SOYKIRIM * İNANÇ VE MEZHEP FARKLILIĞI NEDEN KİN VE NEFRET ÜRETİYOR? * Uluslararası BM 1948 Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesine Göre: Maraş, Sivas ve Çorum’da Alevilere Karşı Soykırım Suçu İşlenmiştir

sefa m. yurukel / 30.05.2020 / sefamyurukel65@gmail.com

Uluslararası BM 1948 Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesine Göre:  Maraş, Sivas ve Çorum’da Alevilere Karşı Soykırım Suçu İşlenmiştir. İşlenen suç katliam suçunu aşar. Bu hukuken sabittir. Bu konuda hukuken bir zaman aşımı olmaz ve yoktur.


12 Eylül öncesi ve sonrası Gladio (Kontrgerilla) tarafından, belli bir grubun menfati için, bir dini grubun hedef seçilerek (Alevilerin), planlı, propagandalı, icraatlı ve delilli olarak Alevileri kısmen yada tamamen yok etmeye karşı gerçekleştirilen: Maraş, Sivas, Çorum’daki olaylar ve neticeler, Türkiye ‘nin de altında imzası olan BM’ler 1948 Soykırımı önleme ve cezalandırma sözleşmesine göre  bu durum hukuken  ‘katliam’ suçunu aşan, bir soykırım suçudur! Bu suça göre zaman aşımı yoktur!
Mağdurlar ve millet hukuken bu durumun uluslararası soykırım yasasına göre yargılanması gerektiğini bilmediği için, olayı gerçekleştiren soykırımcı grupun üyeleri ve tetikçileri hakkında SOYKIRIM suçundan bir dava açılmamıştır. Devletin içindeki soykırımcı bu güç odakları ve üyeleride bu konudaki  millet içindeki bilgisizlikten dolayı mevcut durumdan gayet memnundur!
Ama bu suçta zaman aşımı olmadığı için suçlu olan gerçek şahıslar tekrar yargılanabilir. Bunda hukuken bir engel yoktur. Bu konuda bilimsel bilirkişi raporları ile hukuka baş vurulmalıdır ve bu konuda uluslararası standartlara göre, ulusal yada uluslararası yetkili bir mahkemede hukuki süreçler başlatılarak ve takip edilerek bu konuda yargılama başlatılmalıdır.Bu konuda  geç kalındı diye bir durum söz konusu değildir!
Bu soykırıma yönelik olaylar ve soykırımların failleri gerçekten soykırım mahkemesinde yargılandıkları zaman, aynı zamanda ne amaçla, neden, nasıl, niçin, hangi metodlar kullanılarak, kimler tarafından ( tek tek kişiler) soykırımın yapıldığı ortaya çıkartılacak ve Türkiye’nin yakın tarihindeki bu karanlık sayfa aydınlatılacaktır. Ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıda bundan ders alıp, bu tür propaganda ve icraatlara karşı ön alacak bir mücade gerçekleştirerek, bilinçli bir şekilde  vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş olacaklar,olası soykırımları daha önceden önleyecekler ve bu  tür soykırımcılar, insanları galeyana getirerek  bir daha asla bu soykırımcı cürümlerini gerçekleştiremeyeceklerdir.
Türkiye artık bu tür soykırımcı olayları bünyesinde bir daha yaşamayacaktır. Yaralar kapanacak. Aileler ve Aleviler rahatlayacaklardır. Türk vatandaşları arasına dini, ırki, etnik ve milli kökenden dolayı bir şüphe, düşmanlık, kin yayılamayacak, ayrımcılık, ırkçılık yapılamayacak ve bu kavramlar bir daha icraata dönüştürülüp enstrüman olarak soykırım için bir daha kullanılamayacak ve kardeşlik bu şekilde perçinlenecektir.
Bu konuda samimi ve gerçekçi olunmalıdır. Bu konuda hafızalar silinmemiştir. Kimse ve hiç bir güç bu konuyu zamana yayarak unutturamaz. Hiç bir şey unutulmamıştır. Unutulmamalıdırda. Yara hala kanamaktadır. Soykırıma uğrayan Ailelerin ve Alevilerin olaylara ilişkin yargıları ve kanaatleri kendilerine bu konuda haksızlık, adaletsizlik  ve hukuksuzluk yapıldığı konusunda değişmemiştir.
Olaylara ilişkin oluşturulan mahkemelerdeki sonuçlar asla aileler, Aleviler ve millet açısındanda gerçekte  tatmin edici değildir. Olayların her yıl dönümünde ve soykırımdaki kurbanları anma günlerinde bu her geçen yıl tazelenmektedir. Gün yüzüne çıkmaktadır. Bu durumun bundan sonrada devam edeceği aşikardır. Hiç bir şey kendiliğinden gelişmez ve değişmez. Bu konuda ailelere, Alevilere, Sunnilere, Hristiyanlara, Yahudilere, değişik etnik gruplara ve Devlete büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Bir devlette barış içinde bir arada yaşamanın koşulu, insanı yaşatmak, ayrımcılık ve ırkçılık yapmamak, eşit davranmak, adaleti savunmak ve hukukun üstünlüğüne inanmak ve bunları icraa etmek, vatandaşlık bilinci, duygusu, görevleri, hakları ve uygulamasıdır. Milletin ortak paktı olan Anayasanın uygulanmasıdır. Bu bağımsız, laik ve demokratik bir Türkiye içinde mutlak  bir gereklilik ve zorunluluktur. Bu aynı zamanda Türkiye’nin birliği, dirliği, istikrarı, gelişmesi, kalkınması  ve geleceği içinde olmazsa olmazıdır!
(Not: Soykırım suçundan, Suçu işleyen gerçek kişiler yargılanır. Devletler değil. Buradada kişiler yargılanacaktır) .
Sosyal Antropolog ve Etnograf
Soykırımlar ve terörizm araştırmacısı
This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica, SİYASAL İSLAM, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *