HAYATIN İÇİNDEN * Mehmet Akif Ersoy’un Büyük oğlu Emin Akif’in hüzünlü hikayesi:

Mehmet Akif Ersoy’un Büyük oğlu Emin Akif’in hüzünlü hikayesi:


Emin Akif, 1934’te askerliğini yapmak üzere Mısır’dan Türkiye’ye döndü. Askerliğini Kırklareli’nde er olarak yapmaktaydı. Fakat bu dönemde işlediği suç nedeniyle  Divan-ı Harb’e verildi. Bu bilginin kaynağı Ali İlmî Fanî’nin RızaTevfik’e gönderdiği bir mektuptur. 14 Ekim 1935 tarihli söz konusu mektup Emin Akif’in Bereketzâde Cemil Bey’e gönderdiği bir diğer mektuptan iktibaslar ihtiva etmektedir. “Kırıkhan’da mevkuf şair Mehmed Akif Bey’in mahdumu Emin” imzalı mektubun  gerçekliği bilinmiyor, ordugahlarda mescidler var olup namaz kılmak ve ibadet etmek hiç bir zaman yasak olmadı. ifade şöyle :
“Kırklareli’nde vazife-i askeriyemi ifa ediyordum. Arapça bildiğim için ara sıra arkadaşlarıma Kuran okur, âyetleri tefsir ederdim. Bu hareketim irtica mahiyetinde görüldü. Divan-ı Harb’e tevdi olundum ve tevkif edildim. Tevkifhaneden şimdi benimle beraber bulunan çavuşumun delâlet ve himmetiyle firar ettik. İstanbul’a geldik, oradan bir vapura atladık. Mersin’e çıktık. Mersin’den yaya olarak Antakya’ya gelirken yoldaki karakol hanedeki jandarmalar hâlimizden şüphelendi, pasaportlarımız olmadığından her ikimizi de Kırıkhan kazasına gönderdiler. Şimdi bizi Türkiye’ye iade edecekler. İmdadımıza yetişiniz.”
Bu hadise vuku bulduğunda Mehmet Akif sağdır ve Mısır’dadır. Hadiseyi duyduktan sonraki tavrı hakkında Eşref Edib’e yazdığı 7 Mayıs 1936 tarihli mektubunda yazdıklarından anlaşıldığı kadarıyla bu hadise Âkif’i çok üzmüş ve kızdırmıştır. Özetlemek gerekirse Akif mektubunda, oğlunun mahkûmiyet müddetinin kendisine bildirilmesini istemekte, “tahfif-i ceza” için herhangi bir çare aramaya hiçbir şekilde tevessül edilmemesini tembih etmektedir. Akif, bu bilgiyi yakınları vasıtasıyla öğrenmiş olmalıdır. Fakat bu konudaki tavrı hakkında başka bir bilgiye sahip değiliz. Emin’in tutuklandıktan sonra cezasını çektiği ve askerliğini bitirip terhis olduğu anlaşılmaktadır. Akif’in bu hususta oğluna karşı gösterdiği hiddetin sebebi elbette tutuklanmasına yol açan şey (Kur’an okuyup tercüme etmek) olamaz. Serinkanlı düşündüğümüzde onu kızdıran noktanın Emin’in hapisten kaçması olduğunu söyleyebiliriz.
Terhisi sonrasıyla ilgili bilgiler ise Reşad Ekrem Koçunun İstanbul Ansiklopedisi’ndedir. Bu Ansiklopediye Burhaneddin Olker’in yazdığı maddeye göre Emin terhis olduktan sonra kendini içkiye verdi ve yakınlarıyla irtibatsız bir biçimde perişan bir hayat sürdü. Sabahçı kahvehanelerinde ve hamamlarda barındı. Yalın ayak dolaşarak şarap, ispirto ve esrar parası için hamallık yaptı. 1939’da İstanbul zabıtası tarafından bir esrarkeş olarak yakalandı ve akıl hastanesine sevk edildi. Bir müddet cezaevinde kaldı. Bu arada kendisine ulaşan bir baba dostu tarafından Bursa’da Atatürk Çiftliği harasına kâhya olarak yerleştirildi. Evlendi ve mazbut bir hayat sürmeye başladı. Fakat bir müddet sonra (1963-1964) işinden çıkartıldı. İstanbul’a döner dönmez tekrar esrara başladı. 1966 başlarında eşi vefat edince yine kimsesiz kaldı. Bu kez âdeta intihar kastıyla kendisini içkiye ve esrara verdi.
1966 sonlarında birkaç ay akıl hastanesinde kaldı. Hastaneden çıktığında (Kasım 1966) geceleri Tophane’de terk edilmiş bir kamyonetin karoseri içinde yatmaya başladı ve 24 Ocak 1967’de bu karoserin içinde ölü bulundu. Görüldüğü üzere Eminin ‘bir çöp bidonu içinde ölü bulunduğu’ şeklinde Çetin Altan tarafından yayılan bilgi yanlıştır. İstanbul Ansiklopedisi’ndeki nitelemeyle Emin Âkif; “(…) hayatı kendi itirafları ve bütün teferruatı ile zabt edilerek yazılabilmiş olsaydı, dünya edebiyatında yeri olan İtalyan yazarı Tullio Murri’nin Kürek Cehennemi isimli eserinin ayarında dehşet verici bir romanın kahramanı olabilecek kara bahtlı bir adam”dır. Hayatıyla ilgili ayrıntıların büyük çoğunluğu yazıya dökülmemiştir.
Emin Akif’in işsiz kaldığı günlerde çeşitli tanıdıklarına; baba dostlarına başvurmuş olması tabiî karşılanacak bir hadisedir. Kaynaklar bu hususta bize üç isim vermektedir. Nusret Safa Coşkun (1915-?), Refi Cevad Ulunay (1890-1968) ve Çetin Altan (d. 1927)… İlk olarak Nusret Safa’nın Memleket gazetesinde çıkan (25 Aralık 1947) röportajında Emin’in böyle bir başvurusundan söz edilmektedir. Bunun dışında Refi Cevad Ulunay’ın da aynı mealde bir yazısı vardır. Ulunay’ın bu yazısı Emin’in Karacabey Harası’nda çalışırken meydana gelen bir zelzele sebebiyle işsiz kalması hadisesine ışık tutmaktadır. Hadise, yazı “İki ay kadar oluyor (…)” diye başladığına ve 30 Ocak 1965 tarihini taşıdığına göre 1964’ün Aralığında vuku bulmuş olmalıdır ve Ulunay Milliyet gazetesinde çalışırken vuku bulmuştur.
“Mehmet Akif Ersoy’un 3 Kız 2 Erkek toplam 5 çocuğundan en büyüğü Emin Akif; Askerliğini nefer olarak yaptı ve kıtasında asil bir utanma ile Mehmed Akif’in oğlu olduğunu sakladı. Terhisinden sonra büyük şehir İstanbul’un berduşlarından biri oldu.
Sabahçı kahvehanelerinde ve hamamlarında yatıp barındı. Yalın ayak dolaşarak şarap, ispirto ve esrar parası için hammallık yaptığını görenler vardır. 1939’da ilk defa İstanbul zabıtası tarafından bir esrarkeş olarak yakalandı, akıl hastahanesine sevkedildi ve bir suçtan bir müddet de cezaevinde kaldı. Nihayet kendisini bulan bir baba dostu tarafından Bursa’da Çiftliği Harası’na kahya olarak yerleştirildi. Evlendi, mazbut bir hayat sürmeye başladı. Fakat 1963-1964 yılları arasında işinden çıkarıldı.
İstanbul’a döner dönmez tekrar esrara düştü. 1966 başlarında zevcesi vefat edince tekrar kimsesiz kaldı, tekrar içkiye ve esrara başladı. 1966 sonlarında birkaç ay akıl hastahanesinde kaldı. Kasım 1966’da hastahaneden çıktığında, geceleri Tophane’de bir kamyon karoseri içinde yatmaya başladı.
Altan’ın Emin’in ölümüyle ilgili yazdıkları Akif’in çocuklarını söz konusu eden birtakım eserlerde aktarılmıştır. Emin Ersoy’un adının karıştığı bir başka hüzünlü hikâye de Zekeriya Sertel’in kız kardeşi Belkıs Halim Vassaf’ın anıları içerisinde yer almaktadır. Oğlu Gündüz Vassaf tarafından kasetlere kaydetmek suretiyle bir araya getirilen ve Annem Belkıs (İstanbul, 2000) adıyla yayımlanan hatıratında Belkıs Halim Vassaf, evlerine hırsızlık yapmak amacıyla giren iki kişiden birinin M. Akif’in oğlu Emin olduğunu anlatmaktadır. Emniyete intikal eden bu olayda daha da vahim olan iki arkadaşın eroin parası bulabilmek için bu işi yapmış olmalarıdır.
İşte o günlerde Emin Akif, (1966) Milliyet Gazetesi’nde yazan Çetin Altanın yanına gider. Devamını Altan’ın Bir Yumak İnsan kitabından aktaralım
… Bir öğle sonrası… Bayram içeri girdi, “Sizi biri görmek istiyor” dedi.
– Buyursun…
İçeri traşı uzamış, üstü başı bakımsız, yaşlıca, çelimsiz bir adam girdi. Hazırolu andıran bir duruş ve hafif bükük bir boyunla:
– Bendeniz, dedi, Mehmet Akif’in oğluyum…
Bir anda ne olduğumu şaşırdım ve nasıl şaşırdım bilemezsiniz. Eski bir dostluk havası yaratmak istercesine: “
– “Oooo buyurun buyurun.. Nasılsınız türünden bır yakınlık göstermeye çalıştım. O tavrını bozmadı: “Rahatsız etmeyeyim” dedi; “Sizden ufak bir yardım rica etmeye gelmiştim…”
Gökler mi tepeme yıkıldı; yer mi yarıldı da, ben mi yerin dibine geçtim; doğrusu fena allak bullak oldum… Ve tek yapabileceğim şeyi Yaptım cüzdanımı cıkarıp uzattım. O, bükük boynuyla: “Siz ne münasip görürseniz” dedi.
Cinnet cehennemlerinin tüm yıldırımları düşüyordu yüreğime. “Durun bakalım neyimiz varmış” gibilerden cüzdanı açtım; içinde ne varsa çıkardım, -fazla bir şey de yoktu- elimde tuttum. Bir iki Adım attı. Sanırım sadece bir 10, yahut 20 lira aldı.
– Çok çok teşekkür ederim, rahatsız ettim, dedi ve çıkıp gitti.
Aradan bir ay geçti geçmedi; gazetelerde küçük bir haber ilişti gözüme: Beşiktaş’taki çöp bidonlarından birinde Mehmet Akif’in oğlunun ölüsü bulunmuştu..
Cenazesi ortada kalmasın diye tüm masrafları karşılandı..
Yıl 1991
Beyoğlu’nda bir evin kirasını ödeyemedikleri için sokağa atılanlar da Mehmet Akif Ersoy’un kızı ve torunlarıdır !..
“İstiklal Marşı” şiiri için devletin verdiği para ödülünü almayan, ticarete alet olmasın diye de, “İstiklal Marşı”nı kitabına almayan Mehmet Akif Ersoy’un, Türk milletine emanet ettiği çocuklarının yaşamlarından bir kesit.

https://www.turkgun.com/oglu-eminin-askerden-firari-akifi-cok-uzdu-makale-114219
ANONİM
This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *