ALLAH İLE KONUŞARAK DEPREMİ ERZURUM’a GÖNDEREN HOCA * DEPREM, BİLİM ve DOGMALAR

İmam Emeklisi Nuri Kuru, sosyal medyada paylaşılan videoda anlattıklarını rüyasında gördüğünü belirterek ‘1976 yılında rüyamda Spil’den inen bir sis gördüm. Deprem olacaktı. Allah’la konuştum. Allah’a ‘Manisa’yı yıkma ya rabbim’ dedim. ‘Doğuya gitsin mi?’dedi. ‘Gitsin’ dedim.’  Bu rüyadan  birkaç gün sonra  Erzurum Oltu’da deprem oldu.”
ALLAH KAMİL MÜMİNLERLE KONUŞUR
‘Allah’ın  kamil müminlerle konuştuğunu belirten Kuru, bu kişilerin erkekte, kadında olabileceği  gibi Müslüman olmayan kişiler de olabileceğini kaydetti.Muhafazakar kesimin, açıklamalarından dolayı eleştirilerine ise şu cevabı verdi ‘Cenabı Hak mümin kişilerin duasını kabil eder. Bin de deprem olmaması yönünde dua ettim. Rüyamda Allah-ü Tealayı gördüm,  dualarımı kabul etti. Biz din adamıyız inkar edemeyiz. Ben dini sahada bir akademisyenim. Manevi büyüklere bazı şeyler gösterilir. Cenabı Hak da bizim duamızı kabul eyledi.’
10 ÇARŞAFLI KADINDAN 8’İ TALEBESİ
İsmailağa cemaatine mensup olduğunu belirten  Kuru, bine yakın talebesi olduğunu vurgulayarak,  Manisa’da  her çarşaflı 10 kadından 8’inin kendi cemaatinin mensubu olduğunu dile getirdi.
https://www.siyasetcafe.com/depremi-engelledigini-soyleyen-hoca-soke-etti-41083h.htm

DEPREM, BİLİM ve DOGMALAR

Tuncay Erciyes / <tuncayerciyes@gmail.com> /  4 Kasım 2020 Çarşamba

Bilim insanlarına göre Deprem; Fizik kanunlarının şaşmaz bir şekilde çalışması sebebiyle oluşan bir doğa olayıdır.
İbrahimi Dinlere ait kutsal kitaplara göre ise, Deprem, Güneşin doğup batması, Gece-gündüz dahil, olan ve olacak bütün doğa olayları, insanlar arasından peygamberler atayan, onlara vahiy gönderen, neleri yapmaları, neleri yapmamaları gerektiğini söyleyen, talimatlarına uyanları Cennete, uymayanları Cehenneme gönderen, gücü sınırsız bir TANRI tarafından oluşturulmakta ve yönetilmektedir.
Ve yine kutsal kitaplarda yazılanlara göre, kutsal kitapların içerdiği bilgiler; yalnızca kitabın indirildiği tarihte, o Coğrafyada yaşayanların akıl, bilgi ve inançlarına göre doğru olan bilgiler değil, EVRENSEL GEÇERLİLİĞİ olan, yüzyıllar geçse de doğru kalacak MUTLAK BİLGİLERDİR yani, DOGMA’DIR.
Ama şu da bir gerçektir ki Kutsal kitaplarda yazılanların DOGMA (kesin bilgi) olarak kabul edilip inanılması, bilimin gelişmesinin önündeki en büyük engel olmuştur. Çünkü TEVRAT, ZEBUR, İNCİL ve KURAN’ı gönderen, bu kitaplarda, kendine ELOHİM, YAHOVA, BABA, ALLAH gibi farklı isimler veren İbrahimi Dinlerin Tanrısı, HER ŞEYE GÜCÜ YETEN, örneğin, Hz. Musa’yı, Firavunun ordusundan kurtarmak için KIZILDENİZ’İ YARAN yani, Yerçekimi (Kütle Çekimi) Yasasını çalışmasını durduran, Doğayı yöneten Fizik, Kimya yasalarının çalışmasına müdahale eden, istediği an iptal edebilen bir Tanrıdır.
O halde İbrahimi Dinlerin kutsal kitaplarındaki Tanrı, sapı kopan Elmaların bazılarının düşmesini engelleyebilir ve havada asılı bırakabilir. Ancak Doğada Fizik, Kimya yasalarına aykırı olaylar hiç gözlenmemiştir. Eğer gözlenseydi veya Sir Isac NEWTON, Doğanın işleyişini yönetenin Fizik, Kimya yasaları değil İbrahimi Dinlerin Tanrısı olduğuna inansaydı, KÜTLE ÇEKİMİ YASASINI keşfedemez ve “Sapı kopan bütün elmalar, istisnasız yere düşer. Çünkü KÜTLE ÇEKİMİ diye şaşmaz bir şekilde çalışan Fizik Yasası VARDIR” diyemezdi.
Demek ki İbrahimi Dinlerin Kutsal kitaplarında yazılanların DOGMA yani, kesin bilgi olduğuna inandığımızda Evrenin işleyişini düzenleyen Fizik, Kimya Yasalarının var olması da, şaşmaz bir şekilde çalışması da söz konusu olmayacaktır.
Maalesef Dünyada ve Türkiye’de PROFESÖR ünvanlı bazı sözde bilim insanları, Kutsal kitaplardaki bilgilerin Dogma yani, kesin bilgi olduğuna inanmaktadırlar. Geçenlerde Prof. ünvanlı bir İlahiyatçının, aydınlığın ve karanlığın GECE ve GÜNDÜZ isimli, Allah’ın emrindeki VARLIKLAR tarafından oluşturulduğunu iddia eden bir video izledim. Bakınız: https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=10222659490788221&id=1601631738
İlahiyatçının Prof. Ünvanlısı böyle zırvalarsa, ilkokul dışında eğitimi olmayan sözde Din adamlarının iddia edebileceklerinin sınırı yoktur.
Çok okuyan ve İbrahimi dinlerin Kutsal Kitaplarında yazılanları bilen Atatürk 1937 yılında TBMM’ni açarken yaptığı konuşmada,
“BİZİM PRENSİPLERİMİZ; gökten indiği sanılan kitapların DOGMALARI (kesin doğru olduğu sanılan bilgileri) ile asla BİR TUTULMAMALIDIR. Biz İLHAMLARIMIZI gökten ve gaipten değil doğrudan doğruya HAYATIN İÇİNDEN almış bulunuyoruz”
diyerek, kutsal kitaplardaki dogmalardan ilham almadığını açıklamış ve bu sözüyle LAİKLİĞİN tanımını da yapmış, Laikliğin Din ve Vicdan özgürlüğünden ibaret olmadığını, DEVLET İŞLERİNİN, herhangi bir dinin kutsal kitabındaki kurallara göre düzenlenmemesi demek olduğunu açıklamış yani, EGEMENLİĞİ gökten indiği sanılan Kutsal kitapların elinden alıp TÜRK MİLLETİNE vermiştir. Videosunu; https://youtu.be/uZjlLKa4Xfs adresinde izleyebilirsiniz.
Atatürk’ün rehberimiz olması gereken diğer sözü şudur:
“Dünyada HERŞEY İÇİN; medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit (EN GERÇEK YOL GÖSTERİCİ) ilimdir, FEN’DİR (Pozitif Bilimdir). İlim ve Fen’nin haricinde mürşit aramak GAFLETTİR, CEHALETTİR, DALALETTİR”
Demek ki; eğer ‘Atatürkçüyüm’ diyorsak, dünyaya bakışımız ve davranışımız, 1400 yıl önce Arabistan’da yaşayan insanları örnek alan Siyasal İslamcılar gibi olmamalı yani, referansımız DİN değil AKIL ve FEN olmalıdır.
Sevgilerimle.
This entry was posted in DİN-İNANÇ, DOĞA - ÇEVRE, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *