İşte size bir çanta hikayesi

Saygı Öztürk
Sözcü – 29 Aralık 2013

İşte size bir çanta hikayesi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terörle Mücadele 10. maddesiyle Yetkili Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş’ın, “Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Kurmak ve Kurulan Örgüte Üye Olmak” suçlamasıyla yürüttüğü soruşturma, kritik isimlere dayandı.

Mahkemeden şüpheliler hakkında yakalama ve gözaltına alma kararı almasına rağmen, Emniyet bu emri yerine getirmedi.Başsavcı, bu duruma tepki göstereceğine, HSYK gibi savcıya sahip çıkacağına savcısının elinden soruşturmayı alıyor, ona yapılan saldırılara sessiz kalıyor…

Savcı da gördü ki, Reza Zarrab ve adamlarının giremediği kapı yok. Üstelik de girişler hep çantalı oluyor.Ancak giren kişinin çıkışta çantasının olmadığı da görülüyor.

Bunların rüşvet parası olabileceğini Başbakan hiç düşünmüyor ve “Eeee ne varmış bunda?” diyor.Peki, çantasını bırakmak şöyle dursun, yanından ayırmayan dönemin CHP Milletvekili Ahmet Ersin’in başına getirilenleri anlatalım, Başbakan’ın bu duruma ne diyeceğini de merak edelim…

Cihaner yaka-paça

Rüzgarın farklı yönden estiği, AKP’nin kendilerinden olmayan hemen herkesi köşeye sıkıştırmaya çalıştığı olaylardan birisi de Erzincan’da yaşanıyordu.

İsmailağa Cemaati hakkında soruşturma yürüten Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, makamına gelen Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı, polise verdiği talimatla Cihaner’i yaka-paça Erzurum’a götürülmesini sağladı.Olay yalnız Cihaner’le kalmadı. Orgeneral Saldıray Berk hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.

Erzincan’ın eski ve yeni Jandarma alay komutanları, MİT bölge başkanı, iki yardımcısı, jandarma istihbaratta görevli subay ve astsubaylar da tutuklanmıştı. Orada bir fırtına esiyor, “AKP ve Fethullah Gülen’i Bitirme Planı” sözde ilk kez Erzincan’da uygulamaya koyuluyordu.

CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, hukukçu olduğu için partisi tarafından görevlendirildi, İlhan Cihaner’i 18 Şubat 2010’da cezaevinde ziyaret etti, olayı yerinde incelemek ve mümkün olabilirse Orgeneral Saldıray Berk’le de görüşebilmek için Erzincan’a gitti.Yanında, Ankara’dan gelen televizyon ve gazete muhabirleri de bulunuyordu.Berk, Erzincan dışında olduğu için o görüşme yapılamadı.

Gizli Tanığa para

Tarih 19 Şubat 2010’u gösteriyordu. Kaldıkları Eliza Oteli’nde gazeteciler ve partili 10-12 kişiyle kahvaltı yapılıyordu. Ersin, kahvaltıdan sonra otelin terasında izlenimleriyle ilgili kameralar önünde açıklama yapacaktı.

Kahvaltı sırasında kendilerini 8-10 kişi ziyaret etti. Gelenlerden birisi de, eşiyle problemi olduğunu, karısının evi terk edip babasının evine gittiğini, İzmir ya da Ankara’da yeni bir hayata başlamak istediğini ve bu konuda kendisine yardımcı olunmasını istedi.Ersin, bu kişiye yapacak çok bir şeyinin olmadığını anlattı.Ama bu görüşme birileri için yetmişti…

Çünkü, otelin kahvaltı salonunda, herkesin yanında görüştüğü kişi, sonradan adının “Munzur” kod adlı kişi olduğunu öğrendiği Erzincan soruşturmasının gizli tanıklarından “Munzur”dan başkası değildi.

“Cemaat” ve “yandaş” basının gündeminde müthiş bir “çanta haberciliği” başlamıştı.Her fırsatta “çantada ne vardı?” diye soruluyor, çantada para bulunduğu ve bunun gizli tanığa ifadesini değiştirmesi için getirildiği ima ediliyordu…

Bir milletvekilinin yıllar önce hediye ettiği bu çanta öyle bir gündeme gelmişti ki, AKP’nin o dönem TBMM Grup Başkanvekili olan Bekir Bozdağ da “Açıkla sayın Ersin, o çantada ne vardı açıkla?” diyordu.

Çantaya 27 yıl

“Gizli Tanık Munzur”un Başsavcı vekili ve iki savcı tarafından alınan ifadesinde, kendisine para teklif edildiğini asla kabul etmiyordu. Ne olduysa sonradan oldu, “Munzur” ifadesini değiştirdi.

Ahmet Ersin, Erzurum Özel Yetkili 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Ergenekon terör örgütüne yardım etmek, bağımsız yargıyı etkilemeye çalışmak, gizli tanığa rüşvet vermeye teşebbüs etmek” suçlamasıyla tam 27 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.

Ersin, her duruşmadan bir gün önce içine pijama ve tıraş takımını koyduğu aynı çantayla Erzurum’a gidiyor, duruşmadan sonra da uçakla Erzurum’dan ayrılıyor.

Dün Ahmet Ersin’i arayıp çantasını sorduğumda şunları söyledi:

“Benim çantam rüşvet için suç delili sayıldı. Şimdinin Adalet Bakanı da, çantamı gündeme getirip ortalığı ayağa kaldırıyordu.Başbakan, ‘Moda oldu, çantayla girdi, çantasız çıktı demek. Eee belki kitap filan getirmiştir’ diyor. Onlar içeriye çantalarla giriyor, çantasız çıkıyor. Peki nasıl oluyor da, benim yanımdan hiç ayırmadığım içinde pijamam, tıraş takımım bulunan çantam, rüşvet parası oluyor? O çantalar suç delili olmuyor da, benim çantam nasıl suç delili oluyor?”

Hukukçu Ahmet Ersin, tam anlamıyla “gizli tanık” sarmalına alınmış.
CHP, bir dönem en zor görevleri verdiği milletvekilini de yalnız bırakmış gibi gözüküyor.

Ne diyelim:

Birisi Milletvekili Ahmet Ersin’in çantası, diğeri adı rüşvetle, yolsuzlukla gündeme gelen Reza’nın?

Birisi rüşvet parası oluyor, diğeri kitap…

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, HUKUK-YARGI-ADALET, İrtica, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *