Türk subayı! Niçin tutuklusun?
Dr. DOĞU PERİNÇEK
Esir generaller, amiraller, subaylar, astsubaylar 28 Mayıs 2012 günü birleştirilen Ergenekon davasında taleplerini dile getirdiler.
Kâğıt parçaları yüzünden mi? Çoğu niçin tutuklandığını hâlâ bilmek istemiyor.
İyi niyetinden, dürüstlüğünden, kuşkusuz.
Kalleşliğin, tertibin, pusunun, tuzağın yalnız düşman marifeti olabileceği bilinçlere yerleşmiş.
Bir takım kamu makamlarının büyük bir tertibin içinde olduklarını zihninden kovuyor.
Kendisinin bazı kâğıt parçaları, yoğun diskler (CD), ıslak imzalar, belgeler, talimatlar ve eylem planları vb. yüzünden tutuklandığı kanısında. Adeta çırpınıyor ve o kâğıt parçalarının ve o belgelerin vb. geçersiz olduğunu, yasa dışı olduğunu, uydurma olduğunu, uygulananların hukuka ve hukuk devletine aykırı olduğunu anlatıyorlar.
Ve öyle gözüküyor ki bu çırpınışları bir süre daha devam edecektir.
Düşman harekâtı
Buradan, kimsenin incinmemesini dileyerek onlara sesleniyorum:
Sayın generaller, sayın amiraller, sayın subaylar, siz o kâğıt parçaları vb. yüzünden tutuklu değilsiniz.
Siz, özetle Mustafa Kemal’in askerleri olduğunuz için hapse atıldınız.
Hâlâ görmüyor musunuz, Kemalist Devrim tasfiye edildi; Türkiye bölünüyor.
Kemalist Devrimi yıkabilmek için, Mustafa Kemal’in askerlerinin etkisiz hale getirilmesi gerekiyordu.
Türkiye’yi bölmek için, Türk Ordusunun direncinin kırılması gerekirdi.
Siz, bir düşman harekâtıyla içeri atıldınız.
Bu, bir düşman operasyonudur; düşmanın iç cephedeki harekâtıdır!
Ve operasyon devam ediyor! Gözaltına alınan E. Org. Çetin Doğan, E. Org. Hikmet Köksal, E. Org. Ahmet Çörekçi, E. Org. İlhan Kılıç, E. Korg. Vural Avar, E. Korg. Metin Yavuz tutuklandı. E. Org. Teoman Koman, E. Korg. Engin Alan, E. Korg. Kamuran Orhon, E. Albay Hakan Cemal Pelit ise serbest bırakıldı.
Öncelikli karar
Önce şu kararı vermek gerekiyor:
Bu düşman harekâtına karşı koyacak mıyız, yoksa kendimizi kurtarma telaşına mı düşeceğiz?
Bir Türk subayının şahsi çıkar telaşına düşmesi kabul edilemez.
Böyle bir davranış, subay namusuna yakışmaz.
İkincisi, şahsi kurtuluş yoktur.
Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, 28 Şubat vb. tutuklusu önce şunu saptayacaktır: Kurtuluş, Türkiye’nin kurtuluşundadır. Kurtuluş, Kemalist Devrimin kurtarılması ve kesin zafere ulaştırılmasındadır.
Bu koşullarda kişisel çözüm arayışına girmek, düşmandan kaçmaktan çok farklı değildir.
Firar, kişisel çözümdür.
Büyük suça iştirak
Yapılan yargılamalar, yargılama değildir.
Bu yargılamalarda hakikat araştırılmıyor; hakikatin hiçbir değeri yoktur.
Tek hakikat, Atatürk Cumhuriyetinin tasfiyesidir.
Yargılama yapılıyor görüntüsü verilmesine katılmak, suça iştiraktir.
Bu yargılamalardan adalet bekleyenler, Godot’yu bekliyorlar. Onların beklediği Godot gelmeyecektir.
Bundan sonra adalet, ancak Cumhuriyetin adaleti olabilir.
Cumhuriyet için mücadele, adaleti de getirecektir. Gidiş budur.
Herkesin bugünkü Türkiye gerçeğini, bugünkü yargı gerçeğini kendi tecrübesiyle kavraması mı gerekir?
Şu ana kadar yaşanan tecrübe, daha önemlisi Kemalist Devrimin yıkılması ve Türkiye’nin bölünmesi, niçin tutuklu olduğunuzu anlamanız için yeterli değil midir?
Subaylık mesleği
Subaylık mesleği, ölümü göze almaktır.
Ölüme meydan okumayan subay olmasın!
Harp okuluna girerken, Türk gencine sorulacak ilk soru şudur:
Ölümü göze alıyor musun?
Buna olanca birikimiyle, olanca yüreğiyle evet demeyen, sınavı geçemez.