Nusret Kebapci
nusretkebapci@gmail.com
23.02.2014
BİR DEVLET, KURUMLARI KADAR SAYGINDIR
Çok değil bundan 8–10 yıl önce kurumlar hakkında güvenirlilikle ilgili çeşitli istatistikler yayınlanırdı…
Orada bazı kurumlar birinci…
Bazıları ikinci…
Diğerleri de güvenirlilikleri ölçüsünde diğer dereceleri paylaşırdı…
Bu durum aslında halkın devlete, onun organlarına, kurumlarına duyduğu güvenin de bir göstergesiydi.
Genelde de ordu bu konuda ilk sıralarda olurdu…
Yargı falan da genelde ikinci, üçüncü sıralarda olurdu ama hiç sonlarda olmazdı…
Ama siyaset…
Yani meclis…
Bilindiği kadarıyla hiç dereceye girememişti…
Peki
Aynı tür bir araştırma bu gün yapılsa, sizce herhangi bir dereceye girebilen kurum kalır mı?
İsterseniz devlet kurumlarını şöyle bir değerlendirelim… Geçmişte ilk sıraları alan ordu bu gün nerelerdedir diye bir düşünün…Düşünmekle de kalmayın…
Sokağa çıkın, halka sorun…
Nasıl bir sonuç alırsınız?
Dereceye girme şansı olur mu?
Bu kurumun yedi yıla yakındır en üstten başlayıp en alta kadar tüm komuta kademeleri darbecilikle anılmadı mı?
Genelkurmay başkanı bile hala içeride değil mi?
Ya yargı, çok mu farklı?
Hani bir zamanlar “Adaletin kestiği parmak acımaz.” diyecek kadar güvenilen…Hatta istatistiklerde güvenirlik sıralamasında ilk sıraları paylaşan yargı, bu gün ne durumda…
O kadar olup bitenden sonra gözü kapalı yargıya güvenebilecek kaç kişi tanıyoruz?
Ya polis, emniyet…
Canımızı…
Malımızı…
Güvenliğimizi emanet edebileceğimiz o kurumun güvenirliği kaldı mı?
Bu gün kaç kişi gözü kapalı güvenir…Kaç kişi haksızlığa uğradığında desteğini ister…
Elbette sadece bu kurumlar değil, diğer kurumlar da gelişen süreçle birlikte itibar kaybına uğratıldı…
Örneğin sağlık…
Sizce hastanelerimizdeki doktorlarımız ve diğer çalışanlar aynı şekilde itibar kaybına uğratılmadı mı?
Mesleklerine yazılmış onlarca türkü bile bulunurken…
Bu gün hemen her kafası kızan; doktor ya da hemşireye saldırmıyor mu?
Hastanelerimizde cam, çerçeve kırılmıyor mu?
Tüm bunlar yaşanırken…
Eğitimin bunun dışında kalması düşünülebilir miydi?
Hemen her gün okullarda yaşanılanlara bakılırsa…
Düşünülmediğini…
“Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” anlayışının üstünden çok suların geçtiğini de öğrenmiş olmuyor muyuz?
Yani uzun sözün kısası, süreç içinde tüm devlet kurumları çürütülerek çalışamaz hale getirildi…Amaç tüm Cumhuriyet kurumlarının düzgün çalışmadığı öngörülerek dini bir düzene, yani ılımlı İslam’a kapı aralamaktı ama ne yazık ki…
Kumpas çabuk dağıldı…
Unutmadan; bir ülkede devletin saygınlığı, kurumlarının saygınlığı kadardır…
Hatırlatayım istedim…