyerek” suça ortak olduğunu ilan etmiş oluyor.
Altanlar AKP karşıtı söylemlerde bulunuyor.
Yıllarca F-CİA üzerinden isim yapan Hüseyin Gülerce; “Bahai Evangelist hizmet hareketini” terk ediyor. Şimdi de öldürülebileceğini söylüyor(!)..
“Şeytanla buğday eken, samanını alır.”
Karanlık isimler 180 derece yön değiştiriyorsa, küresel çete ya oyuncu değiştirecektir, ya da sopa göstererek alacaklarını tahsil edecektir. Hakikat budur!!.
Küresel çetenin yerli oyuncuları Türk milletini bloke ediyor.
Bu arada Güneydoğumuzda yaşananlar saklanıyor. Dünyada ki gelişmeler saklanıyor. Dünyanın yeniden yapılanmaya girdiği bu süreçte Türkiye oyun dışına itildi. Kendi kaderi üzerinde bile söz sahibi olamıyor. Bu acı gerçek milletten “cambaza bak” oyunuyla saklanıyor.
Yaşadığımız ibretlik süreçte, Çok Sayın(1) Beyler ve Bayanlar kimliklerini düşürdü. Ve o kimliklerin hiçbirinde“Türkiye Cumhuriyeti”yazmıyor.
(1)Erdoğan bebek katiline Sayın diyeli Sayın kelimesi ayağa düşmüştür.
NOT: Göze sokula sokula, hukuk katledilerek, yargı ve polis terörü ile birilerine sopa gösteriliyorsa, sopayı gösterenlere operasyon yakın demektir. Ergenekon kumpasında hukuk cinayeti işleyen, vicdanları bıçaklayan AKPKK-FCİA ortak operasyonlarından; FCİA’nın başrol oyuncuları açığa düşürüldü. Şimdi açığa düşenler üzerinden aklanacağını sanan büyük ortak operasyonlara hazır olsun. AKPKK üzerinden de; “iki kuklanın patronu” kendini aklayacak çünkü.
Küresel çeteye hizmet eden figüran kahvesine hoş geldiniz…
Zahide UÇAR, 19 Aralık 2014
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com