PKK’yı affetmek, tek kelimeyle hainliktir!
Bunları size, gerçeklerin bilinmesi için yazdım.
Bizim, maddî ve manevi sancılarımızın dinmesi söz konusu değil.
Yaralı ruhlarımızın acısı devam edecek!
Rahmi Turan
Istırap dolu bir mektup:
“Yaralı ruhlarımızın acısı devam edecek!”
Bir süre önce, Güneydoğu’da görev yaptığını belirten bir asker okurumdan, her satırı acı dolu bir mektup almıştım…
Devletin, İmralı’da, Teröristbaşı Abdullah Öcalan ile yaptığı pazarlıkların, Güneydoğu dağlarında teröristlerle çarpışan yiğit askerlerimizin üzerinde, moral açıdan olumsuz etkiler yarattığı anlaşılıyor.Bu nedenle, yüzbaşı olduğunu belirten okurumun hüzün verici mektubunu sizlerle paylaşmak istedim.
***
Rütbesinin yüzbaşı olduğunu kaydeden asker okurum:
“Kürt sorununda tarihî bir fırsat, diye edebiyat yapılıp hain PKK’ya af hazırlığı tezgâhlanırken biz ölmeye devam ediyoruz” diyor ve ekliyor:
“Vahşî dağlarda aylarca çatışmalara giriyor, vuruyor, vuruluyoruz. Birliğimize döndüğümüz vakit aynaya baktığımızda kendimizi tanıyamaz hale geliyoruz.
Eşim ve çocuklarım yanımda yok. Fakat yanıma gelmek için ısrar ediyorlar. Gelmelerini istemiyorum, çünkü güvenli bir bölgede bulunmuyoruz.
***
Okulların yarıyıl tatilinde dayanamadım “Kısa bir süre için gelin” dedim. Onlar gelmeden, oturduğum ev baskına uğrarsa ne olur, diye bir deneme yaptım.
Duvarlar nasıl, sağlam mı, dayanıklı mı, ailemi korur mu?
Ateş ettim, duvarlar delindi!
Mermi bir yandan girdi, öbür yandan çıktı!
Basit bir piyade tüfeği mermisine dayanamayan bu duvarlar, daha ağır silahlarla yapılacak bir saldırıda ailemi nasıl korur?
Odaya yatakları serdim, etraflarına kum torbaları yerleştirdim.Ailem geldiği vakit ‘Burası senin, şurası bizim’ diye yer gösterirken onların gözlerine bakamadım.Hem korkuyor, hem de bana acıyor gibiydiler!
Çocuklarım aylardır göremedikleri babaları ile iki hafta kaldıktan sonra dönecekler ama sonra ne olacak? Babalarının bu durumunu düşünürlerken, derslerinde nasıl başarılı olacaklar?
***
Yalnız benim değil, tüm silah arkadaşlarımın evleri de birer sığınak gibi kum torbalarıyla dolu.Bir baskın anında çocuklar kum torbalarından yapılan siperlere sığınacak.İnanılmaz güçlükler içindeyiz.
Dağlarda da, kentlerde de bizleri kan ve ölüm bekliyor.Yılmıyoruz ‘Canımız bu vatana feda olsun’ diyoruz ama bazı olaylar moralimizi etkiliyor.Fedakârca görev yapan komutanlar neden tutuklandı?
Onlardan birini çok iyi tanıyorum.
Askerlik hayatının büyük bölümünü vatanın bütünlüğü için çarpışmakla geçirmiş, canı pahasına eşkıya ile savaşmış bir albay…O ve onun gibiler, doğal bir mezarlık olan tarlalardan çıkan, ne olduğu belirsiz, çoğu hayvan kemikleri nedeniyle, tutuklandı.
İhbarı kim yapıyor? PKK itirafçıları!
Kendi yaptıklarını başkalarına yüklüyorlar!
Peki, fedakârca görev yapan bizler bundan sonra
PKK’lı canilere ateş etmeyelim mi?
Onların bizi öldürmelerini mi bekleyelim?
Yurdu savunmayalım mı?
***
İtirafçılara bir bakın! Hepsi PKK’lı… Hepsinin eli kanlı!
Sen onlara inanırsan, senin kahramanların küsmez mi?
İtirafçıların gerçek kimlikleri nedir?,
Bir karakol basılıyor, çatışma sabaha kadar sürüyor, şehitler veriliyor.Gün ağarırken teröristler kaçıyor, leşleri kalıyor.Leşin biri, askerî birliğe malzeme satan bir esnaf… Geceleri terörist oluyormuş! Üzerinde birliğin plânı var. Nöbet kuleleri dahil tüm ayrıntılar işaretli…
Herkes şaşırıyor. Bunlar hain kişiler!
***
Çatışmalarda vurulmayıp sağ olarak ele geçirilenler, affedilmek ya da az ceza görmek için ‘İtirafçı’ oluyor. Sonra bizler tutuklanıyoruz! Söyler misiniz, hiç birimizde moral kalır mı?
PKK’yı affetmek, tek kelimeyle hainliktir!
Bunları size, gerçeklerin bilinmesi için yazdım.
Bizim, maddî ve manevi sancılarımızın dinmesi söz konusu değil.
Yaralı ruhlarımızın acısı devam edecek!
Saygılarımla.”