İNTERNETİN HAYDUTLARI TROLLER VE ETKİ AJANLARI * Bölüm IV – V * BİR TROL FABRİKASININ TUHAF ÖYKÜSÜ VEB-BRİGADİ, WEB TUGAYLARI “Internet Issledovaniya”  “İnternet Araştırmaları”

TROL – NYPOST – Composite Shutterstock


BİR TROL FABRİKASININ THAF ÖYKÜSÜ
VEB-BRİGADİ, WEB TUGAYLARI
“Internet Issledovaniya”  “İnternet Araştırmaları”

Naci Kaptan * 11 Şubat 2022


Bölüm I                  https://nacikaptan.com/?p=97123
Bölüm II – III       https://nacikaptan.com/?p=97193
Bölüm IV – V         https://nacikaptan.com/?p=97105


İlk 3 bölümde Türkiye’de AKP tarafından internette siyasi amaçlarla propaganda ve  dezenformasyon yaparak toplumu etkilemek, yönlendirmek, muhalifleri karalamak, itibar suikastı yapmak, yandaş medyaya gerçek olmayan bilgi üretmek, siyasetçilere “kara” propaganda alanı yaratmak, yargıyı harekete geçirmek için kurulmuş olan TROL bileşenleri hakkında bilgiler paylaşmıştım. Bu bölümde de TROL’lerin en çok aktif olarak kurumsallaştığı ve hatta ABD’de başkan seçimlerinde etkin olduğu iddia edilen WEB TUGAYLARI‘ından bahsedeceğim.

Naci Kaptan – 11 Şubat 2022


BÖLÜM IV

St. Petersburg’un kuzeybatısında bulunan Savuşkina Caddesi 55 numaradaki binanın (üstte) girişindeki levhada “Internet Issledovaniya” yazıyor. “İnternet Araştırmaları” demek. Daha önce bu kuruluşun isminin sonunda bir de “Agenstvo” (Ajansı) vardı.


WEB TUGAYLARI – KREMLİNBOT’ları TROLLER

Web tugayları (Rusça: Веб-бригады Veb-brigadı; diğer adları: Rusya troll ordusu, Rusya botları, Putinbotları, Kremlinbotları , troll fabrikası, Lakhta trolleri  veya troll çiftlikleri , Rusya hükûmetine bağlı devlet destekli anonim internet siyasi yorumcuları ve trollerdir.

Katılımcıların belirttiğine göre, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin yanlısı ve Rusya yanlısı propagandayı teşvik etmek amacıyla, büyük ölçekli planlı trol ve dezenformasyon kampanyaları yoluyla Rus ve uluslararası siyasi bloglara ve internet forumlarına katılan ekipler, yorumcu grupları, kuklalar ve sosyal botlar halinde organize olmuşlardır.

Bir trol fabrikasının tuhaf öyküsü

Demokrasinin altını oymakla suçlanan güçlü bir lider… Propagandayı; komplo teorileri, tehdit ve saldırılarla yoğuran iktidar partisinin gençlik kolları… Ve yandaş bir işadamının kurduğu trol fabrikası…

Bugünlerde Rusça sosyal medya siteleri Odnoklasiki ve Vkontakte’yi takip ediyorsanız tüm bunları siz de görüyorsunuzdur. Ukrayna krizinin ardından şimdi Suriye’ye askeri müdahalede bulunan Rusya yönetiminin eleştirel seslere tahammülü iyice azaldı.

Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ve politikalarını her eleştiren vatan haini ilan ediliyor, bilhassa bağımsız gazeteciler… Uzun bir süredir her tür eleştiri, “Batı’nın Rusya’yı bölmeye yönelik şeytani planlarının bir parçası” diye sunuluyor Kremlin yanlısı troller tarafından…

Görülmemiş şey mi bu?

Aslında troller ve “robot lobileri” sadece Türkiye’de değil, daha birçok ülkede giderek büyüyen bir sorun:

Meksika, Çin, Avustralya, İngiltere, Ekvador, ABD, Azerbaycan, Bahreyn, Güney Kore, Suudi Arabistan, Fas, vs. Ama siyasi amaçlarla organize edilmiş dev bir trol ağı dendiğinde en iyi belgelendirilmiş vaka hiç şüphesiz Rusya.

Rus trollerin sesi pek yüksek çıksa da, St. Petersburg’daki merkezleri sakin. Bu dünya güzeli şehre son gittiğimde, o binanın bulunduğu şehir dışındaki mahallede bir arkadaşımı da ziyaret etmiştim. Sessiz, huzurlu bir yerdi. Son dönemde öğrendik ki “Putin’in trol fabrikası” denilen yer meğer buradaymış.

Semt hala sessiz ama ifşaata rağmen bu binada “siyasi trolleme” ve dezenformasyon faaliyetinin sürdüğü söyleniyor. Nasıl bir yer burası?

ABD, Avrupa ve Rus medyasında son bir buçuk yıldır yayınlanan haberlerden derlediğim bilgilere göre durum şöyle:

Bir trol fabrikasının tuhaf öyküsü

* St. Petersburg’un kuzeybatısında bulunan Savuşkina Caddesi 55 numaradaki binanın (üstte) girişindeki levhada “Internet Issledovaniya” yazıyor. “İnternet Araştırmaları” demek. Daha önce bu kuruluşun isminin sonunda bir de “Agenstvo” (Ajansı) vardı.

* Rus medyasına göre İnternet Araştırmaları Ajansı’nın 2.500 metrekarelik bu ofis binasındaki 40 kadar odada, Rusya’nın dört bir yanından gelen, çoğu genç 400 kadar kişi iki vardiya halinde 24 saat çalışıyor.

* Rusya’da çoğu gazeteci aylık 25-30 bin ruble maaş alırken, ‘Ajans’ta çalışan çok daha deneyimsiz yüzlerce kişiye ayda ortalama 40 bin ruble ödeniyor. Bu miktar Rusya’da öğretim üyelerinin maaşı seviyesinde.

Tam olarak ne yapıyor bu insanlar?

* ‘Ajans’ın her çalışanından, her gün İngilizce ve Rusça haber sitelerine 5 yorum yazması ve her biri 2 bin takipçiye sahip 10 hesaptan 50’şer tweet göndermesi isteniyor. Elbette tüm yorumların Kremlin yanlısı olması şart. Siyasi hiciv içerikli ‘caps’ler ise son gözdeleri…

* Yorumlarıyla sosyal medyada “fenomen” olan (takipçisini hızla artıran) az sayıda çalışan, “Özel Projeler” bölümüne terfi ediyor. Bu bölümde çalışanlar boş siyasi yorum bombardımanını bırakıyor. Kilo verme yöntemleri veya yoga gibi bir konularda nitelikli bloglar yazmaya odaklanıyorlar.

* “Özel Projeler” çalışanlarından beklenen, yoğunlaştıkları konuda içerik üreterek takipçilerini artırmaları. Her gün 10 siyaset dışı gönderi hazırlıyor, aynı birimdeki arkadaşlarının hazırladığı 150-200 gönderiye yorum yapıyorlar. Günde sadece 5 siyasi yorum gönderiyorlar. Böylece siyasi mesajlarının etkisi artıyor. İşte gerçek troller onlar.

Rus trolleri kim kontrol ediyor ve ne gibi siyasi mesajlar veriyorlar?

* Muhalif Rus gazetesi Novaya Gazeta’nın bir haberine göre, Kremlin’in catering ihalelerini alan oligark Yevgeniy Prigojin, İnternet Araştırma Ajansı’nın aylık 400 bin dolarlık bütçesini cebinden karşılıyor.

* Rusya’nın geleneksel yandaş medyasından ve -bazı iddialara göre- Kremlin’deki danışmanlardan o gün ne talimat gelmişse, troller sosyal medyada, bloglarda ve haber sitesi yorumlarında onu yazıyorlar.

* Örneğin muhalif lider Boris Nemtsov Moskova’nın göbeğinde öldürüldüğünde, binlerce trol, “Muhalifler Rusya’yı karıştırmak için kendi adamlarını öldürdü” diye mesaj bombardımanı başlatmıştı.

* Dezenformasyon amaçlı komplo teorileri, Prigojin’in finanse ettiği ve Kremlin yanlısı NTV televizyonunda yayınlanan bir “belgeselde” de vardı.

* Buna göre 2011’deki Putin karşıtı gösterilere katılan protestocular aslında Batı ajanıydı. Hatta ABD yetkilileri meydandaki göstericilere kurabiye bile dağıtmıştı!

Her şey nasıl başladı?

* Rusya’da troller böyle “endüstrileşmeden” evvel, Kremlin yanlısı gençlik örgütü Naşi’nin kontrolündeydi.

* 2012’de Anonymous’ın sızdırdığı epostaları içeren ve Rus muhalif medyasında yayınlanan belgeler, Naşi’nin Putin’i yüceltip muhaliflerin itibarını zedelemek için dev bir trol ağı kurduğunu ortaya koydu.

* Naşi bugünkünden çok daha yüksek paralar ödeyerek bu işi kotarıyordu, fakat gençlik örgütü sonunda gözden düştü, lağvedildi ve yerini doğrudan Kremlin’e bağlı olan başka bir örgüte bıraktı. Bugün İnternet Araştırmaları Ajansı da kapatılıp yerini başka bir oluşuma bırakabilir.

* Ajans’ın eski çalışanlarından Marat Burkhardt geçen nisanda The Guardian’a konuşup epey kirli çamaşırı ortaya döktü.

* Ardından “fenomen” çalışanlardan Ludmila Savçuk (altta) haziranda New York Times Magazine’e konuşup ‘Ajans’ı deşifre etmeyi sürdürdü. Şavçuk, taşeron değil kadrolu çalışan haklarından yararlanmak isteyince şirketi dava etmişti.

* Kremlin ‘Ajans’ı da gözden çıkarırsa, bu Marat’ın bahsettiği, “çalışanlarının aptallığından” olacak.

Nasıl bir aptallık?

* Aslında Ajans için her şey, 11 Eylül 2014’te uygulamaya konan, zekice planlanmış, sofistike bir dezenformasyon operasyonuyla başlamıştı.

* O gün aynı anda ABD merkezli onlarca Twitter hesabından, ABD’nin Louisiana eyaletinde bir kimya tesisinde yangın çıktığına dair mesajlar yağmaya başladı.

* Tweet’ler ünlü gazetecileri “mention” ederek uyarıyor, Louisiana’da durumun çok kötü olduğu iddia ediliyor, hatta yangın haberinin manşete taşındığı CNN internet sitesinin ekran görüntüsü de paylaşılıyordu.

* Dahası, YouTube’dan paylaşılan videoda bir adam, Arapça bir haber kanalına ayarlı televizyonunu gösteriyordu. Ekrandaki maskeli kişi ise yangının bir saldırı sonucu gerçekleştiğini ve IŞİD adına bu saldırıyı üstlendiklerini söylüyordu.

* Oysa her şey, tıpkı daha sonra Atlanta’da bir Ebola salgını çıktığını iddia eden sosyal medya kampanyası gibi, St. Petersburg merkezli ‘Ajans’ın yürüttüğü bir dezenformasyon projesiydi.

* İnternetin bir “CIA icadı” olduğuna inanan Putin, ABD Başkanı Barack Obama’yı kendi topraklarında, kendi silahıyla vurmaya karar vermiş gibiydi.

Peki Kremlin neden şimdi Ajans’ı gözden çıkarsın?

* Marat Burkhard trollerin “aptal” olduğunu söylüyor. İkna edici içerik üretemiyorlar. Obama’ya “maymun” demekten daha iyisini yapamıyorlar.

* Şirket yönetimi, cehaletlerini gizlemek için trollere sürekli dilbilgisi ve siyaset bilim dersleri ayarlamak zorunda kalıyor.

* Louisiana asparagası gibi büyük enerji ve ciddi bir koordinasyon isteyen dezenformasyon çalışmaları ise ancak çok kısa süreli bir etki yaratıyor.

Troller zafer kazanabilir mi?

* İnternet bilginin serbest akışını kolaylaştıran bir mecra. Otoriter rejimler ise bilginin kontrolünü esas alıyor. Bu yüzden bu rejimler var oldukça, troller de olacaktır.

* Fakat trollerin uzun vadede başarılı olması mümkün değil. Yalan sosyal medyada hızlı yayılıyor, evet, ama sonra gerçek de aynı hızla yayılıp onu siliveriyor.

* “Fenomen” olan trolün ömrü, itibarını sıfırlayacak ilk yalana kadardır. Augustinus ne demiş: “Gerçek aslan gibidir, onu savunmanıza ihtiyacı yoktur. Salıverin yeter, o kendisini savunur.”

Asıl tehdit nerede?

* İletişim, mesajın kaynaktan alıcıya iletilmesidir. “Gürültü” bu süreci zorlaştırabilir ve hatta engelleyebilir. Peki ülkelerin en muktedir kuvvetleri olan devletler organize şekilde “gürültü yapmaya” karar verirse ne olacak?

* “Aptal troller” ifade özgürlüğünü asla yok edemeyecek olsalar da, son dönemde otoriter rejimlerin geliştirdiği sistematik yaklaşımlar özgürlüklere ciddi darbe vuruyor.

* Örneğin, İran Kültür Bakanı Ali Cenneti 10 Mayıs’ta emniyet müdürlerine şöyle seslendi: “Geçmişte medyayı baskı altına alarak ve bilgiye rehberlik ederek haberlere yön verir veya onları kontrol ederdik. Bugün çok farklı bir sahneyle karşı karşıyayız. Medyayı kontrol etmek teknik ve coğrafi olarak artık mümkün değil … Önerilebilecek en önemli çözüm, içerik üretimidir. Sahneye ağırlığımızı koymalı ve içerik üretmeliyiz ki ancak ürettiğimiz içerik kadar kamuoyunu kontrol edebiliriz.”

* Önümüzdeki yıllarda iletişim açısından en önemli sorun, az bulunan iyi içeriğin, bir ‘kötü içerikler okyanusu’nda boğulma riski olacak. Fakat yine de kötümser olmamak gerek. Çünkü yeni teknolojiler buna da çare buluyor.

Bu hafta yaşadığım kişisel bir örnek vereyim…

* Bu yıl itibariyle toplam internet trafiğinin yüzde 60’ını botlar, tam hesaplanamasa da hatırı sayılır bir oranını kötü içerikler (porno, spam, vb.) oluşturuyor.

* Ama ben bu curcuna içinde, sosyal medyada göremediğim, internette diplere gömülmüş iki kaliteli içeriğe ulaşabildim.

* StumbleUpon uygulamasındaki kişiselleştirilmiş öneri sayesinde The Atlantic’te çıkan Çin ile ilgili bu güzel yazıyı okudum.

* Pocket’ın eposta ile ile gelen önerisi sayesinde ise io9’daki Britanya Savaşı konulu bu yazıyı fark ettim.

Kısacası “aptal” trollerin interneti “domine etmesi” uzun vadede mümkün görünmüyor. Çünkü merkezi olmayan bir medyayı merkezi yöntemlerle boyunduruk altına alamazsınız.

Fakat büyük örgütlerin (dev şirketler, devletler) “hakikat konusunda sorunlu” içerik üretimine endüstriyel bir ölçekte başlaması, ifade özgürlüğü kanallarını daha da daraltabilir.


BÖLÜM V

TÜRKİYE’DEKİ RUS DİJİTAL
MEDYA VE BİLGİ EKOSİSTEMİ

Son yıllarda, Rusların dezenformasyon ve uydurma haberler de dahil olmak üzere dijital bilgi faaliyetleri ve seçimlere karışmaları, uluslararası haberler ve akademik araştırma organlarında ön plana çıkar hale geldi. Basit bir Google Trends sorgusu, ‘fake news’, yani ‘uydurma haberler’ ifadesinin Ekim 2016’yla birlikte küresel ana akım kullanıma girdiğini ve Kasım’daki ABD Başkanlık Seçiminin hemen ardından zirve yaptığını gösteriyor.

Bu tarihten beri dezenformasyon kavramı Rusya’nın Batı’daki dijital bilgi faaliyetleriyle eş anlamlı hale gelmiş olup, birtakım deneysel araştırma projesi bilgi savaşlarının seçimlere ve politik tutumlara olan etkisine odaklanmıştır. Rusya’nın Batı demokrasilerindeki medya ekosistemi, bilgi ve dezenformasyon dinamikleri de dahil olmak üzere detaylı olarak belgelidir.

Bu odaklanma büyük oranda seçimlere yapılan karışmalara, uydurma haberlere ve troller ve botlar gibi etkileri sık sık gerçek hayatta hissedilen dijital bozucu unsurlara yönelik farkındalığın artmasından kaynaklanıyor. Siber savaş gibi diğer dijital münakaşa yöntemlerinin yanı sıra, Rusya’nın bilgi faaliyetleri yalnızca ülkenin resmi iletişim
politikasıyla sınırlı kalmıyor. Bu stratejiler Rusya’nın askeri doktrininin bir parçası olup, bunlardan konuyla en çok ilgili olanı Rusya Federasyonu 2010 Askeri Doktrini’dir.

Bu doktrin, ülkenin batı sınırlarındaki gerginliklerin “yatıştırılmaları için tırmandırılmalarını” amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda söz konusu belge ‘hibrit savaş’ yönteminin izlenmesini tavsiye etmiştir. Bu ifade, geleneksel askeri girişimleri desteklemek adına kullanılan, izi sürülemez ve genelde şiddet içermeyen araç ve metotları tanımlayan kapsayıcı bir tabirdir. 2010 doktrini, “savaş ve barış halleri arasındaki hatların
belirginliğini yitirdiği” saptamasını yapan ve “savaşlar artık ilan edilmiyor ve başladıktan sonra da alışılagelmedik bir şablonda ilerliyor” diye ekleyen 2013 Gerasimov Doktrini
tarafından da desteklenmiştir.

Hibrit savaş bir Rus icadı olmadığı gibi, Rusya askeri girişimleri desteklemek için askeri
olmayan tedbirler alan ilk devlet de değil. 2010 doktrini daha ziyade USCENTCOM’un 2006 yılındaki İsrail-Hizbullah Savaşı’na yönelik analizinde ortaya attığı ‘hibrit savaş’ teriminin bir ikrarı niteliğindeydi.

İnternet birçok açıdan bir güç sahası haline geldi; toprak, su ve hava gibi. Ocak 2019’da dünyadaki İnternet erişimi %51’e ulaştı. Bu, dünyanın yarısından fazlasının İnternet kullandığı ve dijital şekilde birbirlerine bağlı olduğu anlamına geliyor. Çoğu büyük ülke, küresel bağlantısallığın kaçınılmazlığını öngörerek kendilerini dijital alanda stratejik olarak daha iyi konumlandırabilmek adına şimdiden uzun vadeli stratejiler geliştirmiş durumda.

Önemli Dezenformasyon Vakaları ve Batı’daki Karşı Önlemler

Rusya’nın Batı’ya karışmasıyla ilgili en büyük ithamlar 2016 ABD Başkanlık Seçimi sonrasında ortaya çıktı. ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı (DHS) ve Ulusal İstihbarat Direktörlüğü (ODNI), Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in seçimi Donald Trump’ın kazanma ihtimalini arttırmaya yönelik geniş çaplı ve yüksek seviyeli bir ‘etkileme kampanyası’ yapılması emrini bizzat verdiğini belirtti. ABD güvenlik ajanslarına göre
bu, Demokrat Parti Ulusal Komitesi sunucularıyla Hillary Clinton’ın kampanya direktörü John Podesta’nın hesabının Rusya askeri istihbaratı (GRU) liderliğindeki bir girişim
sonucu hacklenmesi ile gerçekleştirildi.

Daha sonra Ocak 2017’de ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper verdiği tanık ifadesinde Rusya’nın koordineli, devlet tarafından yönetilen ve internet tabanlı haber ve sosyal medya platformlarına yayılan bir ‘uydurma haber kampanyası’na da giriştiğini iddia etti. Tüm bu gelişmeler, Mayıs 2017’den beri ABD Adalet Bakanlığı Özel Danışmanı Robert Mueller tarafından yürütülmekte olan ve Rusya ile Rusya yanlısı ağların 2016 seçiminde ne derece rol oynadığını araştıran meşhur ‘Mueller soruşturması’na sebebiyet verdi.

Soruşturmanın büyük bir alt başlığı da Rusya’nın ABD’deki dijital medya faaliyetleri içinde hackleme gibi doğrudan saldırıların ötesine geçenlerin ne seviyede olduğuyla alakalı. 2018’in Aralık ayının ortasında, Rusya’nın dezenformasyon faaliyetlerinin ABD seçimlerindeki ölçülebilir etkisini araştıran iki deneysel araştırma ABD Senato İstihbarat Komitesi’ne sunuldu. Bu raporlardan Oxford İnternet Enstitüsü’nün (OII) Sayısal Propaganda Projesi tarafından yapılanı Rusya İnternet Araştırma Ajansı’nın (IRA), ABD kamuoyunu hedeflenen manipülasyon doğrultusunda politik anlamda kutuplaşmış
çıkar gruplarına bölmeye yönelik dezenformasyon, bot ve troll kullanımının ne derecede olduğunu ortaya koyuyor.

Rapor spesifik olarak Rusya’nın girişimlerinin Amerikalı sağ seçmenlerin sosyal, ırksal ve dini gerginlik ve korkularını nasıl belirleyip kamçıladığını ve bu gerginlik ve şikayetleri seçimde Trump’ı desteklemelerini sağlayacak şekilde kanalize etmek adına nasıl hatalı ve uydurma içerik aktarımı yaptığını aktarıyor.

Rapora göre bu hedefli dezenformasyon çabası yalnızca Donald Trump’ın zaferine ciddi bir katkı yapmakla kalmayıp, Başkanlığının tartışmalı karar aşamalarında dijital popülaritesini desteklemeye de devam etti. Araştırmacının bakış açısından ilginç olan ise Rusya’nın ABD’deki dezenformasyon ekosistemini tespit edip ayrıntılarıyla açıklamanın çok kolay oluşu.

OII raporu Rusya yanlısı ya da Rus kökenli içeriklerin (beğeniler, paylaşımlar, retweetler, yorumlar) %99’unun IRA tarafından kontrol edilen ve “Being Patriotic” (Yurtsever Olmak), “Heart of Texas” (Teksas’ın Kalbi), “Blacktivist” (Siyah Aktivist), “Army of Jesus” (İsa’nın Ordusu) gibi isimler taşıyan 20 Twitter ve Facebook hesabından çıktığını gözler önüne seriyor.

Bu hesapların büyük çoğunluğu Russia Today, Sputnik ve RIA Novosti gibi aleni şekilde Rus kökenli haber sitelerinden link paylaşımları yapmakta olup, bu durum web alanı takibini geniş bir veri kümesi içerisinde Rusya yanlısı bir ağın saptanması açısından en yaygın analitik araçlardan biri haline getiriyor. Başka bir deyişle Rusya ABD’deki dijital etkileme faaliyetlerini gizlemek için çok da büyük bir çaba sarf etmemiş olup, bu hesapların birçoğu Amerikan bilgi ekosisteminde farklı isimlerle varlıklarını sürdürmekte ve aşırı sağ bilgi ağlarında fikirlerini paylaşmaya devam etmektedir.


KAYNAKLAR
Emre Kızılkaya – 5 Ekim 2015 – https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/emre-kizilkaya/bir-trol-fabrikasinin-tuhaf-oykusu-30237358
TÜRKİYE’DEKİ RUS DİJİTAL MEDYA VE BİLGİ EKOSİSTEMİ – H. Akın Ünver | EDAM, Oxford CTGA & Kadir Has Üniversitesi https://edam.org.tr/wp-content/uploads/2019/08/AKIN-Russian-Digital-Media-TR.pdf

Naci Kaptan 11 Şubat 2022

This entry was posted in BİLİŞİM - İNTERNET -, İSTİHBARAT KURUMLARI, KUMPAS-TEZGAH-ÜÇ KAĞIT, ORGANİZE İŞLER, SEÇİM - SEÇSİS, SİYASİ PARTİLER, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *