Zahide UÇAR
AHLAKSIZ YASA TASARISI
Bir insanın sağlıklı olması bağışıklık sisteminin sağlam olması ile doğru orantılıdır. Ülkeleri güçlü kılan sistem de bağışıklık sistemine benzer.
İnsanlar hastalandıkça, mikrop aldıkça bünye o mikrobu tanır ve tedbirini alır. Aşı hastalıklardan korunmak için yapılır. Vücuda aktif bağışıklık kazandırır. Vücuda giren yabancı maddelere karşı vücudun meydana getirdiği savunma maddesine ANTİKOR denir.
Ülkelerin bağışıklık sisteminin güçlü olması; tarihinde yaşadığı savaşların, ihanetlerin, saldırıların milletin hafızasında ne kadar canlı tutulduğu ile ilgilidir. Tarihini iyi bilen milletlerin savunma ve bünyeyi(vatanı) koruma antikorları, yani savunma sistemleri daima dinamik olur.
Türkiye’nin BOP’un merkezinde bir ülke olması nedeniyle önce kuruluş felsefemizi tartışmaya açtılar. Kurucu lider üzerinde şüpheler yaratılmak için ruhsal ameliyatlar yapıldı. Kurtuluş savaşı için bile “böyle bir savaş yok” diyerek kafalarda soru işaretleri yaratmayı hedeflediler. Acabalar oluşursa, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin meşruluğunu, sınırlarını da tartışmak kolay olacaktı. Kurucu lider Gazi Mustafa Kemal’i değersizleştirme çalışmalarından sonra kurduğu devletin milli bayramları yasaklandı. Neden?
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağışıklık sistemini çökertmek için.
Bir milletin tehlike, dost-düşman algısını yok ederseniz, bağışıklık sistemi mikropları tanımaz. Mikropları tanıyamazsa ANTİKOR, yani SAVUNMA mekanizmasını harekete geçiremez. Savunma sistemi harekete geçmezse kolay teslim alınır.
Türk Milleti’ne yapılan ruhsal ameliyatların hedefi budur.
Ergenekon, balyoz, casusluk gibi tek merkezli ameliyatların amacı; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağışıklık sistemini çökertmektir.
Bir savcı lazımdı. BULDULAR.
Polis lazımdı: Onlar zaten hazırdı. Terörle Mücadele Şubesinin gerekli biriminde topladılar.
Savcılara ders verecek deneyimli bir savcı lazımdı: FBI Amerika’dan bir savcı gönderdi.
Topluma ruhsal ameliyat yapacak ekibe ders verecek deneyimli kadrolar lazımdı: ABD CİA elemanlarını gönderdi.
Millette zihin yanılsaması yaratacak ilizyonculara ihtiyaç vardı. Bulundu: Yandaş basın, yandaş yazar, yandaş televizyonlar…
Darbe kurgusuyla, zihinsel yanılsama yaratarak milleti bu filme inandırmak kolay sanıldı. Oluşturulan linç kampanyaları “filmi kurgulayanların bıraktığı suç delillerini” milletten saklamaya yetmedi.
Acilen özel yetkili savcılar, yargıçlar korunmaya alındı. Savcı ve yargıçların çiğnediği yasalardan dolayı sanıkların açacağı tazminat davalarının savcı ve yargıçlar yerine Adalet Bakanlığına açılması için yasa çıkarıldı. Savcı ve yargıçlara; “suç işlemeye devam edin, tazminatları millet ödesin” dediler.
Ülkenin milli unsurları devletin savunma(antikor) dinamizmini oluşturuyordu. Halkı dizleri üstüne çöktürmek için milli unsurlar kontrol altına alınmalıydı. Bütün milli unsurlar hedefe kondu. Yargı sopası kullanılarak asker-sivil esir edildi. Davalar inandırıcılığını kaybetmeye başladıkça sadece savcı ve yargıçları korumaya almanın yetmeyeceğini gördüler.
Şimdi yeni bir Anayasa tasarısı hazırladılar. Bu tasarıya; “ahlaksız yasa tasarısı” dersek abartmış olmayız.
Tasarıda yasa; “yargılama sürelerinin uzunluğu ile Mahkeme kararlarının geç veya kısmen icra edilmesi nedeni ile tazminat ödenmesine dair kanun tasarısı” olarak isimlendirilmiştir.
Yasa hakkında görüşünü sorduğum değerli hukuk Hocamız Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu tasarı için;
“Çıkartılması düşünülen bu yasanın herkes için uygulanan, somut, genel, objektif bir yasa olarak tasarlanmadığı, İç hukukumuzdan özellikle bazı nitelikli dava ve olayların AİHM’ne intikalini önlemek için Hükümetin bilinçli bir tasarrufu olduğu kuşkusunu haklı olarak uyandırmaktadır. Silivri Mahkemeleri olarak Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçecek bir yargılama sabıkası olan Türkiye’de, bu davaların mağdurlarının henüz AİHM’ne konuyu intikal ettirmemiş olanları göz önünde bulundurularak, iç hukukta Adalet bakanlığının seçeceği 4 kişi ve maliye bakanının seçeceği 1 kişiden oluşan sekreteryasını Adalet bakanlığının yapacağı bir komisyon tarafından kendilerine bir miktar tazminat ödenmek suretiyle konunun kapatılmasının amaçlandığı açıkça görülmektedir. Yasalar belli grup ya da kişilerin yararlarını sağlamak ve gözetmek amacıyla yapılamayacağı gibi, belli grup veya kişilere zarar vermek amacıyla da yapılamazlar.
Bu kanun tasarısı, kamu yararı amacıyla değil, Olağanüstü dönemin koşulları içinde örgütlenmiş ve yetkilendirilmiş özel yetkili ağır ceza mahkemesinin mağdur ettiği asker-sivil kişilerin sesini ülkede boğmak ve kanunun uluslar arası yargıya intikalini engellemek amacıyla yapılmak istenmektedir.
Yasa tasarısı ile kanun yolunun Ankara Bölge İdare mahkemesi olarak sınırlandırılması ve bu mahkemenin vereceği kararın kesin olacağının belirtilmesi anayasaya aykırılık oluşturmaktadır.”
Diye görüş bildirdi.
Yargıyı kinleri ve intikam duygularını tatmin etmek için kullanan siyasi irade, beyzbol sopasının gölgesinde yeni suçlar işliyor. Suç işledikçe bıraktıkları kirli ayak izlerini, yasa tasarıları ile kaybetmeye çalışıyor.
Silivri, Hasdal, Hadımköy esirlerine yapılan zulüm AİHM’sinden kaçırılmak isteniyor. Zalim kinine esir olmuş, “ahlaksız bir yasa tasarısını” kabul ettirmek için çabalıyor.
Günahın ayak izlerini günahla, suçun ayak izlerini suçla silmek mümkün değildir!!.
zahide@zahideucar.com