SİLİVRİ MAHKEMELERİNDE ORDU, PKK’ya TESLİM EDİLDİ.

SİLİVRİ MAHKEMELERİNDE
ORDU, PKK’ya TESLİM EDİLDİ.

Utanmayanlar, bu milletten değildir

Komuta kademesi, yarın ne yapar bilmiyoruz, ancak şu anda tam siper durumundadır. Bunu Türkiyemizin yaşanan en önemli gerçeği olarak saptamak zorundayız. Komuta kademesi, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Kafes, Amirallere Suikast ve en son İnternet Andıcı başlıkları altında yürütülen ABD operasyonuna beyaz bayrak çekmiştir. 4 yıldır milletçe tanık olduğumuz olay budur.

Düşmanın doğrulttuğu namlu karşısında bir askerin ellerini havaya kaldırması ne anlama geliyorsa, bugün milletin başını önüne eğerek görmemeye çalıştığı manzara aynıdır. Utanmayanlar, bu milletten değildir.

Doğu Perinçek

“Karagahta generalini koruyamayan komutan,
Dağda savaşan askerini koruyabilir mi ? ”

***

Aşağıdaki haber çok çarpıcıdır.

PKK teröristleriyle çatışan TSK mensupları ve komutanları,
Yapay ve siyasi Ergenekon ve Balyoz sanıkları olarak tutuklandıktan sonra,
PKK’lılardan,katillerden,kadın satıcılarından derlenen SAHTE tanıkların
şahitliğine terk edildiler !!!

Özetle ORDU mahkeme tarafından PKK’ya teslim edildi !!!

Böylesi bir olayı Dünyanın hiç bir ülkesinde göremezsiniz …
Ordu,savaştığı düşmana mahkemelerde savcılar ve yargıçlar tarafından
teslim edilmiştir.

Savaşlarda dahi teslim alınamayanlar,
Generaller,amiraller,albaylar,
Her rütbeden TSK’nın en seçkin kadrosu,
Olmayan hukuka saygı adına,
Mahkeme salonlarında,
Teröristlerin yalancı şahitliğinde,
Savcılar ve yargıçlar tarafından,
Teslim alınmıştır.
sahte tanıklar,
sahte kanıtlar imal edilmiştir.
Yargılamayı yapanlar,
evrensel hukuk ilkelerini yok etmiştir.
Adaletin terazisi eğilmiştir.

Ergenekon davasının “bulunan ilk savcısı” Zekeriya Öz’ün iddianame hazırlama aşamasında hapishaneleri dolaşarak özellikle PKK teröristleri ve terör suçundan ceza almış olan mahkümlarla konuşarak onları TSK aleyhine geliştirilen Ergenekon ve Balyoz davaları için TANIK olmaları konusunda ikna etmeye çalıştığı basında yazılmıştı.

Yalancı tanıklık için sahte tanıklara neler vaad edildiğini bilemeyiz ???

Bu büyük tuzağa uyanmazsan,
Ne zaman uyanacaksın vatandaşım ???

Naci KAPTAN

Başbuğ: Acı ve ibretlik tablo

İstanbul Haber Servisi – Ergenekon davasında İnternet Andıcı dosyasından tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Şemdin Sakık’ın tanık olarak dinlenmesiyle ilgili avukatı aracılığıyla gönderdiği yazılı açıklamada,

“Acı ve ibretlik tablo. Silivri’de TSK ile PKK terör örgütü karşı karşıya bırakılmıştır. Bugün Silivri’de Türk ordusunun PKK’ye karşı yürüttüğü mücadele yargılanmaktadır”

“Bir tarafta ömürlerini PKK terör örgütüne karşı mücadele ile geçiren ancak bugün haksız ve mesnetsiz suçlamalarla Ergenekon davasında sanık sandalyelerine oturtulan Türk ordusunun komutanı ve karargâhı. Diğer tarafta bir dönem PKK terör örgütünün ikinci adamı durumunda olan, Bingöl’de 1993 yılında 33 erimizin şehit edilmesi için emir veren ancak bugün tanık sandalyesinde oturtulan bir terörist. Bir tarafta TSK’ye komutanlık yapmış 26. Genelkurmay Başkanı’nın ‘Terör örgütü kurmak ve yönetmekten’ suçlanması ve yargılanması, diğer tarafta Türkiye Cumhuriyeti devleti ile sanıklarla hasım durumunda olan eli kanlı bir teröristin Türkiye Cumhuriyeti mahkemesinde dinlenen bir tanık olması… Takdir yüce Türk milletinindir.”

“Engizisyona dönüştü”

Sakık’ın gizli tanık çıkması uygulamayı yeniden tartışmaya açtı.

İlhan Taşcı

Cumhuriyet Ankara Büro- Ergenekon davasında gizli tanık “Deniz”in Şemdin Sakık olduğunun ortaya çıkması, gizli tanıklık sistemini yeniden tartışmaya açtı. Adı “gizli” olan tanıkları kimi zaman savcılıklar “sehven” deşifre ederken kimi zaman ise Sakık’ta olduğu gibi kişilerin kendisi kimliklerini açıkladı.

2004 yılında Türkiye’nin gündemine giren gizli tanıklık kavramı, 2007 yılında çıkartılan yasa ile kurumsal bir yapıya dönüştü. ABD’de yargılama aşamasında kimliği açık bir biçimde ifade vermek zorunda olan tanığın gizliliği ve korunması mahkeme salonundan ayrıldıktan sonra başlıyor. Türkiye’de gizli tanığın gerçek kimliğini mahkeme heyeti dışında kimsenin bilmemesi yapının en çok tartışılan bölümünü oluşturuyor. Oysa Almanya’da hâkim ve savcıların yanı sıra sanıkların avukatı da gizli tanığın gerçek kimliğini biliyor. Fransa’da ise sadece gizli tanık ifadelerine dayanılarak mahkûmiyet kararı verilemiyor.

Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Sakık’ın gizli tanık olduğunun ortaya çıkmasını “Gizli tanık kurumunun ne kadar tehlikeli, adil yargılama hakkıyla ne kadar çelişkili olduğunun ispatıdır bu” sözleriyle değerlendirdi. Hukuk sisteminde bir kişinin aynı davada hem sanık, hem tanık olmasının mümkün olmadığına işaret eden Feyzioğlu, “Tanık gizli olunca, uygulama keyfileşmektedir. Gizli tanıklık, tipik engizisyon yargılamasına dönüştürmektedir ceza muhakemesini” değerlendirmesini yaptı.

Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu da, “AİHM Büyük Dairesi’nin Al-Khawaja ve Tahery kararına göre, sanığın aleyhindeki tanığın sanık huzurunda ve açık duruşmada sorgulanmaması güvenlik nedeni, kaçak olması veya ölmesi halinde haklı sebep olabilir ancak yetkili makamlar tanığı duruşmaya getirmek için gerekli tedbirleri almalı ve gereken gayreti göstermelidir. Tanığın ifadesi, sanığın mahkûmiyetine esas olabilecek tek veya belirleyici nitelikte ise -bu durum savunma hakkını kısıtladığından- savunmaya ek olanaklar sağlanması koşuluyla dayanılabilir. Güvenilirliği ve inanırlığı sabit olmayan ifadeye dayanılarak mahkûmiyete hükmolunamaz” dedi.

İşte gizli tanıklar!

• Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Ergenekon davası ile Danıştay ve gazetemize yönelik bombalı saldırı olaylarına ilişkin davayı birleştirmesiyle Osman Yıldırım ismi en tartışmalı kişiye dönüştü. Çünkü Danıştay saldırısı ile gazetemize yönelik bombalı saldırı olaylarında “sanık” olarak ifade veren Yıldırım, cezaevinden yazdığı itiraf mektupları ile Ergenekon davasının “tanığı”, ilerleyen aşamada ise dosyanın “9 numaralı” gizli tanığına dönüştü. Yıldırım, kız kardeşini öldürmek, yeğenini fuhuş yaptırmaktan da hüküm giymişti.

• Ergenekon’un hem sanığı hem de gizli tanıklarından birisinin de kendisini yüzbaşı, JİTEM görevlisi olarak tanıtan Yüksel Dilsiz olduğu açığa çıkmıştı. 14 yaşındaki çocuğa tecavüz ettiği iddiasıyla yargılandığı davada 31 yıl hapis cezasına çarptırılan Dilsiz, duruşmayı sanıklar, izleyiciler ve basın mensuplarına kapattırmıştı.

• Ergenekon’un gizli tanıklarından “İsmet”, kimliğini açıklayarak Semih Genç olduğunu söylemişti. Sabancı suikastıyla ilgili bilgi vereceğini söyleyen Genç, 30-40 yıldır örgütün içinde yer aldığını ve Dursun Karataş ile çalıştığını anlatmıştı.

• Ergenekon soruşturması kapsamında dinlenen gizli tanıklardan birinin kimliğinin avukatlara dağıtılan CD’lerde açık olarak verilmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan bir yazıda Gaziantep H Tipi Cezaevi’nde hükümlü bulunan Hamza Bindal’ın tanık sıfatıyla dinlenmesi istenmişti. Bu yazışmalarda Bindal’ın kimliği ve nüfus bilgileri açıkça yazılmıştı.

7 Kasım 2012
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=376668

This entry was posted in EMPERYALİZM, Fetullah Gülen, HUKUK-YARGI-ADALET, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *