GEÇMİŞTEN TRAJİK BİR ÖYKÜ * DYATLOV GEÇİDİNDE NE OLDU?

ParlakJurnal / Geliştirici: Konuk Yazar

Dyatlov Geçidi Olayı: 9 Gencin Çözülemeyen Ölümü


Profesyonel 9 Rus genç, 1959 yılında karlarla kaplı Dyatlov Geçidi
bölgesinde kurdukları kamplarından yarı çıplak kaçarak hayatlarını kaybetmişti.

Ural Dağları’na gezi düzenleyen çoğu Ural Teknik Üniversitesi öğrencisi 9 profesyonel kayakçı Holat Syahl dağı yakınlarında 1959 yılının 2 Şubat gecesi hayatlarını kaybetti. Gezi ekibinin lideri İgor Alekseyeviç Dyatlov’un adı verilen bölgede gerçekleşen gizemli ölümler Dyatlov Geçidi Olayı olarak anılır. Geziye 8 erkek 2 kadın olarak başlayan ekip içerisinde yer alan Yuri Yudin’in ayağını burkması sebebiyle geri dönmek zorunda kalması arkadaşları gibi ölmesini engellemiştir.

Ural Dağları’nın parçası olan Otorten Dağı’na düzenlenmesi planlanan gezinin yürüyüşü 27 Ocak’ta Vijay’dan başladı. Bu tarih grubun canlı olarak görüldüğü son tarih oldu. Grupta yer alan Yuri Yudin, ayağının burkulması sonucu geri dönmek zorunda kaldı. Grubun atacağı her adımı önceden bilen Yudin’in geziye katılamaması grubun kaybolduğunun geç anlaşılmasını sağladı. Zira Yudin, grubun 12 Şubat’ta geziyi tamamlayarak Vijay’a döneceğini ve buradan bağlı oldukları spor kulübüne telgraf çekeceklerini biliyordu. Ancak grubun lideri Dyatlov Yudin’e gezinin geç bitebileceğini söylemiş ve Yudin bu bilgiyi güvenlik güçleriyle paylaşmıştı. Bu yüzden kimse grubun kaybolduğu konusunda endişelenmeye gerek duymamıştı.

Dağcılar yarı çıplak şekilde çadırı yırtarak kaçmıştı

Aradan geçen günlere karşın gruptan herhangi bir haber alınamamasıyla beraber arama ve kurtarma çalışmaları başlatıldı. Gönüllüler tarafından başlatılan çalışmalara polis ve askerler de destek verdi. Havadan ve karadan sürdürülen çalışmalar sonucunda 26 Şubat 1959’da grubun -30 derecede kurduğu kamp alanına ulaşıldı. Terk edilmiş ve yırtılmış olan çadır, karla kaplıydı. Daha sonradan yapılan incelemelerde çadırın içeriden yırtıldığı tespit edildi. Ekibin kamera ve günlükleri de burada bulundu. Üstelik çadırın kurulduğu bölge yakında bulunan ve olası bir kar fırtınasına karşı doğal sığınak görevi görecek ormana değil açık araziye kurulmuştu. Yudin bu konuda Dyatlov’un zirveyi kaybetmek istemediği ve bu yüzden ormana değil de açık araziye kamp kurulması kararını vermiş olabileceği fikrini yetkililere belirtmişti.

Kampçıların cesetleri ayrı bölgelerde bulundu

Kamp bölgesinde yapılan araştırmalarda çadırdan kaçan 8 kişiden sadece birinin ayakkabı giydiği belirlendi. Ormanlık araziye doğru giden ayak izleri 500 metrenin ardından doğal nedenlerle takip edilemeyecek hale gelmişti. Ormanın girişinde ekipten Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko’nun sadece iç çamaşırı ve çoraplarla duran cesetleri bulundu. İki kampçının cesedi bir sedir ağacının altında yaktıkları ateşin başında bulunmuştu. Kampçılar ateşi sedir ağacının 5 metrelik bölgesinden kırdıkları odunları kullanarak yakmışlardı. İnceleme ekibi kırılan dallardan yola çıkarak iki kampçının ağaca 5 metre tırmanmasını etrafa bakmak, belki de kamp veya diğer arkadaşlarını görmek için yaptığını varsayımında bulundu. Ancak inceleme ekibinin elde ettiği bulgulara göre 2 genç yaktıkları ateşi kuru dallarla değil yaş dallarla yakmıştı. Bu durum nedeniyle gençlerin görme yetilerini tamamen ya da kısmi olarak kaybettikleri düşünüldü. Bununla beraber iki kampçıdan Krovonişenko’nun burnunun bir kısmının olmadığı belirlendi.

Devam eden araştırmalarda sedir ağacı ve kamp bölgesi arasında birbirine yakın aralıklarla 3 kampçının daha cesedi bulundu. Kamp lideri İgor Dyatlov, Zina Kolmogorova ve Rüstem Slobodin’in cesetleri 150 metrelik aralıklarla sedir ağacı ve kampın arasındaki bölgede bulundu. İnceleme ekibi üçlünün kamp alanına giderken yolda soğuğa yenildiklerini ve bir bir donarak öldükleri tahmininde bulundu. Üçlü içerisinde yer alan Rüstem Slobodin’in durumu diğer ikisine göre farklıydı. Kafatasında kırık bulunan Slobodin’in aldığı darbe nedeniyle ölmüş olamayacağı ancak bayılabileceği belirlendi. Slobodin nasıl aldığı belli olmayan darbe sonucu bayılmış ve farkında olmadan donarak hayatını kaybetmişti.

Slobodin’in üzerinde yapılan incelemelerde yüzünün sol kısmının şiştiği ve vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri olduğu saptandı. Ceset pozisyonundan yola çıkan yetkililer Slobodin’in düşmancıl davranışlara tepki gösterdiği sonucuna vardı. Bu tez cesetteki darp izleriyle desteklenirken etrafta yabancı ayak izleri olmaması kafa karıştırıcı bir duruma işaret ediyor.

Grubun diğer üyelerinde radyasyon bulundu

Dyatlov Geçidi grubu içerisinde yer alan diğer 4 dağcının cesetlerine 2 ay sonra, Mayıs ayında ulaşılabildi. İlk iki cesedin bulunduğu sedir ağacından 75 metre ileride bulunan dere yatağında geriye kalan 4 kamp üyesinin cesedi bulundu. Diğer talihsiz gençlere göre daha iyi giyinimli olan kampçılar aldıkları darbe sonucu ölmüşlerdi. Nicolas Thibeaux-Brignollel’in kafatasında kırıklar vardı. Lyudmila Dublinina ve Alexander Zolotaryov kaburgalarında kırılar vardı. Ayrıca Dublinina’nın dili, gözleri ve dudakları kayıptı.

Dublinina sedir ağacının altında bulunan Krivonişenko’nun yük pantolonunu, Zolotaryov ise Dublinina’nın kürklü montu ve şapkasını giyiyordu. İnceleme ekibi 2 gencin giydikleri elbiseleri sedir ağacı dibinde bulunan 2 genç kampçının cesedinden aldıklarını düşündü. Dere yatağında bulunan 4 kampçının üzerinde bulunan tüm giysilerde, yani 2 pantolon ve bir hırka üzerinde yapılan tetkilerde olağanın üzerinde radyasyon bulundu.

Kemik kırıklarına rağmen cesetler üzerinde darbe izi yok

Araştırma ekibi cesetler üzerinde yaptıkları incelemeler sonucunda dışarıdan darbe aldıklarına dair bir ize rastlamadı. Cesetlerde bulunan kırıkların dışarıdan olmadığı göz önünde bulundurulduğunda kemiklerin kırılabilmesi için çok yüksek basınç gerekiyor. Cesetleri görmüş olan 12 yaşındaki bir çocuk ise cesetler üzerinde bronz rengine benzer lekeler gördüğünü iddia etti.

Dyatlov Geçidi olayına dair ilginç diğer bulgular

Dyatlov Geçidi olayında gerçekleşen olaya dair bugüne kadar birçok fikir ortaya atıldı. Bunlardan biri bölgede bulunan Mansi yerlilerinin kamp ekibine saldırdığı yönünde olsa da kamp bölgesinde yabancı ayak izi bulunmamış olması bu ihtimali ortadan kaldırıyor.

Talihsiz kampçılardan 50 kilometre mesafede kamp kurmuş olan bir başka grup olay gecesi turuncu küreler gördüklerini güvenlik güçlerine bildirdi. Ancak bu kürelerin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) tarafından denenen R-7 Semyorka füzeleri olduğu ortaya çıktı.

Olay günü grup üyelerinin toplamda 4 kamerası olduğu biliniyor. Ancak grup lideri Dyatlov’un kamerası dışındaki kameralar hiç bulunamadı ya da içlerindeki görüntüler kamuoyuyla paylaşılmadı. Ekip çadırdan kaçarken çadırda bulunan kameralardan sadece Zolotarev’in kendi kamerasını yanına aldığı raporlarda yer alıyor.

Kamp bölgesinde ne olduğu belirlenemeyen bir metal parçası bulundu. Raporlara da giren bu metal parçası arama ekibinin çektiği fotoğraflar arasında da yer alıyor.

15 Ağustos 2019

https://parlakjurnal.com/?p=7867

This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN, HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *