Naci Kaptan
04.10.2014
GÜNE NOT DÜŞMEK – BİR DEVLET NASIL ÇÖKERTİLİR ?
AKP iktidarı günümüzü , geleceğimizi , mutluluğumuzu , umutlarımızı çaldı.
Şarkılarımızı , türkülerimizi , sevincimizi, kahkahalarımızı çaldı.
Tiyatrolarımızı , heykellerimizi , kültürün , bilimin ışığını çaldı.
Çocuklarımızın çağdaş öğrenme hakkını çaldı.
Sanatçılarımızı da çaldı ve kırımdan geçiriyor.
Hatta Ataşehir’de bir mahalleyi bile çaldı.
Türkiye ancak savaş dönemlerinde olabilecek kırılmalar yaşıyor.
Derin algı operasyonlarıyla sanrılar yaratılarak toplumun büyük bölümü ipnotize ile uyutuluyor.
Uyuşturulan kesimin HİÇ BİR ŞEY YOKMUŞ gibi davranmasının sonucu
AKP Türkiye’yi her bir boyutu ile dönüştürüyor.
Heykeller yıkılıyor,
Ressamların eserleri yırtılıyor,tesettürleniyor, depolara kaldırılıyor.
Tiyatro , görsel sanatlar yok ediliyor.
Opera , bale tu-kaka sayılıyor.
Kültür merkezleri kapatılıyor , sinemalar AVM yapılıyor.
Tiyatro , bale sanatçıları işçi statüsüne alınıyor.
Bilim akademileri yobaz kafalarla dolduruluyor.
Aydınlar, yazarlar , çizerler , düşünürler , çağdaş düşünen insanlar tutuklanıyor.
Küçücük çocuklar türbanlanıyor.
Ülke ekonomisinin lokomotifleri özelleştirme masallarıyla devrediliyor.
Devlet hazinesi ağır talan altında.
Dereler yataklarından çalınıyor , kurutuluyor , akar suyun da sesi susturuldu.
Kesilen milyonlarca ağacı yuva belleyen kuşlar , sincaplar şaşkın.
Ve dünyada görülmemiş bir şey oldu.
İstanbul’un kuzey ormanlarında yaşayan domuzlar yok edilen yaşam alanlarından
Göç etmek için İstanbul boğazını yüzerek karşıya geçerken görüldü.
İnsanlar yoksullaşırken muktedirler ve yandaşları zenginleşiyor.
Tüm bunlar olurken,
İrtica suç olmaktan çıkartılırken,
Ulusalcılık ve ulusalcılar potansiyel suçlu olarak betimleniyor.
Suç olmaktan çıkartılan İrtica yobaz kollarıyla kökleşerek büyüyor.
İslami radikal terör örgütleri Türkiye’nin her bir köşesinde karargahlar kuruyor.
Güneydoğumuz PKK tarafından işgal edilmiş.
Devlet bu bölgeleri terk ederek çekilmiş durumda.
PKK ve bölücü Kürt’ler hergün 3-5 okul yakıyor.
Karakollara saldırıyorlar.
Sınırlar ise artık kaldırılmış.
Teröristler yabancı ajanlar tüm sınırlarda karagahlar kurmuş durumda.
Muktedir buyurganın emriyle asker kışladan , polis karakoldan dışarı çıkmıyor.
İktidar , kafa kesen teröristlerin namlularına mermi sürüyor , tetik çekiyor…
Ve tüm bunlar olurken
Ülkenin aydınlarını ,yazarlarını , gazetecilerini , onurlu kamu çalışanlarını
izleyen , dinleyen , görüntüye alan MİT ve Emniyet,
Aşağıda örnekleri olan Işid’in Türkiye’nin her yerinde yapılanmasını
görmezden geliyor…
Üç maymunlar…
AKP iktidarı ve yandaş kamu çalışanları
Devleti hergün biraz daha çökertiyor.
Naci Kaptan
04.10.2014
soL – Haber Merkezi
Thursday, 2 October 2014
‘Bir ayda sadece Konya’dan 150 kişi IŞİD’e katıldı’
CHP’li Atilla Kart, Eylül ayında IŞİD’e sadece Konya’dan 150 kişinin katıldığını açıkladı. Bu bilgilerin kısmen doğrulandığını da bildiren Kart, 150 kişiden 25’ininse çıkan çatışmalarda hayatını kaybettiğini belirtti.
(soL – Haber Merkezi) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Eylül ayında Konya’dan 150 kişinin Suriye’ye giderek IŞİD’e katıldığını ve katılanlardan en 25 kişinin çatışmalarda hayatını yitirdiğini açıkladı. Kendilerine gelen bilgilerin bir kısmının doğrulandığına da dikkat çeken Kart, “Katılımlar daha ziyade Bozkır, Çumra ve Konya Merkez ağırlıklı olarak gerçekleşmiştir. Ölen kişilerin bir bölümünün kimlikleri bilinmektedir” dedi.
Suriye’ye geçişlerin yine ağırlıklı olarak Gaziantep üzerinden yapıldığını söyleyen Kart, “Komutan durumunda bulunan kişinin de ağır yaralı olduğu ifade edilmekte. Gaziantep sorumlusunun kimliği Emniyet’in bilgisi dahilindedir” ifadelerini kullandı.
Kolluk güçlerinin IŞİD’in Türkiye sınırları içerisindeki faaliyetlerine müdahale edemez durumda olduğunu vurgulayan Atilla Kart, “Himaye ya da asli-manevi azmettirme yollarıyla gerçekleşmekte olan bu tablonun sonuçlarından, hem siyasi ve hem de anayasal olarak Hükümetin sorumluluğunun doğacağı açıktır. Bu fiili durum, Hükümetin gerçek hedefinin IŞİD olmadığını, başka amaçlarının bulunduğunu gösterir” dedi.
soL – Haber Merkezi
IŞİD Türkiye’de nasıl örgütleniyor:
Ankara örneği
Kocaeli örneği
Urfa’da gizli bir IŞİD hastanesi
Antep’te bir IŞİD’liyle görüşme
İngilizce yayın yapan Mashable sitesinden Emily Feldman, benzer bir hikayeyi, Ankara’nın Hacıbayram Mahallesi’nde, çocukları IŞİD’e katılan bir aile ve mahalle sakinleriyle görüşerek yapmıştı. soL’un çevirdiği haber, IŞİD’in örgütlenme modelinin iki kentte de benzer şekilde işlediğini gösteriyor
Wednesday, 13 August 2014
IŞİD Ankara’dan nasıl militan devşiriyor?
Ankara-Hacıbayram
Irak-Şam İslam Devleti’nin içerisinde Türkiye’den giden çok sayıda militan olduğu biliniyor. Ankara’da yaşayan 14 yaşındaki bir gencin IŞİD’e katılma hikayesi ise, örgütün ülkemizdeki faaliyetlerine ışık tutuyor.
soL’un notu: Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Ankara’dan militan devşirmesinin hikayesini Mashable’dan Emily Feldman yazdı. “İslam Devleti çocukları Irak ve Suriye’de savaşmak için nasıl ayartıyor?” başlıklı makalenin tamamını soL okurlarıyla paylaşıyoruz.
Yaşar’ın oğlu, Ankara’daki evlerinden ayrıldığında 14 yaşındaydı. Hedefi, Ortadoğu’nun en ölümcül grubuna katılmaktı.Babasına “ağabeyiyle birlikte kent dışında pazarda zerzevat satmaya gideceklerini” söyleyen oğul, dört arkadaşıyla birlikte Suriye’ye kadar otostop çekti ve burada İslam Devleti’ne (bilinen adıyla IŞİD) katıldı.
Yaşar oğlundan telefon aldığında dehşete kapılmıştı ama şaşırmamıştı. Bir süredir mahalledeki komşular, Suriye’ye kadar yüzlerce kilometre yol tepip IŞİD’e katılan çocuklar ve gençlerden bahsediyordu. Yaşar’ın oğlu da son zamanlarda beş vakit namaz kılıyordu.
Bölge politikalarına yakın ilgi duymayan bir sosyalist olan Yaşar, başta çocuğunun bu takva gösterisinin, mahallede çok yaygın olan uyuşturucuyla örülmüş bir hayat yaşamasından daha iyi olabileceğini düşündü.
Ama işlerin ne kadar ileri gittiğinin farkında değildi.
Yaşar’ın oğlu Rakka’da
Oğlunun canı için tedirgin olan Yaşar, oğula eve dönmesi için yalvardı. Oğul reddetti. İslamcıların kalesi Rakka’da İslam ve Arapça öğrenmekten, yüzmek ve voleybol oynamaktan, kısacası oradaki yaşamından çok memnundu.
Yaşar, oğlundan bir daha hiç haber alamadı. Ta ki, geçen ayın sonunda oğlu, Güneydoğu Anadolu’daki bir hastaneden arayıp babasından gelip kendisini almasını ve eve götürmesini isteyene kadar…
Çocuk bir patlamada yaralanmış, şarapnel parçaları cinsel organına saplanmıştı. Diğer IŞİD militanları onu Türkiye-Suriye sınırına taşımıştı. Hastanede ismini “Mehmet el Mehmet” diye kaydetmişlerdi, bu yüzden babası vardığında epey karışıklı yaşandı.
Hastaneye polis geldi, yanında Arapça tercüman vardı. Yaşar’ın vakayla ilgilenmesine kuşkuyla yaklaştılar.
“IŞİD militanı bu, Arap” diyordu polis. Yaşar, “Hayır, bu benim oğlum, Türk” dedi.Oğlu sonuçta hastaneden ayrılmayı başardı ve psikolojik danışmanlık şartıyla eve dönmesine izin verildi. Yaşar, yetkililerin bir daha kendilerini takip etmediğini ve Suriye’ye dönmemeye yemin eden oğlunun bir an önce iyileşip tekrar okula başlayacağını söylüyor.
IŞİD’in ‘başarısı’
IŞİD’in – hem internet aleminde hem kulaktan kulağa yayılan – saldırgan örgütlenme hamlesi, binlerce yabancı savaşçıyı örgüt saflarına çekti. Avrupa’dan, Ortadoğu’dan, hatta ABD’nin bazı eyaletlerinden insanlar, savaşmak üzere Suriye’ye ve son dönemde Irak’a akın ediyor.
Sadece Ankara’da, Yaşar’ın yaşadığı suç yatağı varoş mahallesinden, mahalle sakinleri 100 civarında gencin Suriye’ye IŞİD’e katılmaya gittiğini söylüyor. Hacıbayram Mahallesi’ne yakın zamanda yaptığım ziyarette birçok erkek, açıkça IŞİD militanı olduklarını, izin alarak bir süreliğine eve geldiklerini kabul etti – ama hiçbiri ismini vermek istemedi.
Adamlardan biri – sakallı, eski alkolik, sıradan bir tişört giymiş – Rakka’da kaldığı yerin “5 yıldızlı otel gibi” olduğunu söyleyerek atıp tuttu. Hacıbayram’daki evi, karısı ve iki bızdığıyla paylaştığı kutu gibi bir yer.Adam, izni bittiğinde tüm ailesini Suriye’ye götüreceğini söyledi. 30’lu yaşlarının başındaki bir diğer Türk, Rakka’daki örgütün militanlara ücretsiz yemek, internet bağlantısı ve aylık bir miktar para verdiğini belirtti.
Adamların ikisi de henüz sıcak savaşa girmemişti – hâlâ eğitim alıyorlarmış, zamanlarının çoğu İslam ve Arapça çalışmakla geçiyormuş – ama yakında “Allah’ın sınırlarını savunacaklarını” umuyorlardı.
Ankara’da Hacı Bayram Veli Camii üs olarak kullanılıyor
Hacıbayram’ın radikal savaşçılar için yolgeçen hanına dönüşmesi bir anda olmadı. Mahalleli, özellikle Suriye savaşı öncesinde yaşanan iki olayın tetiklediği, yavaş bir dönüşümden bahsediyor.İlki, tarihi Hacı Bayram Veli Camii’yle Ankara’nın turistik gezinti yerlerinden biri olan mahallenin kentsel dönüşüm kapsamına alınması. Hükümet, yoksulluk afetini çekici kent merkezinden kazıyıp evleri ve mahallenin tek ilkokulunu yıkmak üzere buldozerleri getirdi.
Çoğu mahalleli işini kaybetti ve çocuklarını kilometrelerce ötedeki okullara göndermek yerine evde yanlarında tutmayı tercih etti. Terk edilmiş ve kısmen yıkılmış binalar, evsizler ve göçmenler için çekim merkezi ve bir radikal imam için örgütlenme havzası haline geldi.
Birçok Hacıbayram sakini, mahalle merkezine devletin yeni yaptırdığı camiden farklı olarak Diyanet’le kurumsal ilişkisi olmayan bir yeraltı camiinde vaaz veren imamdan bahsetti. Yavaş yavaş, günlerini içerek geçiren adamlar sakal bırakıp namaz kılmaya başladı.
Yaşar’ın oğlu için de böyle oldu. Namaza ilgisi, okulu bıraktıktan bir ay sonra başladı. Kısa süre sonra Suriye’ye gitti. Fakat Yaşar, oğlunu örgütleyenin imam değil, internet üzerinden bağlantı kuran kişiler olduğuna inanıyor.
Sosyal medya, radikal grubun örgütlenmesinde güçlü bir yere sahip. OSAM’dan Oytun Orhan’a göre potansiyel savaşçılarla çok dilli forumlarda temas kuruluyor. Orhan, kimi yerel insani yarım kuruluşlarının da örgütlenme çabalarına destek vermekle suçlandığına dikkat çekiyor.
Baba, AKP’yi suçladı
Yaşar, mahallesinin dincilerin örgütlenme yatağına dönüşmesi ve oğlunun sorgusuz sualsiz Suriye’ye gitmiş olmasından dolayı hükümeti suçluyor. “14 yaşında bir çocuk, pasaportu olmadan sınırı nasıl geçebiliyor?”
Yaşar, oğlunun IŞİD’e katılmak için ülkeden gittiği konusunda şikayette bulunduğunda, yetkililerin “daha fazla kanıt lazım” diyerek kendisiyle ilgilenmediğini iddia ediyor.
İçişleri Bakanlığı yetkilileri, konuyla ilgili sorularımızı yanıtsız bıraktı.Yaşar, oğlunun öyküsünü tüm mahalle bilmesine rağmen, röportaj için oğluyla da görüşmemize izin vermedi.Mahallenin radikalleşmesine tanık olmuş bir diğer doğma büyüme Hacıbayramlı, ülkenin İslamcı Başbakanı, ve şimdi Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan’a işaret ediyor.
“IŞİD’i istemiyorsa, ülkede şeriat eğitimi verilmesini durdursun. Suçlu Başbakan.”
Halk silahlı
Diğer birçok mahalle sakini gibi ismini vermek istemeyen adam, militanlarla evlenen bazı akrabalarının da kendisine sırt çevirdiğini söylüyor.Bize kafir diyorlar” diyor, militanların Suriye’ye, sanki komşu eve gidermiş gibi gidip geldiğine dikkat çekiyor.
Örgüt militanlarının evlerinde otomatik silahlar depoladığından şüpheleniyor. Ama savaşlarını Hacıbayram’a taşırlarsa, kendisi de savaşmaya hazır.“Hepimizin silahı var. Bize dokunmalarına izin vermeyiz. Allah’tan başkasından korkumuz yok.”
soL – Haber Merkezi
Monday, 18 August 2014
IŞİD Türkiye’de nasıl örgütleniyor: Kocaeli örneği
“Çevresindeki insanlar değişmeye başladı. Bize ‘siz kafirsiniz, beni de kafir olarak yetiştirdiğiniz için sizden nefret ediyorum’ dedi.” Ahmet’in annesi oğlunun militan oluşunu anlatırken, mahalleli IŞİD örgütlenmesinin tüm detaylarına vakıf.
İlkay Çelen
Kocaeli’nin Dilovası ilçesi, uzun süre sonra, Türkiye’nin en ciddi çevre sorunlarından birinin yaşandığı ve kanser vakalarının sürekli arttığı ilçe olarak değil, başka bir olayla ülke gündemine girdi: 14 Ağustos Perşembe günü, 10 kişi, geride yalnızca birer not bırakarak Suriye’ye, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) veyahut yeni adıyla İslam Devleti örgütüne katılmak üzere ayrılmıştı.
Ertesi gün Dilovası’na gittik. IŞİD’e katılan gençlerden Ahmet’in ailesinin evini ziyaret ettik. Ahmet, 9 diğer kişiyle birlikte 34 RTZ 76 plakalı bir Hyundai marka bir kamyonete binip giderken ilçe halkı tarafından görülmüş. Aile konuyu Emniyet’e ve Kaymakamlık’a iletse de, sonuç alamamış.
‘Nakşibendi tarikatına katıldığını duyduk’
Ahmet’in örgüte sempatisi ne zaman başladı? Annesi anlatıyor: “Oğlum son bir yıldır 5 vakit namaz kılmaya başladı. Sonradan, Nakşibendi tarikatına katıldığını duyduk. Bize tarikat üyelerini övüp dururdu.” Ahmet’in evi, Dilovası’nın Orhangazi mahallesinde. Mahallede dinci örgütlenme çok hakim. Nakşibendi tarikatının yanı sıra İsmailağa Cemaati de mahallede epey güçlü.
‘Siz kafirsiniz, sizden nefret ediyorum’
“Mahalledeki tarikat üyeleri, kim oldukları bilinen insanlardı. Fakat sonradan Ahmet’in çevresindeki insanlar değişmeye başladı. Ahmet’in bana ve babasına karşı davranışları da… Bizlere, ‘Siz kafirsiniz ve beni de kafir olarak yetiştirdiğiniz için sizden nefret ediyorum’ biçiminde tepkiler vermeye başladı.”
Ahmet, bir süre sonra evin üst katında, tek başına yaşamaya başlamış. Ev halkıyla, yani ailesiyle tüm iletişimini kesmiş. Sonunda, Perşembe günü, ardında yalnızca “Ben Suriye’ye gidiyorum ve Türkiye, İslam Devleti olasıya kadar dönmeyeceğim” yazılı bir not bırakarak gitmiş.
‘TV’de bayrakları göründe farkına vardık’
Mahalle halkı, IŞİD örgütlenmesinin farkına geç varmış. Bir mahalle sakini, “Artık adamları tanıyoruz. Yaklaşık bir buçuk yıldır mahalledeler. Arabalarının camlarına IŞİD bayrağının çıkartmasını yapıştırıyorlar. Tabii biz bunu, ancak IŞİD eylemleri televizyonda gösterilmeye başlandıktan sonra anlayabildik.”
Kim bu IŞİD’liler? Oluşturulan şebekeyi anlamak için, birçok mahalleliyle konuştuk. Birçoğu, mahallenin tam ortasında yer alan bir markete işaret ediyor. “IŞİD’e mali desteği bunlar sağlıyor. Her pazar piknik yaparlar, tüm malzemelerini bu bakkaldan alırlar.” Mahallenin gençleri, marketlere ilgili farklı iddialara sahip. Gençlere göre marketin sahibi, uyuşturucu satıcısı olarak biliniyor.
Karamürsel’de eğitim kampı, Bosna’dan gelen cihatçılar
Ahmet’in babası, IŞİD şebekesinin, mahalledeki esnaftan ibaret olmadığını, yurtdışı bağlantıları olduğunu söylüyor: “Ahmet sık sık Karamürsel’e gitmeye başlamıştı. ‘Ne yapıyorsun oğlum Karamürsel’de?’ diye sorduğumda, ‘Gezmeye gidiyorum’ diye kestirip atardı. Dün oğlan IŞİD’e katılmaya gidince, birden aklıma geldi. Yerel gazete, Karamürsel’de IŞİD’in eğitim kampı olduğunu yazmıştı. Ayrıca 5 ay önce Bosna’dan birkaç adam buraya gelmiş, ardından sessiz sedasız ayrılmıştı. Tuttukları evi hem ibadethane hem örgütlenme yeri olarak kullanıyorlardı.”
Dilovası’nda görüştüğümüz insanlar, AKP’nin bu örgütlenmeye destek olduğu fikrinde. Konuyla ilgili bilgi almak için gittiğimiz Emniyet Müdürlüğü’nde, yalnızca giden 10 kişiden şimdilik bir haber olmadığı yanıtı aldık. Kaymakamlık’sa birilerinin IŞİD’e katıldığından haberdar olmadıklarını söyledi.
Şebeke farklı ilçelere yayılmış
Biz Dilovası’nda Ahmet’in ailesinin yanındayken, Gebze’nin Gaziler Mahallesi’nden çocukları IŞİD’e katılmak üzere ülkeyi terk eden bir başka aile çıkageliyor. İki aile birbirlerine bildiklerini anlattığı sırada, katılım sayısının 10’un epey üstünde, kurulan şebekenin ise Dilovası’nı aştığı anlaşılıyor.
İddiaya göre IŞİD’in bölgede 3 kola ayrılan bir yapılanması var. Bunlar Dilovası, Darıca ve Gebze ayakları. Orhangazi mahallesinde, şebekenin sorumlusunun, Nakşibendi tarikatı üyesi bir inşaat işçisi olduğu öne sürülüyor. Bu kişi, tarikat üyesi olarak sonradan mahalleye yerleşmiş ve örgütlenmeye başlamış. 10 kişinin Suriye’ye gitmeye çalıştığı Perşembe günü, ilginç bir tesadüfle, o da sınıra doğru giderken Aksaray’da polis kontrolünde yakalanmış. Fakat kısa sürede serbest bırakılmış.
Örgüt sorumlusu ‘gazeteci’
Gebze Gaziler, Dilovası Orhangazi ve Darıca kollarını koordine eden kişi olarak Gebzeliler, Abdülkadir P. ve eşi Z. P.’ye işaret ediyor. Abdülkadir P., kendisini Takva Haber internet sitesinde dış haber muhabiri olarak tanıtıyor. Sosyal medyada etkin olan Abdülkadir, sık sık cihat ve şeriat yanlısı paylaşımlar yapıyor. Takva Haber, son olarak Haziran ayında yayımladığı “5. Yıl Manifestomuz” isimli metinde, “Takva Haber olarak yayın hayatımızın başından bu yana akidemizden taviz vermeme geleneğimizi sürdürdük ve Irak Şam İslam Devleti’ne medya desteği vereceğimizi açık ve net bir şekilde ortaya koyduk” demişti.
Kim gidiyor Suriye’ye? Dilovası sakinleri, gidenlerin ağırlıklı olarak 20’li yaşlarda, işsiz gençler olduğunu söylüyor. 18 yaşın altında gidenler de var, fakat bazıları sınırı geçerken yakalanıp geri yollanıyor. Bir mahalle sakini, “İki aile, yanlarına çocuklarını da alıp gitti. 4 çocuk toplam, en ufağı 1 yaşında, en büyüğü 4. Mahalleliyle hemen hiç görüşmeden, sessizce cihada gittiler.”
Gerici politikaların tarikat ve cemaatleri palazlandırdığı Dilovası’nın işsiz gençlerinden, IŞİD’e katılım sürecek gibi görünüyor.
KAYNAKLAR
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/bir-ayda-sadece-konyadan-150-kisi-iside-katildi-haberi-98038
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/isid-ankaradan-nasil-militan-devsiriyor-haberi-95787
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/isid-turkiyede-nasil-orgutleniyor-kocaeli-ornegi-haberi-95976