CUMHURİYET’İN KİLİT TAŞLARI…

CUMHURİYET’İN KİLİT TAŞLARI…

Dr. Noyan UMRUK – 11 Nisan 2021

Son günlerdeki gelişmeleri izleyince yarım asır, tam 50 yıl öncesini anımsadım birdenbire… İstihkâm okulu günlerini… Sene 67-68…Gencecik teğmenleriz… Bir “İnşaat Teknolojileri” hocamız var… Yaşlıca ama ciddi, saygın ve de çok deneyimli bir inşaat mühendisi…
“Kemerler” konusunu işlerken, her kemerin üst-orta noktasında bir “Kilit taşı” olduğunu, bu kilit taşı çekildiğinde kemerin yıkılacağını, çökeceğini, anlatırdı… Yaşadığımız günlerin sert tartışmaları bu kilit taşlarını hatırlattı birden bire bana…
Pek yakında yüzüncü yılını idrak edeceğimiz dolu Cumhuriyetimizin de her tarafı kemerlerle dolu maşallah… Ama şu güzel lakin yalnızlaştırılmış Türkiye Cumhuriyetinin üç kemeri ve kilit taşı var ki; üzerinde tartışılamayacak derecede hayati önemde

Bunlardan birincisi Lozan kemeri…
Asırlardır Avrupa, Afrika, Ortadoğu’dan sürüldükten, ecdadımız Osmanlığı imparatorluğu egemenliği altındaki 1.000.000 metrekarenin üzerinde toprağı kaybettikten sonra, akıllara durgunluk veren, dünyanın mazlum ülkelerine örnek olan bir destansı bir kurtuluş, varoluş savaşından sonra yaşamını sürdürebilen 13 milyon atamızın, altından yoksul ama güzel bir vatana sahip olabilmenin coşku ve kıvancıyla geçtiği kemer…
Şimdilerde 80 milyonun üzerinde yurttaşın güvenle yaşadığı bu güzelim vatanın tapusunu taşları arasına özenle sakladığımız kemer…

İkincisi Montrö kemeri…
Dünyanın en stratejik alanlarından biri olan Boğazlarımızı egemenliğimiz altına almamızı sağlayan, Karadeniz’i bir barış gölü haline getiren, ülkemizi denizlerden gelecek tehditlere karşı koruyan ve dünya barışına da hizmet ederek Lozan kemerini tamamlayan kemer…

Üçüncü hayati kemer ise Laiklik kemeri…

Binlerce yılın taş taş üzerine koyarak oluşturduğu güzelim Anadolu kültür, uygarlık, din, mezhep ve de geleneklerinin özgürce, barış ve hoşgörü içinde yaşanabilmesini sağlayan, ciddi sosyo-kültürel, sosyo-politik nitelikler taşıyan kemer…


Demem o ki; bu kemerlerin kilit taşlarıyla oynanmadıkça tanrıya şükür, yakın tarihimizde de görüldüğü üzere her türlü güçlüğün, sorunun, felaketin üstesinden gelecek kadar dayanaklı, dirençli bir milletiz…
Lakin atalarımızın oya gibi, özenle, canı, kanı pahasına oluşturduğu milletin altında güvenle yaşamak istediği, bu kemerlerin kilit taşlarıyla oynanmasının, rahmetli hocamın bizlere çok güzel açıkladığı gibi ne denli üzücü, vahim sonuçlara, çöküş ve felaketlere yol açacağını bilmem ki daha ayrıntılı biçimde açıklamaya gerek var mı?
This entry was posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *