Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com
CEVABA, ANLAMINI;
SORUNUN İÇERİĞİ
KAZANDIRIR!..
SORUNUN İÇERİĞİ
KAZANDIRIR!..
Ey halkım!..
Geçen hafta büyük bir sınavdan geçtik!..
Geçen hafta büyük bir sınavdan geçtik!..
Önemliydi bu sınav ülkemiz için!.. Beka sorunu vardı altında… Gizli!.. Sana sorulan sorular ta baştan uyumsuzdu, yanlıştı ama.., irade, yani erk, kararını vermişti birkez, tüm sağduyulu uyarılara rağmen oylama yapılacaktı!.. Asıl yanlışı, görmek görevini üstlenmiş olanlar üç maymunu oynamakta ısrarlıydılar!..
Hukuk bunu kaldıramaz demediler!.. Bu durum, ülkeyi olmadık badirelere sürükler demediler!..Bu ülkenin kazanımlarının büyük zararlar göreceğini görmezlikten gelmeleri akılla, mantıkla, izanla, vicdanla açıklanabilir değildi ama, yanlış birkez daha galip ilan edildi!.. Sonuç üç renkli harita!.. “Sınırları çizdik!..” diyenleri haklı çıkarırcasına!..
Yanlışın doğru cevabı olmaz demedin, yanlışı onayladın!..
Senden alınan onayın, boş kağıda attığın bir imza olduğunu, anladığında, dilerim geç kalınmış ve iş işten geçmiş olmaz!..
Senden alınan onayın, boş kağıda attığın bir imza olduğunu, anladığında, dilerim geç kalınmış ve iş işten geçmiş olmaz!..
Aslında, tek cevaplı değildi sana sorulanlar…Ama tek kelimeyle cevap istendi senden. O nedenle de ; tek cümle haline getirildi soru. Ustaca inildi öze:
“Domates mi daha kırmızıdır; patlıcan mı daha uzundur!..”
Ey halkım!.. Sen de tüm ferasetini kullandın ve düşünmeden yapıştırdın bekledikleri cevabı!..Tercihin takdire şayan!..
“En iyisi ayvadır!..”
“En iyisi ayvadır!..”
Büyük alkış aldın soru sahiplerinden!.. Senden bekledikleri tereddütsüz cevap da buydu zaten!..Yaptığın tercih şaşırtmadı hiç onları. Senin ferasetine, hamiyetine, hep inana gelmişlerdi.. Ayvaya kendiliğinden talip olman çok sevindirdi onları. Zaten senin öngörüne, sadakatine, biadına, onca erzak torbası ve kömür çuvallarına karşılık olarak göstereceğin vefa borcuna inanarak ve güvenerek hazırlamışlardı onayına sundukları soruyu!.. Tereddüte kapılmıyasın diye, kafa yormıyasın diye, mecliste büyük fedakarlıklara katlanıp, günlerce uykusuz kalarak, kafa yorarak, muhalefetin bütün engellemelerine göğüs gererek, sırf seni düşündükleri için, hap haline bile getirivermişlerdi sana yutturacaklarını!..
Anadolu’da analar bir fedakarlık daha yaparlar yavrularına!.. Bebeklerin kolay yutup hazmedemiyecekleri lokmaları bir güzel kendileri çiğniyerek verirler bebeklerinin ağızlarına. Kolay hazmetsin diye!.. Benzer fedakarlıklar sizler için de yapıldı!.. Referandumda sunulanlar kolay hazmedilsin diye!.. 4 ay süreyle düşürmediler ne ağızlarından, ne de dillerinden size yutturacaklarını!..Çiğnediler de çiğnediler!.. Elma şekeriyle fethetmeye çalıştılar gönlünüzü!.. Ve adınada özgürlük ve demokrasi dendi bu hazır çiğnenmiş lokmaların.. 12 Eylül acısı tehdit unsuru yapıldı. Darbeci ilan edildi yutmam diyenler!..
Mideniz kaldırdı da yediniz, yuttunuz be halkım, o yalancı dolmaları!?…
Pekçok kişi çok yakında görecek yuttuklarının kolay hazmedilir olmadığını.. Görmeye başlarız yakında!..
Pekçok kişi çok yakında görecek yuttuklarının kolay hazmedilir olmadığını.. Görmeye başlarız yakında!..
Üstünlerin hukuku, hukukun üstünlüğü ile halef selef olacak dendi sana, inandın; bunu oyladın sandın!.. Oysa, sorulan asli soru, “kırk katır mı; kırk satır mı!? idi;
sen; “en iyisi zincir!..” dedin.
sen; “en iyisi zincir!..” dedin.
“Hukuk ayağımızda pranga!..” dediler; bunu oyladın sandın!.. ayağına prangayı sen kendin taktın!..
“12 Eylül’cülerden intikam!..” diyerek meydanlarda nutuk attılar.. Sen bunu oyladın sandın!.. 12 Eylül’ün 30 yıl öncesinden kalan eksiklerini tamamladın!..
“12 Eylül’cülerden intikam!..” diyerek meydanlarda nutuk attılar.. Sen bunu oyladın sandın!.. 12 Eylül’ün 30 yıl öncesinden kalan eksiklerini tamamladın!..
Demokrasiyi, parmak hesabıyla, kişilere güç vermek sandın, mahkemeyi kadıya mülk yapmanın yolunu milli irade saydın!..
Özgürlüğü, geçmişe sövmek, devletin temel ilkelerini yok saymak, kurumların işleyişine taş koymak, ulusal bütünlüğü tartışma konusu yapmak sandın!..
“Vesayetçi rejim” yalanına kandın!.. Bunu oyladın sandın!.. “Esaretçi rejime” yelken açtın!.. Ne yazık ki, bu rotayı onayladın!..
Ey halkım; oylamanın özünde anlaşamadık sizinle!.. Ayrı telden çaldık!.. Hakkı ve haklıyı değil, inadı ve inatlaşmayı öne çıkardın oylamada!.. İnadın zaferini halkın zaferi sandın!..
Bile bile doğru göstermek için yanlışı, boyacı küpüne sokup çıkaranlara inandı bir bölümümüz,
Gözyaşı dökmekte değme timsahlara taş çıkartacak aktörlere kandı bir bölümümüz,
Gözyaşı dökmekte değme timsahlara taş çıkartacak aktörlere kandı bir bölümümüz,
“Hayır’cı” görünerek akli dengesinden şüphe edilmesinden korktu bir bölümümüz,
Habur hukukundan medet umdu bir bölümümüz,
İç ve dış talimatların ve telkinlerin gereğine uydu bir bölümümüz,
Meşhur okyanus ötesinden gelen talimatlarla mezardan çıkıp “evet’çi” oldu bir bölümümüz,
Sadaka kültürünü önkoşul eyleyerek eyleme geçip biadın ve sadakatın gereğini yaptı bir bölümümüz,
12 Eylül ve 12 Mart’ın temizleme gereği duymadığı intikamcıların hırsına kapıldı bir bölümümüz!..
Tüm devlet olanaklarıyla birleşince güçler ulaştılar zafere(!)…
Sorunun anlamı, cevabın içeriğinde saklıdır!.. Ya da, verilen cevaba, anlamını, sorunun içeriği kazandırır.. Yanlış sorudan doğru cevap çıkmaz!.. Örneği son referandum.
Sakın ola ki;
“Siz isterseniz hilafeti de getirirsiniz!” diyen geçmişteki zat-ı muhteremi taklit etme cesaretini vermesin bu zafer sarhoşluğu!.. %42’yi kolay aşamazsınız!…
***
Yazılarıma http://www.mehmethalilarik.blogspot.com adresinden de
ulaşabilirsiniz.
e-posta : mehmethalilarik@gmail.com
Özgürlüğü, geçmişe sövmek, devletin temel ilkelerini yok saymak, kurumların işleyişine taş koymak, ulusal bütünlüğü tartışma konusu yapmak sandın!..
“Vesayetçi rejim” yalanına kandın!.. Bunu oyladın sandın!.. “Esaretçi rejime” yelken açtın!.. Ne yazık ki, bu rotayı onayladın!..
Ey halkım; oylamanın özünde anlaşamadık sizinle!.. Ayrı telden çaldık!.. Hakkı ve haklıyı değil, inadı ve inatlaşmayı öne çıkardın oylamada!.. İnadın zaferini halkın zaferi sandın!..
Bile bile doğru göstermek için yanlışı, boyacı küpüne sokup çıkaranlara inandı bir bölümümüz,
Gözyaşı dökmekte değme timsahlara taş çıkartacak aktörlere kandı bir bölümümüz,
Gözyaşı dökmekte değme timsahlara taş çıkartacak aktörlere kandı bir bölümümüz,
“Hayır’cı” görünerek akli dengesinden şüphe edilmesinden korktu bir bölümümüz,
Habur hukukundan medet umdu bir bölümümüz,
İç ve dış talimatların ve telkinlerin gereğine uydu bir bölümümüz,
Meşhur okyanus ötesinden gelen talimatlarla mezardan çıkıp “evet’çi” oldu bir bölümümüz,
Sadaka kültürünü önkoşul eyleyerek eyleme geçip biadın ve sadakatın gereğini yaptı bir bölümümüz,
12 Eylül ve 12 Mart’ın temizleme gereği duymadığı intikamcıların hırsına kapıldı bir bölümümüz!..
Tüm devlet olanaklarıyla birleşince güçler ulaştılar zafere(!)…
Sorunun anlamı, cevabın içeriğinde saklıdır!.. Ya da, verilen cevaba, anlamını, sorunun içeriği kazandırır.. Yanlış sorudan doğru cevap çıkmaz!.. Örneği son referandum.
Sakın ola ki;
“Siz isterseniz hilafeti de getirirsiniz!” diyen geçmişteki zat-ı muhteremi taklit etme cesaretini vermesin bu zafer sarhoşluğu!.. %42’yi kolay aşamazsınız!…
***
Yazılarıma http://www.mehmethalilarik.blogspot.com adresinden de
ulaşabilirsiniz.
e-posta : mehmethalilarik@gmail.com
Önemliydi bu sınav ülkemiz için!.. Beka sorunu vardı altında… Gizli!.. Sana sorulan sorular ta baştan uyumsuzdu, yanlıştı ama.., irade, yani erk, kararını vermişti birkez, tüm sağduyulu uyarılara rağmen oylama yapılacaktı!.. Asıl yanlışı, görmek görevini üstlenmiş olanlar üç maymunu oynamakta ısrarlıydılar!..
Hukuk bunu kaldıramaz demediler!.. Bu durum, ülkeyi olmadık badirelere sürükler demediler!..Bu ülkenin kazanımlarının büyük zararlar göreceğini görmezlikten gelmeleri akılla, mantıkla, izanla, vicdanla açıklanabilir değildi ama, yanlış birkez daha galip ilan edildi!.. Sonuç üç renkli harita!.. “Sınırları çizdik!..” diyenleri haklı çıkarırcasına!..
Yanlışın doğru cevabı olmaz demedin, yanlışı onayladın!..
Senden alınan onayın, boş kağıda attığın bir imza olduğunu, anladığında, dilerim geç kalınmış ve iş işten geçmiş olmaz!..
Senden alınan onayın, boş kağıda attığın bir imza olduğunu, anladığında, dilerim geç kalınmış ve iş işten geçmiş olmaz!..
Aslında, tek cevaplı değildi sana sorulanlar…Ama tek kelimeyle cevap istendi senden. O nedenle de ; tek cümle haline getirildi soru. Ustaca inildi öze:
“Domates mi daha kırmızıdır; patlıcan mı daha uzundur!..”
Ey halkım!.. Sen de tüm ferasetini kullandın ve düşünmeden yapıştırdın bekledikleri cevabı!..Tercihin takdire şayan!..
“En iyisi ayvadır!..”
“En iyisi ayvadır!..”
Büyük alkış aldın soru sahiplerinden!.. Senden bekledikleri tereddütsüz cevap da buydu zaten!..Yaptığın tercih şaşırtmadı hiç onları. Senin ferasetine, hamiyetine, hep inana gelmişlerdi.. Ayvaya kendiliğinden talip olman çok sevindirdi onları. Zaten senin öngörüne, sadakatine, biadına, onca erzak torbası ve kömür çuvallarına karşılık olarak göstereceğin vefa borcuna inanarak ve güvenerek hazırlamışlardı onayına sundukları soruyu!.. Tereddüte kapılmıyasın diye, kafa yormıyasın diye, mecliste büyük fedakarlıklara katlanıp, günlerce uykusuz kalarak, kafa yorarak, muhalefetin bütün engellemelerine göğüs gererek, sırf seni düşündükleri için, hap haline bile getirivermişlerdi sana yutturacaklarını!..
Anadolu’da analar bir fedakarlık daha yaparlar yavrularına!.. Bebeklerin kolay yutup hazmedemiyecekleri lokmaları bir güzel kendileri çiğniyerek verirler bebeklerinin ağızlarına. Kolay hazmetsin diye!.. Benzer fedakarlıklar sizler için de yapıldı!.. Referandumda sunulanlar kolay hazmedilsin diye!.. 4 ay süreyle düşürmediler ne ağızlarından, ne de dillerinden size yutturacaklarını!..Çiğnediler de çiğnediler!.. Elma şekeriyle fethetmeye çalıştılar gönlünüzü!.. Ve adınada özgürlük ve demokrasi dendi bu hazır çiğnenmiş lokmaların.. 12 Eylül acısı tehdit unsuru yapıldı. Darbeci ilan edildi yutmam diyenler!..
Mideniz kaldırdı da yediniz, yuttunuz be halkım, o yalancı dolmaları!?…
Pekçok kişi çok yakında görecek yuttuklarının kolay hazmedilir olmadığını.. Görmeye başlarız yakında!..
Pekçok kişi çok yakında görecek yuttuklarının kolay hazmedilir olmadığını.. Görmeye başlarız yakında!..
Üstünlerin hukuku, hukukun üstünlüğü ile halef selef olacak dendi sana, inandın; bunu oyladın sandın!.. Oysa, sorulan asli soru, “kırk katır mı; kırk satır mı!? idi;
sen; “en iyisi zincir!..” dedin.
sen; “en iyisi zincir!..” dedin.
“Hukuk ayağımızda pranga!..” dediler; bunu oyladın sandın!.. ayağına prangayı sen kendin taktın!..
“12 Eylül’cülerden intikam!..” diyerek meydanlarda nutuk attılar.. Sen bunu oyladın sandın!.. 12 Eylül’ün 30 yıl öncesinden kalan eksiklerini tamamladın!..
“12 Eylül’cülerden intikam!..” diyerek meydanlarda nutuk attılar.. Sen bunu oyladın sandın!.. 12 Eylül’ün 30 yıl öncesinden kalan eksiklerini tamamladın!..
Demokrasiyi, parmak hesabıyla, kişilere güç vermek sandın, mahkemeyi kadıya mülk yapmanın yolunu milli irade saydın!..
Özgürlüğü, geçmişe sövmek, devletin temel ilkelerini yok saymak, kurumların işleyişine taş koymak, ulusal bütünlüğü tartışma konusu yapmak sandın!..
“Vesayetçi rejim” yalanına kandın!.. Bunu oyladın sandın!.. “Esaretçi rejime” yelken açtın!.. Ne yazık ki, bu rotayı onayladın!..
Ey halkım; oylamanın özünde anlaşamadık sizinle!.. Ayrı telden çaldık!.. Hakkı ve haklıyı değil, inadı ve inatlaşmayı öne çıkardın oylamada!.. İnadın zaferini halkın zaferi sandın!..
Bile bile doğru göstermek için yanlışı, boyacı küpüne sokup çıkaranlara inandı bir bölümümüz,
Gözyaşı dökmekte değme timsahlara taş çıkartacak aktörlere kandı bir bölümümüz,
Gözyaşı dökmekte değme timsahlara taş çıkartacak aktörlere kandı bir bölümümüz,
“Hayır’cı” görünerek akli dengesinden şüphe edilmesinden korktu bir bölümümüz,
Habur hukukundan medet umdu bir bölümümüz,
İç ve dış talimatların ve telkinlerin gereğine uydu bir bölümümüz,
Meşhur okyanus ötesinden gelen talimatlarla mezardan çıkıp “evet’çi” oldu bir bölümümüz,
Sadaka kültürünü önkoşul eyleyerek eyleme geçip biadın ve sadakatın gereğini yaptı bir bölümümüz,
12 Eylül ve 12 Mart’ın temizleme gereği duymadığı intikamcıların hırsına kapıldı bir bölümümüz!..
Tüm devlet olanaklarıyla birleşince güçler ulaştılar zafere(!)…
Sorunun anlamı, cevabın içeriğinde saklıdır!.. Ya da, verilen cevaba, anlamını, sorunun içeriği kazandırır.. Yanlış sorudan doğru cevap çıkmaz!.. Örneği son referandum.
Sakın ola ki;
“Siz isterseniz hilafeti de getirirsiniz!” diyen geçmişteki zat-ı muhteremi taklit etme cesaretini vermesin bu zafer sarhoşluğu!.. %42’yi kolay aşamazsınız!…
***
Yazılarıma http://www.mehmethalilarik.blogspot.com adresinden de
ulaşabilirsiniz.
e-posta : mehmethalilarik@gmail.com
Özgürlüğü, geçmişe sövmek, devletin temel ilkelerini yok saymak, kurumların işleyişine taş koymak, ulusal bütünlüğü tartışma konusu yapmak sandın!..
“Vesayetçi rejim” yalanına kandın!.. Bunu oyladın sandın!.. “Esaretçi rejime” yelken açtın!.. Ne yazık ki, bu rotayı onayladın!..
Ey halkım; oylamanın özünde anlaşamadık sizinle!.. Ayrı telden çaldık!.. Hakkı ve haklıyı değil, inadı ve inatlaşmayı öne çıkardın oylamada!.. İnadın zaferini halkın zaferi sandın!..
Bile bile doğru göstermek için yanlışı, boyacı küpüne sokup çıkaranlara inandı bir bölümümüz,
Gözyaşı dökmekte değme timsahlara taş çıkartacak aktörlere kandı bir bölümümüz,
Gözyaşı dökmekte değme timsahlara taş çıkartacak aktörlere kandı bir bölümümüz,
“Hayır’cı” görünerek akli dengesinden şüphe edilmesinden korktu bir bölümümüz,
Habur hukukundan medet umdu bir bölümümüz,
İç ve dış talimatların ve telkinlerin gereğine uydu bir bölümümüz,
Meşhur okyanus ötesinden gelen talimatlarla mezardan çıkıp “evet’çi” oldu bir bölümümüz,
Sadaka kültürünü önkoşul eyleyerek eyleme geçip biadın ve sadakatın gereğini yaptı bir bölümümüz,
12 Eylül ve 12 Mart’ın temizleme gereği duymadığı intikamcıların hırsına kapıldı bir bölümümüz!..
Tüm devlet olanaklarıyla birleşince güçler ulaştılar zafere(!)…
Sorunun anlamı, cevabın içeriğinde saklıdır!.. Ya da, verilen cevaba, anlamını, sorunun içeriği kazandırır.. Yanlış sorudan doğru cevap çıkmaz!.. Örneği son referandum.
Sakın ola ki;
“Siz isterseniz hilafeti de getirirsiniz!” diyen geçmişteki zat-ı muhteremi taklit etme cesaretini vermesin bu zafer sarhoşluğu!.. %42’yi kolay aşamazsınız!…
***
Yazılarıma http://www.mehmethalilarik.blogspot.com adresinden de
ulaşabilirsiniz.
e-posta : mehmethalilarik@gmail.com