GÜNEY AMERİKA’da NELER OLUYOR * Lula da Silva Tahliye Oldu

Lula da Silva Tahliye Oldu

Orhan Özkaya (Arş-Yazar)

İşçi Sendikası liderliğinden başkanlığa
Parana eyaletinin başkenti Curitiba’da kaldığı hapishaneden serbest bırakılarak özgürlüğüne kavuştu. 2003-2010 arası devlet başkanlığı görevinde bulunan Lula da Silva “pasif yolsuzluk ve kara para aklama suçlaması” nedeniyle 2018 yılı Nisan ayıdan beri tutuklu bulunuyordu. İşçi sendikası liderliğinden İşçi Partisi başkanlığına gelen Lula’nın yapılacak seçimlere girmemesini sağlamak amacıyla suç uydurularak dışlanması sağlanmış oldu.
Ülkedeki yolsuzluklara karşı başlatılan “Araba Yıkama (Car Wash)” komedisi sonrasında tutuklanan siyasetçi oldu. Lula, kendisini karşılamaya gelen dostlarına, “Sevgili dostlar, bugün burada sizlerle beraber olmanın ne anlama geldiğini anlatmaya kelimeler yetmez. Hayatım boyunca Brezilyalılara konuştum, ancak bugün 580 gündür beni selamlayan insanlarla bir arada olacağımı hayal etmedim. Onların sesi bana dayanabilmem için gereken demokrasinin gıdasıydı” diyerek içten gelen seslenişiydi.
“Brezilya halkı açlık çekiyor”
Lula, sözlerine devam ederek, “Bir adamı tutuklamadılar, bir fikri öldürmeye çalıştılar, ancak fikirler öldürülemez. Buradan 74 yaşında çıkıyorum, kalbimde sadece sevgi var, çünkü sevgi nefreti yener. Buradan, sizlere karşı bir insanın sahip olabileceği en büyük şükran duygusu içerisinde çıkıyorum” dedi. Yakında işçi sendikalarıyla toplantı yapacağını belirterek, “Ülke açlık içine sürüklendi” diye açıklamalarına devam etti. Brezilya’yı kurtarabilecek tek gücün halk olduğunu ve ciddi bir yönetime ihtiyaç bulunduğunu vurguladı. Kendisinin seçimlere girebilmesi için hakkındaki hükümlerin düşmesi gerektiğini, kamu görevi üstlenmesinin mevcut yasalar çerçevesinde mümkün olmadığını belirtti. Bu nedenle Lula da Silva, Devlet Başkanı olarak Rousseff 2010 seçimlerinde aday gösterdi. Seçimleri kazanmasına karşın 12 Mayıs 2016 yılında geçici bir süre görevden uzaklaştırılarak, yerine yardımcısı Michel Temer getirildi.
Petrobas’taki yolsuzluk tuzakları
Senato tarafından 31 Ağustos 2016’da; Lula’ya uygulanan aynı yöntem sonucunda Dilma’ da görevden uzaklaştırıldı. Dilma, Lula’nın başkanlığı sırasında Enerji ve İletişimden Sorumlu Devlet Bakanı görevini üstlendi. Devlet Başkanlığı Genel Sekreteri görevindeyken, Lula tarafından başkanlığa aday gösterildi. 26 Ekim 2014’de yapılan seçimler sırasında da çok başarılı oldu ve ikinci kez % 52 oy alarak seçilmişti. Bütün bu suçlamaların merkezi Petrobas şirketindeki yolsuzluklar, tuzak kurmaya uygun çok kapsamlı bir şirket olması, önemli bir sömürü kaynağı.
Brezilya Federal Senatosu’nun aldığı karar doğrultusunda 12 Mayıs 2016 tarihinden itibaren altı ay süreyle görevinden uzaklaştırıldı. Bu karara gerekçe olarak 2003 ile 2010 yılları arasında başkanlığını yürüttüğü ülkenin en büyük petrol şirketi Petrobas’ta yolsuzluk yapıldığı, ihalelere fesat karıştırıldığı ve yetkililerin rüşvet alması gösterildi. Brezilya Meclisi’ de yargılanması için onay verdi. Ağustos 2016’da senato tarafından yargılanma yönünde karar çıkınca, görevden uzaklaştırılmış ve Brezilya Demokratik Hareket Partisi lideri Temer başkanlığa getirildi.
Sağın tuzakları ABD ve CİA desteğiyle sürüyor
Şirket, yöneticilerin ve politikacıların da dâhil olduğu yolsuzluk suçlamaları ile karşı karşıya kaldı. Bu soruşturma kapsamında çok sayıda kişi tutuklandı ve yargılandı. İşçi Partili Devlet Başkanı Dilma Rousseff, yedi yıl boyunca Petrobas’ın yönetim kurulu başkanlığı görevindeydi. Rousseff, yolsuzluğa bulaşmak veya yolsuzluk yapmamış olsa bile yaşananlara göz yummakla suçlanıyor. Öte yandan Rousseff, yeniden seçilme şansını artırabilmek için bütçe açığını olduğundan daha düşük göstermek ve bütçe rakamlarını manipüle etmekle de suçlanıyor. Rousseff ise, hakkındaki bu iddiaları geri çevirerek ‘”Bir darbe ile karşı karşıya” olduğunu savunuyor.
Dilma’nın 7 yıla yakın bir süre Petrobas’ın başkanlığını üstlenmiş olması, onun bu tuzağın içine çekilmesine sebep oldu. Oysa Lula döneminde halkın 40 milyondan fazlası yoksulluk zincirini kırmış ve % 60 büyüme sağlanmıştı. Ülkeye karşı ABD’nin kurduğu tuzaklar sonucunda ekonomi durgunluğa girmiş, petrol fiyatlarının düşmesi işleri zora soktu. Aslında Brezilya ABD’nin rahat bırakacağı bir ülke değildi. Güney Amerika’nın en güçlü ülkesi ve nüfusu dünyada 200’u milyonu aşması nedeniyle 5. Sırada ve sayılı ekonomiye sahip olması göz ardı edilmemesini gerekli kılıyordu.
2018 seçimlerinde Bolsonaro iktidara geldi
Bu nedenle Luna’nın arkasından Dilma’nın da devrilmesi gerekiyordu. Küresel finansın has adamı sağcı Michel Temer göreve hazır bekliyordu. Bütün bu operasyonların fitilini yakarak “Araç Yıkama (Car Whash)” operasyonunun iznini sağladı. Temer’in gelişi sağcı güçlerin ve yabancı patronların çılgınca sevinmesini sağladı. Petrobas, tuzağının içine çok sayıda iş adamı, Lula ve Dilma dışında bakanlar, milletvekilleri ve hatta ABD’li iş adamları hedefe yerleştirildi. Brezilya Adalet Bakanlığı’nın perde gerisinde ABD Adalet Bakanlığı’nın olduğu iddiaları ülkede yoğun olarak dile getiriliyordu.
Oysa Temer, Angra 3 nükleer inşaatı sırasında rüşvet aldığı iddialarıyla karşılaşmış, bu iddialara ses kayıtlarının sızması neden olmuştu. Temer tutuklanarak devre dışına itildi. Bu tutuklama çok sayıda hukukçunun işine son verilmesiyle sonuçlanacaktı. Bu tuzakları bir de sinsice yürüten Jail Bolsonaro’yu unutmamak gerekir. Nihayet 2018’de yapılan seçimlere, Dilma ve Lula dönemlerinde Eğitim Bakanlığı yapan Haddad, İşçi Partisi adayı olarak katıldı. Brezilya’nın en büyük şehri Sao Paolo’nun belediye başkanı idi. 2016’da yinelenen seçimleri kazanarak bu görevi sürdürdü. Ancak 2018 seçimlerine katılan Bolsonaro, seçimi kazanarak koltuğa oturdu.
Bütün bu tuzakların arkasındaki küresel efendilerin tekelleri olan şirketler, Brezilya’ya döşenen tuzakları hızlandırdılar. Aslında Brezilya’da devlet başkanlığı ABD ve Avrupa çıkar gruplarının işbirliğinden geçiyordu. Sağ güçleri dikkate almadan bunu başarmak olanaklı görünmüyordu. O nedenle onları etkisiz hale getirmek önemliydi… Dilma ve Luna bu durumu kendi aralarındaki değerlendirmelerde gözlemlediklerini açıklıyorlardı. Olayın görünmeyen yüzü küresel şirketlerdi. Bunların ağları petrol pazarlamasında görülüyor, ya da hissediliyor. Dünya piyasasıyla oyuncak gibi oynuyorlar. Bu tekellerin arkasında ABD, Batı kapitalizmi saydam halde sırıtıyor.
Uluslararası kurulan büyük tuzak
Avrupa büyük sermayesi, İngiltere, Fransa ve Almanya çarkının dişlileri arasında kaybolmamak mümkün değil. İşte Temer’de bu dişliler arasına ne kadar gizli, kapaklı çalışsa da düşmekten kurtulamadı, kayıtlı ve tanıklı iddialarla yüz yüze geldi. Bütün bu patlayan mayınları, tuzakları küresel finans tekellerinin ahtapot kolları hazırlayıp döşemekte…
Hollanda’nın enerji başkenti Rotterdam menşeli Vitol Group’ u hesaba katmamak gaflet olur. Dünyanın ham petrol ticaretini elinde bulunduran bu tekelin, Houston, Dubai, Moskova, Singapur gibi 30’un üzerindeki merkezlerde bölge ofisi bulunuyor. Chevron ve Toyota gibi finans tekellerinin rakibi konumunda. Sektör uzmanlarca “Gizli El” olarak niteleniyor, zira fazla tanınmaması onun bir avantajı sayılıyor. Bu gizli dev, 5400 gemi kiralayarak petrol, jet yakıtı, doğal gaz, kömür lojistiği sayesinde 10 yıl içinde dünya sistemine katılmış. Shell’in 300 istasyonunu almak amacıyla ortaklık kurmuş, tırmanışını sürdürüyor.
Bu küresel tekeller olduğu sürece, petrol, doğal gaz çıkarılması bir ülke için çok önemli sayılmamakta, şayet bu çarkın içinde yer alınmazsa, ülkenin içine düşeceği çalkantılar bitmek bilmiyor. Şili’de Allende’yi kanlı katliamla deviren ITT iletişim devi, yani küresel emperyalist tekeller…
Ancak dünya halkları artık bu süreçleri çok iyi değerlendiriyor. Gençliğin dinamizmine, işçi sınıfının bilinç duvarlarına çarptıkça, daha çok Lulalar, Dilmalar çıkacaktır. Çünkü iktidarlar, ezilen sömürülen halkın % 99’u tarafından belirleniyor, bu nedenle Marx ve Lenin iççiler, köylüler ve ezilenler iktidarı ele almadıkça; sermaye, burjuva diktatörlüğü ve kapitalist sistem yıkılamaz. Tıpkı feodalite, Kilise ve Krallıklar’ın ayak sürümesi gibi… Bu nedenle Atatürk “Tam Bağımsızlık Benim Karakterimdir” demiştir. Marx, Engels, Castro, Che, Mao, Ho Shi Minh, Lenin ve ülkemizin bağımsızlık abidesi Atatürk bu ilkeleri devam ettirmişlerdir.
This entry was posted in DÜNYA ÜLKELERİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *