ARKAİK BİR GEZGİNİN İSTANBUL PİŞMANLIĞI
En iyi arkadaşım
Truva’lı bir gemiciydi
Güneş çiçekleri taşırdı
İonia adalarına
Mısırlılarla trampa yapıp gündüzleri
rüzgârları takas ederdik
geceler ve yıldızlardan dört binyıl sonra
şaşırdım İstanbul’a
yok olmuş agoralar
arabalı köleler dolaşıyor yollarda
kör kuyular gökleri delip gitmiş
diplerinde genç ölülerin kanları
büyük küçük firavunlar
ormanları yemişler
saklanıyorlar saraylarında
martısız balıksız çöl yapmışlar
denizlerden
zulüm ve kan dağıtıyor
adaletleri
üzerlerindeki gökyüzü kokuyor
sindirmişler insanları
hırsız tilkilerin
elleri sinmiş emellerine
dört binyıl sonra
keşke uğramasaydım
İstanbul’a.>
A. KADRİ ERGİN