ATATÜRK’E DECCAL DİYEN AHMET AKGÜNDÜZ AYASOFYA YALANCISI * Ahmet Akgündüz’ün kitabı sahtecilikten dolayı toplatıldı

Ahmet Akgündüz
MUSTAFA SOLAK / Tarihçi

 Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü, Nurcu Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, 10 Kasım öncesinde Mustafa Kemal Atatürk’e “Artık deccalin fitnesi bitmiştir elhamdülillah” denilen ifadelerin yer aldığı paylaşımla saldırdı. Atatürk’ü ayrıca Said Nursi’nin sözleriyle hedef aldı.
Ahmet Akgündüz, Yaşar Öztürk ve Said Baş ile birlikte yazdıkları “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” kitapta, Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiyesi’nde, Fatih’in, Ayasofya’yı camiden başka şeye dönüştürene lanet ettiğini iddia etmiştir. Lanet meselesi buradan Türkiye’ye yayılarak Atatürk’e saldırının en önemli dayanaklarından biri haline getirilmiştir.
Ahmet Akgündüz, lanet iddiasında bulunduğu diğer yazarlarla Vakfiye’nin 166-168. sayfalarını şu şekilde çevirmiştir:
“Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların la’neti üzerlerine olsun. ‘Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebeddiyyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir.”
Hem Vakıflar Umum Müdürlüğü’nün 1938 tarihli “Fatih Mehmet II Vakfiyeleri” adlı eserde hem de Türk Tarih Kurumu ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün birlikte yayınladıkları “Fatih Sultan Mehmed Vakfiyesi” adlı eserde Vakfiye’nin Ayasofya kısmında herhangi bir lanet yoktur.
Ahmet Akgündüz, Yaşar Öztürk ve Said Baş’ın “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” kitabı, “Fatih Sultan Mehmed Vakfiyesi” ve “Fatih Mehmet II Vakfiyeleri” adlı eserlerden farklılık gösteriyor. “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” kitabında lanetin, bedduanın yer aldığı iddia edilen Vakfiye sayfaları 165-168 olarak gösterilmiş. 165-168. sayfaların içeriği diğer iki eserden farklıdır.
Bir diğer farklılık da Vakfiye’nin sayfa sayısıyla ilgilidir. Diğer iki kitapta 370 sayfa olarak verilen Vakfiye, “Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya” kitabında 168 sayfa olarak gösteriliyor.
Özetle Vakfiye’de “Ayasofya’yı cami hâlinden çıkartana lânet okuyan” bir bölüm geçmemektedir.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü de Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiyesini özel bir bölmede sergilemektedir.
Ortada diğer iki kitaptan farklılık, bir gariplik var ama Genel Müdürlük bunu sorgulamıyor. Kurum, Osmanlıca bilen yokmuş, kendisi veya üniversitelerle ortak çeviremezmiş gibi Nurcu rektör Ahmet Akgündüz’ün çevirini referans göstermektedir.
Devletin kurumu, lanet üzerinde Atatürk’ü hedef alan ifadelerin yayılmasına bu çeviriyi referans alarak neden olmaktadır. Bir an önce bundan vazgeçerek kendisi çevirmelidir.
NOT: Kasım’da çıkacak “ATATÜRK VE AYASOFYA” kitabımda Atatürk’e yönelik iftira ve safsatalara yanıt vereceğim.

YAZIYA KATKI / Naci Kaptan / 08.11.2020

Ahmet Akgündüz’ün kitabı sahtecilikten dolayı toplatıldı

05 Haziran 2016

Dava sonucunda Akgündüz’ün ‘Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Kişiliği adlı kitabının 2. Cildi için toplatılma kararı alındı ve 2.500 TL tazminata mahkûm edildi.
Ahmet Akgündüz’ün yazdığı “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti” adlı kitabının ikinci cildi, kitapta yer alan bir belge nedeniyle İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından toplatılmasına karar verildi.
Rotterdam İslam Üniversitesi rektörü Ahmet Akgündüz’e, 6 cilt halinde hazırladığı “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Kişiliği” adlı kitabında, Zehra Vakfı’nın kurucusu merhum İzzettin Yıldırım’a iftira ve açıkça Kürt düşmanlığı yaptığıgerekçesiyle kardeşi Cesim Yıldırım tarafından açılan hukuk davası sonuçlandı.
Akgündüz, kitabında; Zehra Vakfı kurucusu İzzettin Yıldırım ve Med-Zehra kurucusu Sıddık Dursun’un Molla Mustafa Barzani tarafından Nurcular arasında Kürtçülüğü yaymak için özel olarak sokulduğunu ve onun adına çalıştıklarını iddia etmişti. Akgündüz’ün Mustafa Barzani’ye isnatla kitabına aldığı ve “Kürtçe aslının çevirisidir” dediği bozuk bir Türkçeyle yazılmış mektup, imzasız, kaynaksız ve kim tarafından yazıldığı belirsizdi.
İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, belgenin aslı sunulamamış ve iddiaların hiçbiri ispatlanamamıştı. Dava sonucunda Akgündüz’ün “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Kişiliği” adlı kitabının 2. Cildi için toplatılma kararı alındı ve 2.500 TL tazminata mahkûm edildi.
Akgündüz, yine sözkonusu eserinde, kendi kitaplarında onlarca yerde kendisinin “Kürt” olduğunu söyleyen Bediüzzaman Said Nursi’yi de, kendince topladığı belgelerde “seyyid” olduğunu kanıtlamaya çalışmıştı.
Daha önce Kürtlere karşı tutumuyla defalarca gündeme gelen Akgündüz, en son Diyarbakır’da Dört Ayaklı Minare’nin yanında tarihi yerlerin korunması için basın açıklaması yapan avukat ve insan hakları aktivisti Tahir Elçi’nin katledilmesinden sonra sosyal medya hesabında yazdığı “su testisi su yolunda kırılır” twittiyle de her kesimden büyük bir tepki toplamıştı.

 

https://www.siyasetcafe.com/ahmet-akgunduzun-kitabi-sahtecilikten-dolayi-toplatildi-19556h.htm
This entry was posted in İrtica, TARİKAT VE CEMAATLAR, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *