Tanısaydın çok severdin Atam, bu ülkenin gençlerini…* Hayal Ağacım Erguvan

Sümeyye’yi mesela. İki kolu olmadan ve kalça kemiği çıkık bir şekilde doğduğu halde , ayaklarıyla yazı yazmayı öğrendi önce, sonra resim yapmayı. Yetmedi, yüzmeye başladı. Brezilya’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda sırt üstü yüzmede dünya şampiyonu oldu. Dahası var üstelik, kelebek stilde bronz madalya, İrlanda’daki Avrupa Şampiyonası’nda da altın madalya getirdi ülkemize. Tanısaydın, alnından bir güzel öperdin.


Van’ın Çaldıran ilçesi Çubuklu köyünde gencecik Fen bilgisi öğretmeni Mahmut Çakır, kendi maaşından harcayarak her gün elektriği kesilen okulun çatısına rüzgar tribünü kurdu ve köy okulunu elektriğe kavuşturdu. Hayalindeki fikri hür, irfanı hür eğitim neferlerinden biri o. Ne takdir ederdin kim bilir…


Devlet Konservatuarı öğrencisi 14 yaşındaki Arya Nur Güneş, 590 müzisyenin katıldığı II.Luthiers Clar Uluslararası Viyolonsel Yarışmasında dünya birincisi oldu. Eminim gurur duyardın.


Lise öğrencisi Mert Akyürekli, Çin’de yapılan bilimsel proje yarışmasında DNA-Ferro Sıvı Etkileşimi projesiyle dünya birincisi oldu ve ödülünü Çin Devlet Başkanı’nın elinden aldı. Hani diyordun ya, “Günün birinde benim sözlerim bilimle çelişirse bilimi seçin” diye… Senin sözlerin hala hiç bir şeyle çelişmedi, ama bilimi de özenle takip eden gençlerin var Atam.


İpek Arslantaş, Moskova’da düzenlenen Uluslararası Bilim Temelleri Bilgi Yarışması Matematik finalinde dünya birincisi oldu. Nasıl sevinirdin duysaydın… Dört duvar arasından çıkartıp onore ettiğin o kadınlar bak ne kızlar yetiştiriyor Atam.


Uşaklı atletimiz Mehmet Çekil, Fas’ta Liselerarası Dünya Şampiyonası’nda 800 metrede dünya şampiyonu oldu. Şöyle bir sırtını sıvazlayıp, “Aferin çocuk!” derdin tanısaydın.


11 yaşındaki Tuana, sokaklarda keman çalarak topladığı parayla kedilere mama alıyor, ve bir kedi köyü kurmayı hayal ediyor. Senin elinle açtırdığın çiçeklere kim bilir ne şefkatle su verirdi beraber olabilseydiniz.


İrem Yaman, henüz 22 yaşında. Ama Tekvando’da hem Avrupa, hem Dünya şampiyonu. Hem güçlü, hem güzel, hem akıllı. Koltukların kabarırdı emin ol.


16 yaşındaki Sudenaz Çelik, Brezilya Bilim Olimpiyatları 2017 proje yarışmasında Mars’ı yaşanabilir hale getirmek için hazırladığı projeyle dünya birincisi oldu. Geleceğin bilim kadını o. Nasıl mutlu olurdun görebilseydin…


Akhisar’lı Begüm Onbaşı, küçücük yaşında haftanın 5 günü evinden yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki antrenman salonuna giderek başladı spor hayatına. Ödüllere doymuyor. En son Aerobik Jimnastik Dünya Kupası’nda büyükler kategorisinde altın madalya aldı. Hem dünya, hem de Avrupa şampiyonu. Bir güleç, bir tatlı, kesin sevgiyle bağrına basardın onu da.


Doktorların engelli olduğu için okuyamaz dediği Muratcan Çiçek, bilgisayar mühendisliği bölümünü birincilikle bitirip Google’dan burs alan ilk Türk öğrenci oldu. Bir annesi var, tam senin hayal ettiğin o pes etmez, dimdik, ufku geniş Türk kadını. İkisiyle de gurur duyardın eminim.


Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde lise öğrencileri okulun serasında yerli tohumla sebze üretiyorlar. Ürünleri ne yapıyorlar dersin? İhtiyaç sahibi ailelere ücretsiz dağıtıyorlar. Şaşırma yerli tohum üretmenin nesi haber diye. Maalesef öyle oldu Atam. Ama şikayet zamanı değil bugün. Bugün doğrulardan bahsetme zamanı. Böyle böyle döneceğiz özümüze…


İşte bu evlatlar, milyonlarcasından sadece birkaçı. Ne yazık ki basın bu gençleri beş sütuna manşet, hak ettikleri gibi yazmadı, yazmıyor Atam. Ama onlar zaten ucuz aferinlerin peşinde değiller.


Onlar, senin onlara emanet ettiğin değerlerin bilincinde, sana layık yetişkinler olma hedefinde bireyler Atam. Kendilerine saygısı olan, hedeflerine azimle yürüyen, aydınlık hayaller kuran, senin adını, fikirlerini her daim canlı tutan gençler onlar.


Onlar, kendileri bugünlerde ferah ve özgür yaşayabilsinler diye senin hiç gençliğini yaşayamadığının bilincindeler Atam.


19.Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarken vatanı kurtaracağını, o yılların gençleri cephede ayaklarında çarıklarla patır patır canlarını verirken, yüzyıl sonraki vatan evlatlarının bu başarılara imza atacaklarını, bunu da senin verdiğin o ışık ışık ilhamla yapacaklarını birileri kulağına fısıldasaydı, kim bilir ne mutlu olurdun.


Belki de zaten biliyordun. Emindin bundan. Belki sana bu gücü veren o tertemiz inançtı.
Bize bıraktığın en büyük miras işte tam da bu duygu Atam.


Duyulmasa da, görülmese de, birer birer tanınmasalar da, bu isimsiz kahramanlar, bu başarıları teker teker dünya sahnesine kazımaya devam edecekler Atam. Çünkü ilham kaynakları sensin.


Tanısaydın çok severdin, 100 yıl önce bu bayramı armağan ettiğin gençleri Atam.

Emin ol, çok, ama çok severdin!

Bige Güven Kızılay / Hayal Ağacım Erguvan / Sayfa 165

This entry was posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *