AKP’NİN YOLSUZLUK TARİHÇESİNDEN * Binali vak’ası

Taner GÜRAN

Binali vak’ası

Recep Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde İstanbul Deniz Otobüsleri Genel Müdürü’ydü. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanan raporlarda, yolsuzluk yaptığı belgelendi ve İDO Genel Müdürlüğü’nden alındı.

Almanya’daki yolsuzluk olayına karışan Sancak Line şirketinin yönetim kurulu başkanıydı. Bu şirketin kasasından yüklü miktarda… parayı AKP’nin kurulması için Tayyip’in hesabına aktardı. Zaten bu hizmetinden sonra AKP’nin daimi çete yöneticisi oldu. Dokuz buçuk senedir aynı makamda görev yaparak bir rekor kırdı.

Siemens’ ten alacağı 10 milyon Euro’nun tahsili için harekete geçen Aycell, Bakan Binali Yıldırım’ın engeline takıldı. Aycell, 2001 yılında Siemens ile sözleşme imzaladı. Ancak, Siemens yükümlülüklerini yerine getirmedi. Konuyu araştıran Aycell Komisyonu ve Hukukçular, bu nedenle Siemens’in günlük 96 bin Euro ceza ödemesi gerektiğini belirledi Miktar artınca, Aycell alacağını tahsil etmek için girişimlere başladı. . ..

Bu aşamada devreye Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım girdi. Aycell Yönetimi, apar topar değiştirildi. Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, Bakan Yıldırım’ın Gemi Sanayi A.Ş.’de beraber çalıştığı Cahit Paksoy getirildi Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un oğlu Osman Yıldırım Coşkun , AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Erkan Topal, AKP Konya Milletvekili Adayı Osman D. Ilgın AYCELL Yönetim Kurulu üyeliklerine getirildi. Bu sırada Siemens de, milletvekillerine Aycell hattı karşılığında bedava cep telefonu dağıttı. Bunun ardından 10 milyon Euro alacak rafa kaldırıldı.

Aycell, Siemens’ten alacağı 10 milyon Euro’yu faizleriyle birlikte AVEA’ya devretti. Daha sonra AVEA, (Berlusconi’nin ricasıyla) Lübnanlıya satıldı fakat alacağı olan 3 milyar dolar (yani AVEA’nın zararı) Türkiye Cumhuriyeti’nin hazinesine devredildi. Siemens’e hortumlatılan bu paranın da olduğu toplam dört buçuk milyar YTL’lik hortum, fakir-fukaradan alınan vergilerle kapatıldı.

Daha sonra Siemens’in Türkiye’de bir çok bürokrata toplam 57 milyon Euro rüşvet dağıttığı gündeme geldi. Siemens’in ihale kazanmak için hükümetten bazı kimselere rüşvet verdiği iddiaları ortaya atıldıktan sonra, AKP hükümeti bu konuyu kararttı. Amerika, Almanya, Yunanistan ve Arjantin, Siemens’in dağıttığı rüşvet olaylarını ortaya çıkarırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümeti karartma yolunu seçti. Çünkü Binali Yıldırım da dahil bir çok şahıs bu pisliklere bizzat bulaşmıştı. Siemens olayı açılırsa, Binali Yıldırım ile birlikte yüzlerce AKP’linin Adalet önünde hesap vereceği biliniyor.

Bakan Binali Yıldırım’ın bilgileri dahilinde TCDD, Ankara-Eskişehir tren yolu ihalesi yapıldı, 206 km.lik yolun yapımı için maliyet 435 milyon dolar olarak belirlendi. Ek işlerle söz konusu ihale 600 milyon dolara çıkarıldı. Projeyi yapan firma ile imalatı yapan firma aynı firma olduğu ortaya çıktı. Bir firmanın hem projesini, hem de işin maliyetini üstlenmesi İhale Yasası’na aykırı olduğu gibi, böyle bir durumda proje maliyetine yansıyacak imalat rakamları, firmanın çıkarları doğrultusunda belirleneceği ve hiçbir yerde bu tarzda bir ihale yapılmadığı da bilinen bir gerçekti.

Söz konusu ihalede usulsüzlük olduğu ortadaydı ve devlet milyonlarca dolar zarara uğratıldı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın 24 yaşındaki oğlu Erkan Yıldırım, babasının sunduğu imtiyazdan yararlandı ve ihalesiz olarak Ankara Feribotu’nu satın aldı. Görüntüde Santur isimli şirket almış oldu. Bu feribotun, günlüğü en az 15 bin dolardan kiralanması gerekirken, 9 bin dolara kiralandığı ortaya çıktı.

Ankara feribotunun işletildiği hatta devlete ait Samsun isimli bir feribot daha vardı. Ancak Bakan Binali Yıldırım’ın oğlu bilet fiyatlarında indirim yaptı ve yolcusunu ikiye katladı. Aynı hatta çalışan devletin feribotu ise aynı fiyattan devam etti ve yolcu sayısı düştü, devlet zarar ettirildi. Yani Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu devletten “imtiyazla” ve ihalesiz aldığı feribotla rekabet yaptı ve rekabet yapmayan Devlet kaybetti.

Bir şey anlamadınız değil mi? Binali Yıldırım’a sorun, o anlatsın. Madem ki bu iş karlı, Devlet feribotunu neden sattı ve üstelik rekabet yapmayıp neden zarar ettirildi? Devletin feribotunu işleten hangi bakanlık ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “imtiyazlı” oğlu bu rekabetten kaç köşe döndü?

İşte bu zat da, 83 yolsuzluk davasından AK’lanamamış Tayyip’in, üzüm üzüme baka baka kararır misali, kendine benzettiği bir tarikatdaşı…

Himaye ettiği bu tarikatdaşları arasında, “temiz geçmişiyle topluma örnek olabilecek” bir müridi var mı, henüz rastlamadım. İnşallah bir tane çıkar da mahçup ve madara olurum. Allah sonlarını hayır ve ıslah eylesin..

This entry was posted in SİYASİ TARİH, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *