ATATÜRK’ün farklı tarihlerde Amerika’lı Gazeteci Clarence Streit ve Gazeteci Lavrence Shaw Moore ile söyleşisi

Mustafa kemal Paşa’nın Sakarya Savaşı’na gidişinden Bir Gün Önce Amerikan Milletine bir Mesaj İstenmesi Üzerine Ankara’da eski Halkevi’nde Amerikalı Shaw Moore’a verdiği demeç:

Hayatın mutlu gelişmelerinden biri, bu tarihsel görüşmeden tam 34 yıl sonra beni şu anda “Christion Science Manitor” gazetesinin muhabiri olan Mr.Lavrence Shaw Moore ile dün İstanbul’da karşılaştırdı. Hâlen 73 yaşında bulunan tecrübeli Amerikalı gazeteciye Mustafa Kemal’le görüşmesinden söz ettiğim zaman;

– Gazetecilik hayatının en coşkulu olaylarından biri de budur” diye söze başladı ve devam etti.

– 1921 yılının Ağustos ayı içinde Ankara’ya geldiğim zaman gördüğüm durum beni şaşırttı. Şehirde tam bir savaş havası esiyordu. Kalabalıktan halkın önemli bir bölümü sokaklarda yatıp kalkıyordu.O günlerde Ankara’da Ruşen Eşref, Yakup Kadri ve Ziya Gevher Etili tarafından İstanbul’dan binbir güçlükle kaçak olarak getirilen makinelerle “Hâkimiyet-i Millîye” gazetesi basılmağa başlamıştı. Atatürk’ün başkomutanlığı “Hâkimiyet-i Millîye” aracılığıyla duyurulmuştu. Bu gazete baraka gibi bir yerde eski bir makine ile basılıyordu.Amerikalı gazeteci bir an hafızasını yokladıktan sonra açıklamalarına devam etti.

– Mustafa Kemal beni eski Halkevi binasında Sakarya’ya gidişinden bir gün önce kabul etti. Şu an görüşmenin kesin tarihî aklımda yok. Ancak 1921 Ağustos ayında Kurban bayramından bir gün önceydi.Mustafa Kemal beni öncelikle oldukça resmî bir biçimde biraz da kuşku içinde karşıladı. Kendisine;

– Yakında ülkeme döneceğim… Amerikan milletine bir mesaj göndermek istemez misiniz? Dedim. Kaşlarını çatarak güçlü gözleriyle beni iyice süzdükten sonra cevap verdi.

– Amerikan milletinin Türklerin bağımsızlık mücadelesine karşı ilgi duyması gerekir. Çünkü Türkiye’de bir elçiliğiniz, okullarınız ve hastahaneleriniz vardır. Biz bir ölüm kalım savaşımına girişmiş bulunuyoruz. Ne gibi şartlar altında döğüştüğümüzü de gördünüz. Başkomutan’ın bu cevabı öncelikle beni şaşırttı. Ancak keskin zekâsı ile iyi niyetliliğimi sezmiş olacak ki sonunda konuşmayı kabul etti.Kendisi amacını ve idealini şu kısa cümlelerle açıkladı:

– Biz, Türkiye’nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü kurtarmaya çalışıyoruz. Allah’ın yardımı ve Türk milletinin yenilmez gücüne dayanarak amacımıza ulaşacağız.

Amerikalı gazeteci Mr.Moore, bir aralık sözü ertesi sabah karşılaştığı görkemli duruma getirdi.

– Kurban Bayramı sabahı kalktığım zaman Ankara Camiinin önünde sokakta namaz kılan 5000 kişilik kalabalığı görünce makinemi alarak dışarı fırladım ve ilginç resimler çektim.Başkomutan Mustafa Kemal, o tarihî namazdan sonra halkın büyük gösterileri arasında Sakarya Savaşı’na hareket etti. Mr.Moore’a Ankara’da iken en çok ilginizi çeken olay ne olmuştu? Diye sordum.

– Mustafa Kemal’in gidişinden iki gün önce Doğu’dan gelen kahraman Türk çocukları, Başkomutan önünde bir geçit töreni yapmışlardı. Bu kahramanların giysileri yırtık pırtık, silâhları derme çatma olduğu, üstelik bir kısmının ayağında postal bile bulunmadığı hâlde çelik gibi inançla geçit töreni yapıyorlardı. Bu coşkulu durumu görünce kararımı verdim.– Böyle bir millet yenilemez!

Amerikalı meslekdaşıma sordum.

– Mustafa Kemal’le ilk görüşen yabancılardan biri olarak onun hakkındaki izleniminiz nedir?

– Mustafa Kemal bende kendine ve Türk milletine son derece güveni olan ve sonuna kadar savaşmaya kararlı olan büyük önder izlenimini bıraktı. Bakışları son derece etkili idi. Kendisinde güçlü görünmek için yapay bir durum sezilmiyordu, aksine önderlik özelliklerine sahip bir insan olduğu belli idi. Onun ülküsüne ben de inanmış ve bir işe girişeceği zaman uygun ortamını bulup önünde sonunda başaracağını anlamıştım. O kadar ki Atatürk’ün inkılâplarını bile bilerek en uygun zamanda yaptığına dair verdiğim kararda yanılmadığımı zaman gösterdi.Amerikalı gazeteci arkasından sözü Mustafa Kemal hakkındaki makalelerine getirdi:

-“Asio dergisinde çıkan bu yazılar Amerika’da büyük ilgi uyandırdı. Aynı günlerde Amerikalı tanınmış gazeteci Clarence Streit da Mustafa Kemal’den bir görüşme aldı.”Mr.Moore’un saygıyla elini sıkarak yanından ayrılırken, hepimiz tarafından ders alınarak okunması gereken şu sözleri söyledi:

– Bugünkü aşamaya 50 yıllık sürekli bir gelişme sonunda milletçe eriştiniz. Onun için değerini biliriz. Ben bu ülkede üç dönem yaşadım. Dinamo ve dinamit sözcüğünü kullandığı için tutuklananlarla ve 1907 model ilk otomobili getirdiği için hakkında soruşturma açılan kimselerle bile karşılaştım!” [1]


Zaman makinesi gibi

1921’de Anadolu’yu gezen Amerikalı gazetecinin notları Bilinmeyen Türkler adıyla yayımlandı. Kitapta Atatürk’le yapılmış ilk mülakat, çocuk askerler ve daha birçok bilinmeyen var.

Anadolu’yu 1921’de iki ay gezen genç Amerikalı bir gazetecinin notları 90 yıl sonra gün yüzüne çıktı. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Heath W. Lowry “Bilinmeyen Türkler” adlı kitabı kaleme alarak, 1983’te tanıştığı gazeteci Clarence K. Streit’ın kendisine verdiği notları kitaplaştırdı. Bugüne kadar hiç görülmemiş fotoğraflarla, yabancı bir gazetecinin gözünden Milli Mücadele döneminin anlatıldığı kitapta, Atatürk ile yapılmış bir röportaj da bulunuyor. Kitabı kaleme alan Osmanlı ve Çağdaş Türkiye Etüdleri Atatürk Profesörü Lowry, “Ben Osmanlı tarihçisiyim ve bu kitapla 300 sene ileriye gittim. Benim için çok keyifli bir çalışma oldu. Streit’a verdiğim sözü sonunda tuttum” dedi.

“Bilinmeyen Türkler” adlı kitap, 1920-1921 kışında Ankara’yı ziyaret eden 25 yaşındaki Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit’ın notları ve fotoğraflarından yola çıkılarak hazırlandı. Streit, o dönem Philadelphia’da çıkan “Public Ledger” gazetesinde çalışan bir muhabirdi, yıllar sonra ise “Union Now” adlı kitabı yazacak, savaşı önlemek için dünya demokrasilerinden bir konfederasyon oluşturmayı tasarlayan uluslararası hareketin kurucusu olacak ve ölene kadar da faşizm karşıtı duruşunu sergileyecekti.

Yıllar sonra buldu

Mustafa Kemal Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildikten sonra kendisiyle söyleşi yapan ilk gazeteci Streit, Paris’e döndüğünde, kitabın taslağını hazırladı, İngiltere ve ABD’de bazı yayınevleri ile görüştü. Ancak tüm yayınevleri kitapta, Streit’ın Mustafa Kemal’i “Türk George Washington” olarak tanımlaması ve tarihteki ilk Türk cumhuriyetini kuracağını söylemesi nedeniyle, kitabı basmak istemedi.

Lowry ile Streit’ın yolları 1983’te kesişti ve Streit notlarını kitaplaştırması için Lowry’ye verdi. Ancak Streit’ın fotoğraflardan yalnızca bir tanesini Lowry’ye vermesi üzerine, Lowry kitabın hazırlanmasına başlayamadı.

Princeton Üniversitesi’nde Osmanlı ve Türk araştırmaları alanında dersler veren ve aynı zamanda Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi olan Lowry de yıllar sonra Amerikan Kongre Kütüphanesi’ne bağışlanmış fotoğrafları buldu ve kitap için hazırlıklar başladı. Streit’ın Anadolu ziyareti sırasında çektiği 200 fotoğrafın 120’si Lowry’nin hazırladığı kitapta yer aldı.

Kitapta, Streit’ın Milli Mücadele dönemi ve köylülerin tutumu, 1921 kışında Anadolu köylerinde savaş koşulları, çocuk askerlerin durumu, Mustafa Kemal’in din hakkındaki görüşleri, Anadolu’da komünizmin oynadığı rol ve Bolşeviklerle ilişkiler, Anadolu’da gündelik hayat, savaş koşullarına karşın eğitime verilen önem gibi pek çok konudaki görüşleri aktarıldı.

Kitabın en dikkat çekici yönlerinden biri de Streit’ın, Mustafa Kemal ile yaptığı röportaj. Bazı kişilerin Streit’a, Mustafa Kemal’in kendisi ile yüz yüze görüşmeyeceğini söylemesi üzerine, 19 soruluk bir liste hazırladı ve gönderdi.

2 gün sonra da mülakat teklifinin kabul edilmesi üzerine Streit ile Mustafa Kemal iki saat görüştü. Kitapta, Mustafa Kemal’den çok etkilenen Streit’ın şu ifadeleri yer aldı:

“Çok az insan, beni bu Türk Washington’unun etkilediği gibi etkilemiştir. Hangi ülkede olursa olsun iz bırakırdı. Kendine çabucak güven aşılama yeteneği olan nadir insanlardan biri. İnsanların onun uğruna ölmek isteyeceği tipte bir adam. Fiziksel açıdan yakışıklı, yapılı bir adam, 40 yaşında. Bir entelektüelin sahip olabileceği yükseklikte alnı var, eylem adamlarının ağız ve çene yapısına sahip, yani bir savaşçı.

Yüzünde, bilhassa gözlerinde idealistçe bir şey var, bir hayalperest ama hayallerini gerçekleştiren bir hayalperest. Her yönüyle tam bir centilmen, nazik, kültürlü, ince ve hep şık giyimli. Batı’da herhangi bir salonda otururken göze çarpmayacak kadar Avrupalı görünüyor. Onunla Fransızca konuştum, akıcı konuşuyor.”

Dini konular üzerinde sorular soran Streit, Mustafa Kemal’in din ve devlet işlerini ayırmak istediği izlenimini edindi. Kitapta röportaj sırasında çekilen ve Atatürk’ün daha önce hiçbir yerde görülmemiş fotoğrafları da yer aldı.

Nâzım Hikmet ile aynı temsilde

Kitapta Streit’ın, Ankara gezisi sırasında Kamil Rıza’nın başrolünü oynadığı, Hamlet’i ilk kez seyrettiği anlatıldı. İngilizlerle pek de dostça olmayan günlerde Shakespeare’in Ankara’da oynanması karşısında Streit’ın duyduğu şaşkınlık kitapta kendi ifadesiyle “Türkler sanatın milli sınırları olmadığına beni ikna etti” cümlesi ile belirtildi.

Nâzım Hikmet’in de bir yazısında, 1921 kışında Ankara’da Kamil Rıza’yı yani Otello Kamil’i seyrettiğini anlatması, aynı temsili seyrettiklerini ortaya çıkardı. Kitabın en ilginç bölümlerinden birini de “çocuk askerler” oluşturdu. Söz konusu çocuk askerlerle, o dönemde Ankara’da sokaklarda oynayan çocukların resimleri art arda sayfalarda yer aldı.

Savaş döneminde vals

Eskişehir’e de giden Streit, askeri birlikleri, camileri, türbeleri gezdi, lületaşından yapılmış eşya ile Kütahya çinilerine hayran kaldı. Bir ilkokulu ziyaret eden Streit, kız ve erkek öğrencilerin beraber eğitim gördüğü, müzik ve dans eğitimi verilen, savaş dönemi olmasına karşın okulların çok iyi durumda olduğunu görünce çok şaşırdı. Gezisinin en önemli fotoğraflarından birini de bu ilkokulda çeken Streit, savaş dönemine karşın Anadolu’da hayatın devam etiğini resmeden vals yapan ilkokul çocuklarının görüntüsünü ölümsüzleştirdi. Bu fotoğraf kitabın kapağında da yer aldı.

Yabancı gözüyle Kurtuluş Savaşı

Kitap ve hazırlanma süreci hakkında bilgiler veren Lowry, Streit’ın notları arasında çoğu kişinin yalnızca isimlerinin bulunduğunu, araştırmaları sonucu bazı kişilerin soy isimlerine ulaştığını ve kitaba, çok sayıda dipnot da eklediğini belirtti. “Streit, çok dar bir pencere açıyor ama her şeyi gözlemliyor” ifadelerini kullanan Lowry şöyle konuştu:

“Anadolu’yu bazen at arabasıyla, bazen trenle geziyor, köylerde, kasabalarda kalıyor. Köylülerle sohbet ediyor. Gerçekten bilinmeyen bir Türk portresi ortaya çıkarıyor. Streit, bir yabancının gözüyle Kurtuluş Savaşı’nı gösteriyor. Streit’ın Anadoluda yaşadıkları çok ilginç. Çünkü Birinci Dünya Savaşı, Batı’da 1.5 ya da 2.5 yıl sürerken Türkiye için bu süre 12 yılı buluyor. Streit, Anadolu’da her gittiği yerde erkek nüfusunun az olduğunu görüyor ve bunu soruyor. Aldığı cevap ise aynı: Kimi Yemen’de, kimi ise başka yerlerde şehit olmuş.” [2]


Streit’in Atatürk notları

Streit, Atatürk’ten 27 yıl sonra Time dergisine kapak olmuştu.

Atatürk’le söyleşi yapan ABD’li gazeteci Clarence Streit’in notlarından: Kalpaksız ve gözlüklü hali bir profesöre benziyordu.

WASHINGTON – Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Heath Lowry, 1921’de Atatürk ile röportaj yapan Amerikalı gazeteci Clarence Streit’in izlenimlerini aktararak, “Streit’e göre Atatürk’ün gözlerinde düşlerini gerçekleştiren idealist bir ifadesi vardı. Yaşam biçimi ve liderliğinde gösterişten, kendini beğenmişlikten eser yoktu” dedi.

Heath Lowry, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde, 1921 yılında Atatürk ile röportaj yapan Amerikalı gazeteci Clarence Streit’in anıları ile Anadolu ve Ankara’dan çektiği fotoğraflarla ilgili sunum yaptı.

Üniversitede “Osmanlı ve Çağdaş Türkiye Etütleri Atatürk Profesörü” olan Lowry, Kurtuluş Savaşı’nın en şiddetli döneminde Ankara’yı ziyaret eden ilk yabancı gazetecilerden Streit ile kendisinin 1983 yılında tanıştığını söyledi. Streit’in Türkiye’den döndükten sonra yaşadıklarını el yazısına döktüğünü, ancak adını “Bilinmeyen Türkler” koyduğu kitabına yayımcı bulamadığını anlatan Lowry, Streit’in kendisine bu el yazmaları ile fotoğraflarını verdiğini ve yayınlamak üzere anlaştıklarını bildirdi.

-ATATÜRK İLE ÖZEL GÖRÜŞME-

Lowry, Streit’in Türkiye ile ilgili anılarını aktararak, Streit’in Atatürk ile röportajını 3 Mart 1921 yılında Ankara Garı’ndaki konutunda yaptığını kaydetti.

Ankara’ya geldiğinde buranın henüz başkent yapılmaya karar verilmediğini ve onun Atatürk’e başkentin nereye kurulacağına ilişkin soru yönelttiğini dile getiren Lowry, İstanbul’un geleneksel başkentleri olduğunu, ancak 1. Dünya Savaşı’ndan ders aldıklarını belirten Atatürk’ün, meclisin korunabilmesi açısından Anadolu’nun merkezinde bir yere kurulmasını tercih ettiğini Streit’e anlattığını dile getirdi.

Streit’in Ankara’da TBMM oturumlarına katıldığını, kabine üyeleri ve İsmet İnönü ile de görüştüğünü ifade eden Lowry, Streit’in Atatürk ile ilgili izlenimlerini de şöyle aktardı:

“Beni Türk konukseverliğiyle karşıladı. Benimle 2 saat boyunca rahatça Fransızca konuştu. Yakışıklı ve güzel görünümlü bir adam. Çok düzgün giyimli, düzgün konuşuyordu. 40 yaşındaydı ama daha genç gösteriyordu. Geniş alnı, ağız ve çene yapısıyla bir savaşçının hatlarına sahipti ama onu gözlüklü ve kalpaksız gördüğünüzde bir profesör izlenimi veriyordu. Gözlerinde düşlerini gerçekleştiren bir idealist ifadesi vardı. Bende güçlü bir karakter izlenimi yarattı. Yaşam biçimi ve liderliğinde gösterişten, kendini beğenmişlikten eser yoktu. Makam arabası ve konutunu koruyan korumalardan başka, diğer devlet başkanlarının sahip oldukları onda yoktu. Röportajdan sonra çok inandığı ülkesini tanıdım.”

-“HALKLA SAMİMİ”-

Streit’in, TBMM oturumlarından birini izlerken yaşadıklarına da değinen Lowry, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlattığına göre, Atatürk içeri yalnız girmiş, boş bir koltuğa oturmuş, çevresindekilerle sohbet etmiş, milletvekilleri seçim bölgelerine göre çağrılırken diğer milletvekilleriyle aynı tonda Atatürk’ün ismi de okunmuş, o da oyunu kullanıp yerine oturmuş. Streit, ’Eğer Atatürk’ü görmeseydim onu orada tanımazdım’ dedi.

Atatürk Ankara’da yürürken görülebiliyordu, insanlarla şakalaşırken, konuşurken sıcaktı ve Streit, Atatürk hakkında Batı’daki diktatör suçlamalarının gerçeği yansıtmadığını gözlemledi. Türkiye’de o dönem hiçbir yerde Atatürk fotoğrafını görmediğini dile getirdi.”

Streit’in Atatürk’e dine yönelik tutumunu sorduğunu belirten Lowry, bu soruyu duyan Atatürk’ün din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılmamasının önemi üzerinde durduğunu söylediğini aktardı.

Atatürk’ün, Streit ile röportajında, ABD ile ilişkileri güçlendirmek istediklerini ve ABD halkıyla kendilerini hiçbir zaman savaşta görmediklerini anlattığını belirten Lowry, Atatürk’ün ABD’nin Anadolu ve Ortadoğu’da herhangi bir politik emeli ve amacı olmadığına inandıklarını dile getirdiğini sözlerine ekledi. [3]


[1] http://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/sakarya-savasina-gidisinden-bir-gun-once-amerikan-milletine-bir-mesaj-istenmesi-uzerine
[2] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/321764/Zaman_makinesi_gibi.html
[3] http://www.radikal.com.tr/turkiye/streitin-ataturk-notlari-964500/
This entry was posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *