ÖLDÜKTEN SONRA SOSYAL MEDYA * İnternet sayesinde makinelerin içinde yaşamaya devam eden milyonlarca hayalet var bugün. Ölümden sonraki hayatın aslında internet üzerinden bir şekilde sürdüğü, mesajların “internet melekleri” sayesinde öbür dünyadaki sevdiklerimize

Elçin Poyrazlar / 26 Haziran 2019 Çarşamba

Öldükten sonra sosyal medya


Teknolojik distopyayı anlatan bilim kurgu Black Mirror dizisinin beşinci sezonunda bir anne beklenmedik intiharı karşısında kızının sosyal medya hesaplarına girmek için çaresizce uğraşır.

Şirket, özel hayatın gizliliği ilkesi çerçevesinde kızının hesaplarına girmesini engellediği için kadın olası tüm şifreleri kalın bir deftere yazar ve neredeyse dini bir ayin gibi şifreleri her gün tek tek dener. Mutlu olduğunu sandığı kızının intiharını anlamak isteyen kadının günde üç deneme hakkı vardır.

Bunun sadece kurmaca bir eser olduğunu düşünüp gerçek olamayacağını sanmayın. Çünkü günümüz teknoloji şirketleri tam da bunu yapıyor. Sevdiklerimiz öbür dünyaya göçtükten sonra sosyal medya hesaplarındaki tüm bilgilere, fotoğraflara, yorumlara, yazılara kısacası tüm verilere şirket el koyuyor ve yakınlarına erişim hakkı sağlamıyor.

Yasalar gereği ölümle birlikte sosyal medya şirketiyle yapılan anlaşmanın da son buluyor olması gerekir. Ancak pratikte işleyiş böyle değil.

Ölülerin yaşamlarının gizliliği

Eğer bir yakınız vefat ettiyse, siz de Facebook, Google, Instagram gibi hesaplarına erişmek istiyorsanız büyük olasılıkla “Size yardım etmek isterdik ancak ölen kişinin hayatının gizliliğini korumak zorundayız” türünden bir mesajla karşılaşacaksınız. Bazı durumlarda konu mahkemelere kadar gidebiliyor.

İngiltere’de klinik psikolog Elaine Kasket All the Ghosts in the Machine (Makine’deki Tüm Hayaletler) isimli kitabında dijital çağda ölümsüzlük yanılsamasını inceliyor.

Kısa süre önce Facebook ölü kullanıcıları için yaş günü bildirileri gönderilmesini engellemek amacıyla yapay zekâ kullanmaya başladığını açıkladı. Yas tutmanın herkes için farklı bir anlamı olduğunu söyleyen Kasket, bir aile bundan üzüntü duyarken başka bir ailenin kaybını bu tür bildirilerle anmak isteyebileceğini söylüyor.

Elbette bu kadar kişisel bir meselenin Facebook gibi sadece kâr odaklı bir şirketin inisiyatifine kalmaması görüşünü de ekliyor.

İnternetteki hayaletler

Peki Facebook ya da diğer platformlar ölülerin hesaplarını geride kalanlara neden teslim etmiyor?

Bunun birkaç nedeni olabilir. Bazı insanlar sadece kaybettiği kişilerin anısı için sosyal medyadaki hesaplarını tutuyor. Hesabını kapatırsa ölü kişiyle temasın sonsuza kadar kopacağı endişesi taşıyorlar.

Öte yandan ölü biri Facebook’taki reklamlardan etkilenmeyecek bile olsa bu kullanıcının verileri analizler gibi şirketin kendi kullanımı için işe yarayabiliyor. Son olarak hiçbir şey yapmamak Facebook gibi teknoloji devleri için en ucuz hamle de olabilir.

Bu arada yakınlarının sanal izlerine ulaşmak için pek çok kişi ya şifreleri kırıyor ya da ölü kişiymiş gibi davranarak bilgilere erişmeye çalışıyor.  İnternet sayesinde makinelerin içinde yaşamaya devam eden milyonlarca hayalet var bugün.

Ölülerin internette alışveriş yaptıkları ürün için yorumları, tatil tavsiyeleri, forumlardaki soruları ve gülümseyen yüzleri karşınıza çıkabiliyor. Hatta ölülerle internet sayesinde iletişimde kalacağını düşünenler de azınlıkta değil.

Ölümden sonraki hayatın aslında internet üzerinden bir şekilde sürdüğü, mesajların “internet melekleri” sayesinde öbür dünyadaki sevdiklerimize ulaşacağına inananların sayısını görmek için ölü kişilerin hesaplarına gönderilen mesajlara bakmak yeterli.

Oxford İnternet Enstitüsü bu yüzyılın sonunda Facebook’ta 2 milyar hesabın ölülere ait olacağını tahmin ediyor. Sınırsız hırsın ve iktidarın temsilcisi çağımızın teknoloji şirketlerinin gerçek ile sanal arasında sıkışıp kalmış hayaletlere ve hiç bitmeyen yaslarını tutan kişilere bakarak ellerini ovuşturduğunu görmek nedense beni hiç şaşırtmıyor.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1458193/Oldukten_sonra_sosyal_medya….html
This entry was posted in BİLİŞİM - İNTERNET -, GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *