EĞİTİM * GERİCİLİK * GÜNDEM *** TEOG * Çocuklarımızı Çalıyorlar! * Eğitimde Büyük Darbe!

cumhuriyet.com.tr
31 Ağustos 2014 Pazar

Hahambaşı’nın torunu ‘imam hatip’e

TEOG sınavı sonucundaki yerleştirmelerde ortaya çıkan skandallara bir yenisi daha eklendi.Türkiye Musevileri Hahambaşı İshak Haleva’nın Ulus Özel Musevi Okulu’nda okuyan torunu Şile’deki İmam Hatip Lisesi’ne yerleştirildi. Cemaatin önde gelen isimleri “Elbette kaydı yapılmayacak, Ulus Özel Musevi Lisesi’ne alınacak” dediler.

***

cumhuriyet.com.tr
26 Ağustos 2014 Salı

Fatih Altaylı’nın kızı imam hatipte

Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’nın kızı TEOG’da tercih yapmayınca, evine 94.5 kilometre uzaklıktaki imam hatip lisesine kaydedildi.Köşesinden Milli eğitim Bakanlığı ve TEOG sistemini ağır bir dille eleştiren Fatih Altaylı, kızının TEOG sınavı sonrası tercih yapmadığını söyleyerek, sistemin kızını otomatik olarak Şile’deki bir ‘imam hatip lisesine’ kaydettiğini yazdı.

İşte Fatih Altaylı’nın bugünkü köşesinden aktardıkları:

“Yapboza dönüştürülen ve giderek kalitesi yerle yeksan olan milli eğitim sistemimizde geçen yıl yeni bir sınav sistemine geçildi.

Adı TEOG.

Ne yazık ki benim kızım da TEOG rezaletine yakalanacak yaştaydı.
SBS sistemi devam etse sınava bile girmeyecekti; çünkü okulunda devam etmek istediğini söylemişti.

TEOG olunca mecburen sınava dahil oldu. Ama kararlı olduğu için tercih falan yapmadı.Birkaç hafta önce öğrendik ki, tercih yapmayan öğrenciler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından evinin en yakınındaki okula otomatik olarak yerleştirilecekmiş.

Ben de başladım kızımla dalga geçmeye.”Tercih yapmadın, şimdi bizim mahalledeki imam hatip okuluna kaydedecekler” diye.Pazar günü bir de baktık ki bizim şaka gerçek olmuş.

Ama bir farkla.Okul bizim mahallede değil.Bizim semtte değil.Bizim ilçede değil.Komşu ilçede de değil.Hatta İstanbul’un bizim oturduğumuz yakasında da değil.Hatta hatta İstanbul il sınırları içinde olduğu bile şüpheli.

TEOG, bizim kızı Şile’de bir okula kaydetmiş.
Daha doğrusu bir imam hatip lisesine.

Durumu öğrenince Google’ın haritasına yazıp bizim evden okula olan mesafeyi ölçtüm.94.5 kilometre.Şaka değil tam doksan dört buçuk kilometre.Google’a göre “trafik sıkışıklığı yokken” yol tam 1 saat 32 dakika sürüyor.

Bu arada okurlardan şikâyetler yağmaya başladı.”Kaydettikleri okul ile evimiz arasında 45 kilometre var. Ne yapacağız?” diyen.Hepsine yanıt yazdım.

“Rekor bizde” diye.
Gazeteye geldim dün.
Bizim grafik ekibinden Naci benim rekoru kırdı.
Onun çocuğunu 125 km uzaktaki okula yazmış Milli Eğitim Bakanlığı.
Eğer bu iş düzelmezse İstanbul trafiğinde bayağı bir hareketlenme olacak.”

Emre Kongar
ekongar@cumhuriyet.com.tr
05 Eylül 2014 Cuma
Cumhuriyet

Çocuklarımızı Çalıyorlar!

Eric Hoffer “The True Believer” adlı, kitle hareketlerini incelediği kitabında, bütün totaliter rejimlerin, çocukları ailelerine yabancılaştırdığını ve onlardan kopardığını anlatır.Bunu, resmi öğretim, yaygın eğitim, gençlik örgütleri, kamplar ve hem zorunlu hem de cazip gönüllü programlar aracılığıyla yaparlar… Böylece ailelerine yabancılaştırılarak yetiştirilmiş olan çocukların tek sadakatleri partiye ve ideolojiye olur!

Bugünkü Türkiye’yi anlamak için George Orwell’in, (Celal Üster’in enfes bir Türkçeyle çevirdiği) “1984” adlı romanıyla, Eric Hoffer’in kitabını okumak yeterlidir. Hoffer’in kitabı çeşitli adlarla birkaç kez çevrildi;

en son anımsadığım “Kesin İnançlılar” adıyla yapılan çeviri.
Orwell totaliter rejimleri, devlet yapısı açısından irdeleyip hicvederken, Hoffer daha çok psikoloji, grup dinamiği, sosyal psikoloji, ideolojiler, liderlik ve biat edenler açısından ele alır.İşte bugün Türkiye’de siyaset, adalet ve eğitim alanında olup bitenleri, bu iki kitabı okuyarak bütün açıklığı ve ayrıntılarıyla görebilirsiniz.

Mahalle baskısını bir yana bırakarak hadi diyelim ki, öğrencileri milyonları aşan Kuran kursları gönüllülük esasına dayanmaktadır… Ya resmi öğretim:

Önce liseler ve meslek liseleri “imam hatip lisesi”ne dönüştürüldü….Daha sonra “TEOG Rezaleti” ile (deyim, Türkiye’nin en iyi eğitim yazarı Abbas Güçlü’nündür) aralarında Hahambaşı’nın torununun, Ermeni çocuklarımızın da olduğu on binlerce öğrenci, otomatik olarak imam hatip liselerine kaydedildi… Güya nakil olanağı var… Nakil için sisteme girdiğinizde gerekli bilgilere bir türlü erişemiyorsunuz… Yetkililer bu aksaklıkları teknik sorunlara (!) bağlıyorlar… Herhalde, seçimler sırasında kedilerin trafolara girip elektrikleri kestirmesi gibi bir teknik sorun bu!

Veliler bütün Türkiye’de tepki içinde…
Her yerde, (örneğin bu akşam Göztepe Özgürlük parkında, Kartal’da kaymakamlık önünde) toplantılar, protestolar düzenliyorlar… Bir yandan semtlerindeki okulların “imam hatip”e dönüştürülmesini protesto ediyorlar…
Öte yandan çocuklarını doğru dürüst eğitim alabilecekleri okullara nakletmeye çalışıyorlar.

Türkiye böyle bir baskıyı, dayatmayı, askeri dönemler dahil, şimdiye kadar hiç yaşamadı… Resmen çocuklarımızı çalıyorlar!

Emre Kongar
ekongar@cumhuriyet.com.tr
21 Ağustos 2014 Perşembe
Cumhuriyet

Eğitimde Büyük Darbe!

Bütün otoriter ve totaliter iktidarların, özellikle de darbeci iktidarların hayali, kendi ideolojilerine uygun bir toplum üretmektir! Bunun için anayasayı, yasaları, yönetmelikleri değiştirir, başta muhalefet ve ifade özgürlüğü olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri kısıtlar ve sınırlarlar… Ama bunlar da yetmez:

Gözlerini geleceğe, yani çocuklara ve gençlere dikmişlerdir…
Bir yandan yasal düzenlemeler, siyasal demeçler, planlar, programlar, uygulamalar ve medya aracılığıyla toplumun beyni yıkanırken öte yandan örgün ve yaygın eğitim sistemine demir bir pençe ile el atarlar.
Böylece, kendi ideolojilerine uygun, “yüz yıllık”, “bin yıllık” “toplumsal mühendislik” projelerini hayata geçirmeye çalışırlar.

AKP iktidarı da bir yandan Kuran kurslarını yaygınlaştırıp türlü teşviklerle çocukları bunlara yönlendirirken… Öte yandan, liseleri de imam hatip lisesine dönüştürmekte ve bunu çoğu öğrenci için tek seçenek haline getirmektedir.

21. yüzyıla yakışmayan, Türkiye’yi, çağdaş devletler arasındaki yarışta geri bıraktıracak olan bu eğitim darbesinin arkasında yatan ideolojik yönlendirmeyi saklamak için de resmen şöyle bir gerekçe uydurulmuştu:
“Türkiye bir tarım ülkesidir, buradan mucit çıkmaz, ancak ara eleman yetiştirebiliriz.”

Sistem yavaş yavaş dönüştürülmüş ve dönüştürülmektedir:
Önce 4+4+4 sistemi bir “baskın” yasayla ve büyük baskılarla kabul edilmiştir…

Bu arada (Sinan Tartanoğlu’nun 9 Mayıs tarihinde Cumhuriyet’te çıkan haberine göre) ani bir kararla bütün düz liseler ve meslek liseleri Anadolu lisesi haline dönüştürülmüştür.

4+4’lük temel eğitimden, ortaöğretim denilen liselere geçiş için sınav sistemi de (bilmem kaçıncı defa) değiştirilmiş, TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı) denilen ve öğrenci tercihlerini sınırlayan bir düzen getirilmiştir.

Bu düzene göre A ve B denilen iki ayrı gruba göre seçimlerini yapan öğrenciler, istedikleri yeri kazanamazlarsa, otomatik olarak evlerine en yakın liseye kaydettirileceklerdir.

Ve birdenbire, okullar, velilerin büyük isyanlarına karşın, imam hatip lisesine dönüştürülmeye başlamıştır. Böylece, sınavda istediği yerin puanını tutturamayan öğrenciler, zorunlu olarak sadece imam hatip liselerine gidecektir.

Ve Türkiye 21. yüzyıla böyle hazırlanmaktadır!

This entry was posted in EĞİTİM, Gundem, İrtica. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *