TARİH TEKRAR EDİYOR * 23 Sentlik asker * Biden’a şirinlik hesabının faturası Afganistan batağına gönüllü olmak

Yıl 1953… Türkiye’nin NATO’ya girebilme koşulu olarak Mehmetçiğin Kore Savaşı’na gönderildiği günlerde, Amerika’nın dışişleri bakanı John Foster Dulles (Mr. Dulles) NATO yetkililerine verdiği beyanatta Türk askerini “Çok masrafsız, günlük masrafı 23 Cent’i aşmıyor” diye övmüştü. Ne yazık ki Dulles’ın bu sözleriyle ilgili tüm siyasilerimiz sessiz kalmıştı, tek eleştiri “23 Sentlik Asker” adlı şiiriyle Nazım Hikmet’ten gelmişti. Gerçi 53 yıl sonra George Soros “En önemli ihraç malzemeniz, askeri gücünüz” diyerek tarihi tekrarlatmıştı… İşte Nazım’ın vatan haini olarak sürgündeyken yazdığı şiiri bu kez Afganistan’a gönderilecek askerlerimiz için günümüz siyasetçilerine ithaf ediyorum;


23 Sentlik asker

Mister Dalles,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti,
Ankara’da 23 sente,

yahut iki kilo kuru soğan,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan.

erkek,
ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
üniforması, otomatiği üzerinde,
yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz
(her kaba uymak meselesi) ,
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da aynı hesapla Mister Dalles
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
İstanbul’da bir tek odanın aylık kirasına,
seksen beş onda altısını yahut
bir çift iskarpin parasına.
Yalnız bir mesele var Mister Dalles,
herhalde bunu sizden gizlediler:
Size tanesini 23 sente sattıkları asker
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak
mevcuttu, tuhafınıza gidecek,
mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,
daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela, Mister Dalles,
yeller eserken yerinde sizin New-York’un,
kurşun kubbeler kurdu o
gökkubbe gibi yüksek,
haşmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri,
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Mister Dalles,
sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
ve yarin yanağından gayrı her yerde,
her şeyde,
hep beraber,
diyebilmek için,
yürüdü peşince Bedreddin’in
O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali’dir.
kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
922 yılı 9 eylülüdür.
Dedim ya Mister Dalles, ,
Herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın,
yarın çok pahalıya mal olursa size,
bu 23 sentlik asker,
yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.

(1953) Nazım Hikmet Ran

Biden’a şirinlik hesabının faturası
Afganistan batağına gönüllü olmak

Zülfikar Doğan – Haz 13 2021


Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kurmayları Brüksel’deki NATO zirvesi öncesinde tüm enerjisini ve olası senaryolarını ABD Başkanı Joe Biden ile randevuya odakladı. Biden ile yakınlaşabilmek, olabildiğince ilişkileri yumuşatabilmek için bir anda 20 yıldır kurutulamayan Afganistan bataklığında gönüllü ABD muhafızlığına soyundu.

Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik 11 Eylül 2001’deki ikiz kuleler saldırısının 20’inci yıl dönümünde, 11 Eylül 2021’de Afganistan’daki son ABD askerinin çekilmesi planını ilan eden Biden’ın yanı sıra Afganistan’da asker bulunduran diğer NATO ülkeleri de hızla askerlerini çekme hazırlığına girişti.

Ancak tam bu süreçte iktidar Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar üzerinden ABD’ye Türk askerinin Afganistan’da kalmaya devam etmesi, Kabil uluslararası havaalanını koruma görevini sürdürmesi önerisinde bulundu.

ABD tarafında memnuniyetle karşılanan bu öneri, diplomasi kulislerinde Erdoğan ve kurmaylarının, Brüksel’deki randevuya giderken Biden’la yakınlaşmak için bir jest, ilişkilerin yumuşatılmasına zemin hazırlama arayışı olarak yorumlandı.

Önceki hafta Ankara’yı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’a da iletilen önerinin mimarı Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD ve NATO’ya ‘siyasi, lojistik ve finansal destek karşılığında Mehmetçiğin Kabil’de kalmaya devam edebileceğini ilettiklerini’ söyledi.

Siyasi destek talebi, ABD ve NATO müttefikleri çekildikten sonra TSK’nın oradaki varlığını sürdürebilmesine uluslararası bir hukuki dayanak oluşturulmasını içeriyor. BM ya da NATO’dan bu yönde bir karar çıkartılması veya Afgan yönetiminin Türkiye’den Kabil’de asker bulundurmasını resmen talep etmesinin sağlanması bu talebin kapsamını oluşturuyor.

Kabil uluslararası havaalanının korunması görevini üstlenen TSK, bu amaçla Afganistan’da 500 kişilik bir askeri birlik bulunduruyor. TSK’nın görev alanı havaalanı çevresiyle sınırlı. Muharip görevi ise yok. Dolayısıyla çatışmalara müdahil olmuyor. Kabil ve ülkenin diğer uluslararası havaalanı Kandahar’ın işletmesini ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üstleniş durumda. Aslına bakıldığında ilişkileri gerilimli Türkiye ve BAE Afganistan’da zorunlu bir işbirliği içinde.

Tabii en önemli soru, ABD ve NATO güçleri çekildikten sonra havaalanına dışarıdan gerçekleşecek olası saldırıların nasıl önleneceği. Bakan Akar’ın sıraladığı talepler arasında siyasi desteğin ardından lojistik desteğin ifade edilmesi de bunu öngörüyor. Oradaki TSK birliğinin lojistik ihtiyaçlarının karşılanacağının garanti edilmesi, güvenceye alınması.

Son olarak da mali ve finansal destek talebi dile getiriliyor. Bunun da anlamı oradaki TSK birliğinin parasal yükünün, maliyet giderlerinin ABD ve müttefiklerce karşılanması. Diğer deyişle Türk askerinin ‘bedeli mukabili’ ABD ve batılı müttefiklerin Afganistan’daki çıkarlarının bekçiliğini yapacak olması.

ABD ile Taliban arasında geçen yılın Şubat ayında Katar’ın başkenti Doha’da imzalanan ateşkes ve barış anlaşması ve 90 günlük ateşkes bugüne kadar işlerlik kazanamadı. Afganistan’daki tüm tarafların Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da bir araya gelerek çözüm müzakerelerini sonuçlandırması girişimi de Taliban’ın gelmeyi reddetmesiyle iki kez ertelendi.

Taliban, Türkiye’nin Kabil’de kalma önerisine peşinen karşı çıkarak, ABD ile varılan Doha Mutabakatı’nın ülkedeki ‘tüm yabancı askerlerin çekilmesini’ içerdiğini, dolayısıyla TSK’nın da bu kapsamda yabancı asker olarak ülkeden ayrılmasını istediklerini açıkladı.

İktidar anlaşıldığı kadarıyla Biden randevusu öncesi, ABD ile yakınlaşmak, Biden’la arayı düzeltmek için böyle bir girişimde bulundu. ABD’nin memnuniyetle karşıladığını açıkladığı bu öneri 14 Haziran’da Brüksel’de başlayacak NATO zirvesinde nihai sonuca bağlanacak.

Ancak ABD ve tüm NATO ülkelerinin askerlerinin çekildiği bir ortamda, TSK’nın tek yabancı askeri güç olarak Afganistan’da kalmaya devam etmesi, Türkiye’yi ve Türk askerini Taliban’ın ve ülkedeki diğer silahlı cihatçı grupların hedefi haline getirecek.

ABD ve diğer NATO üyesi ülkelerin askerlerinin çekilmesi sonrasında Afganistan’da neler olacağı belirsiz. Büyük olasılıkla Taliban ile diğer cihatçı gruplar, aşiretler arasında ülkede hegemonya savaşı başlayacak.  Çoklu etnik yapıya sahip Afganistan’daki etnik gruplar arasında iç savaş yeniden alevlenecek.

Dört yanı kara sınırlarıyla çevrili Afganistan’da dış dünyayla uluslararası bağlantının sürdürülmesi açısından Kabil ve Kandahar uluslararası havaalanlarının açık tutulması ve faal olması, stratejik açıdan çok önemli.

Ülkenin her yöresinde, kendilerine bağlı silahlı gruplarla bölgesel-yerel derebeyliklerini ilan eden aşiret reisleri ile ABD çekildikten sonra ülkenin tamamında hakim olmayı hedefleyen Taliban arasında iç çatışmaların başlaması ve hızla yayılması kaçınılmaz görünüyor.

Bunun yanı sıra uyuşturucu ve yasadışı silah ticaretinin, insan kaçakçılığının da önemli kavşaklarından birisi olan Afganistan’da bu tür uluslararası suç organizasyonları da göz ardı edilemeyecek etkinliğe sahip. Tüm bunlar üst üste konulduğunda ABD ve diğer askeri birliklerin ayrılmasından sonra Afganistan’ın 1990’lardakine benzer bir kanlı iç savaş sürecine girmesi şaşırtıcı olmayacak.

Dolayısıyla Erdoğan’ın çantasında Biden’e götüreceği ‘parayı verirseniz Afganistan’da kalırız’ hediyesi, ikili randevunun ve NATO zirvesinin önemli başlıklarından birisi olacak. Erdoğan ve Akar’ın ABD ile yakınlaşmak için Türk askerini masaya sürmesi ise muhalefetin sert tepkilerine, eleştirilerine yol açtı. Özellikle parasal destek karşılığı Türk askerinin Kabil nöbetine devam etmesi önerisinin Türkiye’yi cihatçı grupların hedefi haline getireceği, Mehmetçiği ABD ve batının ‘paralı askeri’ konumuna sokacağı gerekçesiyle ‘onur kırıcı ve incitici’ olarak değerlendirildi.

Muhalefet ‘BM desteği ve misyonu çerçevesinde çıkartılacak bir güvenlik konseyi kararı ya da ayrı bir NATO misyonu olmaksızın sadece TSK’nın ülkede kalmaya devam etmesi, Türkiye’nin ve Mehmetçiğin ateşe atılmasından farksızdır’ görüşüyle, 2011’den bu yana müdahil olduğu Suriye iç savaşından dolayı Suriye’de bataklıktan çıkamadığını, şimdi de Afganistan bataklığına saplanacağını savunuyor.

Görünürdeki risklere ve yeni bir bataklığa saplanma uyarılarına karşılık, Erdoğan Türk askerini Afganistan’da tutmakta kararlı görünüyor. Nitekim Brüksel’e hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında Biden ile yapacağı görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden’ın 24 Nisan kararının (Ermeni soykırımını tanıma) kendisini üzdüğünü, buluşmada bunu dile getireceğini belirterek, F-35’ler ve Patriotlar konusunda da ABD’nin sözünde durmadığını savundu.

Afganistan konusunda ise Erdoğan şunları söyledi: “ABD malum Afganistan’ı terk etmenin hazırlığı içinde. Burayı terk ettiği andan itibaren de süreci devam ettirecek güvenilir tek ülke Türkiye. Arkadaşlarımız da muhataplarına gereken cevapları verdi.”

Taliban’ın reddetmesine karşılık ABD ve NATO’nun iktidarın sırtını sıvazlamasıyla Türk askerinin Afganistan’da tek başına nöbeti sürdürmesi durumunda Türkiye, her an patlamaya hazır bir saatli bombanın üstüne oturacağı gibi yeni bir cihatçı tehditle karşı karşıya kalacak. Ancak Erdoğan’ın gerek içeride Sedat Peker’in iddia ve suçlamalarıyla sarsılan siyasi gündem gerekse anketlerde eriyen oyları karşısında dikkatleri başka yöne çevirmeye şiddetle ihtiyacı var. Anlaşılan dikkatleri dışarıya çevirerek içerideki durumun üzerini üstünü örtmenin sahnesi de Afganistan olacak.


https://ahvalnews-com.cdn.ampproject.org/c/s/ahvalnews.com/tr/abd/bidena-sirinlik-hesabinin-faturasi-afganistan-batagina-gonullu-olmak?amp

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, DIŞ POLİTİKA, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, TSK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *