Bu Rezilliğin Üzerinde Hiç Kimse,Hiçbir Kurum Oturamaz!!. * İFLAS

Bu Rezilliğin Üzerinde Hiç Kimse,
Hiçbir Kurum Oturamaz!!.

Zahideucar

İFLAS!!…

Bütün kurumlar iflas etmiştir.

Akıl durmuş, vicdan çürümüş, beyinler pörsümüş.İnsan olarak yaşayabilmenin, hatta nefes alabilmenin zul geldiği günlerde yaşıyoruz.Gündeme üç bomba haber düştü.

1.Aydınlık Gazetesinin haberine göre;

Balyoz tertibi İhsan Arslan ve Ramazan Akyürek tarafından kurgulanmış. Sahte delil üretilerek Ordu mensuplarına tuzak kurulmuş.

Bir dönem AKP milletvekili İhsan Arslan ile beraber çalışan Orhan Aykut;

“1. Ordu Komutanlığı’nda 2003 Mart ayında yapılan Plan Semineri’ne ait dokümanları dönemin AKP Milletvekili İhsan Arslan ile birlikte 2007 yılı Ekim ayında Mövenpick Otelde teslim aldık.Eski Deniz Binbaşı İskender Pala, yanında Amerikalı bir Senatör ile birlikte otele gelerek, dokümanları bir bavul içinde verdi.” Diyor.

İddiaya göre İhsan Arslan, seminer dokümanlarını Ankara’ya götürüyor ve belgeler üzerinde değişiklik yapıyor.
Balyoz tertibine hazır hale getirilen belgeler, 2010 yılında Taraf muhabiri Mehmet Baransu’ya veriliyor.
İhsan Arslan, Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer ile birlikte Ordu mensuplarına, milliyetçilere sahte delil üreterek tuzak kuruyor.

Aykut;

İhsan Arslan’ın bin kişilik bir ekibi olduğunu, Manisa’dan getirilen silahların Arslan’ın emri ile Akyürek ve Yılmazer tarafından Türkiye’nin 81 iline gömüldüğü, kafasını kaldıranın bu silahlarla irtibatlandırıldığını söylüyor.

Orhan Aykut İhsan Arslan’ın 2002 yılından beri Öcalan ile görüştüğünü;

Ergenekon, Balyoz, Matkap gibi davalarda tutuklanacak 66 kişilik isim listesini bebek katili Öcalan’ın verdiğini;

Listede Çetin Doğan, Cemal Temizöz, Kamil Atak ve Levent Ersöz’ün isimlerinin olduğunu söylüyor.

Aykut;

“Şunu söyleyebilirim; Ergenekon, Balyoz, Odatv, Balyoz, Poyrazköy;

operasyonlarının hepsi sahte belgelerle, sahte dijital şeylerle yapılmıştır. Başka bir şey de yoktur. Bu bilgiyi, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkayaya gönderdiğim mektupta da belirttim.”
Diyor.

Hale bakın;imzasız ihbar mektupları ile insanların hayatı karartılıyor, iddia sahibinin bizzat yaptığı suç duyurusunu kimse dikkate almıyor(!)..

Demekki tezgahı “bilmesi gereken” herkes biliyor ve tezgaha teslim oluyor. Bu durumun başkaca bir açıklaması yoktur.

2. Saygı Öztürk 22 Ocak tarihli ‘Paşaları tahliye edersen seni vuracaklar’ başlıklı köşe yazısında;

“Tu­tuk­la­ma ta­le­biy­le dos­ya­lar, Ha­kim Ok­tay Ku­ba­n’­a gel­di. Ha­kim, ‘de­li­l’ de­ni­len bel­ge­le­rin, asıl­la­rı­nın ol­ma­dı­ğı­nı gör­dü ve tu­tuk­la­ma ta­lep­le­ri­ni red­det­ti. İş­te o an­dan iti­ba­ren ‘yan­daş med­ya­’ tu­tuk­lu olan­lar hak­kın­da tah­li­ye ka­ra­rı ver­me­me­si için ha­kim Ku­ba­n’­ı he­def al­dı­lar. Ha­kim Ku­ba­n’­a uy­gu­la­nan bas­kı ve teh­dit sa­de­ce med­ya­nın yap­tık­la­rı ile kal­ma­dı. Bir mes­lek­ta­şı, Ku­ba­n’­a ön­ce; ‘An­ka­ra­’dan emir ol­du­ğu­nu, bu as­ker­le­rin içer­de tu­tul­mak is­ten­di­ği­ni, dört -beş yıl içe­ri­de ka­lır da­ha son­ra çı­kar­lar, sen ken­di­ni teh­li­ke­ye at­ma. An­ka­ra­’dan, se­nin ar­kan­da ki­min ol­du­ğu, ki­me gü­ven­di­ği­nin de araş­tı­rıl­ma­sı is­ten­mi­ş’ di­yor. İş da­ha da ile­ri­ye gi­di­yor. Ku­ba­n’­a ye­ni gö­rüş­me­de son me­saj ise şöy­le olu­yor: ‘E­ğer, Çe­tin Do­ğan ve di­ğer pa­şa­la­rı tah­li­ye eder­sen so­ka­ğa çık­tı­ğın­da se­ni vu­ra­cak­lar. Dar­be kar­şı­tı gös­te­ri­ci­ler ad­li­ye­nin et­ra­fı­nı sa­ra­cak, sen dı­şa­rı çı­ka­ma­ya­cak­sın.’

Ha­kim Ku­ban, bu teh­dit ve bas­kı­la­ra rağ­men, bel­ge­le­re ve vic­da­ni ka­na­ati­ne gö­re ‘tah­li­ye­’ di­yor. Bu tah­li­ye­den son­ra yan­daş med­ya yi­ne ha­kim Ku­ba­n’­ı he­def al­dı. So­ruş­tur­ma sav­cı­la­rı­nın tah­li­ye ka­ra­rı­na iti­ra­zı üze­ri­ne, iti­ra­zı in­ce­le­yen mah­ke­me, ‘Tu­tuk­la­ma ka­ra­rı­nın ke­sin­leş­miş ol­du­ğu­nu, bu se­bep­le tah­li­ye ka­ra­rı ve­ren ha­ki­min key­fi, sı­nır­sız ve so­rum­suz dav­ran­dı­ğı­’ ge­rek­çe­siy­le tah­li­ye ka­ra­rı­nı kal­dı­ra­rak şüp­he­li­ler hak­kın­da ya­ka­la­ma ka­ra­rı çı­kar­dı.”

Diye yazısına devam ediyor.

3. Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner sürpriz bir şekilde görevinden ayrıldı. İstifa nedeniyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na atanacak oramiral kalmadı.(Yeniçağ gzt.)

İstifanın nedeni Nusret Güner’in “Ümraniye” davasındaki mahkumiyetler ve İzmir’de açılan casusluk davasına duyduğu tepki. Oramiral Güner’in yakın çevresine “Arkadaşlarımız birer birer hapse atılıyor, elimizden hiç bir şey gelmiyor. Gelmediği gibi bir de buna yardım ediyoruz” dediği öne sürülüyor.

Görünen odur ki; bütün kurumlar iflas etmiştir. Kurumların başındaki zat-ı muhteremler(!) utanmadan koltuklarında oturmaya devam ediyor.

Cumhuriyet savcıları nerede?
Hepsi imamın ordusuna mı biat etti?

“Muhalefet nerede? Neden yeri-göğü inletmiyorlar?” Diye hiç sormayacağım.

Çünkü bu meclis için;

Osmanlı Devletinin son dönemindeki “Meclis-i Mebusan’ın yaptığı görevi yapıyorlar” tespitinde bulunalı çok oldu.

Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün uyarısı olan “Bursa Nutku” şartları gerçek olmuştur.Türk Milletinin kendini savunma hakkı vardır.Bu hakkını kullanacaktır.Bu rezilliğin, bu zulmün, bu kadar ihanetin üzerinde hiç kimse oturamaz!!.

Nemrut’un, Firavun’un, Ebu Cehil’in, Damat Ferit’in, Ali Kemallerin, Şeyh Saitlerin sonu ne oldu ise, muadilleri de aynı akıbete uğramaktan KURTULAMAYACAKTIR!..

Bu topraklar bereketlidir. Acının balla yoğrulduğu, mermi taşıyan kağnı seslerinin hala duyulduğu, her karış toprağında şehitlerimizin nefeslerinin duyulduğu bu mübarek topraklar, bu topraklara ihanet edenleri öyle bir kusacak ki, KENDİ yaktıkları bu Nemrut ateşinde yanmaktan asla KURTULAMAYACAKLARDIR!!.

26.01.2012
www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com

This entry was posted in DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, EMPERYALİZM, ERGENEKON - BALYOZ, FAŞİZM, HUKUK-YARGI-ADALET, Zahide Uçar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *