KÜRESEL KAPİTAL EMPERYALİZM * “Dünyaya yön verenler” * Novus Ordo Seclorum “Çağların düzeni”

“Dünyaya yön verenler”


 Yeni Dünya Düzeni

YENİ DÜNYA DÜZENİ Globalizmin babası küresel sermaye, Tanrısı para, Peygamberi tüketim, Tapınağı da alışveriş merkezleridir. Dünyaya hakim olup ne pahasına olursa olsun daha çok kazanmaktan başka hiçbir ideoloji yoktur!
“ Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin.“ Henry Kissenger

Dünyanın en büyük küresel gücü: Federal Reserve, yani ABD Merkez Bankası’dır, ancak devletin değildir. Arkasında Yahudi kökenli ailelerin kurduğu şirketler vardır. Bu aileler; Rothschild Ailesi – Londra Rothschild Ailesi – Berlin Lazard Brothers – Paris Israel Seiff – İtalya Warburglar – Hamburg Lehman Brothers – New York Goldman & Sachs – New York Kuhn & Loeb CO – Rothschild & Warburg ortaklığındaki American Express (1984) Rockefeller Ailesi – New York “300 aile dünyayı yönetiyor…”

Kağıt bedeline, ABD Hazinesi’ne Dolar bastıran ABD Merkez Bankası’nın ortakları, yine bu 300 ailenin kurduğu bankalardır. Bu bankalar; Chase Manhatten Bank (2000’de J.P. Morgen ile birleşti) Citibank (Suudi Prens Tallal’ın %5 hisse. Dünyanın en büyüğü) Fleet Bank (Bank of Amerika ile 2004 birleşti) Bankers Trust (Deutsche Bank satın aldı. 1998) Bank of New York (2007 de ismine Mellon eklendi.) Marine Midland Bank (1998 de HSBC Bank USA oldu) Summit Bank (2007’de Çin United Commercial Bank aldı) Dünyada ABD Doları basma imtiyazı tanınan tek ülke İsrail’dir.

 “Washington’u yani ABD’yi, dolayısıyla da dünyayı yöneten gerçek güçler görünmezdirler. Onlar, güçlerini perde arkasında kullanırlar”. Felix Frankfurter / ABD Yargıtay Başkanı (1882- 1965)

1976’da ABD Kongre Üyesi Larry P. McDonald “Rockfeller’larla birlikte Merkez Bankası’nı oluşturan diğer çok uluslu özel bankerlerin amacı, Sovyetleri, ABD’yi ve yeryüzündeki bütün ulus devletleri ortadan kaldırıp Tek Dünya Devleti yaratmaktır. İnanılmaz kötü amaçları olan bir entrikadır bu.” dedikten sonra 1983 yılında Sovyetler tarafından düşürülen Kore Havayolları’na ait bir Boing 747’de öldü. Kendisi aynı zamanda CFR ve Trilateral’ı soruşturmak üzere Kongre’de önerge vermiş, Brzezinsky ve ekibini eleştirmişti.

Eski İngiliz İstihbarat görevlisi olan Dr. John Coleman, yaptığı araştırmaya göre, 150 yıldan beri dünyayı 300 kişinin oluşturduğu bir komitenin (The Committee of 300) yönettiğini belirtir. Uluslar arası bankerler, güçlü aile ve yöneticilerin olduğu bu komite, “Yeni Dünya Düzeni”, Novus Ordo Seclorum peşindedir. İlluminati, Rothschild ve Warburg ailesi, ABD Merkez Bankası hissedarı olan bankerler ve bunların dahil olduğu bu 300’lük komite için insan hayatının bir fazla bir önemi yoktur. Dünyada çıkan tüm savaşları, bu 300 kişilik elit gurup başlatır ve savaşan tarafları da finanse ederler.

Tarihçi Alan Brugar’ın hesaplamalarına göre, bu uluslar arası bankerler, 1. Dünya Savaşı’nda ölen her asker başına 10 bin dolar kâr yapmıştır. Paranın dini, imanı ve ırkı vardır! Bu konular okullarda okutulmaz. Dünyaya yön veren finansal elitleri böyle adlı adınca açıklayanlar önce komplo teorileri üretmekle,sonra da “anti semitizm” ile suçlanır, Yahudi Düşmanı ilan edilir.

“İyi ki halkımız paranın ve bankacılık sisteminin nasıl işlediğini bilmiyor. Bir bilecek olsalardı, sabaha çıkmadan ayaklanırlardı”. Otomobil devi Henry Ford

PENTAGON… ABD Savunma Bakanlığı Yozlaşmanın çekim merkezi… “Milli savunmanın halk (devlet) tarafından finanse edilmesi yanlıştır. Bürokrasiden artık herkes bıktı. Pentagon kurtarılmalı ve bir şirket gibi yönetilmelidir.” 10 Eylül 2001 Donald Rumsfeld ABD Savunma Bakanı

PENTAGON… ABD Savunma Bakanlığı Yozlaşmanın çekim merkezi… “Aslında savaşmak oldukça eğlenceli… Bazı kişileri vurmak çok eğlenceli…” Şubat 2005 General James N. Mattis

PENTAGON… ABD Savunma Bakanlığı Yozlaşmanın çekim merkezi… Lobby, rüşvet, provokasyon… Lockheed Martin, General Electric ve Philip Morris… Pentagon’a en çok iş yapan şirketler sırasıyla Lockheed Martin 17.7 Milyar Dolar Boing 16.6 Milyar Dolar Northrop Grumman 8.7 Milyar Dolar LM şirketinin eski Başkan Yardımcısı Bruce Jackson, Bush’un Irak işgal planını desteklemek için Irak’ın Kurtuluşu için Koalisyon Derneği’nin de başkanıydı.

PENTAGON… ABD Savunma Bakanlığı Yozlaşmanın çekim merkezi… Lobby, rüşvet, provokasyon… İngiliz BAE System – Bush, Suudlu Prens Bender Bin Sultan Carlyle Group – CIA Başk. Yard., Eski Savunma Bakanı Carlucci, Rumsfeld, Richard Perle, George Soros, Ladin Blackwater / Dyn Corp / Triple Canopy – Irak’ta özel güvenlik hizmetleri veren bu şirketler, 180 bini buluyordu. İnsanlık dışı pek çok olaya neden oldukları gibi, patronlarının Bush’un seçim kampanyalarına destek verdiği biliniyor. Bu şirketlerin aylık harcamaları Irak’ta 9.6 Milyar Dolar, Afganistan’da 1.8 Milyar Doları bulduğu da bir diğer gerçek.

PENTAGON… ABD Savunma Bakanlığı Yozlaşmanın çekim merkezi…  ABD’de Silah Sanayi’nin siyasete etkisi % 52’dir.  Amerika’da “savaş karşıtı” olmak terörist muamelesi görmekle eş değerdir.  Terör ise, devletlerin izah edemediği giderlerin “açıklanma yoludur.…

Rothschild Ailesi… Dünyayı perde arkasından yöneten global güç! Finans imparatorlularının temelini önce Avrupa’da attılar; Mayer Amschel Rothschild – Almanya Solomon Rothschild – Avusturya Nathan M. Rothschild – İngiltere Calman M. Rothschild – İtalya James M. Rothschild – Fransa Ve 1917 Sovyet Devrimi’nin finansmanı Rothschild’ler tarafından sağlanır…

Rockefeller Ailesi… “Ben ve ailem, Amerikan çıkarları karşısında olup tek bir dünya düzeni kurma komplosu içinde olmakla suçlanıyoruz. Bu suçu kabul ediyor ve bundan gurur duyuyorum.” David Rockefeller, CFR, Bilderberg, Trilatereal gibi, küresel sermaye elitlerinin hakim olduğu, güç odağı organizasyonların en tepe noktasında David Rockefeller vardır.

CFR – COUNCIL ON FOREIGN RELATIONS DIŞ İLİŞKİLER KONSEYİ Bill Clinton, Antony Lake, Al Gore, George Bush, Warren Christopher, Colin Powell, Les Aspin, James Woolsey (eski CIA direktörü) gibi isimlerin CFR isimli bir komisyona kayıtlı olmaları herhalde sizleri bunca bilgiden sonra şaşırtmaz. Dünyadaki en ciddi karar mercilerine gelenlerin bağlı oldukları bir örgüt olması herhalde doğal karşılanabilir, Üstelik bunların bazıları Bilderberg veya Skulls and Bones Society üyesidirler. Yani hiç kimse hak ettiği ve olması gerektiği için bir pozisyonda değildir bu Yeni Dünya Düzeni’nde. İplerin altında ne kadar iyi oynayabildiği, ne kadar sır tuttuğu ve bu örgütlere ne kadar bağlı olduğu önemlidir onlar için.

CFR – COUNCIL ON FOREIGN RELATIONS DIŞ İLİŞKİLER KONSEYİ , 21 Temmuz 1921’de New York’ta kuruldu. Daha ziyade New York ve Washington DC’de yaşayan elitlerden oluşan CFR’nin bugün finans, iletişim, akademi, istihbarat, teknoloji alanlarda en etkin konumlarda bulunan 3 bin 300 üyesi mevcuttur. Bu sayı bir zamanlar bin 600 ile sınırlıydı. Özellikle tüm FBI, CIA, DIA, DEA ve başka istihbarat şefleri bu örgütün de elemanıdır ve CFR’nin ilkelerinden dışarı çıkamazlar. CFR, 2. Dünya Savaşı’nda çok önemli bir rol oynadığı gibi, yayınladığı Foreign Affairs isimli dergi ile de çalışmalarını tüm dünyaya duyurur. CFR her ne kadar gizli olmayan bir görünüme sahip olsa da, bu gerçek değildir. SBS, Bilderberg gibi çok gizli bir örgüttür.

Bilderberg Kulübü  CFR ve öteki örgütlerin Avrupa ayağını ve etkinliğini teşkil etmek İçin Hollanda’da Oosterbeek şehrinde Bilderberg Oteli’nde 1954’te kuruldu. Dünyanın yönetimi ve küreselleşme konusunda her yıl farklı ülkelerde toplantılar yapar.  Toplantılar son derece gizli koşullarda ve özel ortamlarda yapılır.  Katılanlar bu konuda hiçbir bilgi vermezler.

Bilderberg Kulübü  “Spotlight” isimli bir dergileri de vardır.  Bilderberg’in kurucuları arasında Hollanda prensi Bernhard ve Polonyalı sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger de vardır. Retinger, Bilderberg’in babası olarak bilinir. Bilderberg’in kuruluşunda, ABD istihbarat örgütlerinin, özellikle CIA’nın rolü olduğu çok iyi bilinmektedir. Prens Bernhard ise eski bir NAZİ SS üyesidir, 1937’de Hollanda prensesi ile evlenmiştir. ABD’li gizli örgüt ve CFR üyelerinin bazıları da Bilderberg üyesidir.

Bilderberg Kulübü Hedefi; Yeni Dünya Düzeni’ni ve ABD-İngiltere hâkimiyetini ve emperyalizmini tüm dünyaya yaymaktır. Her yıl yapılan çok gizli ortamdaki toplantıları; hem CIA, hem de o ülkenin istihbarat örgütü kontrol eder. Türkiye’de son 50 yıldır başa geçen ünlü politikacıların çoğunluğu Bilderberg üyesidir, Halen bu gizli Bilderberg üyeleri Türkiye’nin etkin yönetiminde rol almaktadırlar. Türkiye’deki toplantılar şu ana dek 18-20 Eylül 1959’da Yeşilköy-İstanbul’da, 25-27 Nisan 1975’te (Çeşme’de Hotel Altın Yunus’ta) yapılmıştır. 2007’de yine İstanbul’da ve son toplantı iki hafta önce Yunanistan’da gerçekleşmiştir.

Trilateral Komisyon CFR’ın Uzakdoğu ve Asya’daki koludur. 1973’te David Rockefeller ve Zbigniew Brzezinski tarafından kurulmuş gizli bir örgüttür. Her ne kadar adresi, yeri, üyeleri belli ise de yaptığı aktivitelerin ardında gizli amaçlar ABD’li istihbarat örgütleri ve NATO’nun gizli özel savaş örgütleri vardır. ABD başkanlarının ve Avrupa,Amerika ve Japonya’daki yönetici kadroların çoğu TR üyesidir. Tüm dünyada TR, Bilderberg ve CFR birbirinin içine girmişlerdir ve her üçünün de üyesi olan 48 kişi vardır.


Bill Clinton, Brent Scowcroft (Ulusal Güvenlik Konseyi), John Mark Deutsch (eski CIA direktörü), Robert Strange McNamara (Savunma Bakanlığı Sekreteri), Henry Kissenger, Walter Fritz Mondale (Japonya Büyükelçisi), Benjamin Nye (Hazine Sekreteri) gibi dokunulmazlığı olan isimler her üç teşkilatın da üyesidirler. Tabii ki son saldırıda hangi örgüte ait kaç kişinin Pentagon ve ikiz kulelerde öldüğü bilinmemektedir. Kuzu postuna bürünmüş kurtlar sofrasıdır…

Küresel sermaye elitlerinin örgütlerini şöyle kategorize edebiliriz;  ABD Merkez Bankası başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB), İngiltere, Çin ve Japon Merkez Bankaları, çok uluslu şirketler. Özellikle Rus gaz devi Gazprom ile finans, petrol, enerji, silah, enformasyon teknolojileri, gıda ve ilaç sayicileri… En tepede Pilgrims Society, Tavistock Enstitüsü ve diğer sivil örgütler ile CFR, Bilderberg, Trilateral, Chatham House, CSIS, ADL, AIPAC, ilgili vakıflar… Uluslar arası Organizasyonlar; BIS, IMF, Dünya Bankası (WB), Dünya Ticaret Örgütü(WTO), OECD, Avrupa Birliği…  Uluslararası Medya…  Vatikan ve dini tarikatlar; Opus Dei, Evanjelistler, Scientology, Moon, Türkiye kökenli ılımlı İslam Cemaati (Gülen)…  Masonlar, İlluminati…

CNN’in patronu Ted Turner “Dünya nüfusu azaltılmalı!”  Zengin olmak istiyorsanız tasarruf yapmak zorundasınız” diyen Turner bu nedenle nüfusu stabilize etmek gerektiğini belirterek, “67 yıl önce 4.2 milyar insan varken bugün 6.7 milyar kişi yaşıyor dünya üzerinde, böyle giderse de kısa zamanda 8-9 milyara kadar çıkacak. Gıda sıkıntısı baş gösterecek, herkesi yeterince destekleyebilecek kaynağımız olmayacak” dedi.  Henry Kissenger gıdayı bir silah olarak kullanıyor. Pirinç, soya fasulyesi, mısır, pamuk, buğday…  Rockefeller, Pentagon ile War and Peace (Savaş ve Barış) diye bir proje yapıyor. 1974 te Kissinger NSSM200 diye ulusal bir strateji geliştiriyor. Asıl amaç gelişmekte olan 13 ülkede nüfus kontrolü ki, bunların içinde Hindistan, Çin, Brezilya, Endonezya, bazı Afrika ve Latin ülkeleri ve tabii Türkiye de var.

No food, no population! Gıda yok, nüfus yok!  Henry Kissenger “Yiyeceği kontrol edersen halkları kontrol edersin!. Tarım, askeri malzemeler ve petrol ihraç ürünleri stratejik olarak kontrol edilmeli…  Şimdi, bu ismi yazın bir kenara; MONSANTO ! Monsanto’dan tohum alan bir çiftçi yine Monsanto’dan kimyasal gübre almak zorunda. Amerikalılar buna alışkın ama 5000 yıllık geçmişi olan tarım ülkelerinde böyle değil. Terminatör teknolojisi ile terminatör tohumları yetiştiren şirket Amerikan hükümeti ile ortak. Akademik veriler de ihmal edilmiyor tabii, ama akademi de Monsanto’nun !

No food, no population! Gıda yok, nüfus yok!  Önce piyasaya sübvanse edilmiş ucuz tohum sokuyorlar. TMO dahil herkes daha ucuz diye bunları alıyor. Yerel çiftçi malını satamıyor, üretimini azaltıyor. Sonra geçinemeyecek duruma gelince şehre geliyor, orda bildiğiniz koşullarda yaşamını idame ettirmeye çalışıyor.  Bu arada yerel üreticiler arasında tohum satışını yasaklıyorlar, tohumlar Monsanto vb şirketlerden alınıyor. Bu tohumların büyümesi için kimyasal gübre ve pestisitler de şirketlerden alınıyor. Türkiye’de çiftçiye ekmemesi için devlet para veriyor, bunu TÜSİAD da destekliyor… Monsanto Türkiye’nin lobi gücü olsa gerek…

No food, no population! Gıda yok, nüfus yok!  Dupont, Dow Chemicals, Syngenta, Novartis gibi firmaların ürettiği kimyasallar erkek sperm sayısını düşürerek kısırlığa neden oluyor. Mesela mısır, sperm öldürücü bir tohum.  Rockefeller Vakfı molekiler biyoloji çalışmalarını destekledi. GDO ile birlikte alerji ve hastalıklar arttı. Unilever, Nestle, Kraft, Kellogs, Cargill, Monsanta bilindiği üzere dikkat edilecek firmalar.  Obama’nın tarım bakanı Iowa’da iken Monsanto’ya yakındı. Clinton’ın tarım bakanı ise Tyson Foods tarafından onandıktan sonra seçilebildi.  Food Security- Gıda Güvenliği konusunda çalışma yapan kişinin eşi Monsanto çalışanlarından. Küçük çiftçiyi bitirmek istiyorlar.

No food, no population! Gıda yok, nüfus yok!  GDO’lu tohumların sperm öldürücü olduğunu söylemiştik, bunun yanısıra tüp bebek çalışmalarının ne kadar arttığını hepimiz biliyoruz.  Ayrıca nüfusu kontrol altına almak/zayıflatmak için aşılama yöntemi uygulanıyor.  Bebekler doğduktan sonra sürekli aşılanıyorlar, 20 yıl sonra bu bebeklerin bağışıklık sistemlerinin ne olacağı bilinmiyor. Sperm öldürücü GDO ları satarak para kazanıyorlar, sonra tüp bebek, ilaç, vs satarak yine para kazanıyorlar.

KRALİÇE VE KİLİSEYİ GÖZDEN DÜŞÜRDÜK Kraliçenin parayı çarçur ettiği şeklinde bütün basında yer aldı. Otele gelen Kardinale bir fahişe Kraliçe olarak tanıtıldı ve fahişe ile Kardinal bütün basında yer aldı…  KENNEDY VE MARILY MONROE NEDEN ÖLDÜLER? Eski başkanlardan Nixon bizim yolumuzdan çıkınca, Watergate Skandalı ile bir anda gözden düşürülüp istifa etmek zorunda bırakılmıştır.  AMAÇ, DÜNYADA TEK DEVLET, TEK DİN Bizim amacımız yeryüzündeki bütün devletleri birleştirip, tek bir dini olan tek bir dünya devleti kurmaktır. Bütün dünya tek bir merkezden yönetilecek, ve başkenti de Kudüs olacak. Böylece savaşlar, acılar, açlık gibi kavramları ortadan kaldıracağız.”

VATANDAŞ DEVLETİ TANRI GİBİ GÖRMELİ VE KENDİNİ FEDA EDEBİLMELİ… Hegel’in politik sisteminde devlet aynı zamanda Tanrı’dır; köle olarak görülen vatandaşın tek görevi bu devlete hizmet etmesidir ve bu hizmeti Tanrı’ya tapmak olarak algılamasıdır. Vatandaş kendini ülkesi için feda etmeye her an hazır olmalıdır. İkiz Kuleler saldırısında ölen onbinlerce Amerikalı buna güzel bir örnektir.  SEÇİMLER, TAMAMEN BİR ALDATMACA… AMAÇ; YENİ DÜNYA DÜZENİ Seçimler tamamen bir aldatmaca olup, vatandaşın düşüncesine bir değer veriliyormuş gibi gösterilmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin kapitalizmi tez, Rusya’nın komünizmi anti-tez olmuştur ve sentezi dünyaya “Küreselleşme” olarak sunduğumuz “Yeni Dünya Düzeni” olacaktır. Bu yeni rejime faşizm diyebiliriz; çünkü otoriter bir devlet yönetimi, bizim anlayışımıza göre, dünyayı yönetebilmek için en ideal rejimdir.  Böylece kişilerin yaşamı polis denetimiyle mutlak kontrol altına alınacak, varlıklarına devlet her an el koyabilecek, toplumlar bizim istediğimiz şekilde yönlendirilecek.  Bu yeni düzende fakir yaşlı ve hastalara yer yoktur ve onların hemen yok edilmeleri gerekmektedir.

KAPİTALİZM-KOMÜNİZM-SOSYALİZM… FARK ETMEZ, HEPSİ BİZİM ESERİMİZ… İkinci sorunuza gelirsek, yukarıda bahsettiğim gibi bir ülkenin Komünizm, Kapitalizm veya Sosyalizm’i benimsemesi hiç fark etmez. Hepsi sonuçta bizim eserimiz olan aynı şeyler. Başta akıllı ve zengin, yönetici bir avuç insan, geride hiçbir değeri olmayan ve istenildiği gibi yönlendirilen bir köle sürüsü.

KAPİTALİZM-KOMÜNİZM-SOSYALİZM… FARK ETMEZ, HEPSİ BİZİM ESERİMİZ… Rotschild ailesinin özel desteğiyle Rusya’da devrim gerçekleştirildi ve Komünizm ilan edildi. Amerikan Kapitalist sistemine karşı, Rusların Komünizm sistemi. Burada Hegel Diyalektik yönetimi gereği, Marksist yönetim antitez olarak yani Kapitalist yönetimin karşısına çıkarılıyordu. Bu iki zıt gücün sentezinden, Amerikan Bir Doları’nın arka yüzündeki piramitin altında yazdığı gibi, Yeni Dünya Düzeni ortaya çıkıyordu.

MEDYA VE SİNEMA ENDÜSTRİSİNİN ROLÜ ÇOK ÖNEMLİ Böylece dünya ülkelerinin Komünist rejime dahil olmayan yarısı, Komünizm tehlikesine karşı devamlı korkutuldu. Bu sistem içindeki insanlar sahip oldukları mal ve mevkilerin Komünizm gelirse ellerinden gideceği korkusu içinde, devlet yönetimine sonsuz destek verdiler. Öte yandan eski Sovyetler Birliği ve Komünist sistemde yaşayan diğer insanlara ise Kapitalizmin ne kadar öcü olduğu anlatılıyordu. Onlar da yaşadıkları yaşam şartlarının en iyisi olduğuna inandırılmış, bunun da Komünist sistem sayesinde olduğunu düşünüyorlardı. Böylece insanlar devamlı baskı altında tutuluyor ve istediğimiz gibi yönlendirilebiliyorlardı. Tabii burada medyaya ve sinema endüstrisine büyük görevler düşmüştür.

NÜKLEER SAVAŞ TEHDİDİ EN BÜYÜK BLÖFTÜ Nükleer savaş tehdidi en büyük blöf olarak tarihe geçmiştir. Ama doğal olarak insanları öyle ya da böyle bir şekilde ömür boyu aldatmak imkansızdır. Bu yüzden Komünist rejimin sonunun gelmesine karar verdik. Daha da önemlisi komünist ülkelerin serbest piyasa ekonomisine geçip Kapitalizme yönelmeleri gerektiği için sizin de bildiğiniz gibi birkaç günde durup dururken ve hiç kan dökülmeden o çok korkulan Sovyetler Birliği dağılıverdi; meşhur Berlin duvarı yıkıldı ve öcü komünizm balonu söndürüldü.

HİTLER, BİZİM TARAFIMIZDAN GETİRİLDİ, ÇÜNKÜ BURADAKİ YAHUDİLER İSRAİL DEVLETİNİ KURMAYA YARDIMCI OLMADILAR…  ATOM BOMBASI, YAHUDİLERİN YAŞADIĞI ALMANYA’YA ATILAMAZDI, BU NEDENLE JAPONYA KIŞKIRTILDI…  İSRAİL DEVLETİ, ROTSCHILD AİLESİ’NİN CÖMERT MALİ DESTEĞİ İLE KURULDU…  SOVYETLER BİRLİĞİ’NE YETERİ KADAR ÜLKE TAHSİS EDİLMİŞ, MALİ DESTEK VERİLMİŞTİ…  ÇİN, HENÜZ KONTROL EDEMEDİĞİMİZ BİR ÜLKE AMA ABD EKONOMİSİNE KATKISI BÜYÜK…

VİETNAM, KORE, KAMBOÇYA, TAYLAND, ENDONEZYA, AFGANİSTAN, İRAN-IRAK, YUGOSLAVYA SAVAŞ ENDÜSTRİSİ’NİN DENEME VE GELİŞMESİNE YARADI…  İRAN-IRAK SAVAŞI SADDAM’A BÜYÜK VAATLER YAPILARAK BAŞLATILDI. 1990’DAKİ KÖRFEZ SAVAŞI SADDAM DOLDURUŞA GETİRİLEREK BAŞLATILDI…  ZAİRE, ÇAD, YEMEN, GUATEMALA, ŞİLİ, BREZİLYA, DOMİNİK, SOMALİ, PANAMA, EL SALVADOR, BOLİVYA, EKVATOR, PERU, URUGUAY, ANGOLA’DAKİ SAVAŞLAR VE DARBELER BİZİM PLANLARIMIZDI…  BÜTÜN ÜLKE YÖNETİMLERİNİ KONTROL ALTINDA TUTUYORUZ, AKSİ HALDE TERÖR OLAYLARINI DEVREYE SOKUYORUZ.

DÜNYADA HİÇBİR YERDE MAFYA VE KAÇAKÇILIK OLAYLARI BİZİM İZNİMİZ OLMADAN YAPILAMAZ…  NEDEN KUZEY AMERİKA VE BATI AVRUPA VARLIKLI BİR YAŞAM SÜRER DÜNYADAKİ 5 MİLYAR İNSAN, BİZİM 1 MİLYAR İNSANIMIZ İÇİN ÇALIŞIR…  BİZİMLE İŞBİRLİĞİ YAPANLAR, ÇOK YAKINDA YENİ DÜNYA HÜKÜMETİNDE KENDİ BÖLGELERİNİ BİZİM İDAREMİZ ALTINDA YÖNETECEKLER.

TÜRKİYE’YE ADNAN MENDERES ZAMANINDA “MARSHALL YARDIMI” İLE EL ATTIK 1950’lerde ülke yönetimine bizim desteğimizle Adnan Menderes gelmişti. Aslında Menderes bizden seçimde aldığı destek karşılığında, Marshall yardımı adı altında devamlı borç alıyor ve ülkesinde yatırımlar yaparak sanayi yapısını geliştiriyordu. Fakat o kadar plansız ve programsız harcama yapıyordu ki ödeme günleri geldiğinde, bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye başladı. Biz de kendisinden ülkesini yabancı sermayeye açmasını ve bizim şirketlerimize özel imtiyazlar tanımasını istedik. Diğer bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu’na dayatılan kapitülasyonlar benzeri şeyler talep ettik…

TÜRKİYE’DE 1980 DARBESİ, BİZİM İSTEKLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA YAPILDI… O zamanlar ülkede bir solcular, bir sağcılar iktidara geliyor ve bizim isteklerimiz doğrultusunda ülke ekonomisini yönlendiriyorlardı. Fakat Amerika ve Avrupa’da gelişmiş ülkelerin piyasaları doyuma ulaşmışlar ve biz yeteri kadar mal satamaz olmuştuk. Bunun üzerine diğer az gelişmiş ülkelere uyguladığımız planı onları da uygulamak istedik ve serbest piyasa ekonomisine geçmelerini ve ithalatın serbest bırakılmasını talep ettik. Bu istediğimizi kabul etmiş görünüyorlar, fakat işi uzatıyorlardı.

BİNLERCE TÜRK GENCİ, UYDURMA İDEOJİLER UĞRUNA CAN VERDİ… En sonunda bu ikilem yine bildiğimiz yollarla, Ordo Ab Chaos ile çözüldü. Yani önce kaos, sonra düzen. Provokatörlerimiz aracılığıyla sağ ve sol ideoloji kavgaları başlatıldı. Aslında başında onay vermiş gibi göründüğümüz Kıbrıs Savaşı’ndan sonra ülkeye uygulanan ambargo sayesinde halk canından bezmiş, ülkede yağ ve tuz bile bulunamaz olmuştu. Karaborsacılar zenginleşirken halk iyice sefalete düşmüştü. Ülkeye gönderilen provokatörlerimiz için bu halkı kışkırtmak hiç zor olmadı. Ülke halkı sağcı ve solcu olarak iyiye bölündü ve çatışmaya başladılar.

BİNLERCE TÜRK GENCİ, UYDURMA İDEOJİLER UĞRUNA CAN VERDİ… Zavallı ülke halkı bu sözde başarıyı darbenin bir neticesi olarak gördüler. Çünkü nihayet terörizm sona ermiş, ülkeye huzur gelmişti. Aslında provokatörlerin görevi bitmiş, sahneden çekilmişlerdi. Burada oynanan oyun, halkı umutsuz ve çaresiz bir duruma düşürmek ve onlara bir “kurtarıcı” sunmaktır; ondan sonra bu kurtarıcı ne yaparsan yapsın hemen kabullenecektir.

ÖZAL, İSTEKLERİMİZ DOĞRULTUSUNDA KAPILARI SONUNA KADAR AÇTI.. Askeri hükümet bir süre devlet yöneticiliği yaptı ve bizim belirlediğimiz bir kişiye yönetimi devretti. Bu Turgut Özal’dı. Özal, tam da bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkenin kapılarını bize sonuna kadar açtı. Bizim şirketlerimiz bu bakir piyasaya kurtlar gibi saldırdılar. İlk önceleri fiyatları çok düşük tutarak yerli sanayinin rekabet gücünü düşürdüler. Ülke artık Amerikan ve Avrupa yapımı mallarla dolmuştu. Sanayi şirketlerimiz stoklarını eritirken finans şirketlerimiz de ülkeyi artan ithalatı karşılayabilmeleri için yüksek faizlerle borç yatağına sürüklüyorlardı.

TÜRKİYE’DE PARA İTİBAR GÖRDÜ, ARKADAŞ, DOST, AİLE GİBİ KAVRAMLAR UNUTULDU… Bu ülke vahşi kapitalist sistemle o kadar çabuk uyum sağladı ki, bizim bile düşünemediğimiz hayali ihracat gibi vurgun yöntemleri keşfettiler. İnsanlar artık en kısa ve en kolay yönden servet yapmanın peşine düştüler. Rüşvet, devlet bankalarının çeşitli entrikalarla soyulmaları, banker skandalları birkaç örnek. Arkadaş, dost, aile gibi kavramlar unutuldu ve sadece parası olanlar itibar görmeye başladı. Bu arada, yerli sanayi can çekişiyor, küçük işletmelerden başlayarak yavaş yavaş büyük işletmelere doğru bir iflas dalgası yayılıyordu. Devlet işletmeleri ise bizim istediğimiz yöneticilerin atanmaları sağlanarak zarar ettiriliyordu. Sonunda bu işletmeler ya kapatılıyor, ya da özelleştirme hikayesiyle, ucuz fiyatlarla şirketlerimiz tarafından ele geçiriliyordu.

KÜRT DEVLETİ PROJESİNİ” HAYATA GEÇİRMEK İÇİN ÖNCE ÖRGÜT YARATTIK Özal’ın çevresinde prens ve prensesler ortaya çıkmaya başlamış, biz ülke monarşizme dönüyor diyerek kaygılanmaya başlamıştık. Aslında tam bir komedi oynanıyormuş. Her neyse, ülke insanının tepkisini ölçmek için kendisinden Kürt devleti fikirlerinden bahsetmesini istedik. Fakat bu düşünceler kendisine pahalıya maloldu. Biz de Kürt devleti projemizi hayata geçirmek için PKK denilen bir örgüt yaratıldı. Bu örgütle uğraşmak ülke ekonomisine çok büyük zarar verdi ve şu anda koskoca Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye kalan bir avuç toprakta varlığını sürdüren Türkiye, bizim hiçbir istediğimiz geri çevirecek durumda değil. Sanırım yakın gelecekte topraklarından biraz daha, bir süre sonra da bizim için hala geçerli olan Sevr Antlaşması uyarınca hemen hemen tamamından fedakarlık etmek zorunda kalacak.

TÜRKİYE BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ… SU KAYNAKLARININ ÖNEMLİ BİR KISMI BURADA … Türkiye hakkında biraz daha durmak istiyorum; çünkü dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince: Bir kere Büyük İsrail Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı şu anda Türkiye’ye aittir. İkincisi, Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. İslamiyeti yıkmak istiyorsak önce Türkiye’den başlamalıyız.

Üçüncüsü, Türkiye Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır. Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip Ortadoğu ve Kafkasya’ya hakim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır. Kafkasya ve Orta Asya’daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaşaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düşecekler. Bu Türkler aslında birleşip bir araya gelseler karşılarında hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasılığa karşı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaşma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.

EN ÖNEMLİSİ, TÜRKLER MEDENİYETİN BEŞİĞİDİR VE KÖKENLERİ SÜMERLERE KADAR DAYANIR Dördüncüsü, ülke bor madenleri bakımından dünyanın en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakın bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecek. Beşincisi ve belki de en önemli olanı Türkler medeniyetin beşiğidir. Türkler, Milattan Önce 4.000’lerde Orta Asya’da yaşayan büyük bir felaketten sonra yaşadıkları yerleri terk edip, Mezopotamya’ya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettiğimiz Ari Irk’tandırlar ve Avrupa’daki Finliler, Macarlar gibi bazı uluslar Türk kökenlidir. Ayrıca Anadolu’da büyük uygarlıklar kuran Hititler ve Asurlular’ın da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir.  1000 civarında Sümerce kelime ve “Ayağını yere sıkı bas, Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır, Sel gibi silip süpürmek, Yağ gibi erimek” gibi yüzlerce atasözü bugün Türkçe’de kullanılmaktadır. Sümerlerin Ay Tanrısı’nın simgesi olan “Yarımay”, bugün Türk bayrağında kullanılmaktadır. Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmışlardır; mesela yapılarındaki süslemeleri ve Tanrıları Sümer tapınaklarından gelir. Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yıllarında, yani Sümerlerden 1.500 yıl sonra başlamış olmasına ve Yunan medeniyetini, dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanıttık.

MEDENİYETİN BEŞİĞİ OLARAK TÜRKLERİ KABUL EDEMEZDİK, BU MİRASA EL KOYMALIYDIK… Medeniyetin beşiği olarak Türkleri kabul edemezdik; tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarına el koyarak biz onları bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanımayan bir toplum olarak tanıttık ve bunda da oldukça başarılı olduk. Sümer Kralları Urukagina ve Urnammu, çok tanrılı bir toplum kurarak, insanlar arasında adaleti sağlamak ve haksızlıkları önlemek için yasalar çıkararak, çağımız toplumlarına öncü olurlarken, bugün tek tanrılı bir toplum olan Türkiye’de bizim çalışmalarımız sonucu, fuhuş, rüşvet, hırsızlık, haksız kazanç ve gelir dağılımı aşırı düzeylerdir. Aslında insanlar tarih kitaplarını açıp okusalar, bütün gerçeği görecekler ama insanoğlu için duyduğuna inanmak yeterlidir, okumak çok zor gelir.

OSMANLI’YI YIKMAK ZOR OLMADI Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü göstermek istiyorum; Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da bize karşı olan imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayarak Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek ve İsrail devletinin yolunu açmak için çıkarılmıştı. İsrail devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin topraklarını satın almak istedi. Fakat padişah bize karşı çıktı. Bizim için Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak çok zor olmadı. Savaş sonunda hedefimize ulaşmamıza az kalmıştı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim finans ve silah sanayi şirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladılar.

Dünyanın efendileri ne diyor? 14 Haziran 2007. New York Rockefeller Plaza. Saat 18.00. Amerikan dış politikasına uzun yıllar yön veren 80’lerini geçmiş üç şahin; H. Kissinger, Brent Scowcroft ve Zbigniew Brzezinski. PBS’nin meşhur sunucusu, Herald Tribune’un da editörü Charlie Rose… Bu üç şahin, ABD süper gücünün kapasitesinin Orta Doğu’da test edildiğinin ancak tek endişelerinin bu politikanın artık halkın farkına varması olduğunu belirtirler. “Bizim bugün önümüzdeki en büyük engel, halkın küresel politika oyunlarının artık farkına varmaya başlamasıdır“. Zbigniew Brzezinski 14 Haziran 2007 PBS Televizyonu

Dünyanın efendilerini tanıttım… OBAMA İLE BUSH’U DESTEKLEYENLER AYNI, ROCKEFELLER AYNI, 92 YAŞINDA HALA BAŞKAN… ROTSCHİLDS, ROCKEFELLER, KİSSENGER, BREZİNSKY, SOROS GİBİLER HASTA AMA PARALARI VAR. DÜNYAYI TEK BİR ELDEN YÖNETİP CEHENNEME ÇEVİRMEYE KARARLILAR… UYANIN!

DÜNYANIN YARISINI HER ZAMAN VE DÜNYANIN HEPSİNİ BİR ZAMAN ALDATMAK MÜMKÜNDÜR; FAKAT BÜTÜN DÜNYAYI HER ZAMAN ALDATMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR! “EN BÜYÜK DÜŞMAN, DÜŞMANLARIN DÜŞMANI, NE FALAN NE DE FİLAN MİLLETLER; BİLAKİS BU, ADETA HER TARAFI KAPLAMIŞ VE SALTANAT HALİNDE BÜTÜN DÜNYAYA HAKİM OLAN KAPİTALİZM AFETİ VE ONUN ÇOCUĞU OLAN EMPERYALİZMDİR.”
———MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Kaynaklar…
Dünyayı Yöneten Gizli Güçler / Doç. Dr. Ümit Sayın Gizli Örgütler, 11 Eylül ve BOP / Doç. Dr. Ümit Sayın Dünyayı Yöneten Gizli Örgütler / Erol Bilbilik Dünayayı Aslında Kim Yönetiyor / Thom Burnett & Alex Games Paraizm – Bankerler, Krizler, Siyasal Entrikalar / Ersal Yavi & Necla Yavi Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 1,2,3 / John Perkins Petrol Para İktidar / William Engdahl Ölüm Tohumları / William Engdahl Akıl Oyunları / Erol Mütercimler Kulüp Bilderberg / Daniel Estulin İlluminati – Piramitte Sona Doğru / Şeref Mercan Dünyayı Yönetenler ve Sistemler / İsmail Tokalak Enerji Kan Kokuyor / Prof. Dr. Doğan Aydal Küresel Çete / Talat Turhan Barışın Anatomisi / The Arbinger Institute
Böl ve Yut / Banu Avar Avrasyalı Olmak / Banu Avar Sınırlar Arasında / Banu Avar Hangi Avrupa / Banu Avar Demokrasi Projeleri / Cem Küçük Büyük Oyunu Anlamak / Yves Lacoste Mitler ve Yanılgılar / Roger Garaudy Beynelmilel Yahudi / Hanry Ford Zeitgeist / Suat Akar
Linkler… www.banuavar.com.tr  www.guncelmeydan.com Ana web sitesi; http://thezeitgeistmovement.com http://thezeitgeistmovement.com Peter Joseph, Jacque Fresco ve Roxanne Meadows tarafından hazırlanan, the Zeitgeist Movement tarafından yayınlanan “Aktivist Yönlendirme Rehberi”nin 83 sayfalık dokümanı için: http://www.thezeitgeistmovement.com/The%20Zeitgeist%20Movement.pdf http://www.thezeitgeistmovement.com/The%20Zeitgeist%20Movement.pdf Bu dokümanın görsellerle desteklenmiş sunum videosunu Türkçe altyazılı izlemek için: http://video.google.com/videoplay?docid=6059179993079178774 Videonun torrent linki: http://www.mininova.org/tor/2390390 Türkçe altyazıları: http://divxplanet.com/sub/s/123092/The-Zeitgeist-Movement-Orientation- Presentation.html http://video.google.com/videoplay?docid=6059179993079178774 http://www.mininova.org/tor/2390390 http://divxplanet.com/sub/s/123092/The-Zeitgeist-Movement-Orientation- Presentation.html
Linkler… Belgeseller, herhangi bir sponsor desteği olmadan, Peter Joseph isimli bir yönetmenin dört yıllık çalışmalarına dayanmakta ve filmler, internetten ücretsiz olarak edinilebilmekte. Türkçe altyazılı izlemek için: Zeitgeist the Movie: http://video.google.com/videoplay?docid=-2014735027468949373 Zeitgeist: Addendum: http://video.google.com/videoplay?docid=1047602322497752210 Ayrıca belgesellerin orjinal hallerini, “torrent” adı verilen bir sistemle bilgisayarınıza indirip izleyebilir, çoğaltıp çevrenize dağıtabilirsiniz. Belli serverlardan değil, tüm dünyada internet kullanıcısı bireylerden dosya indirmenizi sağlayan bu oluşum için öncelikle http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=torrent+kullanim+kilavuzu%2F%23 12013879 adresindeki açıklamaları okuyunuz. Bu size yardımcı olacaktır. http://video.google.com/videoplay?docid=-2014735027468949373 http://video.google.com/videoplay?docid=1047602322497752210   http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=torrent+kullanim+kilavuzu%2F%23 12013879
Linkler… Kar amacı gütmeyen toplu gösterimlere serbest bırakılmış ve internetten dağıtımı ücretsiz olarak yapılan bu belgeselleri torrent vasıtasıyla indirmek için adresler ise şöyle; Zeitgeist the Movie:   Türkçe altyazıları için; Zeitgeist the Movie: http://divxplanet.com/sub/s/121249/Zeitgeist.html Zeitgeist: Addendum: http://divxplanet.com/sub/s/115610/Zeitgeist-Addendum.html veya http://www.turkcealtyazi.org/sub/109408/zeitgeist-addendum.html veya http://www.divxforever.in/index.php?act=subz&CODE=03&id=94095 
http://www.mininova.org/tor/1628351  http://www.mininova.org/tor/1900850 http://divxplanet.com/sub/s/121249/Zeitgeist.html http://divxplanet.com/sub/s/115610/Zeitgeist-Addendum.html http://www.turkcealtyazi.org/sub/109408/zeitgeist-addendum.html http://www.divxforever.in/index.php?act=subz&CODE=03&id=94095
Linkler… İngilizcesine güvenen arkadaşlar için, belgesellerde bulunan tüm konuşmaları içeren transkriptlere de internetten ulaşılabilmekte: Zeitgeist the Movie: http://www.zeitgeistmovie.com/transcript.htm Zeitgeist: Addendum: http://www.zeitgeistmovie.com/transcript_add.htm Son olarak, belgesellerin ortaya koyduğu akım ile meydana gelen “the Zeitgeist Movement”in internet adresi ve hareketin evrensel Facebook grubu: http://www.thezeitgeistmovement.com/ http://www.facebook.com/group.php?gid=55303891744&ref=ts İçinde bulunduğumuz tüm bu sisteme hayatının tokadını vuran bu çalışmaları, aydınlanmak, bilinçlenmek ve öğrenmek için izleyin, çevrenizdekilere izlettirin. http://www.zeitgeistmovie.com/transcript.htm http://www.zeitgeistmovie.com/transcript_add.htm http://www.thezeitgeistmovement.com/ http://www.facebook.com/group.php?gid=55303891744&ref=ts
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, İSTİHBARAT KURUMLARI, KAPİTALİZM - LİBERALİZM, PERDE ARKASI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *