Dünya İnsani Dayanışma Derneği-(Word Human Relief)

Dünya İnsani Dayanışma Derneği-(Word Human Relief)

Orhan Özkaya (Yazar)


Artık mesleki disiplinler klasik ölçütleri aştı. İnsanlık gelişim hızının tutulamayacak kadar süratlenmesi sonucu, mesleki disiplinler de tırmanma gösteriyor. En gerici toplumlarda bile, din kuşatmasını aşmak için yeni zorlamaları hiçbir engel tanımadan sürdürüyor. Bu bataklığa saplanmış ülkelerde dahi özellikle kadın aktivistler, yıllarca hapis yatmaları göze alarak durdurulamıyor. Onları dünya örgütleri dayanışma kurarak yalnız bırakmıyor. Hollanda merkezli olan “Greenpeace” örgütü gibi emperyalist özellikler taşıması da sorgulanabilir. Ancak kitleler sürekli aldatılamaz, kandırılamaz… Finansal desteği sağlayan unsurlar etki ajanlarının sarmalında yürüyebilirler. Bütün bunlara rağmen sosyalist ideolojinin mükemmelliği sosyal sintineyi atmaya yeter.

Köy Enstitüsü düşü
Ülkemizin en uç geri bıraktırılmış yörelerinden birisi olan Ağrı-Diyadin ilçesi köyleri bu tılsımlı ellere kavuşmuş görünüyor. Bilgi Üniversitesi akademisyenlerinden Doç. Dr. Ayten Zara, mesleki kariyerini “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık” disiplini üzerinden yapmış, yüksek lisansını İngiltere East London Üniversitesi’nde Danışmanlık Psikolojisi ve East Sussex Üniversitesi’nde Klinik Psikolojisi’ nde sürdürmüştür. İşte onun öncülüğünde çelik yürekli bir ekip, eğitimden mahrum kalan 200 çocuk ve okula gönderilmeyen 30 kız çocuğunun artık okula kavuştuğunu, sessiz sedasın, reklam pankartları asmadan belirtiyorlar. Aileleri tarafından okula gönderilmeyen 30 kız öğrencinin yakınlarının ikna edilmesiyle utku kazanılması ayrı bir mutluluk… Yüce Atatürk’le dünyanın en olmayacak işini gerçekleştiren O’nun yol arkadaşı, dava arkadaşı köylü, “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” diyen O’na omuz vermiş ve başarıya ulaşmıştı. Oysa kısa sürede, intikam için çırpınan “karşı devrim”, neredeyse “monarşi” yi geri getirerek, küresel finanstan görev üstlenmeye devam ediyor.

Üretimin “Atom Bombası ” kadar tehlikeli olması
Ne kadar “O’nun ışığının yandığı kaynak” varsa karartılarak, halkımıza tarikat halıları yumruklatılır hale sokuluyor. Oysa dünya âlem bilmektedir ki, her gerici akımın arkasında ABD, batı odakları yer alır. Ayten Zara ekibi, bölge okulunun yanı sıra “Gezici Köy Enstitüsü” kuracakları müjdesini de veriyor. Meslek disiplinleri gruplar halinde gelerek eğitim çalışmasına katıldığı belirtiliyor. Bu disiplinler arasında doktorlar, savunmanlar, öğretmenler, psikologlar ve mühendislerin gönüllü çalıştığı açıklanıyor. Bu bilim insanlarının yapmak istedikleri; Kemalist dönemin üretim ekonomisinin esintilerini, eğitim gücünü geri getirmek, Kurtuluş Savaşı” yıllarında kazanılan ekonomiyi kazanmak… Kurtuluş Savaşı’nda Yunus Nadi Atatürk’e, “Bizim önemli bir örgütümüz var. Sizi onun başkanı yapmak istiyoruz” dediğinde, gerçek “Mason dernekleri şeklinde” çıkınca Atatürk tümünü kapattırıyor. Aslında emperyalizm hiç boş durmadan ülkelerin kılcal damarlarına kadar sızıyor. Onun insani değerlerle ilgisi sadece kendi egemenlik alanıdır. Bu nedenle, “Greenpeace” gibi örgütlerin derisinin kabuklarının altı önemlidir.

Teröre batmış ülkemizin “Akıl Kaynağı”
İnsan unsurunun kökleri olan eğitimin derinliklerine inen bu güzellikler, ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, Kemalist eğitimin temelini atan ilerici, laik, çağdaş ve devrimci ekinler mutlaka başak verecektir. Denizlerin Filistin Dağlarında yoksul halkların canına, kanına kıyan emperyalist cinayetlere karşı Kemalizm bir duruş sergilemeleri aynı ideolojinin kökleri sayılır. Akşam karanlığında zifiri bir karanlığın, sessizliğinin çöktüğü Ağrı eteklerinde sadece kuzu sesleri, çoban köpeklerinin kısılmış ulumaları eşlik eder. Küçük çobanın yanındaki “keleşin”, köz köz yanan ateşin dumanları arasından ne zaman ses vereceği kestirilemez. İşte böyle bir toprak parçası haline getirilmiş ülkemiz, eğitime devam etmesi gereken çocuklarını taş yığınları arkasında emperyalist odakların oyunlarının, adeta uyuşturulmuş piyonları arasına getiriliş. Bilimin kucaklaması gereken evlatlar, taş yığınlarının arkasında düşünme eyleminin başkaları tarafında kullanılması sonucu silah deposu haline geliyorlar. Büyüklerin “Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı” kavramıyla gücün bölünmesi, un ufak olması tuzağına düşmesini getirmesini irdelemek, terör patronlarının işi oluyor. Bu nedenle bir avuç gözü kara akademisyenle yola çıkan Ayten Kara, Kars, Ardahan, Bingöl ve Hakkari dağlarında eğitim bayrağının kutsal esintisini taşımaya çalışıyor.

Mustafa Kemal’in Ordusu tükenmez
Tarihin tozlu raflarına terk edilmiş “Köy Enstitüleri Dosyası” nı masaya indiriyorlar. Anadolu’nun “Çoban Ateşleri” ni tüttürmeye çalışıyorlar. Dünya emperyalistlerinin bir böcek gibi ezmeye geldiği halkımız, “Mustafa Kemal’in Ordusuyuz!” diye dağlara, taşlara yazdığı destanı yeniden yazmaya ant içmiş… Hiçbir emperyalist “Karşı Devrim” bu ordu-millet karşısında barınamaz. Gerici yobaz saldırılar, taktik üstünlük kurmak için zaman zaman çırpınsalar da, siperler “Kemalist Mehmetler ve milis Aytenler” le tıka basa dolu.

This entry was posted in CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, KADIN HAKLARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *