EDEBİYAT KİTAP * DON KİŞOT’un yaratıcı babası Cervantes: Az bilinen en ünlü

Cervantes: Az bilinen en ünlü

Şaheseri Don Kişot’tan bir kuruş kazanamadı.
Yoksul doğdu, yoksul yaşadı, yoksul öldü


Miguel de Cervantes Saavedra

Bu kadar iyi tanınmasına rağmen hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz başka biri daha var mıdır acaba? Tam ismiyle, Miguel de Cervantes Saavedra, Don Kişot ile çağları aşan bir ün kazandı ama hâlâ tam olarak kimdir, nedir biliyor değiliz. Mezarının yeri bile bir sır.

Örneğin nasıl bir yüze sahip olduğuna ilişkin kendi ifadesinden başka bir bilgi yok elimizde. Bir romanının önsözünde kendisinden “gaga burunlu, kahverengi saçlı, pürüssüz alınlı biri” diye söz eder. Cervantes’in yapılmış olan tüm portreleri, yazarın 60 yaşındayken yazdığı bu tanımlamaya dayandırılmıştır. Bunlar içinde şu bizim de bildiğimiz en ünlü Cervantes tablosu Juan de Jáuregui’ye aittir. Bu rastlantı değil çünkü büyük yazar, portresinin Jáuregui tarafından yapılmasını yazmıştır söz konusu önsözde. Meraklılarının İspanya Kraliyet Akademisi’nde görebilecekleri bu tablonun da orijinal olmadığını söyleyenler vardır. Yani o tablodaki Cervantes de Cervantes değil belki.

Büyük bir aileye mensup olduğunu biliyoruz. Yedi çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası cerrah Rodrigo Cervantes, annesi ise o dönemler çok az rastlanan okuryazar kadınlardan olan Leonor de Cortinas’dı. Çok ekonomik zorluk çekmiş bir aileydi Cervantesler. Babasını bir keresinde ödeyemediği borçları yüzünden hapse de attılar.

LEPANTO’NUN TEK KOLLUSU

Başka ne biliyoruz? Türklere karşı İnebahtı’da (Batılılar Lepanto der, malum) savaştığından haberdarız bir de. Hatta lakabı da kolunu İnebahtı’da kaybettiği için “Lepanto’nun tek kollusu”dur. Bu savaşta öyle sıradan bir asker olarak yer almadı, önemli görevler de üstlenmiştir denir. Ayrıca katıldığı tek savaşa da İnebahtı Savaşı değildir, 1572’den 1575’e kadar gerçekleşen tüm savaşlarda bulundu. Türkler tarafından esir tutuldu iddiası vardır ama Cezayir’de esir düştükleri korsan gemisinin kaptanının adının (El Cojo lakaplı) Dali Mami olduğunu yazıyor kimi kaynaklar. Belki Osmanlı adına çalışıyordu Dali Mami ama bu Türklerin elinde esir tutulduğu anlamına mı gelir, emin değilim doğrusu. Fidye karşılığı serbest bırakılacaktı ancak ne kendisinin ne de ailesinin istenen parayı hemen ödeyecek gücü olmadığından beş yıl sürdü esareti.

DON KİŞOT HAPİSHANEDE DOĞDU

Yoksulluk, savaştan bir kolunu kaybederek dönmek, beş yıl boyunca esir tutulmak yetmemiş gibi, Cervantes’i kendi ülkesinde de iki kez, (ikincisinde elli yaşındayken) hapse attılar. Tatsız bir suçlama vardır hakkında. O zamanlar, gerçi bugün de öyledir ama, hiç sevilmeyen bir meslek olan vergi tahsildarlığı işinde çalışırken kamu parasını harcamakla suçlayıp atmışlardı hapse. Katolik kilisesinden de kovulmasının nedeni bu vergi tahsildarlığı işidir. Savaş vergisi alınmasına karşı çıkıyordu kilise. Tuhaf, çoğu zaman tam tersini yapmıştır kilise oysa. İkinci hapisliği daha uzun sürmüştür Cervantes’in. Belki de iyi tarafı yazmaya zaman ayırması olmuştur kim bilir? Don Kişot’u yazma fikrinin bu hapisliği sırasında aklına geldiği söyleniyor.

Bu büyük dâhinin yazdıkları başta Shakespeare olmak üzere döneminin önemli yazarlarını da etkiledi. Shakespeare büyük hayranı olduğu Cervantes’in Don Kişot’undaki Cardenio karakterine dayanarak “Cadenio’nun Hayatı” adlı bir eser de yazdı. Shakespeare de, Cervantes da bir gün arayla aynı yıl öldüler. Cervantes 22 Nisan 1616, Shakespeare de 23 Nisan 1616’da.

KEKEMELİKTEN ÇOK ÇEKTİ

O dönem için hayli uzun sayılayacak bir ömrü oldu. Öldüğünde 68 yaşındaydı. Şeker hastalığından öldüğü sanılıyor. Naaşı Convent of the Barefoot Trinitarians Manastırı’na gömülmek istendi ancak daha sonra tabutu kayboldu. Son derece tuhaf. Uzun zaman nerede gömülü olduğu bilinemedi. Ta ki 2015’e kadar. Uzmanlardan oluşan bir ekip eşinin de aralarında bulunduğu 16 kişinin kemiklerinin arasında Cervantes’e ait olan kemikler de buldular. Ancak 400 yıllık gizem yine de sonuçlanmış sayılmaz çünkü bu bulgu henüz doğrulanmış değil.

Tüm bu bilgilerin yeterli olduğu düşünülmesin, gerçekten hakkında çok ama çok az bilgiye sahip olunan biri Cervantes. Yoksul olduğu biliniyor tabii. Büyük eseri Don Kişot’tan bir kuruş para kazanamayan büyük yazar yaşadığı gibi yoksulluk içinde öldü. 22 Nisan’da ölmüştür ancak 23 Nisan’da gömüldüğü sanılıyor. O gün bugündür her yılın 23 Nisan’ı “Dünya Kitap Günü” olarak kutlanır.

Sadece parasızlıktan değil, yaşamının büyük bölümünde kekemelikten de çok çekmiş olan Cervantes’in bugün doğum günü. Hâlâ bizimle.

Yayınlanma tarihi: 30 Eylül 2019 Pazartesi
This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, GEÇMİŞİN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *