“Sefer tası bakırdandır
Yemen yolu çamurdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir…”
***
Meclis-i Mebusan’da Yüzyıl önceki “Bedelli Askerlik” Tartışması
Yer: Meclis-i Mebusan
Konu: Mükellefiyet-i Askeriye Kanunu Layihası
Tarih: 17 Teşrinievvel 1327 (30 Ekim 1911)
Toplantı (İçtima): 8
Oturum (Celse): 1
OHANNES VARTEKS EFENDİ (ERZURUM)
– Efendiler, herkesin malumu olduğu üzere, ulema ve ruhaniler, mütefekkir ve alimler
nihayet herkes askerlik vazifesinin mukaddes olduğuna bar bar bağırıyorlar.
Maatteessüf bu bar bar bağıranlar kitaplara yazanlar, kürsülerde vaız edenlerden hiçbirisi bu hizmet-i askeriyenin mukaddes olduğunu şahsen ve fiilen göstermemişlerdir.
Şimdi zengin 50 lira verip kaçıyor.
O halde muharebeye kim gidecek?
Fukara, değil mi?
Ne için zenginlere bu mukaddes hizmetten kaçmak için fırsat veriyorsunuz?
Ne için onlara bu mukaddes vazifeden bir hisse vermiyorsunuz?
Bu mukaddes vazifeyi yalnız fukaraya veriyorsunuz.
Bu nasıl adalettir, bu nasıl müsavattır? [1]
[1] Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, İçtima Senesi 3, cilt 2, sayfa 175-76.
Bekir Coşkun
3 Aralık 2014
Sözcü
Facebook: BEKIRCOSKUNVEYAZILARI
Twitter: bekrcoskn
E-mail: bcoskun@sozcu.com.tr
Askerimiz fakirdendir…
“SEFER tası bakırdandır
Yemen yolu çamurdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir…”
Ne zaman “bedelli” yazısı
yazsam, bir yoksul asker içimde bu türküyü söyler…
Kerpiç evlerden gelen bir eski çığlıktır bu…
Gözü kör olsun yoksulluğun…
Postalından palaskasına, karavanasından nöbetine kadar,
herkesin en eşit olduğu sanılan “kutsal görevde” dahi,
zenginliğin karşısında çaresiz yoksulluğun çığlığı…
Zengin para verecek, askerlik yapmayacak…
Parası olmayan dağlara gidecek, zenginin yerine karanlık çukurlarda evini özleyip ağlayacak…
Belki de hiç dönmeyerek, vurulacak zenginin yerine…
Bunu önermek, istemek, savunmak…
Bu kadar adalet duygunu yitirdin mi Türkiye…
Ülkeyi ayağa kaldırdılar askerden yırtmak için…
Bu açılan görülmemiş kampanya, bu akıl almaz lobi, bu internet bombardımanı…
Kamuoyunu aylardır dürten bu üstün çaba…
Üstelik herkesi aptal yerine koyup “Askerde boş oturacağımıza, dışarıda vatana hizmet” diye diye…
İyi de; bayrağımız yırtılıp indirildiğinde, Atatürk büstleri yakıldığında… Çocuklar serçe
gibi meydanlarda vurulduğunda… Kızların saçlarından tutup yerlerde sürüklediklerinde… Yeri göğü, deresi, korusu, koyu, denizi, suyu toprağı çalındığında ülkemizin… Hırsız suçüstü yakalandığında, yakalayanlar hapishanelere doldurulduğunda… Mustafa Kemal’in mirası üzerine kirli saraylar yapıldığında…
Hiç sesiniz çıktı mı?..
Başardınız…
Bedelli çıktı…
Bir tek “bedeli askerlik”in içindeki o “asker” sözcüğünü anlayamam…
Yoksa “Kesinlikle gündemimizde bedelli askerlik yok… Parası olan var, parası olmayan var…
Biz fakirden yana bir siyasi partiyiz…” diye diye
kendi oğullarına askerlik yaptırmamış bir ahlaki yapı ile
onu başına taç etmiş bir toplumun karakterinin sonucudur…
Anlarım…
Neyse ki bir bereli fotoğrafını kerpiç evinin duvarına asmanın gururunu yeterli bulan,
bayrağa sarılı bir kutu içinde köyüne dönmeyi göze alan yiğitlerimiz var bizim…
Ve içimdeki yoksul asker durmadan o türküsünü söyler, dinlerim:
“SEFER tası bakırdandır
Yemen yolu çamurdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir…”