YAĞMUR ŞART OLDU

YAĞMUR ŞART OLDU

İsmet Aydemir / <dr.aydemir@web.de> 05.01.2021

İnsanlar dünyasıyla hayvanlar dünyası arasında davranış benzerliği var

Kedi, kedi gibi yaşıyor. Aslan, aslan gibi. Çakal, çakal gibi. Bir inekten bir tilki davranışı beklenemediği gibi, bir kurttan da bir tavuk davranışı beklenemez. Bu canlılar, var oluş kurallarına göre yaşarlar. Analarından, büyüklerinden gördükleri şekilde yaşarlar.
Çakal, kurt, tilki, arslan yavruları büyüklerinin kuzulara, tavuklara saldırıp yediklerini görmeselerdi, bu kötü işleri yapmayacaklardı.
Bunların ibadethaneleri, okulları, televizyonları, gazeteleri, internetleri iyi ki yoktur. Yoksa onlarda da davranış bozuklukları oluşabilirdi.Bunlar ray üzerinde giden araçlar gibi yaşarlar, davranış şekilleri belirlidir. Sadece kuduz olup, bedensel bir hastalığa yakalanırsalar davranış bozuklukları gösterebiliyorlar.
Ama kişiler, çocukluklarından itibaren duyduklarına, gördüklerine, okuduklarına göre bir değerlendirmeler yaparak kişilik oluşturuyorlar. Doğruyla yanlışı, iyiyle kötüyü birbirlerinden ayırmanın ölçüsünü bilmiyorsalar, İyi diye kötü şeyler yapmaları, doğru diye yanlış işler yapmaları daima olası.Yani bu tür kişilerde, kişilik bozukluğu sonucu olarak, günlük yaşamımıza da davranış bozuklukları gözlenir ve yaşanır.
Bitkiler dünyasıyla insanlık dünyası arasında da benzerlikler vardır: Her halk bir ağaç gibidir. Balalar tomurcuk, gençler çiçek, meslek sahibi kişiler yaprak, sanatcı ve bilginler ise meyve özellikleri gösterirler.
Meyveleri hoşaf, reçel yaparak yıllar sonra da kullanabiliriz.
Bilgin ve sanatcıların ürünlerini ise yıllar boyu kullanırız.
Ağaç uzun yıllar yaşar, ama ağcın üyeleri uzun yıllar yaşayamaz, her yıl değişir.
Halklar uzun yıllar yaşar, ama bireyler yıldan yıla değişir.
Eğer bir yaprak, çiçek veya meyvede haşere saldırısı varsa, bozulma, çürüme başlar.
Çürüyen, bozulan yapraklar, çiçekler ve meyveler öncelikle kendilerine zarar verirlerken, aynı anda etraflarında en yakın bulunan diğer hem cinslerine zarar verirler. İnsanlık aleminde bağımlı kişiler öncelikler kendilerine zarar verirken, daha sonra en yakınlarına zarar verirler. Bunlar çürük meyve davranışı gösterirler. Uyuşturucu, alkol, kumar, sigara bağımlılarına bakarsak, öncelikle kendilerine zarar verirken, eş zamanlı olarak etraflarında bulunanlara da zarar verirler.
Bun zararları verirken de doğru yaptıklarına inanırlar. Hele hele insanların gerçek olmayan, uyduruk kavramlara inanmaları ve ona göre yaşamaları, onları hayvanlar kadar sağlıklı yaşayamamaya götürür.
Bir kedinin, bir köpeğin sağlıklı tutarlı yaşamı çok ilginçtir:
Bir kedi evine, ev sahibine hiç bir zaman ihanet etmez.
Bir kangal, hiç bir zaman kurtlarla işbirliği yapıp, koyun sürüsüne saldırmaz, yediği yalın hakkını verir.Bir kangal; hiç bir zaman bazı tsk generallerinin, bazı mit çalışanlarının, bazı emniyet çalışanlarının davranış bozukluğunu göstermez! Koyun sürüsünü canı pahasına korur!
Hele arıları savunan koruyucu arılar, önce uyarıda bulunuyorlar, sonra canları pahasına, arı peteğini korumak için saldırıyorlar. Bu yüzden, gerek bitkiler alemine, gerekse hayvanlar alemine saygım ve sevgim sınırsızdır.
Bin yıllardır, kırk haramiler dünyadaki halkların yönetimlerini işgal etmişler, onları değişik yöntemlerle korkutarak, gerçek bilgilerden uzak tutmuşlardır.
Günlük yaşamımızda kullanılabilen bilgiler, karanlıklardaki el ışığına benzer. Şöyle böyle nedenlerle bilgisiz bırakılmış kişiler, karanlıkta ellerinde ışık olmadan yolda yürüyen kişilere çok benzer. Bin yıllardır kişiler çocukken şöyle böyle nedenlerle korkutulmuşlardır. Ruhunda korku olan kişilerde, doğuştan var olan bilgi çekirdekleri olgunlaşamaz. Bu olay, çiçekteyken meyvenin içine kurt yerleşince olgun bir meyve olamayacağı gibi bir olaydır.
Var oluşun temelinde saygı ve sevgi olmasına rağmen, var oluşun temeline korku ve tehditlerden oluşan çimento dökerek topluma kabul ettirmişlerdir. Türkmenlerle ‘kılıç müslümanı’ diye alay etmişlerdir. Kiliselerde çarmıha gerilmiş, ayakları elleri ağaca çivilenmiş isa heykelini gören çocuk ne düşünür? Devlete karşı gelenlerin başına bu gelir? Bilgisiz bırakılmış toplumlar, korkutulmuştur, köleleştirilmiştir.
İnsanlık ormanını;
silah üreticilerinden oluşan haşereler,
alkol, uyuçturucu üreticilerinden oluşan haşereler,
kumar, sigara üreticilerinden oluşan haşereler istila etmiştir.
İnsanlık ormanını bu haşerelerden yıkayarak kurtarmak için,
insanlık ormanında var olan bu yangını söndürmek için bir YAĞMUR gereklidir.
Günümüzdeki ticaret ahlakına göre;
hava paketlenerek satılabilseydi, bunu rahatlıkla yaparlardı, bir çok kişi havasızlıktan ölürdü.
Yazık ki;
günümüzde tanrı ALTIN, peygamber ise paradır! Çok kişi peygamberlerinin arkasında gece gündüz takla atmaktadırlar.
Hava gibi herkese lazım olan ev barınak,
Yeme içme, giyim kuşam, sağlık ve eğitim bugün yasal olarak satılıyor!
Hatta yasal olarak kadın da satılabiliyor.
Kırk haramilerin demokrasi dedikleri bu aşağılık üç kağıtcılıkdan oluşan toplum düzeni artık yok olma yörüngesine girmiştir. Yapılan yüksek hesaplamalara göre üç yüz yıl sonra, bugünkü doğum ve ölüm oaranına göre alman toplumu ne yazık ki ölüyor.
Buralarda Türkmen’ler ve Polanya’lılar çoğunlukda oluyor. Evet bireyler ağır bir ruhsal bunalım içinde. Toplumlar da öyle.Kuzey Irak’tan, Suriye’den gelen kişilerle sohbet ettim. Çoğunluk büyük bunalım içinde. “Ben ırak’tan geliyorum. Baba kızının ırzına, oğlu anasının ırzına geçiyor. Fuhuş, hırsızlık, cinayet ayyukta. Herkes şeytan olmuş” diye bana dert yananlar her gün çoğalıyor.
Evet YAĞMUR şart oldu:
Dünyadaki tüm insanlar; kırk haramilerin kafeslerinden çıkacaklar, zincirlerini kıracaklar. Türk örf ve Adetlerine göre yaşayabilecekleri, yelkensiz geminin tamamından oluşacak yurtları olacak olan Türkistan’larını kuracaklardır.
Hepinizin gözlerinden öperim.
This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *