DOĞA KATLİAMI * Marmara neden ölür? Marmara ölürse bizi neler bekliyor?  #YaKanalYaİstanbul

Marmara neden ölür? Marmara ölürse bizi neler bekliyor?  #YaKanalYaİstanbul

Prof. Dr. Cemal Saydam
Ankara, Türkiye / 17 OCA 2020 

Değerli imzacı, 

Kanal İstanbul neden yapılmamalı, yapılırsa neler olur, hemen hemen her platformda çokça konuşuluyor. Uzun yıllar deniz bilimleri ve çevre alanında akademik çalışmalar yapmış biri olarak sizlerle bazı bilgiler paylaşmak istiyorum. 

Lütfen 5 dakikanızı ayırın ve bu bilgi notunu okuyun. Sonrasında eşinize, dostunuza mutlaka iletin. Ancak bu şekilde herkese ulaşabiliriz. 

Ben size bu güncelleme mektubunu hazırlarken “ÇED raporuna onay çıktı” haberleri gündemde yer alıyor. Bu, birazdan size anlatacağım gerçeği ve yaşanacak sonuçları değiştirmeyecek. Lütfen bunu unutmayın, çevrenize de unutturmayın.

Bugün ilk bölümde size cevabını vermek istediğim sorular şöyle:

Marmara neden ölür? Marmara ölürse bizi neler bekliyor?

Marmara Denizi’nde üç çukur var ve Çınarcık çukuru İstanbul’a en yakın ancak oksijen girdisine de en uzak yerde olup en derin çukurdur. Konumu itibarı ile İstanbul’un atıklarından en fazla etkilenen, önüne gelenin de eline ne geçerse attığı yer işte burasıdır. Örneğin Kurbağalı derenin dibi temizlenir, çıkan çamur burada denize bırakılır. Gözden ırak gönülden ırak ama bu çukur oydu, buydu, atık suydu derken zaten doğuştan az olan oksijenini maalesef yitirdi.

Şimdi elinizdeki Marmara’nın son durumu böyle. Tabiri caiz ise can çekişmekte. Marmara Denizi oksijen dengesi kanal ile gelecek olan organik yükü kesinlikle karşılıyamaz ve oksijenini tamamen yitirir.

Marmara ölürse,

Karada ölen bir organik maddenin ne hale geldiğini, nasıl koktuğunu biliyoruz. Denizde de organik parçalanma, varsa oksijen ile yoksa da bu sefer başka moleküllere bağlı oksijen ile devam eder.

Parçalanma eğer oksijen sülfata bağlı ise geriye H2S kalır. H2S ise çürük yumurta kokusudur ve de her nasıl ise insanoğlu bu kokuyu milyonda bir olsa bile hisseder. Bu koku şimdilik alt ve üst suyun karıştığı her yerde (Bebek önlerinde, Ahırkapı’da ve Jet akımının çıktığı Marmara Denizinde her gün, ayrıca lodoslu günlerde de tüm Marmara’da) hissedilir.

Belki de bu hassasiyet insan neslinin korunması içindir. Bu hassasiyetimiz gazın sürekli solunması halinde erkeklik hormonlarını etkilemesi gerçeğine dayanmaktadır. Bu etki de kalıtımsaldır. Yani erkeklik hormonu yok olan bireyin çocuğu da bundan etkilenir şeklinde bilimsel çalışmalar da var.

Bu durumu düzeltmek için almanız gereken tedbirler için dün “geçti”.

Durum vaziyet raporu sadece benim önünüze koyduğum bir olgu değil. Aynı kuşkuları TÜBİTAK MAM da raporunda, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri de yaptığı sunumlarda taşımaktadır.

Ola ki referanduma gidildi o zaman da halka sorulacak soru şu olmalı;

Kanal İstanbul projesi sonucunda Marmara Denizinin ölmesini, kokmasını ve dolayısı ile erkekliğinizi kaybetmek ister misiniz, istemez misiniz?

İşte durum bu sevgili destekçi.

Bir sonraki güncellemede Kanal İstanbul’un Marmara Denizini nasıl öldüreceğini anlatacağım. Şimdi sizden ricam bu mektubu olabildiğince çok kişiye ulaştırmanız, kampanyaya imza atmasını istemeniz ve bu konuyu gündemde tutmaya destek olmanız.

Buraya tıklayarak kampanyayı Facebook’ta paylaşabilirburaya tıklayarak Tweetleyebilirsiniz. 

Kampanyayı ve bu mektubu WhatsApp ve eposta üzerinden de çevrenizdekilere gönderebilirsiniz.

Saygılarımla 
Prof. Dr. Cemal Saydam – ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi(Emekli) Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi (Emekli)

This entry was posted in DENİZ VE DENİZCİLİK, DOĞA - ÇEVRE, Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim, DOĞAL YAŞAM, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *