PERDE ARKASI * İfşa’daki Fethullahçı Nurefşan…


Aykut Küçükkaya / 10 Haziran 2019 Pazartesi

İfşa’daki Fethullahçı Nurefşan…


“Kız kardeşi ilk gözaltına alındığında ve sonrasında cezaevine ilk girdiği dönemde örgütü kafasında sorgulamaya başlamıştı. Bunu abisi hissediyordu ve bundan mutluydu. Hatta kardeşi, cemaatte geçen yıllarını ve özeleştirisini cezaevinden yazacağı mektupla abisine anlatacaktı. Kendi aralarında böyle anlaşmışlardı. Ancak birkaç ay sonra cezaevindeki kız kardeş eski FETÖ’cü kimliğine geri dönmüştü. Bir dahaki görüşte abisine yazdığı mektupları yırtıp attığını söyledi. Muhtemeldi ki, cezaevi içinde FETÖ’cüler birbirlerine umut aşılıyor, örgütsel kimliklerini koruyorlardı. Örgüt 40 yıl emek verdiği yapıdan vazgeçmiyordu. Söylemiştim, ‘o’ birçokları gibi 1.5 yıl sonra cezaevinden tahliye olacak ve aramıza katılacak. Cezaevinden kendisi olarak mı, yoksa örgütün ona verdiği ismiyle ve kimliği ile Fethullahçı Nurefşan olarak mı çıkacak?”

‘Kız kardeşim FETÖ’cü!..’
Gazeteciliğin zirve noktası “muhabirliğin” deneyimli ismi, değerli meslektaşım Toygun Atilla’nın FETÖ’yü “İfşa” eden kitabını okurken, bu satırların altını çizmişim. Atilla, kitabı “İfşa”nın yedinci bölümünün başlığını “Nurefşan” koymuş. FETÖ’nün 40 yılı aşkın bir süredir bu topraklarda nasıl yeşerdiğini, hangi şartların onu beslediğini, çocukların ailelerinden koparılarak örgüte nasıl kazandırıldığının ibretlik hikâyesi. Cemaatin ağına takılan ve adı Nurefşan konulan bir kızın, “Kız kardeşim FETÖ’cü” diyen bir ağabeyin anlattıkları…

Nurefşan’ın ağabeyi 2018 Temmuzu’nun son günlerinde Atilla ile temas kurar. 15 Temmuz darbe girişimini yöneten bizzat Akıncılar’daki üste bulunan FETÖ’nün en önemli ismi ve ismi en çok bilinen imamı ile kız kardeşi aynı soyadı paylaşmaktadır. 1.5 yıl içinde 4-5 kez yüz yüze görüşür ağabeyle. Ancak ağabey son anda anlattıklarının “İfşa”da yazılmasını istemez. Çekinir… Atilla, “Toygun Bey yazamıyoruz” mesajını aldıktan sonra verdiği kararı kitapta şöyle yazıyor: 

“Bu mesajdan sonra, etik olarak, bu yaşanmış gerçek hikâyede isim vermeme kararı aldım. Gerçek kimliklerini belirtmesem de bunun yaşadıklarının değerini düşürmeyeceğini düşündüm. Onun ve ağabeyin yaşadığı olayların benzerleri, Türkiye’de binlerce evde, ailede yaşanmıştı. Onlar, FETÖ’nün ağına takılan sayısız kurbanlarla ortak kaderi yaşayanlardandı. Hikâyeleri ‘isimsiz’ de olsa bilinmeliydi.”

Kocası arkasına bakmadan kaçmış
Hemen hemen bütün hikâyelerde olduğu gibi üniversiteye hazırlık dönemi, burslu dershane süreci derken ailesinin elinden kayıp gider. Üniversite imtihanında çok yüksek bir puan alır. Ülkedeki tüm tıp fakültelerine girebilirdi. Ancak cemaatin ona biçtiği rol farklıdır. İlahiyatçı olacaktır. İstanbul’a ilahiyat okumaya gider. O dönemde ağabeyi de -Atilla’nın görüşmeleri yaptığı kişi- İstanbul’da üniversitede okumaktadır. Fatih’te birlikte ev tutarlar. Birkaç yıl birlikte yaşarlar. Sonrasında ağabeyinden koptu, cemaatin yurdunda kalmaya başlar. Üniversitenin son yıllarında evlilik hazırlığı yapar. Nişanlanır…

Sevdiği, hayat kurmayı planladığı kişi de cemaat mensubudur. Hatta genç yaşta yeteneklerinden ve prezantabl olmasından dolayı cemaatin “prenslerinden” olarak kabul edilen bir isim. Genç adam yurt dışındaki üniversite tahsilini tamamlayıp yurda döndüğünde, ayrılma kararı alır. Nişan bozulur… Kısa bir süre sonra eski nişanlısının sansasyonel bir evlilik yaptığı haberini alır. Zaten o artık ünlü bir gazeteciydi. Bir daha hiç görüşmezler. Ama o, eski nişanlısının yazılarını gazeteden okur, TV’ye çıktığı zaman izler. Bir süre sonra “O” da bir evlilik yapar. Evlendiği adam örgütün yayın organlarından birinde üst düzey yöneticidir. Evlendiği kişi cemaatte saygı duyulan bir isimdir. Ancak bu saygının temelinde ağabeyinin örgüt içindeki konumu yatar.

Ağabeyi, Fethullah Gülen ile bizzat görüşen, sık sık ziyaretine giden ve ülke çapında örgüt adına “imamlık” görevini yürüten isimlerden biridir. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Akdeniz Bölgesi’ndeki illerimizden birinde yayladaydı. Darbe girişimi haberini ilk kez o sırada Yunanistan’da tatil yapan ağabeyinden öğrenir. Kocası ile de son kez o gün haberleşir. Darbe girişiminden birkaç gün sonra olaylar netleştiğinde, darbe girişiminin aktörleri ortaya çıkmaya başladığında Akdeniz Bölgesi’ndeki yayladaki evin kapısında polisler vardır. Darbe girişimini yöneten imamların bir kısmı kaçmıştır. Kaçanların arasında kayınbiraderi de eşi de vardır.

Bu soru can yakıyor
İşte tam bu noktada can alıcı soruyu ağabey soruyor. Ağabeye göre 30 gün sorgulanan kardeşinden adliyeye intikal eden dosyada hiçbir şey yoktur. Hiçbir şey yok derken ne örgüt yapısına ilişkin itiraf, ne eşinin ve kayınbiraderinin örgüt içindeki mensubiyetleri, görevleri ne de şahit olduğu olaylar. Ona göre dosya bomboştur. Gördükleri; basmakalıp, özensiz hazırlanmış sorularla alınan 3-5 sayfalık bir ifade, delilsiz bir iddianamedir…
Halbuki Atilla’nın kitabının ismi gibi, ciddi bir soruşturma ile hayatının uzun bir zaman dilimini, cemaatin en üst düzey yöneticisinin gelini olarak geçiren bir cemaatçinin anlatımları ile birçok bilinmezi “ifşa” edebilirdi!..

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1431449/ifsa_daki_Fethullahci_Nurefsan….html
This entry was posted in Fetullah Gülen, PERDE ARKASI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *