TARİHİN İÇİNDEN * Türk Denizciliğinin Zirvesi: Preveze Deniz Zaferi

N. İsmet HERGÜNŞEN / 27 Eylül 2020 Pazar
Toplumlar, varlıklarını devam ettirebilmek için tarihlerini bilmek ve ona dayandırmak zorundadır. Tarih, millette kök duygusunu uyandırır. Bu duygu, bireyde ve toplumda bir ulusa ait olma bilincini canlı tutar.

Türklerin denizcilik tarihi de Selçuklu Türklerinin 26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt Muharebesi’ni kazanıp Anadolu’ya yerleşmesinden 10 yıl sonra başlar. Denizlerle Türkleri tanıştıran ilk öncü Çaka Bey olmuştur.
Küresel çapta tesis edilecek hegemonyanın en önemli alanlarından biri, denizlerin kontrol altında bulundurulmasıdır.
İLK ZAFER KOYUN ADALARI
Türk denizciliği açısından bu yönde atılan ilk adım, Sakız Adası yakınlarında Bizans donanmasına karşı kazanılan ve ilk Türk Deniz zaferi olan Koyun Adaları Muharebesi”dir.
Osmanlı Devleti’nin denizlere açılması serüveni, 14. yüzyılda Karamürsel’de ilk Türk tersanesi ve Gelibolu’da bir üs kurulması ile başlamıştır.
16. yüzyılın başından itibaren dünya hâkimiyetine giden yolda deniz gücünden yararlanmaya kesin ve bilinçli olarak karar veren Osmanlı Devleti, dünya denizcilik tarihine ünlü denizciler kazandırmıştır.
Akdeniz’de dengeleri değiştiren Barbaros Hayrettin, Oruç Reis, Turgut Reis ve Uluç Ali Reis gibi kaptanı deryalar en bilinen denizcilerimizdir.
Ayrıca “Deniz Haritası” ve “Kitab-ı Bahriye” isimli kılavuz kitabı ile dünya denizcilik kültürüne büyük katkıda bulunan Piri Reis, Hint Okyanusu’na açılan Seydi Ali Reis ve 18 Kasım 1773 yılında Batı tarzında “Mühendishane-i Bahri Hümayun” adıyla bugünkü Deniz Harp Okulu’nu kuran Cezayirli Gazi Hasan Paşa’yı da sayabiliriz.
CUMHURİYET ETKİSİ
“Denizlere hâkim olan, cihana hâkim olur” ifadesinde bulunan Türklerin denizler fatihi Barbaros Hayrettin Paşa’nın, 27 Eylül 1538 günü Haçlı donanmasına karşı kazandığı “Preveze Deniz Zaferi” Türk denizciliğinin zirvesidir.
Bu zafer, günümüzde büyük bir şeref ve gurur abidesi olarak Türk denizcilerine ışık tutmakta ve zaferin kazanıldığı her yıl “Deniz Kuvvetleri Günü” olarak kutlanmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin gerileme ve çöküş dönemlerinden fazlasıyla payını alan Türk denizciliği, içerisinde bulunduğu coğrafyanın kendisine sunduğu uygun koşulları değerlendirememiş ve denizcilik gücünün tüm faaliyet alanlarında geri kalmıştır.
Cumhuriyet döneminden itibaren bir deniz ülkesi olmaya çalışan Türkiye, ülkemize yönelebilecek tehditlerin önlenebilmesi ve denizlerdeki hükümranlık haklarının korunması çerçevesinde, gerek güvenlik gerek ekonomik yönlerden olmazsa olmaz önemdeki denizlerle bir kez daha buluşmuştur.
Nitekim, Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra Karadeniz gezisini Hamidiye kruvazörü ile yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gemi anı defterine yazdığı “Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devleti’nin donanması da mühim ve büyük olmak gerekir. Mükemmel ve Kaadir bir Türk donanmasına malik olmak gayedir” ifadesi, Türk Deniz Kuvvetleri’nin vizyonu olmuştur.
DENİZCİ BİLİNÇ ARTIYOR
Deniz yetki alanlarında son zamanlarda meydana gelen gelişmeler neticesinde, başta karar vericiler olmak üzere toplumun siyasi, sosyal ve kültürel kademelerinde, denizciliği ve deniz gücünü merkeze alan düşünme, planlama ve uygulama bilinçliğinin artması da oldukça sevindirici bir gelişmedir.
Kendilerine özgü güvenlik dinamikleri bulunan ve her geçen gün jeopolitik ve askeri hareketliliğin artmakta olduğu Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’deki son gelişmeler, bu bölgelerde sürekli olarak varlık gösterebilmeyi, taşıdığı diplomatik ve askeri gücün etkisini sürekli olarak idame ettirebilmeyi de zorunlu kılmaktadır.
İSMET HERGÜNŞEN / EMEKLİ DENİZ KURMAY ALBAY
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/turk-denizciliginin-zirvesi-preveze-deniz-zaferi-n-ismet-hergunsen-1769109
This entry was posted in DENİZ VE DENİZCİLİK, Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *