GÖZLERİNE MİL ÇEKİLİP DE GERÇEKLERİ GÖRMEZ OLANLARA
KULAKLARINI GERÇEKLERE TIKAYANLARA,
DİLSİZ OLUP DA HAKİKATI SÖYLEMEYENLERE,
VİCDANLARINI GERÇEKLERE KAPATANLARA…
****
GÖRMEYENLERE, DUYMAYANLARA VE ANLAMAYANLARA
ULAŞTIRMANIZ VE ANLATMANIZ DİLEĞİYLE
Ey Bu ülkede “iyi şeyler olacak” diyerek “Kürt açılımına” destek veren Cumhurbaşkanı,
Ey Bu ülkede ” Analar ağlamasına son vereceğiz, durmak yok yola devam” diyerek “Kürt açılımını” başlatan Başbakan,
Ey bu ülkede “Teröristleri dinleyip istihbarat oluşturmak yerine” Türk Ordusunu dinleyip siyasal iktidara malzeme sağlamakla meşgul olan Milli İstihbarat ve Emniyet teşkilatları,
Ey Bu ülkede ” Habur sınır kapısından giren teröristleri” serbest bırakırken, terörle mücadele eden askerlere “terörist damgası vurarak” hapse tıkan özel yetkili hâkim ve savcılar,
Ey Bu ülkede “Türk Ordusuna bıkmadan usanmadan 365 gün 24 saat saldıran ve aşağılayan” Ilımlı İslamcı tarikat ve cemaatler,
Ey Bu ülkede “Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Ordusuna kin ve nefret kusan” İkinci Cumhuriyetçiler,
Ey Bu ülkede “Vesayete son veriliyor ve ileri demokrasi geliyor maskesi arkasında” Cumhuriyet ve Ordu düşmanlığı yapan satılmış uşaklar…
Size sesleniyorum:
Bugün 14 Temmuz 2011; Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Diyarbakır’da yaptıkları toplantısı sonrası “Demokratik özerkliği” ilan ettiklerini açıkladı.
Bugün 14 Temmuz 2011; DİYARBAKIR’ın Silvan ve Kulp ilçeleri arasında arama yapan askerler PKK tarafından pusuya düşürüldü; 3’ü uzman erbaş, 10’u er olmak üzere 13 askerimiz şehit oldu. 2’si ağır 7 askerimiz de yaralandı.
Ey bu ülkenin özel yetkili hâkim ve savcıları, siyasal iktidara karşı yapılan en ufak bir muhalefeti ve hatta basılmamış bir kitap taslağını bile;
“anayasal düzeni değiştirmeye ve hükümeti zor kullanarak yıkmaya teşebbüs etmekle” itham ederek “darbeci” olarak damgalayıp, sorgusuz ve sualsiz hemen içeriye tıkabiliyorsunuz.
Bu ülkede, bölücüler tarafından “Demokratik özerklik” ilan edildi. Silahlı terör örgütü tarafından Türk Ordusunun askerleri şehit edildi. Türk Ceza Kanununun 302nci maddesine göre bu eylemler;
“Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak, Devletin birliğini bozmak, Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını zayıflatmak” şeklinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini dinamitleyen bir darbedir.
Siyasal iktidarı korumak için gösterdiğiniz hassasiyeti, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin muhafazası ve bu devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması için göstermemenizi hayret ve ibretle seyrediyor ve tarihe not düşüyorum.
Bölücüler tarafından ilan edilmiş olan “Demokratik özerkliğin” ne olduğunu bilmiyorsanız, “Özgür Bireyler Topluluğu-Nasname” isimli Kürt Sitesinde yazılan şu satırları okuyup öğrenmenizi tavsiye ederim:
“Özerk Kürdistan, tartışma gerektirmeyecek kadar açık bir tanımdır. Bu tanım, bütün Kuzey Kürdistan’ı kapsayan, kendi parlamentosu, kendi bütçesi, merkezi hükümetten bağımsız bazı ekonomik, siyasal ilişkileri, kendi ordusu olan ve sınırları da belli olan özgün bir yönetim biçimidir. Bunun en somut örneği ise Güney Kürdistan’dır. Yani özerk Kürdistan, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkını kullandığı, koşullar gereği şimdilik ilan edemediği bağımsız devletin ön hazırlığıdır bir anlamda. Bu nedenle, BDP’nin “özerk Kürdistan” söylemine karşı duracak bir yurtsever düşünülemez.”
Gördünüz mü? Neymiş?
“Özerk Kürdistan, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkını kullandığı, koşullar gereği şimdilik ilan edemediği bağımsız devletin ön hazırlığı” imiş.
“Anaların ağlamaması için Kürt açılımı yapıyoruz, vesayete son vermek için askerleri tutuklayıp ileri demokrasiye geçiyoruz” gibi sloganlar arkasına sığınarak;
a. Bu milletin can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü Türk Ordusu’nun elini kolunu bağlayanlara,
b. Buna karşılık bölücülerin ve teröristlerin ellerini ve kollarını serbest bırakanlara,
c. Ülkemizi bölünmenin eşiğine getirenlere ve evlatlarımızın kanlarının dökülmesine sebep olanlara,
d. Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde ellerini ve avuçlarını ovuşturanlara sesleniyorum:
Mutlu musunuz?
Başınız göğe erdi mi?
Kına yaktınız mı?
Efendileriniz size madalya taktı mı?
Hepiniz suçlusunuz.
Hepinizin yargılanması gerekiyor.
Hiç şüpheniz olmasın, bir gün yaptıklarınızın hesabını gerçek adalet önünde mutlaka vereceksiniz.
Şehit analarının çığlıkları mezarlarınıza girinceye kadar gece ve gündüz kulaklarınızdan eksik olmayacak. Mezarlarınıza girdiğiniz anda ise, şehitlerimiz yakanıza yapışacak.
Daha önce yayınlanmış olan Ek’teki yazıları; görmeyenlere, duymayanlara ve anlamayanlara ulaştırmanız ve anlatmanız dileğiyle selam ve saygılar sunarım.
Hikmet YAVAŞ (İZMİR) hikmetyavas@gmail.com
Namık Kemal, aşağıdaki dizeleri sanki bugünler için yazmış: Muîni zâlimin dünyâda erbâb-ı denâettir. Köpektir zevk alan sayyâd-ı bîinsâfe hizmetten.
(Dünyada zalimin yardımcıları alçaklardır, İnsafsız avcıya hizmet etmekten zevk alanlar köpektir.)