GEÇMİŞİN İÇİNDEN BİR ÖYKÜ * Geçmişten Günümüze “Ay Masalı”

Geçmişten Günümüze “Ay Masalı”

Cumhuriyet – A. Celal BİNZET

Bafa Gölü yakınında yükselen Beşparmak Dağı, antik dönemdeki adı Latmos’la söylencelerin en güzellerinden birine ev sahipliği yapar. Eteklerinde sürülerini otlatan Çoban Endymion uykuya daldığında ona tutkuyla bağlanan Ay Tanrıçası Selene yer yüzüne inerek sevdiğiyle buluşur.
geçmişten günümüze değin bilim insanları için de Ay hep bir merak konusu olagelmiştir. Sözün kısası insanlığın değişmeyen tutkularının başında geliyor yakınımızdaki Ay ve sonsuz uzay. Günümüzde pek bir moda olan Osmanlıcılıkta bu konuya nasıl bakıldığı ise oldukça ilginç.
Sultan III. Murat zamanında Takiyüddin’in önermesiyle Topkapı sırtlarında yapımına 1575’te başlanan gözlemevi iki yıl içinde tamamlanır. Hizmete girmesiyle birlikte her yeniliğe karşı çıkılan toplumdaki kıpırdanışlar dikkat çekici boyutlara ulaşacaktır. O sıralarda gökyüzünde kuyrukluyıldız görünmesini uğursuzluk sayanlar bunu gözlemevinin yapımına bağlamakta gecikmezler. Aynı dönemde İstanbul’da bir de deprem yaşanınca bu olumsuzlukların nedenini yine gözlemevine yüklemek için bahaneler daha ileri boyutlara taşınır.
Tarikatların kışkırtmasıyla alevlenen tartışmalar sonunda Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi tarafından bir fetva hazırlanarak sultana sunulur. Fetvada gökleri izlemenin uğursuzluk getireceği ve her nerede bu gibi bir işe girişildiyse böyle bir gözlemevinin kurulduğu hiçbir devletin varlığını sürdüremediği yazılır. Ayrıca Takiyüddin’in Ay’da ve göklerde oturan meleklerin bacaklarını gözetlediği yolundaki söylentileri kuyrukluyıldız ve deprem olaylarıyla harmanlayan bilim düşmanı tarikatlar halkı kışkırtmakta gecikmez.
Daha öncesinde Semerkant’ta gözlemevi kurmuş Uluğ Bey’in, oğlu tarafından öldürülmesi örneği de sultana anımsatılarak gözlemevinin yıktırılması istenir. Sultan III. Murat’ın buyruğuyla Kaptanı Derya Kılıç Ali Paşa kendisine verilen kutlu (!) görevi 21 Ocak 1580 gecesi top atışları altında gözlemevini tümüyle yok ederek yerine getirecektir. Osmanlı’daki bilim düşmanlığına örnek olacak bu olay ister istemez Piri Reis’in sultan buyruğuyla katledilmesini, Hezarfen Ahmet Çelebi’nin benzer sonunu, Leonardo da Vinci’nin Haliç üzerine köprü projesinin kabul edilmemesini ya da matbaaya karşı çıkılması gibi örnekleri anımsatır. Bunları birbirine eklediğimizde ortaya çıkan görüntünün hiç de iç açıcı olduğu söylenemez.
Kaptanı Derya Kılıç Ali Paşa’ya gelince… Günümüzde bu paşanın bronz büstü İtalya’nın Le Castella kasabasının en büyük meydanında duruyor. Çünkü Barbaros Hayrettin Paşa’nın 29 Nisan 1536’da yaptığı baskında kaçırılan tutsaklar arasında 11 yaşındaki Giovan Dionigi Galeni devşirilip Osmanlı’nın Kılıç Ali adı verdiği ünlü denizci olmuş.

……………………………


https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/gecmisten-gunumuze-ay-masali-a-celal-binzet-1827230
This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, GEÇMİŞİN İÇİNDEN, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *