General Davit Petreaus,
Amerikan ordusu Irak’ı işgal ettiğinde 2 yıldızlı olan general bölgeden ayrıldığında 4 yıldızı vardı.Gereken sayıda Irak’lı öldürmüş,Irak’ı yıkmış,yakmış,milyonlarca Irak’lının topraklarını evlerini terk etmesini sağlamıştı.Komuta ettiği birliklerdeki askerlerin tecavüzlerinin,talanlarının,cinayetlerinin,işkencelerinin sorumluluğunda pay sahibi idi.Tüm bunlar 2 yıldız daha almasını sağladı.
EMPERYALİZM ACIMASIZDIR !!!
Türk halkı bu generali Süleymaniye olayından dolayı tanıdı.Olay gerçekleştiğinde bölgenin komutanı idi.Türk askerinin başına hile ile çuval geçirilmesi ardında TBMM’den geçirilemeyen Mart tezkeresinin nedeninin ordu olduğu ve TSK’dan intikam alarak onur kırmak için bazı AKP’li siyasetçilerin Amerika’lı yetkililerle anlaşarak bu olayı gerçekleştirdikleri Milli görüşçü yazarlardan Ahmet Akgül’ün 2007 basımlı ‘AKP İntihara Gidiyor’ isimli kitabında iddia edildi.Bu iddia bugüne kadar yalanlanmadı.
Ve Süleymaniye çuval olayının sorumlularından general Petreaus kariyerinin zirvesinde iken tepetaklak düşüverdi.
Amerika’nın en parlak generali de olsa, en büyük istihbarat servisinin başı da olsa sistem bunu hoş görmedi. Asıl derin Amerika’yı oluşturan FBI, o generalin fişini çekti. Belki de cezaevine sokacak. İşte asıl Derin devlet budur. Bizimki gibi her şeyi eline yüzüne bulaştıran, yufka devletlere “derin” diyenlere aptal ve cahil sıfatları bile az gelir.
CIA skandalı Dallas dizisini sollar!
Tuncer Bahçıvan
22 Kasım 2012
Okuyucularım bilir, benim en büyük merakım savunma ve istihbarattır. Bu nedenle CIA eski başkanı General Petraeus’un başına gelen skandal çok ilgimi çekti, hala araştırıyor okuyorum. Size BBC’den derlediğim uzunca bir bölümü takdim edip, sonra yorumumu paylaşacağım. Ama tam Dallas dizisi gibi bu skandalı anlayabilmek için, olayın kahramanı o generalin kimliğini şu linkten bir okuyun derim:
GENERAL PETRAEAUS KİMDİR NECİDİR?
Ben sizi yormayayım ve bu yazıyı paylaşayım (NK) ;
03 Eylül 2012,
Tuncer Bahçivan
CIA Başkanı general Petreaus kariyeri itibariyle ezici bir kişiliğe sahip…
ANALİZ: Ülkemize gelen CIA Başkanı Petreaus kimdir necidir?
CIA Başkanı General Petreaus, 200 tonluk dev bir uçakla, Amerikan Ordusunun en büyük nakliye uçağı C-17 ile İstanbul’a inmiş. O kadar büyük bir uçakla gelmiş ki, niyesini merak etmemek elde değil.
General aldığı bröveler nedeniyle Amerikan ordusunun en süslü generaliydi. Öyle ki sol göğsünde yer kalmamış, hatta beşinci yıldız verilmesi düşünülen bir generaldi. Ama o süslerin altı da kariyer doludur. Komutanın hayatı roman desek abartı olmaz. Onun hayatının bir bölümü, 2003’ten günümüze olan kısmı bizi de doğrudan ilgilendirir.
Hayatını kısaca özetleyelim ki, önemi daha iyi anlaşılsın. 1952 yılında Hollanda asıllı bir Amerikalı ailenin çocuğu olarak New York’ta doğmuş. Orta eğitimini pas geçelim, 1974 West Point (Amerikan Harp Okulu) mezunu. 1983’te bizdeki Harp Akademilerine denk gelen okulu bitirmiş. Ardından Ranger okulunu da bitirmiş.
Asıl uzmanlığı (Counter İnsurgency) direniş bastırma, ya da kontr-gerilla harbi yani özel harp. Albaylığında harp tarihi doktorası yapmış. Pricenton ve Georgetown üniversitelerinde de ayrıca uluslar arası ilişkiler kariyeri yapmış.
Başından geçen çok önemli 3 çarpıcı olay var. İlki 1991’de kazaen bir M16 mermisiyle tam göğsünden vurulmuş, 2 yıldan fazla tedavi görmüş. Diğeri de 2000 yılında paraşüt kazası geçirmiş kalça kemiğini kırmış. 2009 ise Walter Reed askeri hastanesinde prostat kanserinden ameliyat olmuş.
Bu arada kendisi gibi asker oğlu Stephen’de 2009’da Afganistan’a tayin edilmiş, bölgede savaşmıştır. ( Afganistan’daki Deniz Piyade Korgenerali Kelly’nin üsteğmen oğlu, Helmand eyaletinde savaşırken ölmüştür 2008. Bizde bir korgeneral oğlu savaşa gider mi?)
2000-2001 arası Bosna’da Tuğgeneral olarak bulunmuş. Daha bir çok başarıları, kurslar vs vs, uzatmayalım. Bizim de hayatımıza dokunduğu 2003 Irak’ın işgaline gelelim. 2003 yılında Irak savaşına 101. Hava indirme Tümen komutanı, bir tümgeneral olarak girmiş.
Bağdat ve çevresinde büyük başarılar göstermiş. Sonra Kuzey’e Musul’a çıkmış. Burada Kürtleri organize etmiş. Bu sırada 100 binde fazla silah kaybolmuş. Nereye gittiği bulunamamış ama kimlere gittiğini tahmin etmek zor değil.
İşte Musul’da bölge komutanı olduğu sıralarda da Süleymaniye’de malum çuval olayı yaşanmış. Bölge komutanı olarak birinci derecede sorumlu General Petreaus’tu. Uzmanlık dalı özel savaş olan birinden beklenecek bir operasyondu.
Petreaus Irak’a 2 yıldızlı komutan olarak geldi, ayni bölgede 4 yıldızlı orgeneral olup ayrıldı. CENTCOM, yani tüm Ortadoğu ve Afganistan ve Pakistan’ı da kapsayan bölgenin de komutanı oldu.
Oradan da Afganistan’da zor durumda bulunan NATO güçlerine komuta için, 20I0’da ISAF komutanlığına getirildi, Afganistan savaşını yönetti. Burada da kendine has yöntemleriyle dikkat çekti. Bölgede hayli sert operasyonlar yaptı defalarca Pakistan’ı bile vurdu. Uyguladığı yöntemler bakımından hakkında soruşturmalar açılmış bir askerdi. Bu komutanlıktan emekli oldu askerlik hayatı bitti.
30 Temmuz 2011’den itibaren de CIA başkanı olarak göreve başladı. Görevi şimdiki Savunma Bakanı Panetta’dan devraldı.
Görüldüğü gibi ülkemize gelen Petreaus kariyeri itibariyle ezici bir kariyere sahip. Karşısına oturacak olan MİT Müsteşarı hakan Fidan’ınkini biliyoruz. Hakkında Soruşturma açıldı başbakanın müdahalesiyle direkten döndü. Ancak Fidan’ın -hakkındaki eleştirilere rağmen- bundan öncekilere göre “daha milli bir kişilik” olduğunu ve projelerinin de kuruma faydalı olacağını sanıyorum.
Neyse ziyaret hayırlara vesile olsun desek, karanlık kurumların başları pek hayır işi için gelmez. General Petreaus’da kesin Türkiye’den yeni şeyler istemeye gelmiştir. Vermek için buraya gelmesi gerekmiyordu, Washington’dan alo demesi yeterdi.
Ancak hazır gelmişken, ikna edilip Kandil’e derin operasyon izni çıkarılmalıdır. Çıkmazsa da açık açık girileceği resmen söylenmelidir. Ama AKP hükümetinden böyle bir talep ve sonucunda “ikna” beklemenin hayal olduğunu da biliyorum. Hele de Suriye’ye bu kadar battıktan sonra.
Tekrar ana yazıya devam ;
O Petraeus ki, Obama’yı Afganistan’da bataktan kurtaran, sayısız madalyalarla süslü kariyeri boyunca kendisini şeref ve dürüstlük timsali gören astlarına verdiği “Karakter, sizi kimsenin görmediği bir sırada ne yaptığınızdır” öğüdüyle tanınmıştı.
38 yıldır evli CIA başkanının kendisinden 20 yaş küçük metresiyle yaşadığı yasak aşktan, sevgilisinin bilgisayarında bulunan gizli istihbarat belgelerine, asker-sosyete arasındaki aşırı samimi ilişkilerinden, sanal dünyadaki taciz ve FBI’ın e-posta casusluğuna kadar, bir “Reality Show”u aratmayacak pek çok şeyi bulmak mümkün bu skandalda…
Her şey, 60 yaşındaki emekli generalin hayatını kitap yapmak için Afganistan’a gidip sık sık onun 10 kilometrelik günlük koşularına katılan eski subay sevgilisi Paula Broadwell’in, onu kendisi gibi evli olan Tampa sosyetesi Jill Kelley ile “paylaşması” ile başladı…
Olaya karışan iki seksi kadın, Paula Broadwell ve Jill Kelley…
Kim derdi ki, kendisine isimsiz olarak gönderilen Adama (Petraeus) “asılmayı bırak, yoksa teşhir olursun” mesajlarından ürken bu “ikinci kadın”, FBI’daki bir arkadaşını devreye sokup-farkında olmadan-skandalın açığa çıkmasıyla sonuçlanan soruşturmayı tetikleyecek!
FBI, önce tüm ‘casusluk tekniklerini de kullanarak’ isimsiz tehdit mesajlarının Broadwell’in bilgisayarından gönderildiğini tespit edecek ve bilgisayarda Petraeus’un G-Mail adresinden gönderilen “sulu” seks mesajlarını keşfedecek?
Bunun üzerine “CIA başkanının e-posta şifresi mi çalındı” diye paniğe kapılıp Petraeus ve Broadwell’i sorgulayacak ve böylece aralarıındaki gayrımeşru ilişkiyi meydana çıkaracak?
Ya Lübnan’lı bir göçmen ailesinden gelen 37 yaşındaki seksi görünümlü “ikinci kadın” Kelley’nin bilgisayarındaki mesajlar deşildikçe…
General John Allen
Bu kez onun Afganistan’da Petraeus’un yerine geçen komutan da olan Org. John Allen’la “cinsel içerekli” yazışmalarının da bulunduğu “20-30 bin sayfalık” e-posta’ların keşfedilmesi…
Tampa’daki Merkezi Komutanlık (CENTCOM) nezdinde gayrı resmi sosyal işler koordinatörlüğü yapan Bayan Kelley’nin, evinde verdiği lüks partilerin gerisinde aslında iflas etmiş ve milyonlarda dolar borç batağında olan bir aile tablosunun ortaya çıkması?
Petraeus’un Tampa’da CENTCOM komutanıyken sık sık eşi ve General Allen’la birlikte, Kelley ve ünlü bir kanser cerrahı da olan eşinin evlerinde verdikleri gösterişli partilere katılmalarına ne demeli?
Tampa sosyetesinden Jill Kelley’in adı da bu skandala nasıl karıştı? Hatta iki generalin de Kelley’nin – üstelik ikizi olan – kız kardeşinin boşanma davasına bile referans mektubu gönderecek kadar bu aileyle içli-dışlı olmalarına?
İşte size Petraeus skandalında yaşananların bir benzerini hatırlatacak TV dizisi karışımı….
“Dallas gibi tv dizisi değil de, bundan çok iyi bir Hollywood filmi çıkar” diyorsanız, Philadelphia Inquirer gazetesi, bu işe katkıda bulunmak için çoktan harekete geçti bile…
Hollywood yıldızlarının oynayabileceğini önerirken, New York Times’ın ünlü bir köşe yazarı, filmin adını çoktan koydu bile: “Çöküş”
Amaerikalı Komutanlar aslında lüks düşkünü’ mü?
FBI’nin generalin skandalıyla ilgili soruşturmayı yaz aylarında başlatmasına rağmen, Başkan Obama’yı neden tam seçim günü haberdar ettiğine dair Washington’da yapılan hararetli tartışmalar…
Ama Petraeus skandalıyla ilk kez gazete manşetlerine çıkan ve yüksek rütbeli komutanlarının hayatlarına ayna tutan öyle bazı ayrıntılar var ki, emekli bir orgeneralin evlilik dışı ilişkisi olarak başlayan bir skandal, Amerikan ordusunun imajını en çok zedeleyecek etkiyle sonuçlanabilir.
O da şimdiye kadar pek çok kişi tarafından bilinmeyen, bilenlerin çoğunun da ülkeyi “koruma ve kollama” görevleri nedeniyle saygı duyup mazur gördükleri “komutanların lüks aşkı”…
Skandalla birlikte Petraeus’un bir keresinde Tampa’daki karargahından Kelley çiftinin mülti-milyon değerindeki malikanesine giderken, aracına nasıl 28 polis motosikletinin eşlik ettiği de gün ışığına çıktı.
Bu da, dört yıldızlı generallerin yaşam biçimlerinin mercek altına alınmasına yolaçtı.
Konuyu irdeleyen Washington Post, Amerika’nın içte ve dışta ordularını yöneten komutanlarının özel uçaklar, görkemli villalar, korumalar, aşçılar, bahçıvanlar ve çantalarını taşıyıp üniformalarını ütüleyen yardımcılar da dahil nasıl bir milyardere yakışan imtiyazlara sahip olduğunu yazdı.
Petraeus’un istifasından sonra pek çok kişi, böylesine ünlü ve “medyatik” bir generalin nasıl olup da bu noktaya geldiğini anlamaya çalışırken, on yıla varan Irak ve Afganistan turlarının generalin kritik konularda karar verme yeteneğini zayıflattığı iddiaları da var
Robert Gates
Ama eski Savunma Bakanı Robert Gates’in bu konuda bambaşka bir teorisi var.
Ona göre bu tür kişilerin yargı yeteneğini baltalayan, büyük bir güce sahip olmaları ve her şeyi hak ettiklerine inanmaları…
Gates, 2007’de Washington’da küçük bir askeri bölgeye taşınınca zamanın Genelkurmay Başkanı Mike Mullen’la komşu olan Gate, evi ya da bahçesi için hiçbir yardımcıya sahip değilken, Mullen’ın aşçıya, hizmetçiye ve evi ile bahçesine bakan erlere sahip olmasına şaşırmış.
“Her zaman için kendisine yardımcı olan erleri olmasını kıskanmıştım” diyen Gates, bir gün eşine “Orada Mullen’ın yemeğini yapan birileri varken ben burada mikrodalga fırına ısıtmak için bir şey koyuyorum. Üstelik ben onun patronuyum” diye şakayla karışık dert yanmış.
Aynı şekilde bahçesine dökülen ağaç yapraklarını toplayıp çöpe atmak yerine, onları bu işi yapan erleri bulunan Mullen’ın bahçesine aktarmış.
Tabii orduda herkes Gates’le aynı fikirde değil, ama Washington Post’a açıklama yapan pek çok komutan bu görüşe katılıyor.
“Bu ayrıcalıklar yüzünden normal insanların yaşam biçiminden, hatta diğer ordu mensuplarının mütevazi yaşam biçimlerinden tamamıyla kopuk biçimde yaşayabilirsiniz. Bu da ne ordu, ne de ülke için sağlıklı bir şey” diyor, içlerinden birisi…
Petraeus skandalı, çok sayıda yüksek rütbeli subayın zayıf muhakeme, suistimal, cinsel uygunsuzluk ve şiddete varan suçlamalar nedeniyle sırf geçen yıl haklarında pek çok soruşturma açıldığı, hatta bu nedenlerle işten atıldıkları gerçeğini de ortaya çıkardı.
Leon Panetta
Savunma Bakanı Leon Panetta, bunun üzerine Genelkurmay Başkanı’na kıdemli subayların “ahlaki eğitim” programlarını gözden geçirme emrini verdi. “
Evet gördüğünüz gibi, bu hikayeden müthiş bir dizi de çıkar film de. Hollywood bunu atlamayacaktır.
Bundan sonra ortaya çıkacak kirli çamaşırlar da, o dizinin veya filmin devamına yetecek içeriği sağlayacaktır. General Petraeus bu skandaldan kurtulmak için Amerika’nın en pahalı avukatlarından birini tuttu.
Olaya karışan ikinci 4 yıldız paşa General Allen, Afganistan komutanlığından sonra, Yunan asıllı Stavrisidis’in yerine NATO Başkomutanı olacaktı, artık olamayacak. Yerine yardımcısı General Joseph Dunford gelecek.
CIA’nın başına da Michael Morell gelebilir.
Bir not daha: Amerika’nın ikinci 11 Eylülü Bingazi’deki Amerikan büyükelçisinin ve 3 elçilik görevlisinin, linç edilerek öldürülmelerini önleyememesi de Generalin fişinin çekilmesini tetikledi. Derin ABD bunu affetmedi.
Bu skandaldan bize çıkan hisse şu; Amerika’nın en parlak generali de olsa, en büyük istihbarat servisinin başı da olsa sistem bunu hoş görmedi. Asıl derin Amerika’yı oluşturan FBI, o generalin fişini çekti. Belki de cezaevine sokacak.
İşte asıl Derin devlet budur. Bizimki gibi her şeyi eline yüzüne bulaştıran, yufka devletlere “derin” diyenlere aptal ve cahil sıfatları bile az gelir.