Baki kalan bu kubbede * Koyu bir ırkçılık ve dinsel taassup zincirleriyle kuşatılmış dar bir alanda tıkış tıkış bir çıkarcılık dayanışması yaşandı

Cumhuriyet / 27 Temmuz 2019 Cumartesi
Prof. Dr. Erhan KARAESMEN

Baki kalan bu kubbede


Toplumsal yaşama yansımış, devletin, politik yönetimin ve kamu kurumlarının tüm kusurları, basiretsizlikleri ve beceriksizlikleri sırıtkan biçimde ortaya saçıldı.

Bu çok gecikmiş ve geciktirilmiş bir seçim sonrası değerlendirme yazısıdır. İlk satırları, 2 Nisan 2019’da kaleme alınmıştı. Yerel seçimlerin, mevcut iktidar partileri ve yandaşlarını hüsrana uğratacak bir sonuç vermiş olduğu açıktı. Buna karşılık namuslu, vicdanlı ve yurtsever epeyce sayıda bir vatandaşı da bulutların arkasında doğan aydınlıkla kucaklaşmaya yönlendiren bir sonuç ortaya çıkmıştı. Mevcut iktidarın ve yanlılarının böylesine bir sevinci, bu güzel insanlar kümesinin doyasıya yaşamalarına izin vermeyeceği aşikârdı.

Güçlü muhalefet
Nitekim öyle oldu. Bilinen akıldışı, adalet ve hakkaniyet ötesi, insan unsuruna sevgi ve saygıyla yaklaşmak yerine ayrıştırıcı bir kabalıkla yönelmek gibi bir yığın kusur ve ilkellik bir araya gelerek İstanbul özelinde, ama yansımalı olarak ülke genelinde de sevimsiz ve hırçın bir bekleyiş yaratıldı. 23 Haziran günü o da sona erdi. Tüm bu edilgen ve olumsuz ve yurt ve yurttaş sevgisi düşüncesinden çok uzak girişimlere karşın bir güçlü muhalefet cephesi oluşumu kendini gösterdi.

Utku jübilesi
Aylar boyunca yutturulmaya çalışılmış kaba bir masalda yer alan beka sözcüğünün dahil olduğu Arapça kelimeler ailesinde “baki” olarak bilinen ve gündelik yaşamda hâlâ kullanılan bir kelam yer alır. Şiirselliği de bulunan bir kelime oyunuyla “baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş” söylemi Türkçemizde yer almıştır. Günümüz iktidarının, çıkarcı yandaşlarının etnik köken ırkçılığı ve mezhep ayrımcılığı şampiyonlarının tüm gayretlerinden sonuç olarak bu kubbede bir hoş seda yerine boğulup gidecek bir seda kaldı. Daha güzel gelecekler beklentisi içinde olan ülkesini, toprağını, bayrağını ve insanlarını seven, o yukarıda da sözünü ettiğimiz namuslu, vicdanlı, insansever, yurtsever kitle bir utku jübilesi yaşıyor.

Ancak güç sahiplerinin İstanbul başta olmak üzere ülkedeki yeni akılcı muhalefet odaklanmalarına engel olmak için elden gelen tüm gayreti gösterecekleri de aşikar. Ancak kendi işlerinde kaçınılmaz bir çözüşme yaşamakta oldukları da açıkça gözleniyor. Bu çözüşmenin tam algılanabilmesi için AKP’yi oluşturan düşünsel yapının temel taşlarının bireysel çıkarcılık, maddiyatı kollama zeminlerine oturduğunu hatırlamak gerekiyor.

Hesaba katamadıkları..
Koyu bir ırkçılık ve dinsel taassup zincirleriyle kuşatılmış dar bir alanda tıkış tıkış bir çıkarcılık dayanışması yaşandı. “Anadolu kaplanları” dendi; ülke nüfusunun belki sadece yarısını kapsayan bir kesimi ilgilendiren “halk iradesi” falan dendi; “sermaye ile dinsel duyguları buluşturmak” lafı dolaştı. Bu hamasi söylemler ve saptamalar, aslında, bir maddesel çıkar kavgasının örtülü tutulması amacını taşıyordu. Yağma, israf, alabildiğine zevksiz ve görgüsüz bir hovardalık, hepsi birlikte bu örtünün gizlemeye çalıştığı iğrençlik ve zavallılık oluşumlarının kaynağında yer alıyor. 

Bu milli irade temsilcileri, duygu, inanç ve parasal çıkar oluşturucuları kısa zamanda birbirine düştü. İktidar piramidinin dış taşları sökülüp yuvarlanarak aşağıya kaymaya başladı. Güçlü bir lider disiplini, eleştirenleri ve itiraz edenleri yok edici bir davranış acımasızlığı, yapıdaki çöküntü izlerini saklayabildiği kadar sakladı. 

Doğanın insanla buluşmasının üretkenlik düzlemine dökülüşünün tarih boyunca en kuvvetli ve geleneksel oluşum niteliği taşıyan “ziraat” gözden çıkarılırken onunla uğraşan nüfus kesimi kentlerde misafir edildi. Her türlü üretkenlikten uzakta kalacakları göze alınıp çok düşük düzeyde bir sosyal yardım (!) desteğiyle orta ve büyük boy kent merkezlerinde iktidar yanlısı bir nüfus yoğunluğu var edilmiş oldu. Ancak, ülkenin geride kalan nüfus kümelerinde yaşayan ve ekonomik krizle bire bir buluşan geniş kitlelerin verebileceği tepkiler hesaba katılmadı. Ya da katılamadı.

Kaçınılmaz mahkumiyet
Toplumsal yaşama yansımış, devletin, politik yönetimin ve kamu kurumlarının tüm kusurları, basiretsizlikleri ve beceriksizlikleri sırıtkan biçimde ortaya saçıldı. Burada saymaya gerek yok, dış politikadan eğitime, ekonomi ve maliye yönetiminden kentleşme düzenine ya da düzensizliğine, yargı tarafsızlığından ve güvenilirliğinden liyakatsiz yandaş eleman kullanma mekanizmalarına kadar çok bilinen ve tekrarlanan yaşam gerçekleri, bu iktidar yapısının sadece kaplama taşlarını değil, içindeki ana taşıyıcı sistemi de çözüştürmeye mahkûmdu. Zaten öyle de oldu. Bilinen ve çok kere tekrarlanan gerçekler bu iktidar yapısının sadece kaplama taşlarını değil, içindeki ana taşıyıcı sistemi de çözüştürmeye mahkûmdu ve öyle oldu.

Değişim arayışı
Toplumun yaşam kavgası veren geniş bir kesiminin bir değişim arayışına girmesi kaçınılmazdı. Geniş halk kesimlerinden gittikçe uzaklaşan ve onlarla ilişkilerinde gittikçe sevimsizleşen bir yönetici kadrosunun ve liderinin yerine daha sıcak insan ilişkileri içinde olabilecek, güler yüzlü ve güvenilirlik sergileyen yeni politik yıldızların ortaya çıkması da böylece kolaylaşıyordu. İstanbul İmparatorluğu’nun çift mazbatalı yeni belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, bu toplum beklentilerine tamamen uygun, yeni ve taze bir politik lider olarak Türk toplumsal ve politik yaşamında bir umut ışığı olarak kucaklandı.

Zorunlu yüzleşme
Yok Atatürk, yok bağımsızlık mücadelesi ruhu; yok uluslararası ilişkilerdeki ulusal onur; yok emek ve emekçi varlığının savunuculuğu; bunların hepsine hurafe gözüyle bakan bir toplum yönetimiyle değişim beklentisine girmiş kitleler ile karşı karşıya gelecek akıllı ve usturuplu biçimde arka planda kalmayı becermiş Canan Kaftancıoğlu gibi kişilikli aydın kadın siyasetçi simalarına gittikçe daha fazla iş düşecek. “Sağda yeni parti kuruldu kurulmadı”dan öte kubbede sadece ses bırakarak çözüşme yoluna girmiş bir iktidarın toplumdaki bu yeni bekleyişleri hesaba katması gerekecek. Hep birlikte göreceğiz.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1507281/Baki_kalan_bu_kubbede.html
This entry was posted in Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *