BİZ BU FİLMİ SEYRETMİŞTİK

BİZ BU FİLMİ SEYRETMİŞTİK

Zahide UÇAR( 19.01.2021)

Gazeteci Sabahattin Önkibar’a iki defa saldırdılar. Biri İstanbul Kitap Fuarı’nda, ikinci saldırı evinin önünde… İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Basın Danışmanı Murat İde, Korkusuz Gazetesi yazarı Ahmet Takan ve Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ’a saldırdılar. Antalya’da gazeteci İdris Özyol saldırıya uğradı. Özyol saldırganlardan birinin MHP’nin Muratpaşa ilçe başkanının şoförü olduğunu açıkladı.
Ana Muhalefet Başkanı Kılıçdaroğlu’nu Linç etmeye kalktılar. Yumruk atan inek hırsızı kahraman muamelesi gördü. Elini öpüp resim çektirdiler.
Saldırganlar serbest bırakıldı. Böylece cesaretlendirildiler.
Şimdi de Yeniçağ Gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve KRT TV Programcısı Avukat Afşin Hatipoğlu saldırıya uğradı. Saldırganlar 3-4 kişi oluyor. Kahpece arkadan saldırıyorlar. TİP Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu’da arkasından saldıranlar tarafından darp edildi.
Yavuz Selim Demirağ darp edilecek gazeteciler listesi olduğunu yazdı.
Kutsal(!) Cumhur ittifakı 2 gün tıp(sus) oynadı. Bahçeli konuştu(!)? Konuştu da; tıpkı 12 Eylül öncesi gazete manşetleri gibi konuştu. Kışkırtıcı bir dille 3 gazeteciyi hedef gösterdi. O üç gazeteciyi hiç sevmedim ama bu ayrı bir konudur. Bahçeli;
“Karar gazetesi’nin kiralık köşe yazarları, mesela Elif Çakır, mesela Yıldıray Oğur, mesela Taha Akyol ve diğer köşesiz sözde yazarlar MHP’yi hafife almasınlar. MHP’ye kara çalmasınlar” dedi(!).. Dedi de;
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Şanlı,
“Alparslan Tufan neyi amaçlamaktadır? Savcı Tufan’a bizim öncelikli tavsiyemiz hukuka riayet etmesi, devamında da elaleme erkeklik göstereceğim diye boğulacağı suda kulaç atmamasıdır.” Diyerek savcıyı tehdit etti.
Sahi, Özdağ’a saldıranlar arasında bir de güvenlik elemanı var. Yani, silahlı olan bir kişi… İş kaybetme korkusu olmadan bir siyasi kişiye saldırması için bu şahsa kim güvence verdi? Bu kişi hangi güvenlik şirketi elemanıdır? O güvenlik şirketinin bir partiyle bağı var mıdır?
Biz bu filmi 80 öncesi yıllarda görmüştük. Türkiye gene karanlık bir tünele sokuluyor.

80 öncesi yıllarda bu işler şöyle olurdu:
Sağcı ve solcu gazeteler vardı. O gazeteler yok edilecek isimleri manşete taşır, taraftarını kışkırtırdı. Habere konu olan kişi için, “vur emri” olarak algılanır, infaz gerçekleştirilirdi. Siyasi parti başkanları kimi hedef yapsa, “vur emri” olarak algılanır, saldırı gerçekleşirdi. 12 Eylül Darbesi gençlerin üzerinden tank gibi geçti. Beş binden fazla gencimizi kaybettik. Kaybettik de;
Gençlerin eline silah verenlerin çocuklarına hiçbir şey olmadı. Onların çocukları rahatça okudu. Yurt dışına gitti. 1977-78 kuşağı olan bizler bu filmi ve kurgulayanları çok iyi öğrendik. Dersimizi aldık.
Mesela Sayın Bahçeli? 23 Şubat 1978 tarihinde Ankara Gölbaşı girişinde, portakal sandıkları içinde iki otomatik silah yakalanmasına karşın yargılanmamıştır. 12 Eylül’de içeri alınmadı. Ayrıcalığı ne idi(!)?
12 Eylül öncesinde birçok isim sağ-sol ayağına yatarak yok edildi.
Puslu hava;
Çakallar, yabancı istihbarat görevlilerinin operasyon yapması için çok uygun bir iklim yaratır. Faili meçhuller başlarsa, bunun ağır bedelini kim ödeyecek?

Hrant Dink öldürüldüğünden 30 dk. sonra İstanbul Valisi Celaleddin Cerrah yaptığı açıklamada;
“Milli duygularla işlenen bir cinayet(!)”dedi. Elinde hiçbir veri yok. Dink İstanbul Valiliğinden koruma istemiş, vermemişler. Dink’in öldürülmesi Türkiye’de başlatılacak operasyonların işaret fişeği oldu. O gün dedim ki;
“Milli kesime bir operasyon başlatılacak.”
O operasyon Ergenekon kumpasıyla başlatıldı. Ergenekon Türklerin milli destanının adıdır. Mesaj zaten Türklere verildi. O mesajdan sonra milli ve ulusalcı isimlere operasyon yapıldı. Çünkü ulus devletler tasfiye edilmeliydi. Küreselcilerin önü açılmalıydı.
Direnç noktalarına tek tek operasyon yapıldı.

Bu noktada iki isim çok önemlidir. Bahçeli ve Perinçek…
Biri ülkücülere, öteki çatısı altına topladığı ulusalcılara operasyon yapıyor. Tersten operasyon… Eritme operasyonu…
Okumayan, yoksul ama slogan olarak “vatan-millet-Sakarya” diyen, emperyalist proje olan “Türk İslam Sentezi” benimsetilmiş ülkücü çocuklar. Şimdi de bu çocuklar kullanılıyor. Bu çocuklardan biri yazımı okursa, bu filmi görmüş bir büyükleri olarak onlara tavsiyem;
Kimseye piyon, fedai olmayın. Yarın saldırdığınız birisi savunma hakkını kullanıp birinizi vurursa, arkanızdan ananız-babanız dışında ağlayan da olmaz, üzülen de. Çünkü siz sizi kullananlar için sadece bir piyonsunuz. 3-5 kişi bir araya gelerek hedef yapılan insana kahpece saldırmayı size hangi alçak öğretiyor? Sizi kullanan ağa babalarınıza hatırlatalım:
İki Türk tek düşmana saldırmaz. (Bilge Kahan Yasası)” Kaldı ki saldırdığınız insanlar bu ülkenin insanıdır. Mücadeleleri sizlerin de içinde bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çıkarlarını korumaktır. Buna da “gerçek milliyetçilik” deniyor.
Türklüğünü kaybetmiş olanların Türkçülük oyununa maşa olmayın.  Her yerden Türk adını silenlerin yanında olanların sahte Türkçülüğüne kanmayın…

Bahçeli’nin Cumhur İttifakı üzerinden ülkücü bazı isimler işe yerleşiyor. Anadolu’nun gariban, yoksul Türk çocukları paralı asker olarak Jandarmaya alınıyor. Bazıları bu kadrolaşma için sevinebilir. İyi diyebilir. Hele ki bu işsizlik ortamında… Ben de diyorum ki;
Tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi Anadolu’nun gariban çocukları ölüme gidiyor. Her gün bir veya daha fazla şehit haberi alıyoruz fakat artık kanıksandı. Kimse umursamıyor, farkında mısınız?

Hedef isimlere yapılan saldırının anlamı;
İki tarafı kesen bir bıçak operasyonu olmasıdır. Saldırdığını zannederken saldırıya uğrayan piyonlaradır sözüm. Sabun gibisiniz… Sahibiniz sizlerle elini yıkar. Sonunda sabun eriyip yok olur. Sahibinizin elini görenler de elini temiz sanır(!)..
Bahçeli topladığı milliyetçileri alıp, AKP’nin trenine bindirdi. Perinçek teşkilatında topladığı ulusalcıları alıp AKP’nin trenine bindirdi.  İkisi de AKP’nin gayri milli duruşuna gösterdiği tepki ile topladığı insanları kandırdı. Şimdi;
İkisi de alan temizliği yapıyor ki;
Küreselci kafalar, mandacılar, federasyoncular rahat etsin…
Yanlış hesap Bağdat’tan geri dönmüş. Bu hesap ta geri dönecektir.
Oyunu daha açık görmeniz için, 2014 yılında yazdığım “Kafesin Saka Kuşları…” başlıklı yazımı ilginize sunuyorum.
https://www.guncelmeydan.com/pano/konu37085.html
Karanlık bir tünele giriyoruz. Bu söylemeler faili meçhullere, yabancı istihbaratların operasyonlarına yol vermektir. Herkes aklını başına alsın.
Biz bu filmi görmüştük!
This entry was posted in FAŞİZM, Zahide Uçar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *