KILIÇDAROĞLU’nun GİZLİ AJANDASI * “ABDULLAH GÜL’den NEDEN KORKUYORLAR?”

“ABDULLAH GÜL’den NEDEN KORKUYORLAR?”

Naci Kaptan / 18.08.2020
Bölümler;
Bölüm I        https://nacikaptan.com/?p=80920
Bölüm II      https://nacikaptan.com/?p=80937
Bölüm III    https://nacikaptan.com/?p=80960
Bölüm IV    https://nacikaptan.com/?p=80980
Bölüm V     https://nacikaptan.com/?p=81002
Bölüm VI   https://nacikaptan.com/?p=81082
Bölüm VII https://nacikaptan.com/?p=81248

Evet,
CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU kendisine sorulan soruyu böyle yanıtladı;
“ABDULLAH GÜL’den NEDEN KORKUYORLAR?”
Demek ki Gül’den korkmamak gerekiyordu!!!
Kılıçdaroğlu, “Abdullah Gül sizin partinizden aday olur mu?” sorusuna, “Bu konuda bize gelen hiçbir şey yok. Olmayan bir konuda bir düşünce beyan etmemizin mantığı yok. Soru şu: Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?” Anlaşılan sayın Kılıçdaroğlu’na göre Abdullah Gül’den korkmak ve çekinmek gerekmiyordu.
BirGün Gazetesinin haberine bakalım (17.08.2020)
“Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in sorularını yanıtlayan CHP lideri, AKP’nin kurucularından Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı için ne ‘evet’ ne de ‘hayır’ dedi. Kılıçdaroğlu, “Abdullah Gül sizin partinizden aday olur mu?” sorusuna, “Bu konuda bize gelen hiçbir şey yok. Olmayan bir konuda bir düşünce beyan etmemizin mantığı yok. Soru şu: Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?” ifadeleriyle yanıt verdi.”
Orhan Bursalı ise Cumhuriyet gazetesinde 18 Ağustos 2020 tarihinde Kılıçdaroğlu için şöyle yazdı;
“Gül meselesi ; CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, arkadaşımız İpek Özbey’in sorularına önemli ve pek çoğu net yanıtlar verdi………………… İpek’in, Gül’ü cumhurbaşkanı adayı olarak düşündüğünüz söyleniyor sorusuna ise çoğumuz kaçamak yanıt veriyor diyebiliriz. Nitekim bu noktayı öne çıkaran sosyal paylaşımlar gördük. Evet, net yanıt vermedi, CHP’nin adayı olabilir mi, sorusu üzerinde ısrar edilseydi ne yanıt verirdi bilmiyorum. Ama Gül tabii ki aday olabilir gibi demokratik bir tavır almayı tercih etti. Öyle mi, yoksa arka planda Gül’ün muhtemel adaylığını şimdiden saklı tutma politikası mı var?”

Bilindiği gibi, CHP Milletvekili Muharrem İnce, 4 Mayıs 2018’de partisi tarafından 2018 Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmişti. Bu süreç içinde kulislere yansıyan haberlere göre Kılıçdaroğlu’nun ABDullah Gül’ü, Erdoğan’a rakip olarak cumhurbaşkanı adayı göstereceği konuşuluyordu. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Gül’e karşı çıkmasıyla Kılıçdaroğlu zoraki olarak bu düşüncesinden vazgeçerek İnce’yi aday gösterdi.

KILIÇDAROĞLU’nun GİZLİ AJANDASI
Günü kavramak için düne gitmek gerek;
Tarih 2014 Mayıs, Cumhurbaşkanlığı seçimine Kılıçdaroğlu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) eski Genel Sekreteri İhsanoğlu’nu her nedense Devlet Bahçeli ile birlikte CHP’nin adayı olarak açıkladı. Bu adayın CHP yönetimi ve milletvekilleri tarafından bilinmediği ve toplumla birlikte öğrendikleri ortaya çıktı. CHP milletvekilleri ve tabanı büyük bir tepki gösterdi ve büyük oranda CHP seçmeni bu nedenle sandığa gitmedi. Bu aday seçimi ise Erdoğan’ın işine yaradı ve seçimi kazandı.
Plan çalışıyordu, Kılıçdaroğlu’nun, Ekmellettin İhsanoğlu’nu parti yönetimine danışmadan tek başına aday seçmesiyle Erdoğanın kazanmasını sağlanmıştı. Bu ise ikinci bir Baykal, Erdoğan vakasıdır.
Daha sonraları ise İhsanoğlu’nun adaylığı konusunun Bahçeli tarafından önerildiği iddiası ortaya çıktı. Perde arkası planlar sessizce yürütülüyordu.
Biraz daha geriye gidelim; Tarih 22.09.2010, Almanya’da, Türk ve Alman gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şu mesajları verdi:
“Anayasa Mahkemesi’nin AKP konusunda verdiği bir karar var, laiklikle ilgili. Ben bugün için laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum. Eğer tehlikede dersek bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem. Din alanında özgürlükleri daha da genişletmek gerektiği de görülüyor.”
Anayasa Mahkemesi AKP’yi İRTİCAYA ODAK OLMAKTAN suçlu bulmuş ve  cezalandırmıştı. Buna rağmen Kılıçdaroğlu yaklaşan tehlikeyi ve irticai faaliyetlerin artmasını, Devrim karşıtlığının AKP tarafından desteklenerek güçlenmesini, tarikat ve cemaatlerin Devlette kadrolaşmasını görmezden gelmeyi seçiyordu!!!
Dönelim günümüze;
Yaklaşmakta olan Cumhurbaşkanlığı/başkanlık seçimi için Kılıçdaroğlu’nun adayı olarak yine ABDullah Gül’ün adı kulislerde dolaşmaya başladı. Kılıçdaroğlu, “Abdullah Gül sizin partinizden aday olur mu?” sorusuna, “Bu konuda bize gelen hiçbir şey yok. Olmayan bir konuda bir düşünce beyan etmemizin mantığı yok. Soru şu:
Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?” diye ortadan ve yuvarlak bir yanıt vermiş olması Kılıçdaroğlu’nun halen kaypak bir zeminde dolaştığını düşündürüyor. geçmişteki tutumuna bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı ve AKP’yi örtülü olarak desteklemekte olduğu düşüncesi ve endişesi aydınlarda ve parti tabanında yer buluyordu…
Şayet Kılıçdaroğlu yine böylesi bir hataya ve yanılgıya düşürse CHP’den büyük kopuşlar olacaktır. Kimbilir belki de bu gizli ajanda ve proje ile “derenin taşı ile derenin kuşu vurulacak” ve hem Erdoğan’ın iktidarda kalması sağlanacak ve hem de CHP zayıflatılarak, ana muhalefet partisi olmak durumunu kaybedecektir. Ki emperyalizmin de istediği budur…
İKİNCİ BÖLÜMDE “ABDULLAH GÜL’DEN NEDEN KORKMAK GEREK?
Naci Kaptan / 18.08.2020
This entry was posted in Politika ve Gundem, SİYASİ PARTİLER, SİYASİ TARİH, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

One Response to KILIÇDAROĞLU’nun GİZLİ AJANDASI * “ABDULLAH GÜL’den NEDEN KORKUYORLAR?”

  1. Süleyman Çelik says:

    İhsanoğlu’na sadece “İİT Eski Genel Sekreteri” dersek, kimliğini tam açıklamamış oluruz. İhsanoğlu Kahire- Mısır’da doğmuş, büyümüş, El Ezher’de okumuş, profesör olmuş ve Özal tarafından getirilerek İstanbul Üniversitesi’ne öğretim üyesi yapılmıştır. Ailesini araştıracak olursak karşımıza, Mustafa Sabri çıkıyor. Mustafa Sabri son Osmanlı Şeyhülislamlarından. İşgal yıllarında İngilizlerin güdümünde olan “İslam Teali Cemiyeti’nin Kurucu Başkanı. Şeyhülislam olunca başkanlığı İskilipli Atıf’a bırakıyor. Şeyhülislam iken Atatürk ve arkadaşları için verilen idam fetvasını yazmış ancak yerine Dürrizade Abdullah atanınca fetva, Dürrizade’nin imzasıyla yayımlanmıştır. Kurtuluş’tan sonra, işgal yıllarında “Yunan Ordusu Halife’nin ordusudur” diyerek desteklediği Yunanistan’a kaçıyor ve orada “artık Türklükten istifa ettim, tövbe estağfurullah” diyor, fakat gene de Yunan yetkililer yüz vermiyor. Kimse kendi ülkesine ihanet edene güvenmez, kullanır, işi bitince atar. Bunun üzerine İngiltere’nin egemenliğinde olan Mısır’a geçiyor. İşte İhsanoğlu’nun babası Mustafa Sabri’yi çok seven bir müridi. O da Mustafa Sabri’nin arkasından Mısır’a gidiyor ve onun çömezi olarak yaşamaya devam ediyor.

Leave a Reply to Süleyman Çelik Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *