KÜRESEL EMPERYALİZM * Özelleştirmeler ülkeleri topsuz tüfeksiz işgal yöntemidir * Toplum yavaş yavaş alışır ve işgalin farkına çok yoksullaştığında varır * ÖZELLEŞTİRME ÇOCUKLARI

ÖZELLEŞTİRME ÇOCUKLARI

ATAY SÖZER
Büyük devletlerin küçük devletleri işgal etmesinin çeşitli yöntemleri vardır, biri malumunuz, topla, tüfekle. İkincisi buna gerek kalmadan elini kolunu sallayarak. İşte bunun adına “özelleştirme” denir. İMF gibi Dünya Bankası gibi kuruluşlardan iki bürokrat ellerinde bond çantalarıyla gelip bu işgali gerçekleştirirler. Bunu yabana atılacak bir şey değildir, özelleştirme dediğimiz şey aslında bir sanattır. Önce adamı borçlandırırsın, borcunu ödemesine de izin vermezsin, tam öderken bir borç daha verirsin.
Tıpkı genelev işletmecisi hür teşebbüs sahibi mümtaz şahsiyetlerin yaptığı gibi. Onlar da sermayelerini hep borçlu tutup istediklerini yaptırırlar. Yöntem aynı yöntemdir; her ülkede bu işi yapmakla görevli simsarlar tayin edilir, onlar da yaparlar. Dünyanın yetiştirdiği pek çok değerli özelleştirmeci vardır. Şimdi gelin özelleştirme konusuna emek vermiş bu özelleştirme çocuklarını tanıyalım…

MAKYAVEL
“Amaca ulaşmak için her yol mubahtır; ne lokum yerseniz yiyin yeter ki amaca ulaşın”, diyerek sermayeye yol gösterip, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşüren çocuk…  Özelleştirmeciler ondan cesaret bulmuşlardır.

ADAM SMİTH
Adamın biri işte… “Laissez faire, Laissez passer” yani “Bırakınız ne halt ederlerse etsinler, bırakınız ne cehenneme giderlerse gitsinler, bırakınız istiyorlarsa da öpsünler. ” diye bir herze yumurtlamış ve tüm özelleştirmecilere yol göstermiştir. Yatacak yeri olmayan bir çocuktur bu Adam…

FRİEDMAN
Makyavel ve Adam Simith’den feyz alan, Galille’nin “Dünya yuvarlaktır” sözünü yanlış yorumlayarak “Küreselleşmeyi” keşfeden çocuk. Bulduğu doktrinleriyle A BD’nin gözbebeği olmuş ve ilk icraatlarından birini Şili’de yapmıştır. Pinochet adlı bir başka özelleştirme çocuğuna darbe yaptırıp özelleştirme karşıtı Allende’yi devirip, ne var ne yok özelleştirtmiştir. Bu başarısından sonra bu yöntemi pek çok yerde uygulatmıştır. Nerede bir darbe varsa bilin ki bu çocuğun parmağı vardır. En büyük özelleştirme çocuklarından biridir.

JOHN MAYNARD KEYNES
Ona ekonomiyi kurtaran adam diyorlar… Masal dinlemeye bayılırdı… Bernard de Mandeville’in ünlü Arı Masalı’nı dinledi hayatı değişti. Efendim bu masal özetle şöyleydi. Bir arı kovanında bolluk ve refah varmış, arıların bir eli yağda bir eli baldaymış. Lakin bolluk arttıkça ahlaksızlık, rezillik de artmaya başlamış. Arılar yaratıcıdan, ahlaklı olmayı dilemişler ve hepsi bir anda ahlaklı olmuşlar. O andan itibaren de kovanda kıtlık başlamış, arılar bellerini doğrultamaz olmuşlar…
Yani bu kıssanın hissesi şu oluyormuş. İnsanın, hırsı, ihtirası, açgözlülüğü, daha çok kazanma arzusu toplumları ileri götürür, kısaca “Genel zenginliği yapan kişisel kötülüklerdir”. İşte bu sözler Keynes için bir düstur oluşturdu. Öyle ya “Herkes en basit yiyeceğe, en ucuz elbiseye ve en mütevazı konuta razı olsaydı, hiç şüphe yok ki bu türlü yiyecek, giyecek ve konutlardan başka türlüsü mevcut olmayacaktı”. Mandeville’nin aşağıdaki şiirini kesip hep cüzdanında taşıdı. Liberalizmin temelini atarken de çıkartıp çıkartıp okudu…
Hiçbir senyör övünmüyor
Alacaklıları hesabına yaşamakla.
Uşak giysileri eskicilerde yığılıyor.
Saltanat paraları yok pahasına elden çıkarılıyor,
Muhteşem koşum hayvanları satılıyor,
Ve villalar borçlara kapatılıyor;
bir suç gibi masraftan kaçılıyor;
Pekiyi sonuç ne oluyor?
“Şimdi ünlü bir kovanı seyredin.
Ticaretle erdemin nasıl bağdaştığını.
Onun lüksünden hiçbir iz kalmadı;
Büsbütün başka bir görünüş kazandı
Toprak ve ev fiyatları al aşağı,
Neş’e dolu sarayların duvarları,
İnşaatta duruş umumi,
Sanatkârlar artık iş bulamıyor;
Bu özelleştirme çocuğu,
ötekilerin ağababalarından biridir,
işin kuramını getirmiştir…

Dünyadaki özelleştirme hamlelerine katkılarda bulunan harika çocukları tanıtmaya devam ediyoruz…

HENRY ALFRED KİSSİNGER
Musevi asıllı ABD’li siyasetçi, dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde başkalarının içişlerine karışmasından dolayı Nobel bile aldı. Dünyayı yöneten baronlar arasında ilk sıralarda. Şili’de Allende’nin devrilmesi onun marifeti. Özelleşme duayeni, İllumantinin başbabası, Bilderberg toplantılarının değişmez elamanı… Görünce gerçekten el-aman denmesi gereken özel bir özelleştirme çocuğu.

İsrail parasının üzerindeki Edmond James de Rothschild
ROTHSCHİLD AİLESİ

ABD’nin sahiplerinden, yedi göbekten bir özelleştirme çocuğu. Doları bile bu ailenin özel bankası basıyor, her şeyi yapıyor. Her taşın altından bunlar çıkıyor. Hicaz’ın Osmanlı’dan kopuşu sırasında faaliyet gösteren casus Arabistanlı Lawrence’yi gönderen zevat arasında.
Dünyada boraks üretiminin %70’i ona ait. Ama dünya boraks madeninin %70’inin Türkiye’de bulunmasına çok bozuluyor. Bunları özelleştirsek de mi alsak özelleştirmesek de mi alsak kararsızlığı içinde olduğundan bu kadar oyalanıyor. “Özelleşip, güzelleşelim” ilkesine sıkı sıkıya bağılı. Bunlar kelimenin mecazi değil, gerçek anlamıyla parayla bütünleşmişlerdir. Aile bireylerinden Edmond James de Rothschild’in resmi İsrail paralarına bile basılıyor o kadar yani. Bunlar tam bir hanedandı, biri ölünce yeni bir Rothschild geldi; Lordlar, Baronlar şimdi de post modern Rothschild’ler geleneklerini sürdürüyorlar.

Rockefeller ailesi
ROCKEFELLER
Rothschild’in bir başka türü… Yani biri Ediyse öteki Büdü… Deyim haline gelmiş bir özelleştirme çocuğudur. Ailecek el attıkları ülkelerde savaş çıkartıp bölmek sonra da o ülkeleri güzel güzel sömürmekte pek mahirdirler. Ama bazen hayat insana ironi yapabiliyor örneğin aile bireylerinden Michael Rockefeller 1961 yılında Yeni Gine’de alan araştırmaları yaparken kaybolmuştur, muhteremin yerli kabile tarafından yendiği konusunda ciddi iddialar vardır. Öyleyse eğer kabile yiyip yiyeceği en pahalı yemeği yemiştir.
Birinin zenginliği abartılı söylemek istendiğinde “Rockfeller kadar zengin”, denir. Veya karılarına para yetiştiremeyen erkekler sonunda patlayıp “Kadın kadın sen beni Rockfeller sandın galiba” derler… Yani faydalı bir insandır, yoksa kocalar, eşlerine başka ne söyleyeceklerdi ? Onlarda da iş babadan evlada yani hanedan yöntemiyle yürüyor gayet tabii…

GEORGE BUSH
Bütün ABD başkanları doğal bir özelleştirme çocuğudur. Bütün ABD başkanları daha koltuğa oturdukları andan itibaren başkanlık mührü ile birlikte bu unvanı da alırlar. Yani başkan olması dolayısıyla G.W Bush da kendinden öncekiler gibi bir özelleştirme çocuğudur… Şu anki başkan o olması nedeniyle, kendinden öncekiler ve gelecek olanları temsilen onu listemize aldık.

ANNE KRUGER
IMF birinci Başkan Yardımcısı olan bu hanım, iyi bir özelleştirme çocuğudur. Özellikle bizimkilerin aldığı asgari ücrete kafayı takmıştır. Bu kadar azami bir asgari ücret verdikleri için koskoca seçilmiş insanlarımızı bir güzel fırçalamıştır… Sonra da neleri nasıl, ne fiyata satmamızı belirlenen bir icra memuru gibi görevini başarıyla ifa etmiştir. Tabii bu arada vatanın özkaynaklarının iğfal edilmesi onu hiç ilgilendirmemiştir, çünkü bu vatanın çocuğu değildir, haklıdır da bu bakımdan… Yani bu vatanın çocukları varken ona mı düşer bu iğfalin tasası ! Önemli olan boşalmasın İMF’nin kasası….

TURGUT ÖZAL
Yeni dünya düzeni, globalleşme gibi herzeleri gündemimize sokmakla görevlendirilmiş zat… Aslında onun hakkında ne söylesek azdır… İlahlar tarafından ülkenin geleceği de çizilirken onun nerelere geleceği, neler edeceği bir bir belirlendi… Boğaz Köprüsünü satacağım diye ortaya çıkıp, Türkiye’deki özelleştirmenin ateşini yaktı. O zaman “Köprüyü sattırmam da sattırmam” diyenler çıktıysa da anlara “Anasını bile satarım” diyerek neyi bulsa özelleştirmeye başlamıştır…

KEMAL UNAKITAN
Türkiye’nin yetiştirdiği en hızlı çocuklardan biridir… Açık sözlüdür, lafını esirgemez. Zamanında naylondan fatura imal ettiği söylense de bunları duymaz, bile. Çok hoş görülüdür… Hazırcevaptır, mesela muhterem mahdumu, gümrük vergisinin artırılmasından kısa bir süre önce 4 bin ton çerezlik mısır ithal etti… “Bu ne iş sayın bakan” diyenlere de “Yahu bizim oğlan onları kendi tavukları için getirdi, çok aç gözlü bu bizim oğlanın tavukları” diye yanıt vererek Nasreddin Hoca’yı bile solladı. Nasreddin Hoca dedik de aklımıza geldi. Bu muhterem “Parayı veren düdüğü çalar” ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır. Kimseye ayrıcalık tanımaz, “önce gelen malı götürür”, der. “Kim olduğun önemli değil, ister yerli ol , ister yabancı , İster kâfir ol , ister putperest ol, ister Mecusi ,İstersen yüz kere bozmuş ol tövbeni … İster hırlı ol, ister hırsız, ister uğursuz, gel gene gel, batan geminin malları burada”, diyerek Hoca Nasrettin’den sonra Mevlana’ya da fark atan bir muhteremdir.
http://ataysozer.blogspot.com/2008/12/zelletirme-ocuklari.html

Naci Kaptan notu ; Sayın Atay Sözer aslında listenin başına koyulması gereken; ülkemizin tüm  Milli varlıklarımızı özelleştirme  masallarıyla yabancılara ve yandaşlara değerini çok altında satarak Türkiye’nin yoksullaşmasının, işsizliğin patlamasına istihdam kapasitesinin yok olmasına ve yoksulluğun artmasının mimarı olan Başbakan/Partili cumhurbaşkanı Erdoğan’dan nedense bahsetmemiş…
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Ekonomi, KAPİTALİZM - LİBERALİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *