YENİ NESİL MİLLİ SİLAHLAR * MAVİ VATAN GÜÇLENİYOR * HIZIRREİS milli yazılım ile kontrolü ele aldı

HIZIRREİS milli yazılım ile kontrolü ele aldı

Milli SavunmaAydınlık Özel• TEVFİK KADAN

Türk mühendisler tarafından milyonlarca satır kod yazılarak geliştirilen bu sistem; içinde Atış Kontrol Sistemi, Savaşabilirlik Analizi, Hedef Veri Yönetimi, Taktik Seyir ve Sensör Entegrasyon gibi pek çok özellik barındırıyor. 

Yalnızca Ağ Destekli Veri Entegre Savaş Yönetim Sistemi (ADVENT) için bugüne kadarki geliştirme süreçlerinde 10 milyon satır kod yazıldığı biliniyor. 50’ye yakın farklı sistemle bütünleştirilen ADVENT’in içine ise farklı görevleri olan 500’e yakın uygulama eklenmiş.
Komuta Kontrol Sisteminin altyapısında Milli Coğrafi Bilgi Sistemi ‘Kaşif’ kullanılıyor. Yeni tip denizaltıların kalbi olarak nitelendirilen Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi (DBDS) ise gerçek zamanlı çalışan gömülü yazılım teknolojisi kullanılarak üretilmiş. Bu sistemin de denizaltı bünyesindeki 105 farklı birimle kesintisiz entegrasyonu sağlanıyor.
PAKİSTAN DA KULLANACAK 
Denizaltılarımızda kullanacağımız milli sistemlerin ilk ihracat anlaşması Ekim 2019’da yapıldı. Pakistan’a ait üç adet Agosta 90B sınıfı denizaltının ikisi için imzalanan modernizasyon projesi kapsamında; geminin tüm sonar, periskop, komuta kontrol sistemi ile radar ve elektronik destek sistemleri modernize edilecek. Mevcut silah konfigürasyonunun değiştirilen sistemlerle entegrasyonu sağlanacak. Projenin ilk gemisi PNS Hamza, modernizasyonun ardından 2020 yılında tekrar denize çıkacak.
İNİSİYATİFİ ELE ALIYORUZ 
26 yıl Denizaltı Filosunda gemi komutanlığı dahil hemen her kademede görev yapmış, eski Deniz Harp Akademisi ve Aksaz Deniz Üs Komutanı Emekli Tuğamiral Ali Çekiç, yeni tip denizaltılarımıza entegre edilecek Milli Komuta Kontrol Sistemlerinin hem teknik hem de psikolojik kazanımları olduğunu belirtiyor. Yazılımsal olarak dışa hiçbir şekilde bağımlı olmadan seyir imkanı kazandığımız bu denizaltılarımızla birlikte Denizaltı Filosunun çok daha güçleneceğini kaydeden Amiral Çekiç, şunları söylüyor:
“REİS sınıfı denizaltıların inşası, altı denizaltılık bir proje. Bu denizaltılarımız Tip 214 TN olarak adlandırılan ve dizel elektrik tahrik sistemine ilave olarak Havadan Bağımsız Tahrik Sistemi ile de işletilebilecektir. Bu denizaltıların ilki olan PİRİREİS, geçtiğimiz yıl aralık ayında havuza çekilmişti. Halihazırda sistem montaj ve Liman Kabul Deneyimleri devam ediyor.
“Bu yeni tip denizaltılara yazılım olarak entegre edilen Komuta Kontrol Sistemi; Sonar, Veri Dağıtımı, Savaş Yönetimi ve Torpido Atış Kontrol Sistemlerini ihtiva etmektedir. Tüm bu Komuta Kontrol Sisteminin yazılımını Türk mühendisleri yapıyor. Bu da bize, ileride bu sistem üzerinde istediğimiz düzenlemeleri yapabilme imkan kabiliyetini kazandırıyor.
“Türk Deniz Kuvvetlerinin harekat ihtiyaçlarını karşılamak için milli kaynaklar kullanılarak modern bir savaş yönetim sistemi dizayn etmek ve geliştirmek işi, ilk olarak GENESİS (Gemi Entegre Savaş İdare Sistemi) Projesi ile başlamış, sistemin bütün yazılım ve donanımı Deniz Kuvvetlerine bağlı Araştırma Merkezi Komutanlığı (ARMERKOM) tarafından geliştirilmiş ve dizayn edilmiştir. Geliştirilen bu sistem milli sanayiye de aktarılmış, modernizasyondan sonra G sınıfı fırkateynlerimiz uzun dönem gereksinimlerini karşılayacak modern bir komuta kontrol sistemi kazanmıştır.
“Daha sonra tasarlanıp geliştirilen Milli Komuta Kontrol Sistemi ADVENT ise ilk olarak Ada sınıfı (MİLGEM) su üstü gemilerimizden dördüncüsü olan TCG KINALIADA’ya uygulanmış, müteakiben TCG BURGAZADA’ya da uygulanacaktır. Halihazırda envanterimizde mevcut 209 sınıfı Preveze ve Gür sınıfı denizaltılarımızda Komuta Kontrol Sistemi olarak Alman sistemlerini kullanıyoruz. Bu yeni yazılım ile birlikte ilk kez denizaltıda da yabancı firma kontrolünden çıkıp milli olarak inisiyatifi ele almış olacağız.
Bunun teknik kabiliyetlerinin ötesinde, psikolojik etkisini de çok değerli buluyorum. Bu sayede Savunma Sanayimiz teknolojik yatırım olarak da büyük bir kazanım elde edecek, bu da bizi diğer denizaltı inşa eden ülkelere göre çok daha güçlü konuma getirecektir. Bunun ilk uygulaması ve müteakiben elde edilecek kazançlar Preveze sınıfı denizaltılara yapılacak yarı ömür modernizasyonu sonrasında daha net olarak görülebilecektir.
Bu kapsamda Milli Üretim Sualtı Entegre Atış Kontrol Sistemi MÜREN, Milli Seyir Füzesi GEZGİN ve Milli Torpido AKYA çalışmaları son hızla devam etmektedir. Bu projeler ile yakın gelecekte sahip olmayı planladığımız Milli Denizaltı (MİLDEN) projesi için de büyük kazanımlar elde edilecektir.
Bugün ülkemiz, uzun yıllardan gelen gemi inşa ile ilgili bilgi ve tecrübeye sahip Deniz Kuvvetleri, denizaltı inşa kabiliyeti itibariyle Türkiye’de tek, dünyada ise denizaltı inşa edebilen 16 ülke tersanesi arasında bulunan Gölcük Tersanesi Komutanlığı, elde ettiği bilgi birikimi ve 134 yıllık geçmişe sahip Denizaltı Filosu ile konusunda uzman savunma sanayisindeki üreticileri de kullanarak Milli Denizaltı platform sistemlerinin tasarım, üretim ve inşasına Ar-Ge/Ür-Ge olarak destek verebilme imkan ve kabiliyetine haizdir.
Bu nedenle; MİLGEM’de olduğu gibi MİLDEN’de de kullanılması öngörülen sistem/cihazların üretilmesi/geliştirilmesi için bugün olduğu gibi gelecekte de savunma sanayi vakıflarının ve üniversitelerin katkısı oldukça önemlidir.”
‘NÜKLEER DENİZALTIMIZ  NEDEN OLMASIN’ 
Amiral Çekiç, Türkiye’nin ileride nükleer bir denizaltıya da sahip olması gerektiğini kaydederek, şunları söylüyor:
“Yaklaşık 2 milyar avroluk bu yeni tip denizaltı projesinin yalnızca belli bir kısmını millileşme konusunda maddi bir kazanç olarak görmemek gerekir. Bu gibi projelerden edindiğimiz bilgi ve kabiliyetlerin yanında ARMERKOM, TÜBİTAK, HAVELSAN, ASELSAN, STM, MİLSOFT, AYESAŞ ve KOÇ Bilgi ve Savunma vb. kurum ve firmaların da birlikte ve işbirliği içinde çalışması, ayrıca büyük bir kazançtır.
“Bunun yanında mevcut ve öngörülebilir güvenlik durumlarına bağlı olarak, Türk Deniz Kuvvetlerinin de çevre denizlerimizdeki tehditlere karşı caydırıcılığını, risklerle mücadele kapasitesini ve yöntemini artırması gerekmektedir. Türk Deniz Kuvvetlerinin büyük projelerini bugünü değil gelecekte sahip olmayı düşündüğü harekat ihtiyaçlarına bağlı olarak 20-40 yıllık periyodu analiz ederek belirlediği, kaynak kullanımını da ön planda tutarak devreye soktuğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.
Öte yandan çevre denizlerimiz ve ötesindeki güvenlik ortamı, dış politika ve denizcilik hedeflerimiz için açık denizlerde harekat yeteneğinin artırılmasını dikte etmektedir. Bu nedenle üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin, ulusal ve uluslararası sularda hak ve menfaatlerini azami seviyede koruyup kollayabilecek donanmaya sahip olması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Bu kapsamda; güçlü ve sürdürülebilir bir donanma için milli ve yerli gemi, silah ve sistemlere sahip olunması milli bir hedef ve önceliktir. Türkiye sahip olduğu bilgi birikimi, imkan ve kabiliyetleri ile büyük bir ülkedir. Kuvvet yapımızın geliştirilmesine yönelik bu gayretler; ‘milli güce dayalı etkin bir deniz gücüne sahip olmak, bu kuvveti dünya denizlerinde Türkiye’nin alaka ve menfaatlerine uygun olacak şekilde kullanmak’ vizyonu çerçevesinde sürdürülmektedir.
Mavi Vatanımızda ve faaliyet gösterdiğimiz açık denizlerde de bu iddiamızı sürdürmemiz gerekir. Yapılan analizler sonrası sahip olunması düşünülen denizaltı tipleri, görev yapılacak denizlere göre farklılık gösterebilir. Örneğin Ege ve Doğu Akdeniz’de görev yapacak bir denizaltının tipik klasik bir denizaltı olması gerekirken, daha açık denizlerde görev yapacak denizaltının uzun menzilli sistem ve silahlara sahip olması ve teknolojik ihtiyaçlarının şimdiden belirlenmesi gerekmektedir. Büyük olmak için büyük düşünmeliyiz. Bu kapsamda ileride nükleer denizaltı kabiliyetine de mutlaka erişmeliyiz.”

TASARIMA TÜRK DOKUNUŞU
Tasarımı Almanya’ya ait yeni tip denizaltıların (Tip 214) Yunanistan’a satılan versiyonlarında çeşitli denge sorunları yaşanmıştı. Bu sorunlara rağmen Yunanistan’a 100 milyon dolar rüşvet vererek denizaltıları satan Almanlar, gemiye çeşitli ağırlıklar ekleyerek ağırlık merkezini değiştirmiş, skandal ortaya çıkınca da Yunanistan’da iki yetkili gözaltına alınmıştı. Aynı sorunların Türk denizaltılarında olup olmayacağına yönelik sorumuza ise Amiral Çekiç, şu yanıtı veriyor:
“Yunanistan’ın yaşadığı sorunların Türk denizaltılarında yaşanmayacağını değerlendiriyorum. Çünkü denizaltıların inşasına başlanmadan önce, ana kontraktör olan Alman firmasındaki mühendislerin itirazlarına rağmen, Türk mühendislerin öngörü ve çözümleriyle, gemi boyu ve ağırlık merkezi, dolayısıyla deplasmanı değiştirildi. Böylece aslında Türkiye’ye özgü bir tasarım ortaya çıkmış oldu. Onun için bu gemilerin modeli Tip-214 TN (Turkish Navy) olarak geçiyor.”
‘TAM BAĞIMSIZLIĞI HEDEFLİYORUZ
‘Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, Milli Komuta Kontrol sistemiyle ilgili şunları söyledi:
“Komuta Kontrol Sistemi’nin tüm yazılım kaynak kodunun konfigürasyon yönetimi, sistem entegrasyon ve testi, HAVELSAN sorumluluğunda gerçekleştiriliyor. HAVELSAN, bu entegrasyon sürecinde önemli kabiliyetler kazandı. Örneğin STM’nin ana yüklenicisi olduğu, Pakistan’ın Agosta sınıfı denizaltılarının modernizasyonu projesinde HAVELSAN, kendi savaş yönetim sistemi olan SEDA ile yer alıyor.
Bütün bunları yerli ve milli denizaltı hedefimizde çok önemli kabiliyet kazanımları olarak görüyoruz. Her alanda olduğu gibi, savunma sanayisinin en zor teknolojilerinden biri olan denizaltılarda da tam bağımsızlığı hedefliyoruz. İçinde bulunduğumuz koşul ve şartlar ne olursa olsun, bu hedeften hiçbir şekilde şaşmayacağız. Şu anda bütün dünyanın uğraştığı yeni koronavirüs hastalığı Kovid-19 ile mücadele ederken bile bütün güvenlik tedbirlerini en üst seviyede uygulayarak bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

https://www.aydinlik.com.tr/haber/hizirreis-milli-yazilim-ile-kontrolu-ele-aldi-206515-2
This entry was posted in TSK, YENİ NESİL SİLAHLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *