ARŞİV SANDIĞINDAN *** MİT VE ÖCALAN DOSYASI * Uğur Mumcu Öcalan-MİT ilişkisini araştırıyordu * Öcalan’ın MİT’le ne ilişkisi var * “ÖCALAN’I MİT’İN KURDUĞU DERNEKTE GÖRDÜM”

25.01.2010
Enson Haber

Uğur Mumcu Öcalan-MİT ilişkisini araştırıyordu

Uğur Mumcu’nun kızı:
Babam öldürülmeden önce Öcalan-MİT ilişkisini araştırıyordu

Uğur Mumcu’nun 17’nci ölüm yıldönümünde konuşan kızı Özge Mumcu, babasının öldürülmeden önce teröristbaşı Öcalan’ın MİT’le bağlantısını araştırdığını vurguluyor. Siyasi cinayetlerde herkesin hedef olabileceğine dikkat çeken Mumcu, “Cinayeti konjonktürel olarak uygun olduğunda taşeron örgüte verirsin, o da öldürür.” ifadelerini kullanıyor. ERMENİ KİMLİĞİ Gazeteci Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, babasının öldürülmeden önce Öcalan’ın MİT’le bağlantısını araştırdığını söyledi. Babasının öldürülmese bir gün sonra Baki Tuğ’la randevusu olduğunu belirten Mumcu, “Yıllar geçtikçe babamın gerçeğe ne kadar yaklaştığını anladım. Muhtemelen Apo’nun MİT ajanı olduğuna dair bir belgenin izine ulaşmıştı. Bu belgeyi aradığını da biliyordum. Üzerine hiç gidilmedi.” diye konuşuyor. 90’lı yıllarda başlayan suikastların ideolojik kavgayı körüklediğini vurgulayan Mumcu sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bunların çoğu da siyasal İslam kökenli örgütlerin öldürdüğü söylenen cinayetlerdi. O konjonktürde bunu kullanmak işlerine gelirse bunu kullanırlar. Hrant Dink suikastında da Ermeni kimliği üzerinden bir şey kurmak isterlerse onu kullanırlar. Çünkü bunlar büyük infial yaratacak eylemlerdir ve toplumu parçalayacak eylemlerdir. Bu kimlerin işine yarar ona bakmak lazım.” ifadelerini kullanıyor. Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu da kısa bir süre önce, “Bu cinayeti kontrgerillanın işlediğini duysam şaşırmam. ‘nın yaptığını duysam yine şaşırmam. Ama ben bu cinayetin bir İslamcı operasyonu olduğuna inanmıyorum.” demişti.

KÜRT KİMLİĞİ OLUR Babasının 17’nci ölüm yıldönümünde Vatan Gazetesi’ne konuşan Özge Mumcu çarpıcı açıklamalarda bulundu. Babasının ulaştığı gerçekleri engellemek için herhangi bir örgütün kullanılmış olabileceğini aktarıyor. “Kürt kimlikli olur, siyasal İslam kimlikli olur ya da öldüren siyasi bir ideolojiye sahipmiş gibi gözükebilir.” diyen Mumcu, siyasi ideolojiye sahip olup olmamasından ziyade cinayet emrini kimin verdiğiyle ilgilendiğini anlatıyor.

Siyasi cinayetlerde herkesin hedef olabileceğini dile getiren Mumcu, “Cinayeti konjonktürel olarak uygun olduğunda taşeron örgüte verirsin, o da öldürür. Kimin yaptığının bir önemi var ama kimin yaptırdığı daha önemli.” ifadelerini kullanıyor. *1*

13.03.2013
Odatv.com

Öcalan’ın MİT’le ne ilişkisi var
Öcalan ile MİT arasındaki ilişki yıllardır konuşulur…

Kimileri onu kesin bir dille ‘MİT mensubu’ ilan eder, kimileri ise biraz daha dikkatli davranarak, bunun bir olasılık olduğunu belirtir…

‘Hayır, kesinlikle MİT’ten değildir!’ diyenler de vardır elbette ama bunların sayısı herhalde pek fazla değildir.Son zamanlarda MİT’le Öcalan arasında ortaya çıkan ‘kuzu sarması’ dostluk, bu eski konuyu yeniden gündeme getirdi.MİT-İmralı trafiğinin yorumunu yapmaya çalışanlar, Öcalan’ın eskiden MİT’le çalışmış olabileceği savlarıyla yeniden ilgilenir oldular.

Öcalan hakkında (dünden bugüne) öne sürülen “MİT’le çalışıyor” iddialarının hangi gözlem, kanıt ya da öngörülere dayandığı anlatılmak istenirse, karşımıza çok renkli tablolar çıkar.Bu iddiaları şöyle özetlemek mümkündür:

Sav 1- Devlet, PKK’nın kurulması (1978) ve gelişmesi aşamasında MİT aracılığı ile Öcalan’a destek vermiştir. Çünkü eğer bu destek verilmezse denetim dışı başka bir örgütün kurulmasından korkuluyordu. Yani devleti o tarihlerde yönetenler PKK’yı Öcalan’ın kurmasına hoşgörüyle bakarak (belki de teşvik ederek), kurulan örgütün Öcalan yoluyla denetlenebileceğini düşünmüşlerdir.

Ancak PKK kurulduktan sonra devlet PKK üzerindeki denetimini sürdüremedi. PKK, Abdullah Öcalan önderliğinde bir otonomi kazandı ve bugünlere gelindi. Yani Öcalan bir süre sonra devlete verdiği sözde durmayarak MİT’ten gelen talimatlara uymadı.Denetim dışına çıkan ve katliamları artıran PKK bu kez başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin iştahını kabarttı. Onlar PKK’ya sahip çıktılar.

Sav 2- 1980 sonrasında devletin (MİT’le ilişkisini koparma yolunda olan) Öcalan’ı yakalaması veya etkisiz hale getirmesi işten bile değildi. Ancak ortaya ABD’nin menfaatleri çıkınca iş değişti. Özellikle de 1990’larda ABD, Ortadoğu ve İran üzerinde oynamaya karar verdiği oyunda Türkiye’nin çok güçlü olmasını bir tehlike olarak görmeye başladı. Elbette elindeki en önemli silah, PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanmaktı.

ABD’nin sahip çıkması ve verdiği lojistik destek, PKK ve Öcalan’ı daha da cesaretlendirdi. 80’lerin sonunda ABD desteğiyle büyük bir özgüven kazanan örgüt kanlı eylemlerini sürdürerek otuz binin üzerinde insanımızı öldürdü.
(1990’ların ortalarında ABD uçaklarının PKK’lılara havadan yardım malzemesi atması bunun en açık kanıtıdır.)

Sav 3- Öcalan’ın MİT ajanı olduğu konusunda kesin kanıt yoksa da, (Böyle bir kanıt bulunamaz çünkü MİT, ajanları hakkında bilgi vermez) Öcalan’ın bir zamanlar eşi olan Kesire Yıldırım’ın babasının MİT mensubu olması önemli bir bilgidir. Çünkü MİT işi gereği herkesten yararlanır. Elinde böyle bir olanak varken Öcalan’dan da yararlanmayacağı düşünülemez.PKK’nın kuruluş aşamasında, Öcalan’ın MİT’çi kayınpederinin etkisi olmadığını söylemek herhalde mümkün değildir.

Sav 4- PKK’yı kurmadan önce Öcalan, o zaman etkin bir kuruluş olan Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) içinde çalışmıştır. DDKO o zaman tabelası olan masum bir ‘sol örgüt’ görüntüsü içindeydi. Bu örgüte destek veren birçok genç, Öcalan gibi bölücülerin orada örgütlenip palazlandığının farkına bile varmamışlardı. Oysa PKK öncesi ‘Bölücü’ hareketin yuvalandığı önemli bir çatıydı DDKO.

Öcalan illegal bir örgüt olan THKP-C içine de girerek, daha sonra kuracağı PKK için alt yapı oluşumunda destek almıştır.Öcalan, bütün bunları yaparken herhalde MİT’in kontrolü dışında kalmamış, kalamamıştır.Diyarbakır’da ve İstanbul’da kadastro memurluğu yapacaksın…İki ayrı üniversiteye (İstanbul Hukuk ve Ankara Siyasal Bilgiler) kayıt yaptıracaksın…

DDKO ve THKP-C gibi devletin bütünlüğünü tehdit eden örgütlerin içinde faaliyet göstererek eylemlere katılacaksın…Ve üstelik bir MİT görevlisinin kızıyla evli olacaksın…Ve sen istediğin gibi gezip dolaşacaksın, bu mümkün müdür?

Daha o dönemde üniversite öğrencilerini adam adama markaj yöntemiyle izleyen MİT’in, böyle bir kişiye fazla dokunmaması ve PKK’nın kuruluşuna giden yolu açması, bu nasıl yorumlanabilir?

Gelin de bu kişinin MİT tarafından izlenmediğini (ya da onun koruması altında olmadığını) iddia edin! Kim inanır?

Ben de, Öcalan’ın 1970’lerde özel bir koruma altında olduğu konusunda kuşkularımı artıran bir olay yaşamıştım.
Sanıyorum 1970 veya 1971 yıllarıydı. Ben Ankara’da Askeri Tıbbiye’de öğrenciydim. O zaman solcu öğrenciler arasında Öcalan’ın adından söz edilmeye başlanmıştı.

Askeri Tıbbiyeli öğrencilerin kaldığı yurt öyle kolay girilebilen bir bina değildi. Her tarafında askerler nöbet tutardı. Üstelik bu yurttaki en küçük bir olay hemen yukarıya yansır ve askeri savcının soruşturma için yurda gelmesine yol açardı. (Örneğin o sıralarda askeri tıbbiyedeki bir yemek boykotuna katılmış ve Askeri Savcı ünlü(!) Baki Tuğ’un karşısında ter dökmüştük.)

İşte o Askeri Tıbbiye dediğimiz yurt binasına Abdullah Öcalan’ın girip çıktığını anımsıyorum. Geceleri koğuşlarımıza gelerek yatan parkalı ve postallı kişinin Öcalan olduğunu biliyorduk.Kapıdan sinek uçurtulmayan bir askeri yurt binasına onun nasıl girebildiğini kendimize sorarken, babası MİT’te olan bir arkadaşımız, Öcalan’ın MİT ile ilişkisinin bulunduğunu bize söylemişti.Askeri bir yurt binasına girmesine MİT’in uyarısı ile yönetim mi göz yummuştu…Yoksa sol örgütler içindeki arkadaşlarımız mı onu o binaya kaçak olarak sokmuşlardı, hiç bilemedik…

Öcalan’ın MİT’le ilişkisinin neden bu kadar önemsendiğini düşünenler olabilir.Önemlidir. Çünkü eğer Öcalan ve PKK gerçekten de başlangıçta özel bir himaye görmüşlerse;

1- O zaman devleti yönetmekte olanlar Öcalan’ın önünü açarak büyük bir yanlış yapmış, kurulmasına göz yumdukları -bugün 35 yaşında olan- PKK’nın, 35 bin yurttaşımızın kanını içen bir canavara dönebileceğini öngörememişlerdir.

2- Öcalan’ın şizofrenik ruh durumunun, PKK’yı yönetme biçimine de yansıyabileceğini…

Başlangıçta MİT ile uyumlu çalışmasının aldatıcı olduğunu ve bunun kolaylıkla devlet düşmanlığına dönebileceğini…Böyle dengesiz insanların ‘büyük önder’ olma tutkusuyla çok kan dökebileceğini düşünmemişlerdir.

3- Geçmişte yapılan bu büyük yanlış ne yazık ki, bugün Türkiye’yi yönetmekte olanlara da ders olmamıştır.
Çünkü bugün AKP yönetimi, PKK’yı kan içen canavara çeviren Öcalan’a sarılmış, ondan yardım beklemektedir.
1978’lerde, MİT’in kontrolü altında olur diye, PKK’yı kurmasına göz yumulan Öcalan’a şimdi de-yine MİT eliyle- PKK’yı tasfiye etsin diye umut bağlayan bir yönetim vardır.

Öcalan’ın tek istediği şey artık iddia ettiği gibi Kürt halkının kazanımları değil, kendi özgürlüğüdür.Dağda kurulmuş olan PKK Holdinginin İmralı’dan yönetildiğini sanarak Öcalan’la pazarlığa girmek AKP’nin büyük yanılgısıdır. Bu holdingin dağdaki, kentlerdeki ve yurtdışındaki yöneticileri egemenlik alanlarını Öcalan’ın vereceği sözlerle terk etmezler.

Silah, uyuşturucu ve akaryakıt kaçakçılığı yanısıra yurt içi ve yurt dışından zorla toplanan paralar çok bacaklı bir büyük çıkar şebekesi yaratmış durumdadır. Bu şebekenin çökmesi, ne PKK’nın dağ ve ova kadrosu tarafından istenir, ne de onlardan beslenen yan örgütler tarafından…

Elbette bir de Öcalan’ın PKK içinde ihanetle suçlandığına dair söylentiler vardır. Şizofrenik ruh yapısına, kendi kişisel oportünizmini ekleyen tutuklu bir kişinin gücüne ne kadar güvenilebilir, bunu herhalde en iyi AKP bilir!

Böyle bir örgütü hala kontrol altında tuttuğunu sanarak, Öcalan’la pazarlığa girmek iyi bir alış veriş olmayacaktır.Aslında AKP de bunu bilmektedir.Zaten Öcalan +AKP birlikteliğinin amacı PKK’yı bitirmek değildir.
Öcalan’ın amacı; AKP’nin çıkarına hizmet ederek serbest kalmanın bir yolunu bulmak…

AKP’nin amacı ise; Gücü azalmış olsa da Öcalan’dan yararlanarak seçim öncesi bir sessizliğin sağlanması ve bu yolla oylarının artmasıdır…

Sonrası ise ‘tufan’… *2*

Prof. Dr. Suat çağlayan
Odatv.com

Habername.com
17.12.2012

“ÖCALAN’I MİT’İN KURDUĞU DERNEKTE GÖRDÜM”

Avni Özgürel, yıllar önce Öcalan’ı MİT’in kurduğu dernekte gördüğünü söyledi. Röportajı yapan gazeteci de sordu: Siz ne yapıyordunuz orda?

Gazeteci Mehmet Avni Özgürel, Aksiyon dergisine önemli açıklamalarda bulundu. Adı sıkça MİT ile anılan Özgürel, Türkiye’yi tuzağa çeken bir isim listesinin olduğunu ve bu listenin Bülent Ecevit’e verildiğini anlattı. Abdi İpekçi’nin de bu listeye sahip olduğunu belirten Özgürel, “Abdi İpekçi’nin öldürülmesi hadisesi bugün için hala karanlıktır.” dedi.

ÖCALAN’I MİT’İN KURDUĞU DERNEKTE GÖRDÜM

MİT’in kurduğu derneklerden söz eden Avni Özgürel, Abdullah Öcalan’ı bu derneklerden birinde gördüğünü vurguladı. Özgürel, “İşte ben Öcalan’ı, gittiğimizde böyle çay filan da getiren genç birisi olarak orada gördüm. Ben onu zaten İslami Büyük Doğu’dan tanıyorum. İmran Öktem’in cenaze namazı protestosunda İslami Büyük Doğu Grubu’ndan katılanlardan biri Öcalan’dı.” ifadelerini kullandı.

Özgürel’in Aksiyon’a yaptığı çarpıcı açıklamalar şöyle: “…Adı son dönemlerde MİT’le en sık anılanlardan biri belki de. Derin yapılarla ilgili bilgileri, analizleri bunlarla da sınırlı değil onun. Özgürel, Abdullah Öcalan’ı 1960’larda, MİT’e ait Ankara’daki Fikir Ajansı adlı yerde gördüğünü açıklayan ilk kişi aynı zamanda. Öcalan da teyit etti zaten. Özgürel’in anlattıkları bizi PKK-MİT ilişkisine, hatta PKK’yı MİT’in kurduğu fikrine götürüyor.

Siz Fikir Ajansı’na neden gidiyordunuz?

O zaman MİT’in kurdurduğu birkaç dernek var. Biri Ankara Sanat Galerisi’nin üst katındaki Çiftçi Teşekkülleri Federasyonu.

Siz biliyor muydunuz o zaman bunları MİT’in kurdurduğunu?

Yook. Ama yani seziyorduk. İkincisi Ankara Ticaret Odası, Komünizme Karşı Türk Basını diye periyodik bir yayın çıkarıyordu. Antikomünist köşe yazıları, şunlar bunlar derleniyordu. ATO çıkarıyordu. Üçüncüsü de Fikir Ajansı. Antikomünist, Türkiye’yi hedef alan kızıl tehlikeyi deşifre eden birtakım kitaplar orada yayımlanıyordu.

Burada komünizme karşı kullanacağınız materyal MİT tarafından size ulaştırılıyordu…

Kitaplar, broşürler… Batı dünyasının önemli antikomünist yazarlarının falan makaleleri derleniyor, toplanıyor, kitaplaştırılıyordu. Yani bizim onları okuyacağımız ve onlara göre amel edeceğimiz varsayılıyordu. Size ilginç bir şey anlatayım. Bende nüshası var, onu inşallah hatıralarımı yazdığım zaman basacağım. Ülkü Ocakları’nın 1 numaralı yayını Amerikan Emperyalizmi adlı kitap/broşürdü. Çok şaşırdıydım, nasıl çıktı diye. Ertesi gün broşürü aldım, gittim. Ramiz Ongun’u gördüm. Sordum, toplatmışlar. ‘Yanlışlık oldu.’ Yani Rus emperyalizmine karşı olmak Amerikan emperyalizmine taraftar olmak diye bir şey olamaz ki! Fakat herhâlde tepeden müdahale geldi ‘ne yapıyorsunuz’ diye. Biz de İkinci Kuvayı Milliye Derneği olarak bildiriler yayımlayacağız. Fakat paramız, pulumuz, teksir makinemiz yok. Mumlu kâğıda yazıyor, götürüyoruz Fikir Ajansı’nda çoğaltıyoruz. İşte ben Öcalan’ı, gittiğimizde böyle çay filan da getiren genç birisi olarak orada gördüm. Ben onu zaten İslami Büyük Doğu’dan tanıyorum. İmran Öktem’in cenaze namazı protestosunda İslami Büyük Doğu Grubu’ndan katılanlardan biri Öcalan’dı.

Sizin anlattıklarınız bizi ‘PKK’yı MİT kurdurdu’ düşüncesine götürüyor. Ve Uğur Mumcu da bağlantıyı tespit ettiği için öldürüldü kanaati var…

Bu ne kadar gerçektir onu bilemem ama sadece PKK değil, Ağca olayı… Bana göre Uğur’un orda ortaya çıkardığı bağlantılar çok daha önemli. Yani Uğur, o yazdığından sonra şunu öğrenmesin denilecek neyi öğrenmiş veya açıklamış, biliyor değiliz. Ya daha ötesi de yok esasında bunun. Ama Mehmet Ali Ağca, Abdi İpekçi’nin öldürülmesi hadisesi bugün için dahi karanlıktır. Türkiye’de Bülent Ecevit’e verilmiş bir isim listesinin olduğunu biliyorum.

Ne listesi bu?

Türkiye’yi tuzağa çeken isimlerin listesi. Tabii o aile listesi gibi Türkiye’nin bazı listeleri var. Bu isim listeleri çok anlamlı. Listeden Kenan Evren’in haberi var. Evren’in damadı emekli MİT’çi (Erkan) Gürvit’in haberi var. Ve İpekçi öldürüldükten sonra Ecevit bir daha ağzına kontrgerilla lafını almadı. O yapılanmanın bütün listesi var.

Biliyorsunuz. Gördünüz mü listeyi?

Bilmiyorum. Abdi İpekçi’nin listeye vâkıf olduğunu biliyorum. Ve Abdi İpekçi’nin kayıp evrakının, defterinin olduğunu biliyorum.

Mehmet Avni Özgürel, Balkan Savaşları’ndan itibaren Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı dâhil bütün mücadelelerde silahlı kuvvetlerde görev almış biriydi. Aslen, o zamanlar Bulgaristan’da bulunan Deliormanlardan olup Balkan Savaşı’yla birlikte göçe mecbur kalmış ailenin ferdiydi. Onlar Denizli Tavas’a yerleşti. Ailenin diğer kolları da Cumhuriyet döneminde peyderpey gelip bir kısmı Çankırı Ilgaz’a, bir kısmı Uzunköprü gibi yerlere yerleşmişti. Mehmet Avni Bey, yine Balkanlar’dan olan Rukiye Hanım’la evlenmişti. 1948’de vefatından tam iki ay sonra oğlu Orhan’ın, Çankırı’ya yerleşmiş Münevver Hanım’la evliliğinden dünyaya gelen çocuğuna da dedesinin ismi, yani Mehmet Avni uygun görülecekti.

1941-42 döneminde Harp Okulu’nda düzenlenen Kur’an okuma yarışmasında birinci gelen Orhan Özgürel, o yıl mezun oldu. Gülay ve Şenol isminde iki de kızı olan Orhan Özgürel, harita subaylığı yaptığı için Erzincan başta olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yerlerinde tam manasıyla çadırda ve ‘göçebe’ bir hayat sürüyordu. Küçük Avni’nin bebekliği ve çocukluğu da Doğu Anadolu’da arazide geçmişti. 1957’nin sonlarında, açık arazide böbrek rahatsızlığı had safhaya ulaştığı için artık Ankara’da görev yapacaktı Orhan Özgürel. 1960 darbesi de burada iken oldu zaten. Avni Özgürel, darbeden sonra babasını bir daha üniformalı görmeyecekti: “Millî Birlik Komitesi (MBK) üyesi harita subayı arkadaşı vardı. Ama yan yana gelmemeye özen gösterirdi. İhtilal günü CHP’li aileler sokakta gördükleri subayları omuzlarına alırlardı. O yüzden babamın üniforma giymediğini biliyorum.”

(…)

Öcalan’la ilgili bilmediğimiz başka şey var mı Avni Bey?

“Öcalan’ın, PKK’nın başında iken özellikle dış ilişkileri yani Batı dünyasının siyasi çevreleri ile ilişkileri bilinmiyor.

Açabilir miyiz biraz?

Onu şimdi açamam. Ama Amerikalılarla, İngilizlerle olan ilişkilerini… Yunanlarla ilişkilerini boş verin, çok önemsemiyorum onu. Orada çok fazla ilişkisi var. Ama önemsemeyişimin sebebi yani birileri Yunanlara ‘bu işe siz bakın demiş’ Yunanlar da bakmıştır.

Analiz mi yoksa bildiğiniz şeyler mi var?

Bildiğim bir şey. Ben zaten Çekiç Güç döneminde Amerikalılarla doğrudan doğruya ilişkilerin olduğunu biliyorum. En üst düzeye kadar nerdeyse. Yani bir terör örgütünün liderinin ulaşabileceği en üst düzey ne ise.

Şimdi neden açıklamak istemiyorsunuz?

İstemem. Çünkü onları inşallah sadece söylemekle kalmam, belgesini de koyarım. Yani kimle, nerede görüştü? Onun içeriği nedir, tutanağı nedir? Amerikalı nasıl tutanak tutuyorsa PKK’nın da bir bürokrasisi vardır. Şam’da PKK’nın 4 katlı arşiv binası var. Bütün o görüşmeler, yazışmalar hepsi orada duruyor. Mesela İran’da PJAK örgütlenmesini, nasıl yapılması gerektiğini, planını hazırlayan, veren Amerikalılardır.”

(…)

Ergenekon konusunu ise yine TSK’nın NATO çizgisin dışına çıkmasına yoran Özgürel’e göre, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun 4 yıllık genelkurmay başkanlığı sürecinde iki kez Çin’e gitmesine karşılık bir tane NATO ülkesine gitmemesiyle başladı süreç.

Milli Savunma bakanları olmadan darbelerin yapılmadığını söyleyen, özellikle Kürt meselesindeki yaklaşımından dolayı 2000’li yıllarda tehditler alan Mehmet Avni Özgürel, kamuoyunda sıkça tartışılan MİT’çi gazeteciler konusunda da “Bunlar belli bir düzeyin üstünde gazeteciler” dediği 5-6 kişiyi bildiğini söylüyor

Evet, size niçin MİT’çi gazeteci diyorlar?

Sebebini şöyle, sebebini değil de yani şöyle söyleyeyim. Bir, ben hiçbir kaynağımı açıklamadım şimdiye kadar. Onun için görüştüğüm insanlar bana itimat ederler. İki, kendi süzgecim var. Ben mesela şimdi idam cezası tartışmaları var. Bu istikamette tartışmanın nerden kaynaklandığına ilişkin konuşmaya kalksam konuşacağım şeyler var; ama yazmam, konuşmam. Üç, ‘Batı dünyasında şöyle bir şey vardır. Mısır piramitleri o kadar hassas yapılmış ki bu Ortadoğulu adamlar, Araplar bu zekâda olamazlar. Muhakkak uzaylılar yardım etti.’ Çünkü o yani… Bizim insanımız da, ‘bu adam zeki, yani aklını çalıştırıyor, doğru bir analiz yapıyor.’ ‘Hayır.’ ‘Bu MİT’çi.’ Oradan veya CIA’den ya da şuradan buradan öğreniyor.’ Hâlbuki hepimizin dikkatli okuyabildiğimiz takdirde açık kaynaklar zaten Türkiye’de yeteri kadar bilgi veriyor…” *3*

cihan

*1* http://www.odatv.com/n.php?n=ocalanin-mitle-ne-iliskisi-var-1303131200
*2* http://www.habername.com/haber-ocalani-mitin-kurdugu-dernekte-gordum-83824.htm
*3* http://www.ensonhaber.com/gundem/251617/ocalan-mit-iliskisini-arastiriyordu.html

This entry was posted in ARŞİV SANDIĞI, Bölücü KÜRTÇÜLÜK, EMPERYALİZM, İSTİHBARAT KURUMLARI, ORTADOĞU ÜLKELERİ, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH, TERÖR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *