Yılmaz Özdil
17 Ocak 2015
Sözcü
Lale devri
Osmanlı’nın zevk-ü sefa dönemiydi. Müsriflik almış başını gitmişti. Ahalinin kıçında don yokken, şatafatlı saraylar, köşkler, lale bahçeleri yaptırılırdı.
“Bir safa bahşedelim gel şu dil-i naşade, gidelim serv-i revanım yürü Sadabad’e” filan… Sadabad eğlencelerinde hava karardıktan sonra kaplumbağayla mum gezdirilirdi.
Devlet çökerken, devleti yönetenler gösteriş peşindeydi. Yolsuzluk had safhaya ulaşmıştı. Liyakat hiçe sayılmış, yalakalar baştacı edilmişti. Padişahı yalamaktan dillerinde pütür kalmamıştı. Neticede imparatorluğu batırdılar tabii.
Saltanatla beraber, israfın sembolü olan lale de ortadan kayboldu.
AKP iktidar oldu.
Lale sevdası hortladı.
Şehirlerin tüm yeşil alanlarını katledip, beton diken AKP… Enteresan şekilde, refüjlere, kaldırımlara, hatta duvarlara bile lale ekmeye başladı.
İstanbul’da mesela… Her yıl 15 milyon adet lale dikiliyor. İstanbul’un sırf laleye ödediği para, Muğla, Artvin, Siirt, Van gibi şehirlerimizin yıllık bütçesinden fazla.
Ömrü bir hafta.
Taş çatlasın 10 gün.
Ağaç gibi kalıcı değil.
Açmasıyla dökülmesi bir oluyor.
Seneye, hadi bakalım silbaştan.
Gene sıfırdan ekiliyor.
Osmanlı lalesi’nin en büyük üreticisi Balıkesir’de bi şirket… Türkiye’deki lalelerin neredeyse yarısını tek başına bu şirket üretiyor. Lale işine 2009’da başladı, sadece 5 yılda adeta uçtu, Türkiye’nin en büyüğü oldu. İstanbul büyükşehir belediyesine lale satıyor. Ankara büyükşehir belediyesine lale satıyor.
Hani şu “600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” diyen AKP milletvekili var ya… İşte bu lale şirketinin sahibi!
E hal böyleyken…
Lale devri’ni osmanlı lalecisi şakşaklamayacak da, kim şakşaklayacak yani.
Facebook: yozdilsozcu
Twitter: yilmazsozcu
E-mail: yozdil@sozcu.com.tr