Osmanlıların Avrupa yakasına geçişi de Deprem nedeniyle olmuştur

Dr. Mete Soytürk
Kaiserslautern Almanya

Osmanlıların Avrupa yakasına
geçişi de Deprem nedeniyle olmuştur


1999 Adapazarı depreminden sonra depremin nasıl günlerce önce farkedilebileceği konusunda biraz kafa yormuş ve kitap karıştırmıştım. Bu sıralar gözüme çarpan bir tarih bilgisini bilginiz olsun diye aktarmak istiyorum. Konu şu:

Osmanlıların Avrupa yakasına geçişi de Deprem nedeniyle olmuştur:Tarihçilere göre Bizans kıralı Kantakuzenos, kendisine karşı savaşan Sırp-Bulgar ordusuna karşı müttefiki Osmanlılardan yardım ister. Osmanlılar da kendisine bir birlik gönderir. Bu birliğin de yardımıyla Bizans kralı savaşı kazanır. Kral ödül olarak, 1352-1353 yılında emrindeki osmanlı askerlerine Gelibolu’nun Bolayır bölgesinde hem Saros körfezini hem de Marmara bölgesini gören Çimpe kalesini bir askeri üs olarak verir. Bu bölge bir serbest bölge gibidir ve kendine ait yönetimi ve hukuku olacaktır.

1 Mart 1354 yılında bölgede 9 büyüklügünde ve 7.2 şiddetinde korkunç bir deprem olur. Marmara bölgesinin kıyılarındaki bütün yerleşim bölgeleri yıkılır. Geriye kalan halk bölgeyi kaçarak terk eder. Deprem Bütün Trakya’da ve Makedonya’da hissedilir ve zarara neden olur. Istanbul surlarında büyük yarıklar oluşur. Bölgedeki Bizansa ait bütün idari birimlerin, bizans halkı ve bizans askeri garnizonunun yerleşim birimlerini terk etmesini fırsat bilen Osmanlılar, bu askeri üsten hareketle bütün Gelibolu’yu ve Tekirdağ’a kadar olan bölgeyi kendi idari bölgesi ilan ederler bölgeye Anadolu’dan göçmen getirerek yıkılan şehirleri imar etmeye başlarlar. Depremden sonra akkılları başlarına gelen Bizans yönetimi müttefiki Osmanlılardan diplomatik yollarla bölgeyi kismen de olsa geri almak isterse de başaramazlar. Bölge Osmanlılara kalır ve Istanbula giden yol artık açılmıştır. Bizanslıların müttefikleri Osmanlılara verdikleri bu üsten 100 yıl sonra bütün bölge ve 1453 yılında da Istanbul Osmanlıların eline geçer.

Çimpe Kalesi Gelibolu’nun 10-12 km dışında Kara Yokuş mevkiinde, yüksekçe bir tepenin üzerinde bulunmaktadır. Kalenin 4 km ilerisinde Marmara Denizi yönünde Namaztepe bulunmaktadır. Burası 1354 yılında Gazi Süleyman Paşa’nın Rumeliye ilk ayak bastığında Allah’a şükran namazını kıldığı tepedir. Buranın adının Namaztepe oluşunun nedeni budur. Çimpe Kalesi Türklerin Rumelide ilk aldıkları kalenin adıdır. Eski kaynaklarda kalenin adı değişik şekillerde yazılmıştır. Bizanslı tarihçi Ionnes Kanta Kuzenos, İstanbul tarihine ait rumca eserinde, bu adı Tzympe şeklinde kaydeder. Yine Bizans kaynaklarına dayanarak yazan Von Hammer N. Jorga gibi tarihçiler de bu adı kullanmışlardır. Türk kaynaklarında ise; Aşık Paşazade tarihinin Ali Bey baskısında kalenin adı Çint Hisarı, tarihçi Friedtich Giese ise Çimbi diye bahsetmektedir.

Gazi Süleyman Paşa, Osmanlı tarihçilerine göre 1357 yılında Anadolu yakasındaki Çardaktan 2 sala bindirdiği 80 savaşçı ile bugün Namaztepe olarak bilinen Rumeli kıyısına gelerek Bizanslıların elinde bulunan bu Hisara gizlice girerek feth etmiştir. Batılı tarihçilere göre, bu küçük kale Türklerin Bizanslılara yardım ederek, 1352 yılında Sırp-Bulgar ordusunu dağıtarak, Bizanslıların bir kenti olan Edirne’yi kurtarması karşılığında hediye edilmiştir. Gazi Süleyman Paşa, bu kalede üslenip buradan Bolayır ve Gelibolu’yu fethederek Rumeli fethine başlamıştır.

Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz.
Başka ülkelerin bilim ve güç düzeyini abartmanın gereği yoktur. Konu bence HAARP’nın ne işe yaradığı veya böyle bir gücünün olup olmadığı değil, ülkenin ordusunun HARP yapmaya hazırlıklı olup olmadığıdır. Bence 1354 yılında Osmanlılar HAARP teknolojisini daha öğrenmemişler fakat HARP yapmayı biliyorlardı. Yabancılara verilen askeri üsler müttefik dahi olsalar her zaman için ülke içinde bir riziko addeder. Büyük afetlerde askeri birlikler yerlerini terketmiyorlarsa, başkaları öyle kolayca ülkeye giremez, ülke işgal edilemez. Yani askeri birliklerin son derece depreme korunaklı yerleştirilmesi ve deprem olasılığı az olan bölgelerde konuşlandırılması gerekir. Bugün için burada sözü edilen İstanbul için beklenen “deprem” tehlikesi belki o zamanki gibi bir şey ifade etmeyebilir. Öte yandan “deprem” yerine daha güncel başka tehlikeleri de koyabiliriz.
Depremler her an ve her yerde oluşur. Bunun için HAARP gerekmez. İşte 27 Nisan 2010’daki ve Japonya depremleri.

Saygılarımla Dr. Mete Soytürk 27.02.2010


Ek bilgiler;

Depremle ilgili olarak http://edebiyat.ege.edu.tr/bolumler/cografya/15-1-2SEZER.pdf
9 şiddetinde ve 7.2 M büyüklüğündeki 1 Mart 1354 Çanakkale depremidir

Kaleyle ilgili olarak http://www.canakkaleili.com/cimpe-kalesi.html Çimpe Kalesi (Bolayır)
çimpe kalesinin 2006 yılındaki görünümü pek tarihe değer vermediğimizin göstergesi http://www.geltag.com/forum/topic.asp?TOPIC_ID=1543
This entry was posted in Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *