Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
24 Aralık 2014
Sözcü
Rezili çıktı!
O fotoğrafı unutan.
Narkoz altında uyuşur.
Doğrulardan kopar.
Çürümeyi kavrayamaz.
Rezilliğin fotoğrafıydı.
Çürüme o fotoğrafla yüzünü göstermişti. Reza Zarrab, bir AKP protokolünde en ön safta duruyordu. Yanında şarkıcı eşi Ebru Gündeş vardı. Ebru Gündeş’in yanında, o sırada başbakan eşi olan Emine Erdoğan ve onun yanında bakan Egemen Bağış’ın eşi Beyhan Bağış duruyordu. Beyhan Bağış’ın yanında gazete patronu Ethem Sancak dikilmişti. Ethem Sancak’ın yanında dönemin içişleri Bakanı Muammer Güler‘in eşi Neval Güler vardı. Bu fotoğraf çekildikten sonra Emine Erdoğan Reza Zarrab’a plaket verdi.
Reza Zarrab, Emine Erdoğan’ın başkanı olduğu bir derneğe yüklü para bağışı yapmıştı. Reza Zarrab, plaketini alıp arka planda duran beyaz plastik protokol koltuğuna oturdu. Yanında yine beyaz plastik koltukta konut kralı Ali Ağaoğlu oturuyordu. Ali Ağaoğlu’nun yanında şehircilik bakanı Erdoğan Bayraktar vardı ve o dönemin spor bakanı Suat Kılıç’tan sonra da dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan oturuyordu. Tayyip Erdoğan, Pakistan gezisi dönüşünde Reza Zarrab, “Bakanlara ve bakan oğullarına rüşvet yedirmekten” sanık olarak yargılanmak üzere hapse konulmuştu. Başbakan Tayyip Erdoğan, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun tutuklu sanığı Zarrab için “hayırsever bir işadamı” dedi.
Mal, mülk, apartman, kollarındaki saat, kutularındaki dolar, odalarındaki para sayma makineleri, telefon kayıtlarındaki “sıfırla oğlum…” uyarısı banka hesaplarındaki şişmiş para, işsiz, güçsüz oğullarının ve kendilerinin servetlerindeki hızlı artışı açıklayamayan 4 bakanın “rezili çıkmış durumu” o fotoğrafa kadar dayanıyor.
Onlar bir hiçtiler.
Zarrab, onları zengin yaptı.
Zarrab’ın arkasında.
Dönemin başbakanı vardı.
Dönemin başbakanı parti adı altında “kulluk bahçesi” inşa etmiş; nefsine tapan, kendilerini seven, hırs küpüne binmiş insanları da bakan yapmıştı. Bakanlar “Yüce Divan’a gönderilirse” dönemin Başbakanı da halkın gözünde “çürümenin başı” sayılacaktı. Halk, “balık baştan kokar” gerçeğini hatırlayacaktı.
Bir telefon geldi.
Oylama ertelendi.
Sinsice bin bir engelleme yapıldı.
Komisyon temmuz ayı başında ancak oluşturuldu. Dosyaların yarısı yok edildi. Fezlekelerin komisyon üyelerine verilmesi geciktirildi. Halk duymasın diye yayın yasağı konuldu. Temmuzdan aralığa 6 ay içinde komisyon ancak 10 gün toplanabildi. Bakanlar, servetlerinin nasıl kabarıp şiştiğinin hesabını veremediler. Zaman öğütüldü. Yolsuzlukla servetleri şişmiş bakanlar, adaletten kaçırılıyor. 320 AKP milletvekili içinden sadece 50 milletvekili çıksa “şişkin servetlerini açıklayamayan 4 bakana Yüce Divan’da hesap sorulabilir” ama 50 milletvekili çıkamıyor. Çünkü “kulluk bahçesinin baş sahibi” böyle istiyor. Meclis’in rezili çıkıyor.İktidar kepaze oluyor.
Kol kesmeyi unuttu
öğretmen dövdürdü!
Ankara Tandoğan Meydanı’nda toplanıp “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı ile 17 Aralık yolsuzluğunu kınama yürüyüşü” yapmak isteyen öğretmenleri polis tazyikli su, biber gazı sıkarak dövdü. 117 öğretmen gözaltına alındı. Aynı saatlerde Başbakan, “Yolsuzluk yapan kardeşimiz de olsa kolunu keseriz” diyordu. Başbakan öğretmen dövdürmekte atılgan ve cesur. Rüşvetçi bakan kardeşlerinin kolunu kesmekte pısırık ve unutkan.