OSMANLI ARŞİV BELGELERİNE GÖRE İŞGAL DÖNEMİNDE İSTANBUL (16 MART 1920- 31 ARALIK 1922) * Bölüm VIII

OSMANLI ARŞİV BELGELERİNE GÖRE İŞGAL DÖNEMİNDE İSTANBUL
(16 MART 1920- 31 ARALIK 1922) * Bölüm VIII

Türkiye’yi kuran ve Türk Milletini yok olmaktan kurtaran Gazi Paşa’yı,
Mavi gözlü sarı Kurt’u, Mustafa Kemal Atatürk’ü minnet ve saygıyla anarak;

Aşağıdaki yazı dizisini hatırlatmak adına “Keşke Yunan kazansaydı” diyen/lere, diyeni onurlandıranlara, ithaf ediyorum. Türkiye’mizin bugünlere nasıl geldiğini tekrar hatırlamak için İstanbul’un işgalini ve İstanbul’da işgal sürecinde günlük yaşamı anlatan bu yazı dizisini okumanıza sunuyorum. Ve bir not düşmek isterim;
Türkiye’miz 1918’de başlayan işgalin benzerini günümüzde yaşamaktadır. Geçmişte savaşlarda ordular at üzerinde, bayraklarını, alemlerini göstererek on binlerce askerin çıkardığı toz bulutu ve seslerle kendisini göstererek gelir ve savaşlar daha mertçe olurdu. Liyakatli ve zeki komutanı olan, cengâver savaşçıları olan ordular savaşı kazanırdı.
Günümüz savaşları sinsi olup,  dost gibi gözüken, demokrasi, insan hakları, sosyal ve bilimsel destek benzeri deyişlerle gelen sivil giysili, işgal orduları,  devşirdikleri yöneticiler aracılığıyla ülkeleri işgal ediyor.  Önce ekonomik işgal başlıyor, ülkenin yasaları, anayasası değiştiriliyor, Ulus devletler parçalanıyor. Üniter devletler federasyona dönüştürülüyor. Güçlü kamu kurumları çökertiliyor. Toplum yapısı dinamitlenerek, inanç ve etnisite üzerinden bölünüyor.
Aşağıda adı geçen İngiliz komiser Ryan, Londra’ya çektiği telgrafta şöyle der;
“İş başına öyle kişileri getireceğiz ki, dindar gözükecekler fakat bize hizmet edecekler.”
Naci Kaptan –  01 Nisan 2021

BAĞLANTILI YAZILAR
BÖLÜM I                                https://nacikaptan.com/?p=87261
BÖLÜM II                               https://nacikaptan.com/?p=87371
BÖLÜM III                             https://nacikaptan.com/?p=87397
BÖLÜM IV                              https://nacikaptan.com/?p=87573
BÖLÜM V                                https://nacikaptan.com/?p=87731
BÖLÜM VI                              https://nacikaptan.com/?p=87830
BÖLÜM VII                             https://nacikaptan.com/?p=87914
BÖLÜM VIII                           https://nacikaptan.com/?p=88129
BÖLÜM IX                              https://nacikaptan.com/?p=88147
BÖLÜM X                                https://nacikaptan.com/?p=88599
BÖLÜM XI                               https://nacikaptan.com/?p=88748
BÖLÜM XII                             https://nacikaptan.com/?p=88766

Rauf Bey’in gazetelere “İstanbul’a tek bir düşman askeri çıkmayacak” diyerek demeç vermesine rağmen, 13 Kasım 1918’de yani ateşkesin imzalanmasından sadece 13 gün sonra, ateşkese aykırı olarak 61 parça harp gemilik İtilaf donanması İstanbul’a gelerek demir attı. Aynı gün Boğaz’dan 11 harp gemisi ile bir Yunan zırhlısı da girdi ve gemi sayısı 73’e çıktı, 15 Kasım’a dek İstanbul önlerine demirleyen İtilaf harp gemisi sayısı 167’ye yükseldi. Bu gemilerden İstanbul’a 2616 İngiliz, 40 Fransız ve 470 İtalyan askeri çıktı.
14 Kasım 1918’de İstanbul Boğazı’nın iki yakasındaki müstahkem mevkiler Türkler tarafından boşaltılmaya ve 15 Kasım’dan itibaren İtilaf askerleri tarafından işgal edilmeye başlandı.
23 Kasım’da Fransız Doğu orduları Başkomutanı General Franchet d’Esperey bir Rum’un armağan ettiği beyaz at üzerinde İstanbul’a girdi ve azınlıkların taşkın gösterileriyle karşılandı.
Zaten İtilaf filolarının ve onlar arasında yer alan Yunan gemilerinin İstanbul’a girişi, şehirdeki Rumları sevince boğmuş, Beyoğlu’ndaki dükkân ve mağazalarını Yunan bayrakları ile donatmışlardı.

“Osmanlı İmparatorluğu, yükselişinin zirvesinde iken üç kıtaya yayılmıştı ve çok çeşitli kültürleri, dinleri ve dilleri içinde barındıran, farklılıklara rağmen 1299-1922 yılları arasında 623 yıl boyunca hüküm süren, Türk ve İslam tarihinin olduğu kadar, dünya tarihinin de gelmiş geçmiş en büyük imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu, başkent olan İstanbul’un işgali ile bu büyük imparatorluğun çöküşü başlamıştı. İstanbul sokaklarında Fransız, İngiliz , İtalyan ve hatta Yunan askerlerinin ayak sesleri ve sesleri yankılanıyordu. (N.K)”

Tımes Gazetesi’nde 14 Mart’ta Harold Buxton imzası ile çıkan yazıda, 50.000 müttefik askerinin İstanbul’a gönderileceği ilân edildi. İşgal ordularının Yüksek Konsey’in üç Müttefik Yüksek Komiseri,aldıkları talimat üzerine 15 Mart günü son toplantılarını yaparak işgalin 16 Mart sabahı saat 10.00’dan itibaren başlaması konusunda anlaşmaya vardılar. Osmanlı’nın, Anadolu ve Trakya’nın, payitaht İstanbul’un paylaşımı yapılmış ve Osmanlı işgal edilmişti.
15 Mart’ta İngiliz Akdeniz Filosu Genel Komutanı, İngiltere’nin Donanma Bakanlığı’na gönderdiği gizli telgrafta şöyle demişti: “İstanbul yarın yerel saatle sabah saat 11’de askeri işgale tabi tutulacaktır. Genel objektifler, Harbiye ve Bahriye Nezaretleri’ni işgal etmek, komünikasyonları ve Boğazlardaki trafiği denetlemektir.
Sıkıyönetim ilân edilecektir. Üç bin kadar subay ve er gemilerden karaya çıkarılacaktır. Savaş gemileri ve destroyerler Beyoğlu, İstanbul ve Üsküdar’a hakim olarak mevzilendirilecektir. Trabzon, Samsun, İzmit, Mudanya, Bandırma, Gelibolu ve Çanakkale’ye destroyerler yerleştirilecektir. Ceres savaş gemisi Çanakkale’de olacak, Ark Royal gemisinin uçakları da işgale yardımcı olacaktır”.
13 Kasım 1918’den itibaren zaten işgal altında olan İstanbul’daki İtilaf Kuvvetleri mevcudu 19 Şubat 1920 tarihi itibariyle şöyleydi: 30.550 er, 28 batarya ve 160 makineli tüfekten oluşan İngiliz kuvveti, 33.000 er, 55 top, 91 makineli tüfek, 39 tayyare, 25 tank ve 12 zırhlı otomobilde oluşan Fransız kuvveti, 1.150 Yunan askeri ile 4.000 İtalyan askeri61. İtilaf Devletleri Şubat ve Mart ayları boyunca da İstanbul’a asker ve silah sevk etmeye devam ettiler.
Batum’daki İngiliz birliklerinin önemli bir bölümü İstanbul’a getirildi, Konya’daki İtalyan, Bulgaristan’daki Fransız birliklerinin büyük bir kısmı İstanbul’da toplandı, Malta’daki İngiliz Amirallik Akdeniz Filosunun da İstanbul önünde demirlemesi kararlaştırıldı.
14 Mart’ta İngilizler telgrafhaneyi kontrol ettiler, 15 Mart’ta sıkıyönetim ilân edip, İstanbul’da 150 aydını tutukladılar. İstanbul’un resmi işgali sırasında Harbiye Nezareti telgrafhanesi’nde görev yapan Mahmud Ezan Hoca, işgal sabahını şöyle anlatmıştı:
“Güneş doğmak üzereydi. Harbiye Nezareti’nin yangın kulesinin bulunduğu kapıdan işgal askerleri, mitralyözler, yüklü katırlar ve hasta sedyeleri ile birlikte girip, batı kapısından geçtiler. Meğer bunlar Harbiye Nezareti’nin etrafını kuşatmakta imiş. Bir müddet sonra aynı kapıdan 200 kadar asker geri dönüp doğruca Nezaret kapısına varıp durdular. Artık her yer işgal edildiğinden dairelerin teslimi için tebliğde bulundukları nöbetçi subayı dışarı kovdular… Bu işler sırasında Nezaret avlusunun her köşesine makineli silahları kurmuşlar ve her tehlikeye karşı emniyet tedbirlerini almışlardı. Bu olaylar mesai vaktine kadar icra edilmişti”.
Harbiye Nazırı Fevzi Paşa ise, işgal sabahı Harbiye Nezareti’ni işgal eden düşmanın, odasına süngülü askerleri soktuklarını, iki askerin göğsüne süngülü silahı dayayıp gerekli emirleri vermesini tebliğ ettiklerini, Bâbıâli’ye gidebilmek için, merdivenlere iki sıra dizilmiş düşman askerlerinin arasından geçtiğini, Rum ve Ermeniler tarafından hakarete uğradığını anlatmaktadır.
Harbiye Nezareti’nin inzibat kıtasındaki silah ve malzemeler alındı, telefon haberleşmesi saat 13.00’e kadar kesildi. Ayrıca İngilizler Nezaret eydanındaki yangın kulesini de işgal ettiler ve kulede bulunan bayrağı parçalayıp, yangın ilanı maksadıyla kulede asılı olan sepetleri ipleriyle birlikte harap ettiler. Saat 9.30’da Kasımpaşa’ya çıkarılan bir tabur İngiliz bahriye askeri de Bahriye Nezareti’ni işgal etti.
Dersaadet Istıtlaat memurundan İstanbul Emniyet müfettişliğine gönderilen 16 Mart 1920 tarihli raporda, İngiliz deniz kuvvetlerinden önemli bir kuvvetin geceden itibaren karaya çıkmaya başladığı, Harbiye ve Bahriye Nezaretlerini ablukaya alarak Harbiye Nezareti’nin şubelerine kadar nöbetçi yerleştirdikleri, Bahriye Nezareti’nin, Bahriye Hastanesi ile kışlasının etrafında İngiliz, Kanada ve Hint askerlerinden oluşan müfrezelerin bulunduğu bildirilmişti.
Öğleden sonra 13.30’da yine İngilizlerin cephane ve askerleri takviye ettikleri, Beyoğlu’nda Galatasaray’daki postanenin caddeye doğru bakan mitralyözle teçhiz edildiği, Cadde-yi Kebir ve mahallelerin asayişi için otuzar kırkar kişilik devriyeler gezdirildiği, telefon santrallerinin Fransızlar tarafından işgal edildiği, İtilaf Devletleri gemilerinin toplarının İstanbul’a ateş açmak üzere şehre doğru çevrildiği ve uçakların da genel durumu teftiş için dolaştıkları belirtilmişti.
Dolmabahçe’de karaya çıkan İngiliz askerleri tepeden tırnağa silahlıydılar, fakat gelen geçene karışmıyorlar ve düzenli sıralar halinde verilecek emirleri bekliyorlardı.
Fatma Afyoncu –  http://www.tesis.org.tr/assets/view/userfile/249525.pdf

Naci Kaptan – Bölüm VIII sonu – Devam edecek
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Tarih, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *