Şaşırmayın: ABD’nin Türkiye’yi de işgal planı var!

Rafet Ballı
Aydınlık,
16 Eylül 2014

Şaşırmayın: ABD’nin Türkiye’yi de işgal planı var!

Emekli bir ABD’li asker. Pentagonda çalışmış
Klasik bir muhafazakâr. Cumhuriyetçi yani.
Türkiye’yi de biliyor.

***

Bir yıl sonra tekrar buluştuk.
Ülkesi için karamsar. Sorunu: “Adam yokluğu.”
ABD’li Cumhuriyetçiler de “adam” fakiri.
Vurguluyor:
“Düşünün. Başkan adaylığı için küçük Bush konuşuluyor!”

***

ABD’nin Başkanı beğeni kapsamında değil.
Obama’nın siyahlığını fazla sorun etmiyor.
Fakat: İslami “baba” geçmişini hâlâ hazmedememiş.
Ağzından “Hüseyin”siz Obama çıkmıyor.

***

Tayyip Erdoğan için duyguları abartılı.
Tarifi: “Maceracı bir diktatör.” Hatta, “bir Hitler!”
ABD ne yapar: “Kim varsa onunla çalışır
.”

***

Soru: Obama’nın IŞİD planı ne olabilir?
Tespitinden çok emin: “Bir plan yok.”
Obama 4 maddelik bir plan açıkladı ama (10 Eylül).
İtiraz ediyor: “Ortada plan falan yok.”
Ekliyor: “Daha birkaç gün önce planımız yok demişti.”
Haksız sayılmazdı.

Obama 29 Ağustosta aynen şöyle konuşmuştu:
“Henüz bir stratejimiz yok.”
Bu durumda: ABD 10 günde stratejik bir plan yapmış oluyor.
İkna edici gözükmüyor.

***

Devam ediyor: “Şimdilerde ABD konuşuyor. Fakat yapamıyor.”
“Reagan ise önce yapardı. Sonra konuşurdu.”
1980’lerdeki Ronald Reagan dönemi:
ABD’li muhafazakârların Asr-ı Saadet’i.

***

ABD’nin asıl zaafına dikkat çekiyor: “ABD artık plan yapamıyor.”
Örnek veriyor: “Tamam, Kaddafi’yi devirdik.”
“Fakat, sonrası yoktu. Planlanmamıştı. Şimdi Libya’da ne halde? Kaos.”

***

Suriye için de tespiti benzer: “Planımız ne? Esad’ı göndermek.”
“Esad sonrası planlanmış mı? Hayır.”
“IŞİD: Plansızlığın ürünü.”

***

Soruyorum: ABD, IŞİD operasyonuna Türkiye de katılsın istiyor.
Türkiye nereye kadar “hayır” diyebilir?
Cevabı ABD kibrini yansıtıyor: “Türkiye katılmak durumunda.”
Pentagon sözcüsü aynı görüşte: “Türkiye bu çabanın ortağı olacak” (14 Eylül).

***

Not: ABD operasyon için sadece “kolaylık” istemiyor.
Yeni Şafak’ta İbrahim Karagül açıkladı (11 Eylül):
“Türkiye’den kara operasyonu için asker istiyorlar.”
Karagül, Davutoğlu’ndan habersiz yazmaz.

***

Ve bir tanıklık. Tarih: 2-4 Ağustos 1990.
Saddam Hüseyin Irak’ı Kuveyt’e girmiş.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’da hareketli saatler.
General Herbert Norman Schwarzkopf kriz masasının başında.
Irak’la ilgili albaya emir veriyor: “Irak dosyasını hemen getir!”

Albay sadece heyecanlı değil, telaşlı da.
Hazırladığı: “Irak’ı işgal dosyası.” Rutin bir hazırlık.
Uygulanacağını aklına bile getirmemiş.

***

Soruyorum: Ne demek rutin?
ABD’li emekli subayın cevabı beklemediğim türden:
“Rutindir. Çünkü her ülke için işgal planımız vardır.”

Türkiye için de mi? Cevap tek kelime: “Elbette.”

***

Devam ediyor. Standart bir uygulamaymış.
Her dosyanın başında bir subay. Ülkelerin önemine göre rütbeleri farklı.
Türkiye’yi işgal dosyasının başında bir general varmış.
Teselli edici! Demek ki önemliyiz!

***

Kendisi de bir işgal dosyasının başındaymış.
Dosyalarda hangi bilgiler bulunuyor?
Hedef ülkenin envanteri: Ordusu, limanları, hava alanları v.s.
(Temin etmek sorun değil. Zaten NATO ülkesiyiz.)
İşgal için gerekli kuvvet: Asker, uçak, gemi v.s
.

***

Son söz:
Tanrım! Bizi müttefiklerimizden koru.
Bir de bizi yönetenlerden
.

This entry was posted in EMPERYALİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *