Diyarbakır’da ‘Gönül Mimarları İnisiyatifi’ kuruluşu demiş ki;

Oraj Poyraz / 2.01.2020
oraj.poyraz@openmail.com
Diyarbakır’da ‘Gönül Mimarları İnisiyatifi’ kuruluşu demiş ki;
“Gerekirse Kanal İstanbul projesinde birer işçi, birer amele
olarak karşılıksız çalışırız” (2 Ocak 2020)
https://halkweb.com.tr/kanal-istanbula-gonullu-destek-amele-olarak-karsiliksiz-calisiriz/

Sayın Oraj Poyraz da gereken yanıtı aşağıda vermiş; 

Günümüz mega projeleri kol gücüyle yapılmıyor. Senin yedi ceddin gelse, onların da bütün ahbap, dostları toplanıp gelse bu projenin en küçük parçasında bile bir etkisi olmaz.

Para lazım, hem de ÇILGIN PARA.
Çünkü para gücüyle yapılıyor.
Asgari 50 ton taşıyan kamyonlardan oluşan filolar çalışıyor.
Hatta 350 ton taşıyan baraj inşaat kamyonları devreye giriyor.
Tek bir kepçede 150 ton yükleyebilen yükleyiciler var.
Böylesi mega makinalardan oluşan bir araç parkı toparlanıyor.

Senin kol gücün ne ki?
Senin kişisel zenginliğin ne ki?
Bütün paranı ortaya koysan ne olur?
Yan yana dizilseniz, sırtınızda küfeyle toprak taşısanız nedir?
Keşke senin kol gücünle, katkınla olsa da bitse.

Ama bu proje devletin ve milletin iliğini on yıllarca kemiğini sömürecek.Dolar bazlı ihale, uluslar arası tahkim, gemi geçiş garantisi.Tıpkı diğer benzeri projeler gibi yandaş mütahit, küresel oligark zengin etme ihalesi.

Evet, böylesi projelerin kazananı Rochefeller, Rotschilds gibi küresel para babaları.Çünkü kredi için bunların önüne diz çökeceksin.Çünkü bunların mega şirketlerinden proje ekipmanını satın alacaksın.

Ve tek getirisi su manzaralı sitelerin inşaa, edilmesinden ibaret olacak. Şimdiden İstanbul’un çeşitli yerlerinde içinde yapay göl kanal olan bir sürü site var.Bunun ölçeğini büyütmüş olacaklar.

Senin benim paramla Araplara su manzaralı site yapacaklar.Çoktan satılmış, satılmış da görülmesin, bilinmesin, anlaşılmasın diye tapu sorusunu kapattılar.

Konu budur.

Yoksa yapılacak kanal ile Türkiye’nin dış politikasında ve küresel siyasette öyle böyle büyük işler değişmeyecek.Vaat edilenler gerçekçi değil, vaat edilmeyenler de tehlikeli.

Montrö ile derdiniz nedir?

Bu sözleşme Boğazlar Komisyonunu kaldırdı, İstanbul Boğazına Türk askerinin yerleşmesine imkan verdi, Boğazların özel statüsünü kaldırdı,Türk hükümranlığını tanıdı.Maksadınız bunu geriye götürmek mi?

İleri götürecekseniz, bunu daha da ileri nereye götüreceksiniz?
Şu an neyi yapamıyorsunuz?

Geçişleri tam olarak kafanıza göre kesecek misiniz?
Elde olandan daha fazlası budur.

Nah kesersiniz?
Anında ültimatomu kafanıza yersiniz.
Gider en önce Putin’inin dizlerine kapanır,
ağlar, yalvarır geri gelirsiniz.

Bütün dünyanın önünde TV’lere çıkar bir de özür dilersiniz.Kaldı ki, tek Rusya değil, bütün sahildar ülkeler, hatta sahildar olmayan ülkeler, bütün dünya birleşir de sizin kapattığınız o boğazları zorla açar.

Ruslardan hemen sonra menfaatlerini kollamak uğruna binbir maceraya atıldığınız ABD gelir karşınıza.Haydi diyelim kestiniz, kimsenin sesi soluğu çıkmadı.

Olmaz ya…
Peki bundan sizin menfaatiniz nedir?
Neden zorbalık yapıyorsunuz?
Ne elde ediyorsunuz, kime yaranıyorsunuz?

Sonra Montrö yalnızca İstanbul boğazının anlaşması değil.
İstanbul Boğazına yan yana on kanal açsanız da bitmiyor.
Marmara geçişi, Çanakkale geçişi de Montrö kapsamında.
Çanakkaleye de mi ayrı bir kanal açacaksınız?
Marmarayı pas geçen yeni bir kanal mı açacaksınız?
Montröyü nasıl deleceksiniz?

Diyelim Montrö’yü deldiniz, kanalı mecburi yaptınız, çatır çatır para alıyorsunuz. Peki bunca masrafa değdi mi?

Her sene bu kanaldan alacağınız birkaç milyar dolar masrafa karşılık en az elli milyar dolar masraf yaptınız.Bu nasıl bir ticaret, yaptığın yatırımı kaç yüzyılda alacaksın?

Haa bir ara saptama yapayım.En iyimser rakamla kanal için 20 milyar dolar hesaplanıyor. Ancak, bu yalnızca kanal maliyeti. Kanalı yaptıktan sonra, üzerine yapılacak köprüler, tüp geçitler, elektrik, su ve diğer bozulmuş şeylerin yeniden yoluna konması için yapılacak yatırımlar, kanal etrafına yapılacak kentler ve sayısız başka yatırım hep borçla yapılacak.

Bütün bu satın alma garantilerini, dolar üzerinden yapılan borçları sen ödeyeceksin sevgili kardeşim.Tahminler 100 milyar dolara kadar varıyor.

Denilene göre bu bölgeye 2,5 milyon FAZLADAN konut yapılacakmış.Hem de lüks segmentte.Yani sana bana değil, Araplara.Ve bunca zahmetin sefasını da Araplar yaşayacak.

Haa bir de İstanbul’da zaten 2,5 milyon konut fazlası var.AKP yandaşı zenginlerin ellerinde şişmiş. Ve bizim ÇUKUR DEVLET BAŞKANIMIZ aşık iş adamlarına tek taş yüzük almak yerine ulusal ihaleleri hediye ediyor. Şimdi bu batmış iş adamlarının yükü, zahmeti de sana ait.

Kaldı ki, Montrö bizim derdimiz değil, sahildar ülkeler ile sahildar olmayan diğer ülkelerin derdi.Bize Montrö’nün verdiği bir sıkıntı yok ki.Biz istediğimiz kadar tonaj ve sayıda gemiyi Karadenize sokarız, çıkarırız, sonra tekrar sokar tekrar çıkarırız.

Hatta durmaz, yüz kere daha sokar çıkarırız.
Bu bizim avantajımızdır.

Donanmamız üç parçadır, ama istediğimiz anda istediğimiz denizde toparlayabiliriz.ABD’nin bizi tehdit edemediği tek deniz Karadeniz’dir.

Rusya ise tonaj ve geçiş kısıtlamalarından dolayı donanmasının çoğunu burada tutmaz, Kuzey Buz denizi, ve Pasifik’de tutar.Aptal mısınız siz?

Montrö Türkiye hariç bütün sahildar ülkeleri kısıtlıyor, sahildar olmayan diğer ülkeleri de kısıtlıyor.İyi ya işte, ne güzel.Düşmanlarımızı bizim lehimize bağlamış, bizi de serbest bırakmış bir anlaşma.

Neden bozacaksın?
Rus daha çok donanma yığsın diye mi?
Amerikalı’nın Ege ve Akdenize yağdığı donanma yetmedi,
bir de Karadenizden mi kuşatmaya uğramak istiyorsun.

This entry was posted in DOĞA - ÇEVRE, Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim, DOĞAL YAŞAM, Ekonomi, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *