NOEL, NOEL BABA, YILBAŞI,NARDUGAN ve AYAZ ATA’nın BENZERLİKLERİ VE TARİHÇESİ

Değerli okur,
2021 senesi kapımıza dayandı, Yılbaşına birkaç gün kaldı.  Yılbaşı kutlamaları bu sene covid19 salgını nedeniyle yapılamayacak. Evlerde dahi toplanmanın riskli olduğu bu günlerde kalabalıktan uzak kalmak sağlığımız nedeniyle gerekli. Halk arasındaki deyişle insanlar PTT (Pijama-Televizyon-Terlik) üçlemesiyle evlerinde olacaklar.
Aslında bu durumun, toplum gelenek ve alışkanlıklarını İslami yapıya taşımaya çalışan iktidarı mutlu ettiğini yazabiliriz. Bilindiği gibi AKP iktidarı yılbaşı kutlamalarının yapılmasına karşıdır.
Yeni yıl yaklaşırken tebliğciler sarık ve cübbeleriyle ortaya çıkarak insanların kutlama yapmamalarını ve günah/haram olduğunu dayatırlar. Televizyonlar eğlence programlarını azaltırlar. Para kazanmak için noel baba kılığına girenler dövülür, plastik şişme noel babalar sünnet edilir. Müftüler fetva vererek; ” Noel baba aslında kötü bir adamdır, iyi olsa idi baca yerinden kapıdan girerdi” der. Elinde sopa ile dama çıkarak noel baba geldiğinde dövmek için bekleyen ileri zekâlılar elinde sopayla bekler. Toplum üzerinde bir baskı oluşur.
Tüm bunların nedeni yeni yıl kutlamalarının, chrismast, İsa’nın doğum günü olan 25 Aralık noel kutlamalarıyla karıştırılıyor olmasıdır. Aslında  Yeni yıl kutlamaları, İsa’nın doğum günü kutlamasından ayrı ve farklı bir kutlamadır ve dini bir yönü yoktur. Bu konuda var olan görüşler yazının devamında okumanıza sunulmuştur.
Daha önemli olan konu ise;  Noel kutlamalarının ve noel babanın atası Ön Türk’lerdir ve bu NARDUGAN ŞÖLENİ ve AYAZ ATA’dır.   Yukarıda farklı kaynaklardan aldığım görsele baktığınızda, Ayaz Ata ve noel babanın giysileriyle, elindeki asa ile birbirine ne kadar benzediğini göreceksiniz. Diyebiliriz ki Noel Baba Ayaz Ata’nın kopyasıdır.
Şaman inanç ve kültüründe var olan Nardugan şölenlerinin ve Aya Ata’nın geçmişi ise noel kutlamalarından, hristiyanlığın doğuşundan ve Noel Baba’dan binlerce yıl öncedir. Yazının devamında ve aşağıdaki linklerde bu konuda daha çok bilgiye erişebileceksiniz.
https://nacikaptan.com/?p=33498
https://nacikaptan.com/?p=85075
https://nacikaptan.com/?p=8600
Yeni yılın sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim
Naci Kaptan / 28.12.2020

BÖLÜM I
Bir Orta Asya Türk geleneği olan Ayaz Ata, Ak Ayas ve Nardugan şenlikleri yakın çağda nasıl Noel Ağacı, Noel Baba ve Yılbaşı etkinliklerine evrildi? Türklerin Ayaz Atası, nasıl Noel Baba oldu? Nardugan Bayramı nedir?
Türk, Altay ve Orta Asya mitolojisinde; “Soğuk Tanrısı” diye de kabul edilen “Ayaz Ata” öncelikle Kazak ve Kırgızlarda çok önemli olmakla beraber günümüze dek süregelen tarihi bir gelenektir.
Orta Asya Türk mitolojilerinde, özellikle Kazaklarda ve Kırgızlarda “Soğuk Tanrısı” ya da “Ayaz Han”, “Ak Ayaz” olarak da tanınır. Ay ışığından yaratılması nedeniyle ayaz yani soğuk havaya neden olduğu için Ayaz Ata adını almıştır. Ülker burcuna has olan altı yıldız, göğün altı boşluğudur. Ayaz Baba bu deliklerden yeryüzüne soğuk hava üfürür. Bu şekilde kış gelir.
Özellikle İslam öncesi Türklerin inanışına göre, Ayaz Ata, kış ayazında donmak üzere olan çaresiz kimsesizlere, açlara görünen ve onları koruyan bir aziz kişidir.
Orta Asya’da göçebe Türklerin yoğun olarak yaşarken kışları soğuk, yazlarıysa kurak ve sıcak bir iklim yaşanırdı. Orta Asya’da göçebe olarak yaşayan yerleşik bir yaşam düzeni kurmayan ön Türkler, tek tanrılı dinleri kabul etmeden önceki inanışlarında da, güçlü ritüelleri olan ve bu ritüellere bağlı olarak yaşayan bir toplumdu. Güneş, şaman Türklerin geleneksel hayatları içinde anlamlı ve önemli bir yer tutmaktaydı.
Ayaz, etimolojik olarak tüm Türk coğrafyasında “yakıcı soğuk” anlamında kullanılır. Ay, gökyüzünde net görülebile açık havalarda ortaya çıktığı için “Ay Tanrısının (Ayaz Han)” gökyüzüne insanlar için hediye ettiği düşünülmekteydi.
Ayaz uzun kış gecelerinde, yoğun yaşanan donma vakalarında barınaklardaki hayvanları, dışarıda mahsur kalan yaşlı, genç, çocuk gibi ailelerinin üyelerini donarak yitiriyorlardı. Bu tür korkunç olaylar halk arasında umutsuzluğun artmasına neden oluyordu.
Türkler, günümüze kadar çok değişik gelenekler edindiyse ve bunlar gelenek ve inanç olarak sürdüyse bu ritüelin sağlam alt yapıya dayanması ve bir özellik taşıması gerekiyordu. Bu inancın getirdiği duygularla yaşanan can kayıplarına ve bu kayıplardan dolayı oluşturduğu inançlara göre, 22Aralık gecesi ile beraber geceler kısalmaya başlarken gündüzler de uzamaya başlıyordu. Bunun için de gece ile gündüzün birbirleriyle savaştığına inanıyorlardı.
Geceyle gündüzün uzun süren mücadelesinden sonra gündüz yani aydınlık, karanlığı yani geceyi yenince çok büyük bir zafer kazanıyordu.
Bu doğal süreçte, gündüzün geceyi yenmesiyle, soğuk yüzünden kaybedilen canlar nedeniyle oluşan kederli hava yerini yaşama sevincine bırakıyor, insanların umutlarının artmasına ve huzur içinde hayatlarına dönmesine sebep oluyordu.
Ayaz ve her açıdan can yakan çileli kış günlerinin insanlara yaşattığı bu zor koşulların yerini mutluluğa ve eğlenceye dönüştürmek için yapılan eğlenceler tarihsel süreçte ritüele dönüştü. Asırlar boyunca özellikle Orta Asya Türkleri bu kutlamaları hep sürdürerek geleneksel hale getirdiler. Fakat bu inançlarını görselleştirmek ve hayatın devam ettiğini göstermek adına ve de bu ritüeli daha belirgin hale getirmek için akçam ağacı süsleme geleneği oluşturdular.
Asya Türkleri gecelerin kısalıp günlerin uzamaya başladığı dönemde akçam ağacını süslerler, ateş yakıp etrafında dans ederlerdi. Bu gelenek halen devam etmekte ve Nardugan Bayramı adıyla bilinmektedir. ‘Nar’ ateş ve ‘dugan’ doğan demek olduğundan Nardugan “doğan güneş”, yani uzayan gün anlamını taşır. Hayat ağacına bağlı bir diğer inanç da bu ağacın göğü tuttuğu ve göğün insanların üstüne çökmesine engel olduğudur.
Akça ağaç
Noel ağacı süslemesi de Asya kökenli olup Türklerin Avrupa’ya hediye ettiği bir kadim inançtan türemiştir. Hayat Ağacı inancının Asya kökenli olduğunu Amerika yerlilerinde de bulunmasından anlıyoruz. Hatta Amerikan Navajo halkına ait bir çizimde kutsal ağaç merkezde bir kare içinde bulunmaktadır. Kareyi çevreleyen küçük boyda çizilmiş olan kadınlar ellerinde demetlerle ağaca dua ediyorlar. Asya’dan Amerika kıtasına göç etmiş bu insanların bir doğa dini sayılabilecek olan şamanlığa inandıkları biliniyor. Kızılderili dediğimiz bu insanların güneş doğarken yaptıkları ayinler ve tüm bitkilerin ruh taşıdıklarına inanmaları Asya şamanlığının devamıdır.

BÖLÜM II
Noel sözcüğü Fransızca “nouvelle” yani “yeni” sözü ile ilgili olduğu ve “Yeni Yıl” kavramının Nardugan Bayramından batıya geçtiği anlaşılıyor. Bu geleneğin Asya halkları tarafından Anadolu’ya taşınmış olduğunu da görüyoruz. Anadolu’da kutsal hayat ağacının kadim dönemlerden beri önemli bir simge olarak devam ettiğini görüyoruz.
İlginçtir ki endüstri çağı ve tüketim toplumlarının yavaştan ortaya çıktığı 19. yüzyılda Türklerin Orta Asya geleneği olan Nardugan kutlaması Noel, 22 Aralıkta süslediği akçam Christmas Ağacı ve Ayaz Atası da Noel Baba’ya evirilerek bambaşka bir kültürün parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim 19 .yüzyılda Türklerin Nardugan kutlaması ve Ayaz Ata’sı karşımıza “Noel Baba”ya dönüşerek karşımıza çıkmaktadır.
Nardugan, Yılbaşı, Akçam ağacı ve Noel hakkında sağlam kaynak arayanlara Türkolog Murat Acı’nın araştırmaları tavsiye edilir. Araştırmacı; “Avrupa, Türkler, Büyük Bozkır”adlı kitabından: “Çam ağacı Mısır’da ve Filistin’de yoktu. İlk Hıristiyanlar bu ağacı bilemezdi. Türklerde ise bu ağaç çok önceden kutsal sayılırdı. Türklerin kök atası Sakalar idi. Türkler, Anadolu’ya 1071’de gelmedi, önceden farklı adlarla Anadolu’da hep var idi; Hattiler, İskitler, Kıpçaklar, Peçenekler vb.” şeklinde bir tez öne sürmektedir.
Ayrıca, Sümerolog Sayın Muazzez İlmiye Çığ’ın bu önemli kültürel Türk geleneği ilgili detaylı belgelere dayanarak kaleme aldığı bilimsel eserleri mevcuttur.
NOEL
her yıl 25 Aralık tarihinde İsa’nın doğumunun kutlandığı Hristiyan bayramıdır. Ayrıca Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş veya Milat Yortusu olarak da bilinir. 20. yüzyılın başlarından itibaren Noel, Hristiyan olmayanlar tarafından da kutlanan, dinî motiflerinden arınmış, hediye alışverişi etrafında yoğunlaşan bir bayram olarak da kutlanmaya başlamıştır.Bu seküler Noel versiyonunda mitolojik figür Noel Baba temel bir rol oynar.
Noel, her yıl dünyadaki Hristiyanların çoğunluğu tarafından 25 Aralık’ta kutlanır. Bazı ülkelerde kutlamalar 24 Aralık’ta Noel arifesiyle başlar ve 25 Aralık bitimine kadar devam eder. Ermeni Kilisesi gibi bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jülyen takviminde 25 Aralık’a denk gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar. Hristiyanların çoğunlukta olduğu bazı ülkelerde pratik olarak Noel tatili yılbaşı tatiliyle birleştirilir.
Bazı Ortodoks kiliselerinin Noel’i Jülyen takvimine göre kutlamasının nedeni, miladi (Gregoryen) takvimin Katolik Papa XIII. Gregory tarafından düzenlettirilmiş olmasıdır. Bununla birlikte bazı Ortodoks kiliseleri miladi takvime dönüşüm yapmış ve 25 Aralık’ta kutlamaya başlamıştır.
Noel, Hristiyanlıkta İsa’nın doğum günü olarak kutlanılır. İsa (MÖ 4 – MS 30-33), Hristiyanlıktaki temel figürdür. Doğum ve ölüm tarihleri konusunda, tarihçiler arasında fikir birliği yoktur.
İsa, Roma İmparatorluğu’nun Yahudiye eyaletinde kendisi de bir Yahudi olan Meryem’den dünyaya gelmiştir. Hristiyanlıkta ve İslamiyet’te tanrı tarafından babasız doğduğuna inanılır. Soyu, üvey babası Yusuf’a göre tayin edilir. Buna göre soyu Davud peygambere dayanır. İslami kaynaklarda ise Meryem’in daha sonra evlendiğine dair bir ifade yoktur.
İsa’nın doğumundan Kitab-ı Mukaddes’te yalnızca Luka ve Matta İncillerinde bahsedilir. Bazı iddialara göre İsa kış mevsiminde doğmamıştır. Luka İncili’ne göre İsa’nın doğduğu zaman çobanlar çayırlarda sürülerini otlatmakta idiler.Bazı kaynaklara göre Vaftizci Yahya Yahudi Fısıh (mayasız ekmek) bayramında yani 15 Nisan’da doğmuştur ve Vaftizci Yahya’dan altı ay sonra doğan İsa’nın Ekim ayı içinde doğmuş olması gerekir.
İsa’nın doğum günü olarak 25 Aralık’ın seçilmesinin, 3. yüzyıl başlarında İsa’nın ölüm tarihinin 25 Mart olarak tahmin edilmesiyle bağlantılı olduğunu rivayet etmektedirler. Aralarında Ermenilerin de olduğu Doğu Hristiyanları ise 6 Ocak (Epifani) tarihini üçüncü yüzyıldan itibaren Noel olarak kutlamaya başlamıştır.
Roma İmparatorluğu’nda İsa’nın doğumu anısına kutlanan bayramlarla ilgili en eski tarih olarak, 325 ve 336 tarihleri söz konusu edilmektedir. Buna göre Noel bayramı İmparator Büyük Konstantin’in saltanatının sonundan itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Bu İznik’te yapılan Birinci Konsül (325) tarihi ile örtüşmektedir. MS 354 yılında Papa Liberius, 24 Aralık’ı 25 Aralık’a bağlayan geceyi İsa’nın doğum günü yıldönümü olarak ilan etmiştir.

BÖLÜM III
Ekonomi ve Noel
Noel sezonu, tipik olarak birçok ülkede ekonominin canlandığı bir dönemdir. Satışlar neredeyse tüm perakende sektörlerde ciddi biçimde artar. Noel’de satış yerleri hediyelik eşya ve dekorasyon malzemelerine ağırlık verdiği gibi yeni ürünleri de müşterilerle tanıştırır. ABD’de bu sezonun adı ‘Noel alışveriş mevsimi’ olarak geçer ve genellikle sezonun açılışı, ABD’de her yıl kasım ayının dördüncü Perşembe günü kutlanan Şükran Gününün ertesi günü olan Cuma günü olarak kabul edilir. Birçok Amerikalı alışveriş sezonunun başladığı bu Cuma gününü tarihe ironik bir gönderme olarak Kara Cuma olarak adlandırır.
Noel’in ekonomik yönünün 1800’lerden bu yana gittikçe önem kazanması dinî çevrelerde Noel’in dinî anlamını kaybedip ticarileşmesine yönelik kaygıları arttırmaktadır. Noel bugün nüfusunun yüzde 60’ından fazlası tanrıya inanmayan İngiltere, Fransa gibi ülkelerde bile coşkuyla kutlanmaktadır. Hristiyan çevreler ise Noel’in bir alışveriş ve hediye bayramı haline gelmesinden ve çocukların Noel Baba’ya, İsa’dan daha fazla önem vermesinden endişe duymaktadırlar.
Winterval,
yeni yıla yaklaşırken ve yeni yılda kutlanılan tüm kış festivallerini kastetmek için kullanılan bir sözcüktür. İngilizce winter (kış) ve festival kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Winterval sözcüğü, yılbaşı, Hristiyan Noel, Yahudi Hanuka, Neopagan Yule ve Kızılderili Kwanzaa kutlamaları gibi farklı din ve kültürlerde kutlanan tüm kış festivallerini bir bütün olarak tanımlamak için kullanılmaktadır.
Yılbaşında ilk akla gelen isim olan Noel Baba Kimdir. Santa Claus olarak bilinen ve tüm dünyaca tanınan Noel Baba hakkında bilinmeyenler?
Dünyanın birçok şehrinde, yüzlerce insan için Aralık ayı; yeni yıla ramak kala girişilen hazırlıklar, sevdiklerine alınan hediyeler, süslenen çam ağaçları ve bu sürecin başkahramanı Noel Baba demektir.
Noel Baba, yılbaşının en vazgeçilmez karakteridir ya da dünya literatüründe en bilinen ismiyle Santa Claus. Çocuklar için armağan, yetişkinler için umut dağıtan, bununla beraber dinler arası birtakım tartışmalara sebep olan aksakallı, kırmızılar içindeki ihtiyar…
Bugün Noel Baba dediğimiz karakter her ne kadar 20. yüzyılın reklam anlayışı tarafından yaratılsa da, gerçekte Anadolu’dan doğan bir şahsiyetti Santa Claus.

Patara’lı Aziz Nikola
Noel Baba diye bilinen karakter Aziz Nikolaos’tur. “Aziz Nikola, Aziz Nikolas, Aziz Nikolaos” gibi küçük farklılıklarla yazılıp söylense de toplumlar için Noel Baba’dır O. Anadolu coğrafyasında yetişmiş bir isimdir Aziz Nikola. Bugünkü Teke Yarımadası’nda Likya Uygarlığı sınırları içerisinde yerini almış Patara kentinde, M.S. 3. yüzyıl sonlarına doğru dünyaya gelmiştir. Her ne kadar Aziz Nikola, Myra (Demre) şehriyle özdeşleşmişse de asıl doğum yeri Patara’dır.
Myra’da (Demre’de) piskoposluk yaptığı yıllarda hayatını kaybedip mezarı burada yer aldığı için, yüzlerce kişi tarafından Demre bir hac noktası haline gelmiştir. Yüzlerce Hristiyan her yıl Demre Noel Baba Kilisesi’ne ziyarete gelmektedir.
Noel Baba, efsaneye göre Kuzey Kutbu’nda eşi ile birlikte yaşar. Elfleri ile birlikte çocuklar için oyuncaklar yapar. Çocuklar kendisine mektupla Noel için hangi hediyeyi istediklerini bildirirler. Noel Baba da ren geyiklerinin çektiği uçan kızağını hediyelerle doldurur ve evlere bacalardan girerek herkesin hediyesini dağıtır. Bu arada çocuklar tarafından kendisi ve geyikleri için bırakılan süt, kurabiye, havuç gibi yiyecek ve içecekleri tüketirler.
Noel Baba günümüzde kır saçlı, uzun kır sakallı, sevimli, koca göbekli, tonton birisi olarak resmedilir. Beyaz tüyleri olan kırmızı bir cüppe giymekte aynı görüntüde bir de kukuleta takmaktadır. Evinin yeri ülkelerin geleneklerine göre değişiklik göstermektedir. Kuzey Kutbu, Finlandiya’daki Korvatunturi, İsveç’teki Dalecarlia veya Grönland bunlardan bazılarıdır. Bazı ülkelerde Noel Baba grottoları kurulur ve çocuklar Noel Baba kılığındaki oyuncuların dizlerine oturarak hediye olarak ne istediklerini söylerler.
Yılbaşı ve noel kutlamaları nasıl başlamıştır?
Noel sözcüğü köken olarak Latince Natalis (doğum) kelimesinden gelmektedir. Türkçe’ye Fransızca Noël (Noel sezonu) sözcüğünden geçmiştir. Fransızca “haber” veya “yeni” anlamındaki “nouvelle” kelimesinden geldiği de düşünülmektedir.
Ayrıca Galya dilinde “noio” yani yeni anlamına gelen kelime ile “hel” güneş anlamına gelen kelimenin birleşmesiyle oluşan “Yeni Güneş” anlamına geldiği düşünülmektedir. Noel, her yıl 25 Aralık tarihinde Hz. İsa’nın doğumunun kutlandığı Hristiyan bayramını ifade etmek için kullanılır. Ayrıca Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş veya Milât Yortusu olarak da bilinir.
Yıl başı veya yeni yıl kutlamaları ise bambaşka bir konudur. Bu tarz kutlamalar, Hristiyanlık öncesinde de yapılmaktadır. Örneğin, Orta Asya’daki Türkler farklı dönemlerde yeni yıl olarak Nardugan ve Nevruz’u kutlamışlardır. Konunun detaylarını aşağıda bulabilirsiniz.
Hristiyanlık aleminde yılbaşı ve noel kutlamaları nasıl başlamıştır?
Tarihi kaynaklar incelendiğinde Hz. İsa’nın doğum tarihine dair kesin bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Bu konuda, farklı rivayetler olup, Hristiyan kaynaklarında da farklı tarihler yer almaktadır. Hz. İsa’nın doğum tarihinin yıl olarak milattan önce dört ile altı yıl evvel olduğu, doğum günü olarak da Batı’da bulunan kiliseler 25 Aralık gününü doğum tarihi olarak kabul edip kutlarlarken, Doğu kiliseleri ise bu tarihi 6 Ocak olarak kabul etmektedir.
Hz. İsa’nın doğum tarihindeki bu ihtilafların sebebini ise Meydan Larousse ‘Noel’ maddesinde şu şekilde açıklanmaktadır: Milattan önce güneşe tapan putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralık’ta günler tekrar uzamaya başlayınca, Güneşin kendileri ile kalmaya razı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı.
Yeni Rehber Ansiklopedisi’nde ise konuyla ilgili olarak şunlar anlatılır: O dönemde Hz. İsa’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk Hristiyanların Hz. İsa’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu. Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde Güneşe ve putlara tapılıyordu. Roma İmparatoru Büyük Konstantin, putperest iken miladın 313 senesinde Hristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de Hristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25 Aralık’ı yılbaşı kabul etti. Hz. İsa’nın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan Hristiyanlar da, Hz. İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler? Sonunda bu geceyi miladi yılbaşı ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar.
Bütün bu anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere İmparator Konstantin mağlûp edilemeyen güneş kültüyle Mitra kültünü Hristiyanlık’la birleştirmiş, böylece onun zamanında Noel ortaya çıkmıştır. İmparator Aurelion’dan itibaren güneş kültü Hristiyanlık inançlarıyla bir sentez oluşturmuştur. Böylece Noel, Roma Katolikleri tarafından Hristiyanlığa adapte edilmiştir ve onlar da bunu eski pagan geleneğinden almışlardır.
Tüm bu bilgiler ışığında şunları söyleyebiliriz ki; aslında yılbaşının Hristiyanlıkla ve Hz. İsa ile hiçbir alakası yoktur. Katolik dünyası sadece 25 Aralık gecesini kiliselerde ayinler yaparak geçirmektedirler. Fakat 31 Aralık’ta yılbaşı geceleri ise kiliselerde ne ayinler yapılmakta ne de o gece bir takdis havası içinde kutlanmaktadır. Papazlar da o akşam yılbaşını kutlamaktadırlar.  Yılbaşı Hz İsa’nın doğumu olmadığı gibi, Hristiyan dünyasının dini töreni de değildir.

BÖLÜM IV
Osmanlı Devleti’nde yılbaşı kutlamaları
Osmanlının Hristiyanlarla yılbaşıya gösterdiği ilk ilgi, 1829 yılına tarihlenir. O yılbaşı, İstanbul’daki İngiliz elçisi, Haliç’te bulunan bir gemide büyük bir balo verir. Baloya Osmanlı devlet adamları da çağrılıdır. Davetliler yatsı namazını Tersane Divanhanesi’nde kıldıktan sonra, sandallarla gemiye giderler ve sabaha kadar eğlenirler. Ertesi gün Kazasker Yahya Bey, Serasker Hüsrev Paşa’ya, katıldığı balonun ne menem bir şey olduğunu sorduğunda şu cevabı alır:
Az vakitte çok hazırlık yapmışlar. Biz baloda yapılanları bir ayda düzenleyemeyiz. Gerçi kâfir işi, fakat ne çare? Devletçe bir şey oldu, katılmak lüzum etti. Kaşık çatal gibi şeyler bile vardı. Kazaskere böyle konuşan Paşa, İkinci Mahmut’a tersine, eğlenceleri ballandıra ballandıra anlatmış, hatta elmaslı bir çatal kaşık takımı yaptırarak armağan bile etmişti. 1856 yılında ise Sultan Abdülmecit, Fransız elçisi tarafından düzenlenen büyük baloya gidip dans edenleri seyretti ve saraya memnun olarak döndü.
Türkiye Cumhuriyeti’nde yılbaşı kutlamaları
Cumhuriyet’ten sonra Türkiye’de 1926′de “Milâdî Takvim” kabul edilmiş, 1342 Ocak ayının 1. günü, 1926 yılının 1. günü olmuş ve böylece yılbaşı batı ülkelerindeki gibi Ocak ayı başına getirilmiştir. Ülkemizde yılbaşı her yıl Aralık ayının 31. günü öğleden sonra başlayan ve 1 Ocak günü akşamı sona eren resmî tatil günüdür.
Bu tatilin ve kutlamasının Hristiyan dünyasının bayram olarak kabul ettiği Noel’le alâkası yoktur. Hristiyanlar arasında Noel kutlamaları Hz. İsa’nın doğum tarihi olarak kabul edilen 25 Aralık’ta başlar ve bir hafta devam eder. Dinî bir özellik taşır. Müslüman Türkler için ise yılbaşı sadece bir takvim olayıdır, hiçbir dinî özelliği yoktur.
Türkler Orta Asya’dan beri yeni yıl kutlamaları yaparlar
Aslında yılbaşı’nın kökeni çok eskilere dayanıyor. İlk yeni yıl kutlaması, ilk yerleşik Türk Devleti olan Sümerler’de yapılmıştır. Sümerliler yaz sıcağı sonrası, tarla işlerinin bitimini bir festivalle kutlarlardı. Bir çeşit hasat bayramı görünümünde olan bu güz festivali Akiti (ya da Zagmuk) diye adlandırılırdı. Bu kutlama genellikle yıl sonuna denk gelirdi.
Yeni yıl karşılama, tanrı’dan dileklerde bulunma adı altında eğlenirlerdi. Eski Babil’de yılın ilk ayı olan nisanın ilk 12 gününe denk düşen yeni yıl kutlamaları da Akitu festivali diye adlandırılırdı. Tanrılar panteonun zirvesinde bulunan yüce varlık adına düzenlenen bayramdı. Zira MÖ 1780’lerden kalma metinlerde Akitu festivalinden bahsedilmektedir. Bu yeni yıl kutlamalarında Babilliler, ödünç aldıkları tarım gereçlerini yeni yılda sahiplerine vermeyi söz verirlerdi. Bu sözünü yerine getirdikleri için eğlenceler düzenlerler, yerler-içerler, danslar ederlerdi.
Orta Asya’daki Türk’lerde yeni yıl 21 Mart’ta kutlanırdı. Çin kaynaklarına dayanarak Hunların milattan yüzlerce yıl önceleri 21 Mart’ta hazır yemeklerle kırlara çıktıklarını, bahar şenlikleri yaptıklarını, bugün Nevruz kutlamalarındaki geleneklerin o zamanda da yer aldığını biliyoruz. En eski Türk bayramı olan Nevruz, Türkler aracılığıyla Avrasya’ya yayılmıştır. Eski Doğu geleneklerinin devamı olarak yaşamıştır.
Aynı gelenekler, Hunlardan sonra Uygurlarda da görülmüş ve bugüne kadar uzanmıştır. Çağdaş Uygur resminde Uygurların Nevruz YENİ YIL kutlamalarını temsil eden tablolar yapılmıştır. Nevruz’u İran geleneğine bağlayan Firdevsi’nin Şehnamesi ve diğer kaynaklar yanıltıcıdır. Çünkü Nevruz hakkındaki bilgiler orada XI. yüzyıldan itibaren görülür. Milâttan önceki yıllarda Nevruz hakkında İran metinlerinde herhangi bir iz ve kayıt yoktur. Ancak Hunlarda bu kayıtlar mevcuttur ve yeni yıl düzenli olarak kutlanırdı.
Nizamü’l-Mülk de XI. yüzyıl yazarı olarak Siyasetnâme adlı eserinde bu bayramdan söz eder. Bu bayramın aynı zamanda yılbaşı olduğunu belirterek Nevruz geleneklerini anlatır. Aynı zamanın yazarlarından Kaşgarlı Mahmut da Divân-ı Lügati’t-Türk’te Türklerd’e yıl başlangıcının Nevruz olduğunu ifade eder.
Ayrıca, 12 Hayvanlı Türk Takvimi’nin başlangıcının da 21 Mart olduğu bilinmektedir. Selçuklular’da yeni yıl (yıl başı) Nevruz bayramı eğlencelerinin kutlandığı, şenlikler yapıldığı, özel yemekler pişirildiği, özel hediyeler alınıp verildiği de bilinmektedir.
Selçuklularda yılbaşı, güneşin koç burcuna girdiği gün olan Nevruz günü olarak kabul edilmiştir. Osmanlılarda önceleri aynen 21 mart da yeni yıl kutlamaları yapıyorlardı. Daha sonra 1829 tarihinden itibaren Türk Dünyası ve Hristiyan Dünyası ile birlikte yeni yılı, 1-ocak, yıl başı olarak kutluyorlardı.
Türk Devletlerinde çeşitli tarihlerde yeni yıl kutlamaları yaptığı tarihi kanıtlarıyla bellidir. Osmanlılarda da yeni yıl kutlamaları çok gösterişli, eğlenceli olarak kutlanırdı. Daha sonra sarayların dışına çıkılarak. Köylüsüyle, şehirlisiyle birlikte yeni yılı karşılama törenleri yapılırdı. Allah’a şükür etme, yeni yıl için dualar etme, bol kazanç isteme, sağlık ve ürün isteme gibi dileklerde bulunurlardı. Birbirlerine hediyeler verir, alırlardı. Yer, içer, eğlenirlerdi. Dünya ilk festival ve yeni yıl kutlamalarını Sümerlerden öğrenmiştir. Festivaller ve yeni yıl kutlamaları dünyaya Türklerden yayılmıştır.

Ayaz Ata – Kar kız
BÖLÜM V
İslami açıdan yılbaşı ve noel kutlamaları nasıl değerlendirilmelidir?
İslami açıdan yeni yıl kutlaması yapmak haram olarak nitelendirilebilecek bir konu değildir. Yeni yılın daha iyi geçmesini umut etmek, yeni bir yıla daha ulaşmanın mutluluğunu yaşamak, iyi dileklerde bulunmak, aile bireyleriyle buluşmak ve hediyeleşmek dini ritüel’lerle ilgili bir konu değildir. Noel ağacı hazırlamak, hediyeleri hazırlamak,  zaman içerisinde dünya ülkelerinde gelenek haline gelmiştir. Bu tarz geleneklerin günah ve dinle bir ilgisi yoktur.
Nardugan, Noel ve Yılbaşı
Tarihi kaynaklar incelendiğinde Hz. İsa’nın doğum tarihine dair kesin bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Bu konuda, farklı rivayetler olup, Hıristiyan kaynaklarında da farklı tarihler yer almaktadır. Hz. İsa’nın doğum tarihinin yıl olarak milattan önce dört ile altı yıl evvel olduğu, doğum günü olarak da Batı’da bulunan kiliseler 25 Aralık gününü doğum tarihi olarak kabul edip kutlarlarken, Doğu kiliseleri ise bu tarihi 6 Ocak olarak kabul etmektedir.
Hz. İsa’nın doğum tarihindeki bu ihtilafların sebebini ise Meydan Larousse ’Noel’ maddesinde şu şekilde açıklanmaktadır: Milattan önce güneşe tapan putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralık’ta günler tekrar uzamaya başlayınca, Güneşin kendileri ile kalmaya razı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı.
Bu kutlamalar sırasında dans ederler, içki içerler ve ışıklandırma yaparlardı. O günde hindi kesme, domuz başı, kaz kızartması yemeyi ve birbirlerine çeşitli hediyeler vermeyi gelenek haline getirmişlerdi. Ayrıca Güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış başlangıcında doğduğuna inanan diğer putperest milletler de vardı. Bunlar da Julian takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralık’ta özel kutlama törenleri yaparlardı.
Yukarıdaki açıklamalar Şaman kültürüne, Nardugan kutlamalarına ne kadar benziyor değil mi? Öntürk’ler de 21 Aralık’ı 22’ye bağlayan en uzun gece sonrası, karanlıkla aydınlığın savaşını aydınlığın kazanmasından sonra Nardugan kutlamalarına başlamaları gibi…
Yeni Rehber Ansiklopedisi’nde ise konuyla ilgili olarak şunlar anlatılır: O dönemde Hz. İsa’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk Hıristiyanların Hz. İsa’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu. Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde Güneşe ve putlara tapılıyordu.
Roma İmparatoru Büyük Konstantin, putperest iken miladın 313 senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de Hıristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25 Aralık’ı yılbaşı kabul etti. Hz. İsa’nın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan Hıristiyanlar da, Hz. İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler. Sonunda bu geceyi miladi yılbaşı ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar.
Bütün bu anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere İmparator Konstantin mağlûp edilemeyen güneş kültüyle Mitra kültünü Hıristiyanlık’la birleştirmiş, böylece onun zamanında Noel ortaya çıkmıştır. İmparator Aurelion’dan itibaren güneş kültü Hıristiyanlık inançlarıyla bir sentez oluşturmuştur. Böylece Noel, Roma Katolikleri tarafından Hıristiyanlığa adapte edilmiştir ve onlar da bunu eski pagan geleneğinden almışlardır.
Tüm bu bilgiler ışığında şunları söyleyebiliriz ki; aslında yılbaşının Hıristiyanlıkla ve Hz. İsa ile hiçbir alakası yoktur. Katolik dünyası sadece 25 Aralık gecesini kiliselerde ayinler yaparak geçirmektedirler. Fakat 31 Aralık’ta yılbaşı geceleri ise kiliselerde ne ayinler yapılmakta ne de o gece bir takdis havası içinde kutlanmaktadır.
Yılbaşı kutlamaları için Aralık’ın son günleri yaklaştıkça mağazaların vitrinleri süslenir, özel hediyelik yılbaşı sepetleri hazırlanır, bu arada işyerlerinin sunduğu çeşitli eşantiyonlar, takvimler, alınan hediyeler. piyasayı hareketlendirir. Çam ağaçları ışıklarla süslenir, yılbaşına has hindiler satışa çıkartılır..
Evlerde akşam için hazırlanan kuruyemiş, meyvalar daha özenle yapılan yemekler hazırlanır, aileler ve komşular bir arada gelir ve gelecek olan yılın sağlık, bereket, huzur, mutluluk getirmesini dileyerek eğlencelerle tombala, fırdöndü v.b. oyunlar oynanır ve eski yıı uğurlarlanır. İnsanlar birbirine güçlerine göre hediyeler verirler, iyi dileklerle yeni yılı karşılarlar.
31 Aralık akşamında yapılan bu toplanmaların 25 Aralık’ta kiliselerde yapılan İsa’nın doğuşu kutlamalarıyla hiç bir bağıntısı ve ilgisi yoktur. İkisi birbirinden ayrıdır. 25 Aralık hristiyanların kutsal günüdür, 31 Aralık ise yeni yılı iyi dileklerle karşılama günüdür.
Yakın geçmişte televizyon yayınları ve eğlenceler günün ilk ışıklarına kadar devam eder ve insanlar evlerinde hoşça vakit geçirirlerdi. AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte önce dansözler ekranlardan uzaklaştırıldı, bazılarına tayt denilen dar pantolanlar giydirildi ve yavaş yavaş eğlence programlar eğlenceli olmaktan çıkartılarak azaldı.
Hıristiyanların kutladığı Noel bayramı, Eski Türklerin yeniden doğuş bayramıdır. Bu bayramlar Türkiye Türklerinde unutulmuştur. Orta Asya Türki Cumhuriyetlerde her yıl kutlanır. Nartugan Bayramı Türkiye’de her yıl yalnız Bodrum’da Gündoğan beldesinde kutlanmaktadır. 21 Aralıkta bulunduğumuz yarım kürede Kış Gündönümü yaşanacak. O günden sonra geceler kısalıp günler uzayacak bu yazın başlangıcı sayılır.
Nartugan – Nardugan – Nar Tugan – Doğan Güneş, Ön Türkler’de ve İslama kadar olan Türkler ile Sümerlerde de aynı adla anılan yeni yıl bayramıdır. Her yıl 22 Aralık’ta kutlanır. Türklerin eski inanışına göre gece ile gündüz sürekli savaşırlar ve 21 Aralık günü en uzun gecedir ve ardından günler uzamaya başlarlar bu yüzden 22 Aralık günü Türkler için çok önemlidir.
Kış gündönümü eski Türklerde bayram olarak kutlanırdı, bu bayrama Nartugan derlerdi. Hıristiyanların İsa’nın doğumu olarak kutladıkları Noel Bayramı da özellikleri bakımından Nardugan Bayramı’na çok benzemektedir.
Türklerin Müslüman olmadan önce mevsimlere göre kutladıkları bayramları vardı. Bunlar Koçagan: Bahar Gündönümü, Paktıgan: Güz Gündönümü, Nardugan kış Gündönümü bayramı. Bu geleneğin Türklerden Anadolu aracılığıyla Eski Roma’ya uzandığı ve yılbaşının temelini oluşturduğu sanılmaktadır. Nartugan kelimesi Moğol dilindeki “nar” (güneş), Türk dilindeki “tugan» (doğan) sözcüklerinden oluşmuştur.
Tatarlar bu bayrama Koyaş Tuğa, yani Güneş Doğan günü derler, Başkurt Türkleri Nardugan veya «Mardugan», Mişer Tatarları ve Çuvaş Türkleri Nartukan, Türmenistan «Nardava», Gagauzlar «Narduvan” derler.
Nartugan Bayramı içinde önemli yer alan bir de Çam Bayramı vardır. Ön Türk’lerin kutlamalarında Akça ağaca kadınlar dilek çaputları bağlar ve dilekte bulunurdu.

BÖLÜM VI
Türkler ve Nartugan- Küntugan, Gün Doğan Bayramı
En uzun gece ve en kısa gündüz 21 Aralık’tadır.. 22 Aralık’ta geceler kısalmaya ve gündüzler uzamaya başlayacak.. Buna Kış gündönümü denir. Orta Asya Türkleri bu günü bir bayram olarak kutlardı. Bu bayrama da Nartugan adını vermişlerdi.
Gök Tanrı inancında, yeryüzünün ortasında bir Akçam ağacı bulunurdu, bu ağaç gökyüzünde oturan Ülgen’in sarayına kadar uzanırdı. Bu ağaç, motifi bütün halı ve kilimlerimizde vardır. İnsanların koruyucusu olan Ülgen, aksakallı ve kaftan giymiş olarak güneşi, gece ve gündüzü yönetirdi.
Türkler için güneşin hareketleri önemliydi. 21-22 Aralık’ta gece gündüzle savaşa tutuşur, savaştan sonra güneş geceyi yenmiş olarak doğardı. Bu özel gün, eski Türk geleneklerinde: Nardugan Beyremi – Nartugan Bayramı olarak, yaşatılır ve Türkler, bu günü çam ağacı altında kutlarlar, dualar ederler, çam ağacının altına hediyeler koyarlar, dilekler dilerler.
Bu bayram için, evler temizlenir, güzel giysiler giyilir, çam ağacının etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynanır. Yaşlılar ziyaret edilir, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içerler, özel yemek ve şekerleme yapılır, bu bayramda aile ve dostlar bir araya toplanarak kutlanırsa, uğur gelirdi. Tıpkı Hıristiyanların Noel kutlaması gibi..
Tarihçi, Sümerolog bilim kadını İlmiye Çığ Diyor ki:
Ünlü tarihçi Sümerolog Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ, bu bayramın Hun Türkleri tarafından Avrupa’ya taşındığını ve Noel kutlamalarının temelini oluşturduğunu söylemektedir. Yüzyıllardır İsa’nın doğumu olarak kutlanan Noel Bayramı biçimsel özellikleri bakımından eski Türklerin yeniden doğuş bayramı olan Nardugan’a çok benzemektedir.
Nardugan Bayramında Çam Süslemek Adetti
Çam bayramı 22 Aralık’ta yapılırdı, çam, Türklerde kutsal ağaç sayılırdı. Bayramlar düzenlerler, dua ederler, güneşin dönüşü için ona teşekkür ederlerdi. Duaların kabul olması için çam ağacını süslerlerdi, dallarına parlak kurdelalar bağlarlar, yanına hediyeler yığarlardı.
Sümerolog İlmiye Çığ Noel adeti olan çam süslemenin eski bir Türk adeti olduğunu ve bu adeti Avrupa’ya Türklerin aktardığını söyleyerek:
“Çam ağacı süslemek tamamıyla Türk adetidir, Türkler bunu “Yeniden doğuş bayramı” olarak kutluyorlar, çam ağacı süslüyorlar, çamı getirip eve koyuyorlar, altına bize güzel bir yaşam verdi diye hediyeler koyuyorlar, dallarına adak istedikleri şeyler için kurdele bağlıyorlar ve bayram, yapıyorlarmış.” demektedir.
Avrupa’da on altıncı yüzyıla kadar Noel’de çam süsleme adeti yoktu. Çam süsleme 16 cı yüzyılda Almanya’da başlamıştır, daha sonra Fransa’ya oradan Amerika’ya geçmiş ve dünyaya yayılmıştır.
Ayrıca Nardugan bayramı Türk Cumhuriyetlerinde, ve halen Rusya’da yaşayan Ortaasya şaman Türk halkları olan Tuva, Çuvaş, Hakas, Yakut, Başkurt, Karaçay, Balkar, Özbek ve Nogay’larda kutlanmaktadır.
Naci Kaptan / 28.12.2020

Kaynaklar:
1- Noel ve Nardugan – Doç. Dr. Haluk Berkmen
2- Türker’in Soğuk Tanrısı Ayaz Ata Nasıl Noel Baba ve Yeni Yıl Kutlamasına Dönüştü? – Silvan Güneş
Kemal Şendikici – http://www.ozlenenrehber.com.tr/tr/dergi/58/noel-rsquo-in-tarihcesi-ve-yilbasi-989.html
http://www.ozlenenrehber.com.tr/tr/dergi/58/noel-rsquo-in-tarihcesi-ve-yilbasi-989.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/Noel#:~:text=Roma%20İmparatorluğu%27nda%20İsa%27nın,(325)%20tarihi%20ile%20örtüşmektedir.
Kezban Özcan – https://www.rehbername.com/rehberce/kimdi-bu-noel-baba
Harun Kara’nın 28 Aralik 2010 tarihli “Yılbaşı Kutlamalarının Tarihi Gerçeği” başlıklı makalesinden – http://www.beycan.net/1186/yilbasi-ve-noel-kutlamalari-nasil-baslamistir.html
This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM, KÜLTÜR - EĞİTİM - ÇAĞDAŞLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *