BİR BİR EKSİLİYORUZ … HİLMİ KAYIHAN’I DA KAYBETTİK

Değerli Yurtsever aydın,
Atatürk’ün neferlerinden ,
Laik Cumhuriyet’in, bağımsızlığın bekçisi,
Yazar,şair…

İşçi Partisi Datça şubesinin kurucusu ve eski başkanı,
Hilmi Kayıhan’ı da 9 Kasım 2013 tarihinde kaybettik.

Değerli Kayıhan’ını yazışmalarımızdan,yazılarından,şiirlerinden tanırım.
Yüzyüze gelmişliğimiz , konuşmuşluğumuz yoktur.
Ama yazılar üzerinden kalem dostluğumuz vardı.

Kalem ve yazı dostlarımdan ,
Değerli Yurtsever aydınlardan kaybettiklerimizi anmak isterim ;

Önce
Muğla’dan Hilal Köseoğlu,
İzmir’den Nadir Eyinnen,
Şimdi de ;
Datça’dan Hilmi Kayıhan …

Teker teker cepheden eksildiler.
Işığın ve hakkın yoluna vardılar.
İnanıyorum ki Dünyadaki görevlerini hakkıyla yaptılar.
Doğdukları ,yaşadıkları topraklara borçlarını ödediler.

Cephede kol nizamını daha da sıklaştırmak zamanıdır .
Ülkemizin üzerinde dolanan felaketleri def etmek için,
Daha güçlü olmak zamanıdır.

Onlar beyaz atlarına binerek tek tek gittiler.
Emaneti devralmak zamanıdır.

Hilmi Kayıhan’a , Hilal Köseoğlu’na , Nadir Eyinnen’e
rahmet dileyerek anmak zamanıdır.

** Aşağıda kayıhan’ın bir şiir ve yazısını sunuyorum

Naci Kaptan
12.11.2013

ABDi Ağasına Gitti…

Demedik mi? ..
Bunlar bizimle halvete girmeden
duvaklarını ABDi ağaya açtırır diye..
İşte, uçup gittiler…
Bunların anaları da böyleydi..
1946’dan beri hep böyle oldu..
Babasının elini öpmeye giden gelinler gibi..
Tırnağına kurban olsun o gelinlerin! ..
Yazıklar olsun çaldığımız davullara, zurnalara..
Dökülen paralara, taktığımız takılara..
Konu komşu, köy köy dolaştık..
Etmeyin, eylemeyin dedik..
Bunlardan bize yâr olmaz, çocuklarımıza bakmaz,
Gözü dışarıda dedik.
ABDi ağaya kaş göz oynatıyor dedik..
Bize düşmanlık yapanlara ABi diyor dedik..
Dinletemedik..
Bak işte, uçup gittiler..
Düğün masrafları bizim sırtımıza..
Telli duvağı açmak ABDi ağaya düştü..
İstikrar hanım iktidarda..
Borçlu niye korkar ki? ..
Hiç gördünüz mü borçlunun parasının battığını?
İstikrar hanım alacaklının istikrarı, borçlunun değil ki..
Canı cehenneme alacaklının, bize ne…
Bu iktidar bizim istikrarımız değil, istiklalimiz hiç değil; intiharımız olabilir..
Uçağa atlayıp gittiler cümbür cemaat..
Ne ananıza güvenin artık ne de babanıza..
Boşuna bisiklet beklemeyin çocuklar..
Elimizde kalan eski kilimi de satmak için iktidar yapıldı bunlar..
Şu meydanlara, kurulmuş çadırlara bakın, deprem olmuş sanki..
Koskoca Türk Milleti’ni dilenciye çevirdiler..
Çözüm var, biliyoruz.
Utanıyoruz; ama başka çaremiz de kalmadı.
Suçüstü yapmak, suçüstü yakalayıp rezil etmek bunları.
Zina yaparken yakalanan birinin röntgenci var diye bağırmasına aldırmadan..
Gözünü dört aç bay bekçi, eve girene çıkana iyice bak.
Bir aydınlatma mermisi at havaya..
Kulaklarımız o mermide duyuyor musun?
O saat, o dakika ve o saniye tüm köy halkı seninle kol kola olacak..
Fırıl fırıl döneni tutunca azıcık elimiz yanacak, varsın o kadarcık yansın;
Yoksa tüm Türkiye yanacak..
Son sözüm de anayasa taslağına dair olacak.
Anayasa, türkü yakmak gibidir; anonimdir. Sözü de sazı da halka aittir.
Türküler; ya bir ayrılık, ya bir acı ya da büyük bir mutluluk sonrası yakılmıştır.
Büyük bir mutluluk yaşamıyoruz, büyük bir acımız da yok şükürler olsun.
Geriye bir ayrılık kalıyor; bu anonim olmayan ve sözlerini ABD’nin yazdığı ve
Sapanca’da saza dökülen bu türkü ayrılığın türküsü olmasın?

Hilmi Kayıhan

Hilmi Kayıhan
14 Ocak 2011

TürkİYE Cumhuriyeti Devleti

Hukuk bitti, güven yıkıldı..Hukukun bittiği coğrafyada devlet yıkılır, güvenin yıkıldığı yuvada aile dağılır.Bu iş bitti: hükümet devlete, devlet hükümete güvenmiyor; kadın kocasına güvenmiyor, oğlan anasına, kız babasına güvenmiyor..

Diken üstünde herkes, tavşan uykusunda…

Kargaşanın (kaos) son ilmikleri atılıyor..

Bu gemi 12 Haziran’a varır mı bilmem!..

Türk-iye Cumhuriyeti Devleti..

Türk sözcüğünü kitaplarda, yeminlerde, anayasa ve yasalarda kaldırmaya çalışıyorlar; cumhuriyeti zaten çoktan yıktılar, devlet de çökmek üzere.

Ortada yalnızca İYE kaldı, anlamı sahip demek..
Yani sahip var, sahibinin adı yok..
Yeni sahibinin adını koyacaklar, İYE’nin önüne; hepsi bu..
Recebiye mi olur, Cemahiriye mi?..

Kötü üvey ananın elinde yönetilir gibiyiz yıllardan beri.Kardeşleri birbirine düşürdü: her ağzını açtığında anadan ayrı babadan birsiniz, anadan bir babadan ayrısınız diyor çocuklara; aynı evin ailesi (ehliyal, horanta, bark) olduğumuzu ağzına bile almıyor..

Çocuklar evden ayrılmayı, evleri ayırmayı açıktan söylemeye başladılar bile..
Devlet babamız, sabaha karşı geçen yasalarla, mil çekilmiş gözlerine, kulakları sağır, dilleri lal edilmiş, vicdanı kazınmış iyice..

Selası okundu okunacak..Saldırı öyle büyük ve öyle kapsamlı ki bu denli sinsi ve güçlü saldırı altında ne devlet kalır ne de demokrasi..

Attıkları bir taşla enaz beş kuş vuruyorlar..
Yapılan her hamle yedi düvelle birlikte oturup hesaplanmış, inanın..

Çıkarılan yasaları, anayasa değişikliklerini, atamaları, düşen bir tepe gibi harita üzerine işaretlediğinizde: kuşatmanın bitmiş ve toptan imha borazanının çalmak üzere olduğunu göreceksiniz..

Bu bir savaş; topla, tankla, zırhlı birliklerle yapılan bir savaş değil..Vicdansızca, alçakca yapılan bir savaş.Bina dışarıdan topa tutulmayacak içeriden dinamitlenerek çökertilecek..

Atatürk’ün binbir zorlukla inşa ettiği binanın temeline, kolonlara, kurumlarına ve hatta çatısına dinamitler döşendi..

Düğmeye (buton) basmak kalıyor geriye..
Bu gemi 12 Haziran’a varır mı bilmem..

Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne temelden çatıya dinamit döşediler; döşeme işi tamam gibi..Mesele düğmeye kim basacak..Çok basit: evden dışarı çıkmazsak düğmeye onlar basmış olacak,sokaklara dökülürsek biz..

Sandık meselesine gelince: PKK’nın denetimindeki yörelere konan sandık ve sonuçları ne kadar güvenilirse, dinamit döşeyenlerin koyduğu binadaki sandıklar da o kadar güvenilir ve adil..

Bu kadar!…

Hilmi Kayıhan
İLK KURŞUN

This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *